ozmo

• i can you can what can you do isimli melun şarkısı şuradan izlenebilir.
• yeniyüzyıl gazetesinden aldığım manken giydirme kağıtlarından ve her gün bir parçası verilen maket köylerinden sonra gazete almama sebep olan şey. aslında şeyden çok fazlası... interaktif bir eğitim setiydi.
  belki de "sue" dava etmek, "dungeon" zindan furyasından önceydi tam hatırlayamıyorum, beni ingilizceyle tanıştıran ilk kaynaktı. ama mega hafıza seti mi ozmo mu derseniz? düşünmem mega hafıza setini derim. yıllar geçse de üstünden o programlarda öğrendiğim kelimeleri unutamıyorum. hele beynin içinden çıkan kertenkeleyi hiç unutmayacam. son olarak 1 1 0 (burada es var) 0 0 1 ...
  
  balt ; kel, dazlak : baltayla saç kesiyordular. hey gidi hey. bu dediklerimden bir dönem sonrası anlamıyacak bir şey.. neyse çaktırmayın güzeldi. :)
• çocukluğuma dair hatırladığım nadir şeylerden biri, güzel dergi.
  o zamanlar pek bir halt anlamazdım ama şimdilerde hayatımı şekillendiğini fark ediyorum.
• türkiye'deki bütün okulların 9 yıllık ingilizce eğitimini ve bütün üniversitelerin hazırlık sınıfını toplasan bir ozmo dergisi etmez. öyle bir şeydi bu.. çocukken dergideki özenle çizilmiş tam sayfa şehir ve insan manzaralarını incelerken onlara ruh verip hayalimizdeki hayatlarını canlandırırdık. ingilizcem bu denli geliştiyse ozmo'nun payı yadsınamaz kesinlikle.
  (bkz: are you kola)
• gece ingilizce sınavına çalışamadım ama sabah ozmo show vardı televizyonda onu izledim diyen arkadaşımı hatırıma düşürendir. herif hakikaten iyi puan almıştı o sınavdan. o gün bugündür inanırım televizyonun gücüne. ben lise çağında teletubbies izleyerek beyin hücrelerimi, nöronlarımı filan kaybettim.
• bir 90'lar çocuğu olarak bugün konuştuğum yabancı insanların çoğundan ingilizce'yi nerede öğrendiğime dair en az bir soru almama yol açan, bbc yapımı ingilizce öğrenme seti. sabah bunun dergilerini verirdi, atv'de de programlarını izlerdik. sonra yine sabah'ın yaptığı bir kupon kampanyasıyla tüm cd-kitap-fasiküllerine cüzi bir miktarla sahip olabiliyordunuz, şimdi satın almak isterseniz 300 lirayı gözden çıkarmanız lazım ama. o zamanlarda kaynaklar çok kısıtlıyken ingilizce öğrenecek durumu olmayan çocuklar için büyük fırsattı.
• çocukları british accent ile tanıştıran bir seriydi.
  90'lı yılların sonuydu sanırım. her sabah babam gasteciden -o zamanlar gasteci vardı tabi!- dergisini alır, bana getirir, sonra işe giderdi. ben de her sabah kendi özgür, hür iradem ile kalkıp ozmo'yu seyrederdim. parlak kağıtlara basılmış kitapları vardı. çıkartmalar vs. adeta "ingilizce çok güzel, gelsene" diye bağırırdı. hey gidi günler. 90'lar güzeldi lan. şimdi bir kez daha yad ettim. bir kere dergilerinden birini okula getirmiştim. sınıftakilerle okuruz, bakarız filan diye. hiçbiri bir halt anlamamıştı. ayılar! ben türkçe'ye tercüme etmiştim. lasjfla.
  bir de ozmo'yu hep muza benzetirdim çocukken. belki de muzdu hakkaten.
  
  son olarak, i can you can what can you do? demek isterim! hı? ne yapabildiniz lan bugüne kadar? 15 senedir naaptınız! geldiğimiz nokta caillou, pepe! hadi kayu uyarlama, bir nebze diyeceğim fakat, hangi çocuk spell edicek de yazıcak onu? bbc'nin 90'larda yaptığını 2015'te yapamamak da bize özgü bir şahanelik olsa gerek. işte o yüzden o bbc, sen terete'sin. kahrol.^*
• harıl harıl o eski dergilerini aramaya başladığım eğitim programı. ulan ne güzeldi o yıllar be. şimdi bir projem var. tüm o 80'ler ve 90'lar projelerini topluyorum bi' ozmo kaldı bakalım ona da ulaşıcam.
• kitaplığı düzenlerken dergilerine denk geldiğim seri. ilk aklıma gelen; bu ozmo ile yanındaki yeşilli arkadaşın her yeri rengarenk yapma olayı vardı, hep sinirimi bozardı ki aslında her hikayede captain boot'un tarafını tutmuşumdur. kitli kalan odadaki gri spreyiyle bir iki hikayede çok yaklaşmış ama her yeri gri yapmayı başaramamıştı yanındaki sinek benzeri uyuz şeyle. velhasıl çocukluğun güzel tatları oldular..
• bugün aklıma geldi. geriye dönüp baktığımda ingilizce ile olan ilk iletişimim. az dergi aktivitelerini yapmadım bunun. karanlık dünya ile renkli dünya arasında mekik dokurduk.