• güvercinlerin sanat akımlarına da tepki vermesi.

    güvercinlerin bach ve stravinsky'nin müzik eserlerini ayırt edebildiği kanıtlanmıştı, ancak cevaplanması gereken soru, benzer bir ilkenin görsel sanatlar için de uygulanıp uygulanamayacağıydı. daha önce, güvercinler, insan içeren görüntülere yanıt vermek ve olmayanlara yanıt vermemek için başarılı bir şekilde eğitilmişti.

    1995 yılında araştırmacılar shigeru watanabe, junko sakamoto ve masumi wakita claude monet ve pablo picasso tablolarını güvercinlerin ayırt etmesiyle ilgili bir araştırma yaptılar.

    monet'ninki gibi resimlerde, picasso'nun ünlü eserlerinde çoğunlukla olmayan, gerçek dünya nesneleri kolayca tanımlanabilir. araştırmacıların asıl bilmek istediği; gerçekçiliğin bir güvercin için önemli olup olmadığıydı.

    kullanılan güvercinler iki gruba ayrıldı ve önce monet veya picasso'nun resimlerini tanıyacak şekilde eğitildi ve bunun karşılığında yiyecekle ödüllendirildiler. bu resimleri tanımayı öğrendikten sonra, yiyecek ödülleri kaldırıldı ve güvercinler, herhangi bir ödül olmaksızın tanımaları için eğitildikleri sanatçının resimlerini gagalamaya devam ettiler. daha sonra, kuşlar tanıma becerilerine göre test edilmeye devam edildi. kullanılan çizgilerin rengi veya keskinliğinden ressamla ilgili ipucu vermemek için resimlerden bazıları gri tonlamalı gösterildi.

    güvercinler ayrıca benzer sanatçıların (monet için cezanne ve renoir ve picasso için braque ve matisse) tabloları üzerinden de test edildi. bu testler denekler için önemli bir zorluk sunsa da, vakaların büyük çoğunluğunda yine de doğru sanatçıyı (veya stili) seçebildiler. monet'nin değiştirilmiş veya tersine çevrilmiş resimlerinde başarılı ayrım yüzdesinde bariz bir düşüş vardı. muhtemelen bunun nedeni, gerçek dünya nesnelerinin bir monet tablosunda tanınmasının, picasso'nun bir resminde olduğundan daha kolay olmasıdır. picasso'nun resmi ters çevrilip gösterilse bile güvercinler tanıdı. eğitim sırasında gösterilmeyen resimler de gösterildi ve güvercinler sanatçıları tanımaya devam ettiler.

    güvercinlerin empresyonist veya soyut resimleri tanıyarak ve iki stil arasında ayrım yaparak kategori ayrımını öğrenebildikleri de kanıtlanmış oldu.

    * araştırmacılar konuyla ilgili şöyle bir makale yazdılar:

    "güvercinler, monet ve picasso'nun tablolarının renkli slaytlarını ayırt etmeyi başarıyla öğrendiler. bu eğitimin ardından, monet ve picasso'nun ayrımcılık eğitimi sırasında hiç sunulmamış resimlerini ayırt ettiler. ayrıca monet'nin tablosundan cezanne ve renoir'ın tablolarına ya da picasso'nun tablosundan braque ve matisse'in tablolarına genellemeler göstermişlerdir. bu sonuçlar, güvercinlerin davranışlarının karmaşık görsel uyaranlar tarafından kategorizasyona yol açacak şekilde kontrol edilebileceğini göstermektedir. monet'nin ters çevrilmiş resimleri tanınma ihtimalini düşürürken, picasso'nun resimlerinin ters çevrilmiş halleri için sonuç değişmedi. bu sonuç, güvercinlerin davranışlarının izlenimcilerin (empresyonizm) resimlerinde tasvir edilen nesneler tarafından kontrol edildiğini, ancak kübistlerin resimlerinde tasvir edilen nesneler tarafından kontrol edilmediğini gösterebilir.”
  • dün 16 ocak martin luther king jr. günüydü
    doğum günü olan 15 ocak' a yakın olması amacıyla her yıl ocak ayının 3.pazartesi günü kutlanır.
    1977 yılında, ölümünden 9 yıl sonra, eski abd başkanı jimmy carter tarafından başkanlık özgürlük ödülü'ne layık görülmüş ve onuruna martin luther king day kutlanmaya başlanmıştır.

    martin luther king jr. kimdir?

    amerikalı baptist ,yurttaş hakları hareketi önderidir.
    dünya genelinde şiddet karşıtı ,ırksal eşitlik,siyahların oy hakkı, ayrımcılığın sona ermesi, çalışan haklarını savunucusu olarak tanınmaktadır ve 1964 yılında nobel barış ödülü'nü kazanmıştır.

    28 ağustos 1963’te yaklaşık 200 bin kişiye hitap ettiği lincoln anıtı’nda gerçekleştirdiği “bir hayalim var” ı have a dream isimli konuşması ile tarihe geçen king ırkçılık karşıtı hareketin sembolü ve amerikan tarihinin ikonu haline gelen bir önderdir.

    “ı have a dream” 1999'da genel seslendirme bilginleri anketinde 20. yüzyılın en iyi amerikan konuşması olarak seçilmiştir.

    martin luther king jr. 4 nisan 1968 tarihinde kaldığı motelin balkonunda suikaste uğramış henüz 39 yaşında iken hayatını kaybetmiştir.

    konuşmanın türkçe çevirisi ;

    bir hayalim var

    bugün size diyorum ki, dostlarım, şu ânın getirdiği güçlüklere ve engellemelere rağmen bir rüyam var benim. amerikan rüyasına derinden kök salmış bir rüyadır bu.

    bir rüyam var. gün gelecek, bu ulus ayağa kalkıp kendi inancını gerçek anlamıyla yaşayacak. "şunu kendinden menkul bir gerçek kabul ederiz ki, bütün insanlar eşit yaratılmıştır."

    bir rüyam var. gün gelecek, eski kölelerin evlâtlarıyla eski köle sahiplerinin evlâtları, georgia'nın kızıl tepelerinde kardeşlik sofrasına birlikte oturacaklar.

    bir rüyam var. gün gelecek, mississippi eyaleti bile, adaletsizliğin ve baskıların sıcağıyla bunalıp çölleşmiş olan o eyalet bile, bir özgürlük ve adalet vahasına dönüşecek.

    bir rüyam var. gün gelecek, dört küçük çocuğum, derilerinin rengine göre değil, karakterlerine göre değerlendirildikleri bir ülkede yaşayacaklar...

    bir rüyam var. gün gelecek, alabama eyaleti, valisinin ağzından hep müdahale etme ve izin vermeme yönünde sözler dökülen o eyalet, küçük siyah oğlanlarla küçük siyah kızların, küçük beyaz oğlanlar ve küçük beyaz kızlarla el ele tutuşup kardeşçe birlikte yürüdüğü bir yere dönüşecek.

    bir rüyam var. gün gelecek, bütün vadiler yükselip bütün tepeler ve dağlar alçalacak, engebeli yerler düzlük yapılıp, girintilerle çıkıntılar düzleşecek ve allah'ın şanı yeryüzüne inecek, bütün canlar hep birlikte görecek onu.

    bizim umudumuzdur bu. güneye dönüşümde içimde taşıyacağım inançtır. işte bu inanç sayesinde umutsuzluk dağını yontup bir umut anıtı yaratacağız. ulusumuzu saran âhenksiz bağırtıları, bu inanç sayesinde güzel bir kardeşlik senfonisine dönüştüreceğiz. bu inanç sayesinde bir gün özgür olacağımızı bilerek hep beraber çalışacak, hep beraber dua edecek, hep beraber mücadele edecek, hep beraber hapse düşecek, özgürlük için hep beraber ayağa kalkacağız.

    işte o gün yüce allah'ın bütün kulları, yepyeni bir anlamla söyleyecekler bu ilâhîyi:

    benim ülkem, senin ülken

    özgürlüğün güzel yurdu,

    işte söylüyorum sana:

    atalarımın öldüğü toprak burası,

    şehitlerin gururu olan toprak,

    her bir dağın yamacından,

    özgürlük yankılanacak.

    ve eğer büyük bir ulus olacaksa amerika, bunun gerçekleşmesi şarttır. öyleyse new hampshire'in dev tepelerinden yankılansın özgürlük. new york'un ulu dağlarından özgürlük yankılansın...

    her bir dağın yamacından yankılansın özgürlük.

    özgürlüğün yankılanmasını sağladığımızda, her kasabadan ve köyden, her eyaletten ve kentten özgürlüğün yankısını duyduğumuzda, o gün yakın demektir ve o gün allah'ın bütün kulları, siyahlar ve beyazlar, yahudiler, hıristiyanlar, müslümanlar ve budistler el ele tutuşup siyahların eski bir ilâhîsini söyleyecekler:

    sonunda özgürüz! sonunda özgürüz!

    şükürler olsun ya rabbim!

    sonunda hepimiz özgürüz!
  • tekerlekli valizler ilk olarak 1970'lere kadar yalnızca kandılara özgü bir eşya olarak görülüyordu. büyük mağazalar, erkekleri zayıf hissettireceği korkusuyla başlangıçta tekerlekli valiz satmayı reddettiler.
  • kasıkcı elması’nın hıkayesı
    kaşıkçı elması, topkapı sarayı müzesi’nde sergilenen 86 karat ağırlığında bir elmastır. çevresi çift sıra 49 tane elmas ile süslenmiş olan bu 17.5 gramlık elmas, dünyanın en meşhur elmaslarından biridir. peki adının nereden geldiğini biliyor musunuz? bu hikâyeyi, 18. yüzyıl tarihçilerinden raşit, şöyle aktarmıştır: 1669 yılında istanbul’da eğrikapı çöplüğünde dolaşan evsiz (kimi yerlerde kağıt toplayıcısı olarak da geçer) bir adam bir yuvarlak taş bulur. hemen bir kaşıkçıya giderek üç tahta kaşık karşılığında bu taşı takas eder.
    kaşıkçı götürür, bu taşı bir kuyumcuya on akçeye satar.
    kuyumcu bu taşı arkadaşlarından birine gösterir; kıymetli bir elmas olduğu anlaşılınca diğeri kendisine sus payı verilmesini ister. aralarında kavga çıkar ve mesele kuyumcubaşıya kadar gelir. kuyumcubaşı kavgacıların eline birer kese akçe vererek taşı alır.
    fakat bu sefer de vakayı sadrazam köprülüzade fazıl ahmet paşa duyar…
    taşı kendisi için satın almaya hazırlanırken mesele padişah’ın kulağına gider. dördüncü mehmet, bir hattı hümayun ile elması sarayı hümayuna getirtir ve taş saray elmastıraşçısına verilir. eğrikapı çöplüğünde bulunan taş işlenince meydana 86 karatlık nadide bir elmas çıkar.
  • bir sene önce yazmışım bunu.

    (bkz: #132911361)
  • ceset üzerine neden bıçak-makas koyarız?
    dinler tarihi uzmanı mircea eliade'ya göre; hiç bir din yerinde bitmiş değildir ve hiç bir din bütünüyle yeni değildir. bir sonraki din, bir önceki dinin anılarını muhafaza eder. günümüzde yaptığımız pek çok ritüel eski orta asya şaman inançları ve mitolojileri ile bağlantılıdır.
    şaman mitolojilerinde yer altına inen ruh, erlik han ile karşılaşır. erlik han onu sorguya çeker. fakat ölen insanın yanında kılıç, makas ve bıçak gibi "demirden" yapılmış bir alet olmalıdır. çünkü erlik han sadece demirden ve demirci şamanlardan korkar.
    türk geleneklerinde yeni doğum yapmış kadınların yanına ya da yastığının altına da demirden yapılmış bir alet konur ki,, yer altına ait olan kötü ruhlar onu rahatsız etmesin. çünkü eski türk mitolojisinde al karısı, erlik han vb varlıklar ancak demirden ve demirci şamanlardan korkar. işte bu yüzden biz türkler ölülerimizin üzerine demirden bir alet koyarız..
    dinler değişebilir, fakat ritüeller yeni dine adapte edilerek devam eder..nuray bilgili.
  • derece sembolünü ( ° ) elde etmek için 0'a basılı tutun.

    bilgisayar için; "alt + 0176"
  • yuvarlak konserve ton balığın delikli tutacağını sadece bir kaşık ucu girecek kadar kaldırıp, açılan inceliğe kaşığın ucunu sokup, tahteravalli sistemiyle kaşığı kaldırarak kapağı kolayca açabilirsiniz.
  • osmanlı’ya ilk çatal bıçak kullanımı ıı.mahmut zamanında gelmiş. ruslarla savaşın ingiltere’nin yardımıyla bitirilmesiyle 14/09/1829’da imzalanan edirne antlaşmasını kutlamak için ingiltere'nin istanbul elçisi sir robert gordon tarafından haliç’te bir balo düzenlenmiş.baloya katılan osmanlı devlet adamları ilk olarak orda çatal bıçakla tanışmışlar. baloda çatalla yemek yemenin kolaylığını gören serasker hüsrev paşa saraya bir çatal bıçak takımı armağan etmiş ve böylece osmanlı saraylarında ilk defa çatal kullanımına sebep olmuş.
hesabın var mı? giriş yap