olsun
-
dinlenesi pilli bebek sarkisi:
yorgun gecelerin ardindan
hep ayni yere donerken
islak sokaklar boyu dusundum
borcum varmis gibi kendimden
gulumseme beklerken
tren yollari boyu dusundum
sanki yillardir uzaktayim ben
ozlemlerin hep sessiz derinden
ama yalanlar gorurum hala
burdan bakinca su sonsuz dunyaya
olsun demek de zor artik
cocuk duslerimiz yok artik
erken olumlerin ardindan
hep ayni yere donerken
islak sokaklar boyu dusundum
solmus insanlarin yuzunden
gulumseme beklerken
tren yollari boyu dusundum
sanki yillardir uzaktayim ben
ozlemlerin hep sessiz derinden
ama yalanlar gorurum hala
burdan bakinca su sonsuz dunyaya
olsun demek de zor artik
cocuk duslerimiz yok artik -
sertab erener'in kırık kalpler albümü isimli yeni çalışmasının en güzel şarkısı ilk dinleyişte. sözleri, can bonomo yazmış. sanırım sertab erener'le de arkadaşlar zaten, bestesini her ne kadar şu anki eşi emre kula yazmış olsa da, sözler ve sertab'ın yorumu aslında adresi açık veriyor.
sözleri şöyle;
artık ne masumuz, ne yalandan yoksun
bırak olsun
resimleri sen al, mevsimler zaten benim
hadi olsun!
bölüşülsün şiirler, arkadaşlar şehirler
olan olsun
artık ne özgürüz, ne de özgür ömrümüz
hadi olsun!
ben giderim, istanbul senin olsun
alırım başımı, başım bir deli nehir
silerim yaşımı, siler ismimi şehir
kestirir saçımı kendimi avuturum
bir gülü kurutur, kurursa unuturum
bir mektup yazarım, yokluğundan da ağır
bir kedi alırım, sen de anneni çağır
ellerin aklımda, sevdan kalbimde kalır
hep hüsran, hep kahır, söyle artık olsun -
söz yazarı can bonomo olan sertap erener şarkısı.
“bir kedi alırım sen de anneni çağır” kısmı içinse, üstteki yazarın yazdığı ilk akla gelen oluyor evet, ama arkasında yatan asıl hikaye şuymuş:
can bonomo'nun annesi 2011 yılında vefat etmiş. dolayısıyla bonomo'nun asıl anlatmak istediği şey “benim gidip ağlayabileceğim bir annem yok, onun yerine kendimi avutmak için bir kedi alırım.” imiş. -
uzun zaman sonra cocuklugumun gectigi evdeydim son uc haftadir. bu gece son gecem.
buralar hep ayni, gidenler disinda. cocuklugumun guzel insanlari bir bir terketmis bu hayati. evler boynu bukuk ve bakimsiz artik. kac ocak sonmus inanamadim. dedemlerin evinde isiklar yanmiyor artik, bacalardan duman tutmuyor. gece eskisinden daha agir bir karanlik cokuyor mahalleye. isiklari sonmus bir sahne gibi artik bu mahalle. eskiden gunes saclarini toplamaya basladiginda her evden duman yukselmeye baslardi. arabalarin pek ugramadigi dar sokaklarda bisiklet surerken guzel guzel yemek kokulari gelirdi burnuma. simdi o evlerden curumus tahta kokusu geliyor.
uzun zaman sonra cocuklugumun gectigi evdeydim son uc haftadir. bu gece son gecem.
buralar hep ayni, ailem disinda. annem yaslanmis, babam bazi huylarini yaslilik nedeni ile kaybetmek zorunda kalmis. babam ucari bir adamdi benim. gizli kapilarin ardinda gecirirdi gunlerini. kah ulke kurtarirdi, kah yeni gelmis bayan hocalarla gonlunu eglendirirdi. biz annemle sofrayi kurar babami beklerdik. babam hic gelmezdi aksam yemeklerine. soguyan yemekleri yeniden isitirdi annem ofkeyle. bogazimiza takilirdi her lokma. annem sessiz, yenik ama guclu bir kadindi. simdi her yaninda caresiz bir agri. 'avcilarin yakisiklisi' artik sofra hazirliyor. cok gec oldugunu bilmeden dusunceli baba, sevecen es rollerini oynuyor. iki cocugu ile alevlerin arasinda kaldiginda esin, birileri sirf senin ektigin nefret tohumlari nedeni ile evi atese verdiginde nerelerdeydin diye sormak geliyor icimden ama susuyorum. apolitik oldugum icin yargilaniyorum insanlar tarafindan. onca aci tecrubesinden sonra hala basbakani gorunce salyalar saciyor babam ve amcam. aciyorum ikisine de. birinin ailesi diri diri yakilmak istenmis, digeri yillarini hapiste gecirmisti. anlayamiyorum bu saplantiyi!
uzun zaman sonra cocuklugumun gectigi evdeydim son uc haftadir. bu gece son gecem.
buralar hep ayni, benim disimda. onbir yasimda ayrildiktan sonra bu evden, her gelisimde biraz daha yalnizlastigimi farkederdim. sessizlik diyarimdi artik burasi. suskunlugumun cigliklara bedel oldugu anlarin yeriydi. hayatimin degisik donemlerinde bogustugum firtinalar beni hep buraya suruklerlerdi. tecrube ettigim sayisiz aciyi, yorgani kafamin ustune cekerek hickira hickira goz yaslarimla akitmaya calisirdim. cildirmaya en yaklastigim gecenin sabahinda apar topar buraya getirildigimde, yataktan hic cikmadan bir hafta sustum. annemin her seyden daha fazla acitan goz yaslari olmasa belki de bir daha asla konusmazdim. o uzun gecelerde kucuk bir cocuk gelirdi hep yanima. bana duslerini anlatirdi umutla, ben aglardim.
uzun zaman sonra cocuklugumun gectigi evdeydim son uc haftadir. bu gece son gecem.
buralar hep ayni, guzel duslu o cocuk disinda. artik duslerini anlatmiyor. bir sarki var dudaklarinda, hep ayni cumleler dokuluyor dudaklarindan:
olsun demek de zor artik
cocuk duslerimiz yok artik -
vakt-i zamaninda olum gibi bir ayrilik sonrasi sokakta bir yavru kedi bulup eve getirisim, eski sevgilinin de baska bir ulkede yasayan ailesinin yanina gidisi, onun sevdigi gibi olmasin diye kestirdigim ve boyattigim saclarim, yazdigim destan uzunlugundaki email, sehirleri ve ulkeleri adeta bolusmemiz - digerinin oldugu yerlere adim atmayisimiz, "hep husran, hep kahir"... hepsi film seridi gibi gozlerimin onunden gecti sertab'i dinlerken.
cok sukur yasadigim gune, hayata, o acinin gecisine. cok sukur yeniden asik olabilmeye, cok mutlu olabilmeye. icine dustugum ve uzunca bir sure cikamadigim o derin kuyuyu hatirlamak bile tuylerimi urpertti. cok sukur o maci oradan dondurebilmeye, kendimi oradan cikarabilmeye. sukur guclenmeye, kendini tamir edebilmeye, yana yana olgunlasmaya.
olur oyle, olsun. oldu, gecti. iyi ki oldu, fakat iyi ki de gecti. bin sukur. -
sertab erener versiyonunda "bir kedi alırım, sen de anneni çağır" kısmı, küfür etkisi yaratan ama küfür olmayan cümleler'e güzel bir örnektir.
e:t -
tahammül eşiğini yeniden farkettiren şarkı.
ilk gençlik yılları ergenliğin de etkisiyle yaşadıklarına çok üzülür insan. "bühühhhüü hep benim başıma geliyor, ben bunu hakedecek ne yaptım, dünya kötü, insanlar kötü..."
20'li yaşların başı ise değişim noktasıdır; "olsun, bu da böyle olsun ne yapayım, vardır bir sebebi" demeyi öğrenmeye başlar. öğrenir de kısmen. bir süre böyle idare edebilir hatta. büyüdüğünü sanmakla veya "hala eskiye dönebilirim" yanılgısıyla açıklanabilir bu.
ama bir süre sonra, bu "olsun" ların bilinmeyen bir yerde kümelendiğini ve artık yanlarına daha fazlasını istemediklerini üzerine çökmeye başlayan ağırlıktan anlar.
ve "olsun" demek de zordur artık...
çocukluk düşlerimiz yok artık... -
pilli bebek versiyonunun ingilizce sözleri de pek bir fiyakalı duracak gibi. keşke ingilizce cover falan olayına girseler. sözler benden hediye olsun;
after long tiresome nights
when i come back to the very same place
i've thought passing by the rainy streets
waiting a smile from myself as i was indebted
i've thought along the train rails
it seems like i'm away for many years
my belongings are always quiet and deep
but i still see lies
when i look from here to this infinite world
it's hard to say "let it go"
cause we don't have our childhood dreams anymore
after the early deaths
when i come back to the very same place
i've thought passing by the rainy streets
waiting a smile from faded people's faces
i've thought along the train rails
it seems like i'm away for many years
my belongings are always quiet and deep
but i still see lies
when i look from here to this infinite world
it's hard to say "let it go"
cause we don't have our childhood dreams anymore -
-
halil sezai paracıkoğlu'nun aynı isimli* vuran şarkısıdır.
sözleri de şöyle:
çaresiz
içimdeki çocuk
bir günah gibi hep suçlu
senin hala ellerin soğuk
ve yağmurlu
içimde
her gün ölen umutlar var
olsun
zaten aşklar hep böyle
sana bi söz yazdım bugün
yolladım rüzgarla
içinde gözyaşı vardı
küçücük bir kadınla
sana bir söz yazdım bugün
yolladım rüzgarla
içinde gözyaşı vardı
küçücük bir adamla
çaresiz
bütün kelimeler
bir yalan gibi hep suçlu
senin hala gözlerin soğuk
ve yağmurlu
içimde
her gün büyüyen çığlıklar var
olsun
zaten aşklar hep böyle
*
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap