• sinemada abartılı oyunculuk yaparak seyirciyi bayma durumu. özellikle kameraya alışamayan tiyatro oyuncularının başına gelir.
    'acting is no acting, acting is reacting' demiştir zaten, babalardan biri.
  • her kurgu bilim kurgudur dedikleri gibi, her ekting de ovir ektingdir. niye oyledir? cunku ekting yalandan bir olay. oyle oyle, hic itiraz istemem. olayin saglamasini da soyle yapiyoruz. seneler evveldi, cheja ile mi neydik, film izlerkene boyle filmin duygulu bir aninda oyuncuya bakarken bir an icin gozumun onunde kamera arkasinda duran yonetmen geldi. boyle gozumde canldirdim, eliyle, arttir arttir diye isaret yapiyormus gibi bir hisse kapildim

    "oyunculugu arttiriyor" olarak isimlendirdigimiz, ve ne zaman birisi rolu geregi cirpinmaya baslasa (sinir krizi geciren birisi de olsa, sevinen birisi de olsa, rolu ve metni uysa da) direkt aklima o oyunculugu arttiriyor hadisesi geldi, sikti atti butun tadimizi. filmleri oyunculugu regule eden yonetmenden gayri dusunemez oldum.

    neyse, sonra fark ettim ki durgun, duragan sessiz, sossuz oynayan oyuncular da sey gibi. oyunculugu kis biraz, oyunculugu dusur diyorlar gibi. ki yonetmenlik egitimi aldim (muhasebe egitimi gibi bir sey abicim, okuluna gidiyon, veriyorlar, aliyon. lutfen bu sebepten hava atmis sayilmayayim), isin mutfagina girdim ciktim, aynen de oyle oluyor. ilk take bitiyor, elinle isaret ediyon, arkaya cekiyon oyuncuyu "bak ceremi cosma, o ellerini indir, tukuruk sacmadan tane tane efendi bir kizginlik istiyorum icten ice patlamali" falan diyon. o da sana "motivasyonum ne, bu sahnede ne hissediyorum?" gibi sik sok sorular soruyor. "kizginsin ama icinde patliyor ceremi, kizginsin ama bir yandan da hosuna gidiyor" diyon gotunu oksuyon (okuluna gittim, boyle gosterdiler, dairesel hareketlerle gotunu oksamak lazim aktorun oyun verirken). oyle teklifsiz, duragan, yalin, malin sahnelerde de yonetmen eliyle sakin sakin isareti yapiyor, oyunculugu kistiriyor gibi geliyor, ki onda da ayni sebepten hakliyim.

    sonra anladim ki bunlarin hepsi fasa fiso. arttirmis, kismis bi sik ifade etmiyor. aslen adamin oyuncu oldugunu bilmek, arkada bir yonetmenin gudumunde soyle delir, boyle sevin emirlerine koordine oynuyor oldugunu aklinin bir yerinde acik ve canli tutmak yetiyor. o dakikadan sonra hersey overacting, hepsi mubalagali bagirislar ve sessizlikler, animatif sembolikler, yilgin pasiviteler. o dakika anladim ki en iyisi senaryo okumak, roman okumak. oyuncu kafamda, yonetmen kafamda, kendimi ise unutarak okuyorum, benden guzeli yok.
  • yıldız kenteri tasnif edebileceğim sınıf ve eylemi. rahatsızım, evet.
  • dünyada en yoğun şekilde bi amerikan porno sektöründe bi de dizide oynayan türk tiyatrocularda görüldüğünü düşünüyorum. fotofiniş belirler.
  • türkiye'deki öncüsü:

    (bkz: hümeyra)

    avrupa yakası'ndaki performansından bahsediyorum.
  • derler ki liz taylor ile calisan dick burton lizin oyunculuguna killanarak "ne lan bu ne kasini oynatiyo ne gozunu" demistir. ona cevaben "sen onu dailies de gor" denilince, hassiktir ordan diyecek gibi olmus, "hadi bakalim" a cevirerek seviyesini muhafaza etmistir. lakin neticede gun sonu materyaller izlendiginde gorulmusmus ki, liz enfes oyunculuk sergilemekte, kameramana da rol arkadaslarina da caktirmadan seluloid ile anlasmaktadir.
    bunu goren dick burton nikahli karisindan bosanmis dick ile evlenmistir.

    hikayeden ozetle anlamamiz gereken liz taylor un enfes bir oyuncu oldugu degil, kamera karsisinda minimum hareket, jest, mimik ile oyunculuk yapildigi, normal kabul edilebilecek dozdaki oyunculuklarin bile overacting, abarti oyunculuk, sinirlari arasinda yer alabilecegidir.

    overacting fenomenine amerikan halki arasinda eye-brow acting de denir. bu hal pornocu kabul edilen seks aktorlerinde gozlenir. bu baglamda en guzel parodi ornegini boogie nights isimli filmde, en guzel ciddi uygulanisini tekmil uzakdogu sinemasinda izleyebilirsiniz.
  • oyuncu ve yönetmen için; ince kafa ayarı isteyen, tehlikeli bir tuzaktır.

    olumlu, filmin yapısına katkıda bulunan örnek: leonardo dicaprio ( the wolf of wall street ve nicesi )
    olumsuz, filmin yapısına katkıda bulunmayan öeehh örnek: johnny depp ( mortdecai ve nicesi )
  • (bkz: binnur kaya)
    ve ulan istanbul dizisinin ilk bölümündeki pavyon performansı ile(bkz: şebnem bozoklu)
  • antik yunana ait bir amfitiyatroda 250 metre uzaklıktaki seyirciye de hitap etmek istiyormuş gibi rol yapmaya çalışmak.
    21. yüzyılda yaşıyor olmamız haricinde bir problem yok.
    gülse birsel işleri izleyip overdose'una ulaşabileceğiniz sahtelik.
hesabın var mı? giriş yap