• kışın geldiği, kara bulutların yüzünü gösterdiği bugünlerde özellikle ayakkabı, mont ve bot alacakların sürekli karşısına çıkan waterproof softshell ve gore-tex nedir?

    "bot alırken hangisini tercih etmeliyiz" sorusunun cevabı, kışlık alışverişler için muhteşem bir aydınlanma sağlar...

    özellikle outdoor mağazalarının çoğalmasıyla birlikte şehir insanları, kış aylarında hem şehir içinde, hem de küçük yürüyüşlerde tercih edebileceği, aynı zamanda dayanıklı ve rahat olan ayakkabı, mont ve bot tercih etmeye başladı..

    ancak bu konuda bir çoğumuzun kafası karışık olduğu gibi her "su geçirmez" ürün de, bizim ihtiyacımızı karşılamayabilir.
    bunun nedeni yaşadığımız coğrafyanın iklim şartları, bizim kullanım amacımız ve fiziki özelliklerimize göre değişkenlik gösterebilir..

    özellikle "su geçirmez" denilen ayakkabı ve botlar için sıkça karşılaştığımız terimler olan waterproof softshell ve goretex'in anlamlarını bilmek ihtiyacımızı tam anlamıyla karşılamak için son derece önemlidir..

    öncelikle şunu söyleyeyim alacağınız ürünün üzerinde sadece waterproof, softshell, goretex yazabileceği gibi waterproof ve softshell'i birarada görebilirsiniz..

    şimdi gelelim bu etiketlerin kelimelerin anlamına ve tercihimizin şekline;

    waterproof bilindiği gibi adı üzerinde su geçirmez demek..
    peki waterproof etiketli yada özellikli ürünleri tercih ettiğimizde, "ordu'nun dereleri üstümüze aksa yada çarşamba'yı sel alsa da su geçirmez mi demek oluyor" dediğinizi duyar gibiyim.
    ki cevabım hayır.. evet waterproof su geçirmez demek oluyor ancak botunuzun üzerinde yada ceketinizde waterproof yazması tamamen su geçirmeyeceği anlamına gelmiyor..
    kendi içlerinde de özellikleri mevcut.. çoğunluğu 2 saatlik süren hafif bir yağmura dayanabilirken, kimisi ise dayanamıyor.
    işte burada yaşadığınız coğrafyanın iklimi ve sizin yağışa ne kadar maruz kaldığınız öne çıkıyor..

    waterproof'un eksi yönü ise dışarıdan su almıyor ama dışarıya da hava vermiyor oluşudur.
    tamamen kapalı bir kutu gibi düşünün. bu da bir müddet sonra ayaklarınızın terlemesine ve çoraplarınızın ıslanmasına neden olacaktır.
    eğer çok terleyen biriyseniz yada "sabah ofise gelirken su geçirmesin ama ofiste de ayağım terlemesin" diyorsanız waterproof sizin için uygun olmayabilir..

    softshell yine su geçirmez özelliği olan şehir içi kullanımına uygun bir tür.
    su geçirmez özelliğinden bahsetmek gerekirse softshell suyu üzerinde tutmaz, kaydırır bir yapıya sahiptir.
    suya dayanıklı demekten çok su almaz demek, su girişini engeller demek çok daha doğru olur..

    softshell, daha esnek bir yapıya sahip olduğu için günlük kullanıma uygun daha konforlu ve ayağı terletmeyen özelliklere sahip..
    waterproofa göre daha rahattır, dediğim gibi su geçirmez özelliği vardır, suyu üzerinden atarak muhafazayı sağlar..

    waterproof'a göre yağmura daha dayanıklıdır, rüzgarın büyük bir kısmını geçirmez, ayağınızı sıcak tutabilir ve terlemeyle oluşan buharı dışarı atarak ayağınızın nefes almasını sağlar.. eğer ofis insanıysanız yada okula giden bir çocuk için softshell etiketli ürünleri tercih edebilirsiniz..

    gelelim gore-tex'e...
    gore-tex ürünler diğer ürünlere göre piyasada daha pahalıdır.
    kesinlikle su geçirmez ve saatlerce yağmura maruz kalabilir, rüzgarı kesin olarak engeller, aynı zamanda ayağınızı terletmez ve hafiftir... bu nedenle de çok konforludur.

    gore-tex kumaşlar genelde 3 katmandan oluşur. en üst katman naylon veya polyesterden imal edilir. bu katman sizi soğuktan, rüzgardan ve yağmur gibi dış etkenlerden korur. orta katmanda gore-tex membran bulunur. bu kısım en üst katmandan su geçmesi halinde bariyer görevi görür ve terlediğinizde teri dışarı atmanızı sağlar. en alt katman ise ortadaki gore-tex katmanı koruyan astardır. bu astarda teri tutmayan, ter buharını hızlı bir şekilde üst katmanlara transfer eden kumaşlar kullanılır.

    yani bir gore-tex ürününü giydiğinizde "ayağınızın ıslanmasından" şikayetçiyseniz, bilin ki o ürün ya yırtılmıştır yada delinmiştir.
    doğa yürüyüşlerinde tercih edebileceğiniz gibi uzun süre rüzgarlı ve şiddetli yağmur ile baş etmek zorundaysanız gore-tex tercih edebilirsiniz..

    işte sıklıkla karşılaştığımız ve alışveriş yaparken kafamızı karıştıran etiketlerin anlamları böyle..
    bından sonra ihtiyaca ve içinde bulunduğumuz şartlara ve kesemize göre hangisini tercih edebileceğimizi ayırt edebiliriz..

    özetle winter is coming sevgili okurlar...
    tercih sizin..
    iyi günlerde giyin :)
  • hamal kelimesinin kökü ‘’haml’’ imiş.taşımak yüklenmek anlamına geliyormuş, ayrıca hamile sözcüğünün kökeni de buradanmış.

    kelimelerin etimolojik kökenlerini merak eden suserlar için twitter @etimoloji hesabını takip etmelerini öneriyorum. vallahi reklam değil, sevdiğim için yazdım*
  • çatalın bir zamanlar dini bir sansüre uğraması.

    roma katolik kilisesi "tanrı tüm bilgeliğiyle insana en doğal çatalı vermiştir ki o da parmaklarıdır. dolayısıyla yemek yerken parmak yerine metalden yapılma suni çatallar kullanmak tanrıya hakarettir." diyerek çatal kullanımını kınamış. kullanımı birkaç yüzyıl sonra katolik inancın merkezi olan italya'da rağbet görmüş ve italya'dan da avrupa'ya yayılmış.

    kaynak: ntv yayınları - bilgi tembeline hazırlop cevaplar
  • doğada hayatta kalma tekniklerinden; suyun olmadığı yerde su elde etmek

    torba ile su toplamak. insanlar gibi bitkiler de gün boyunca terlerler. tek fark onların terlemesinden ortaya içilebilir saflıkta temiz su ortaya çıkması. bu suyu toplayabilmek için yapmanız gereken temiz bir şeffaf plastik torbayı ağacın bol yeşil yapraklı bir dalına geçirmek ve ağzını sıkıca kapamak. günün sonunda bitkiden çıkan su torbanın dibine çökmüş ve içmeye hazır olacak. yazın, büyük bir torbadan günde 1 bardak suya yakın su elde etmek mümkün.
  • 1. gunumuzdeki bilim ve teknolijiyle buyuk patlamaya saniyenin milyonda biri kadar yaklasmisiz, ama o milyonda bir ne zaman biter emin degilim.
    2. cernde yapilan parcacik carpistirma deneyleri ile isik hizina baya bir yaklasilmis, isik hizinin tamamini elde edebilmek için plutonun capi kadar bir cern gerekiyormus.
  • kış aylarında arabayı çalıştırdıktan sonra bir süre ısınmasını beklemenin aslında motora yarardan çok zararı olması.

    makine uzmanı ve eski araba yarışçısı stephen ciatti bu yaygın bilinen yanlışı şöyle açıklıyor:

    "normal şartlar altında arabanızın motoru, hava ve buharlaşmış gaz karışımı ile çalışıyor, biz bu durumda benzini ele alacağız. bu karışım bir silindire girdiği zaman, bir piston bunu sıkıştırıyor ve bir kıvılcım üretiyor. bu kıvılcım bir bujiyi ateşliyor ve ardından motoru çalıştıran yanma olayı gerçekleşiyor.

    fakat dışarısı soğuk olduğu zaman benzin daha zor buharlaşıyor. arabanız başlangıçta hava-buhar karışımına daha fazla benzin ekleyerek bu durumu telafi ediyor (ciatti bu duruma “zengin” çalışma diyor) ve sorun burada başlıyor.

    ciatti şöyle söylüyor: “bu bir sorun oluşturuyor çünkü yakıtın yanmasını sağlamak için aslında yanma odasına daha fazla yakıt koyuyorsunuz ve bunun bir kısmı silindir duvarlarına gidebiliyor. benzin ciddi bir çözücüdür ve aracınızı bu soğuk koşullarda uzun süre boşta çalıştırırsanız silindir duvarlarını aşındırabilir.”

    ciatti, zamanla bu aşındırma faaliyetinin piston halkaları ve silindir astarları gibi şeylerin ömrü üzerinde zararlı bir etkisinin olabileceğini söylüyor. bunlar, motorunuza hayat veren silindir ve pistonları çalıştırmak için çok önemli olan bileşenler."

    sözün özü: ünlü kanının aksine, arabanızı boşta çalıştırmak motorunuzun ömrünü uzatmaktan ziyade kısaltıyor.

    peki bunun doğrusu ne?

    “boşta çalıştırmak, motorun sıcaklığını pek yükseltmiyor. motordaki küçük beyin kutusu, sıcaklık yükselene kadar zengin yakıt karışımını silindirlere göndermeye devam edecek ve kalıcı bir yanma olayı için yeterli buharlaşmanın oluşmasını sağlamaya çalışacaktır.”

    motorunuzu ısıtmanın en hızlı yolu onu kullanmaktır, yani aracı sürmektir!

    arabamız çalıştı ve sürüşe geçtik.şimdi ne yapmalı?

    "başlangıçta gaz pedalına karşı nazik olun. gaza bastığınız zaman, motorunuzun ısınması zaman alır (sürüş koşullarına bağlı olarak beş ve 15 dakika arasında değişir). eğer arabanızı çalıştırdıktan hemen sonra hızlı şekilde giderseniz, gereksiz baskı uygularsınız.

    dahası, 4 dereceye ulaşmadan önce arabanız biraz zengin çalışacağı için, kilometre başına normalden daha fazla benzin yakacaksınız."

    kaynak
  • yunus bir memeli hayvandır, balık değildir.

    not: iş bu entry aynı zamanda (#98511799) no.ya cevap niteliğindedir.
  • dinosaur devri bilgileriyle genisleyen ufuk ufuk degildir.
  • iskandinav mitolojisindeki freya, kediye dönüşen bir tanrıçaydı. cuma günleri de bu tanrıçaya adanmıştı. friday aslında freya’s day’in kısaltılmış halidir ve cuma günü pagan vikingler için kutsal bir gündü. sonraki dönemlerde hıristiyanlık, ortaçağı karanlığa, cahilliğe gömdüğünde freya artık bir şeytan olarak görüldü, tüm kediler de kötü ruh ilan edildi. kediler lanetlendi ve çoğu öldürüldü. önce cuma günü uğursuz gün olarak kabul edildi sonra kedi besleyen kadınlar da öldürülmeye başlandı. bir çok kadın ve kedi yakıldı ya da asıldı. bukadar kedinin ölümü de, farelerin daha da çoğalmasına ve kara veba’nın başlamasına sebep oldu.
hesabın var mı? giriş yap