• clint abey film boyunca tüm öpüşme sahnelerinde kafasını sağa sola sallayarak öpüşüp "no, dostum no!" havası salık vermiştir. ayrıca bildiğim kadarıyla bu film eastwood'un ilk yönetmenlik denemesi. bu son cümle çok resmi oldu yalnız, o da gözümden kaçmadı yani...
  • filmin sonlarına doğru roberta flack; the first time ever i saw your face'i söyler. clint abimiz şelalenin altında sevgilisi ile öpüşmektedir. ortama göre çok güzel seçilmiştir.
  • jessica walter'ın gelmiş geçmiş en iyi aktrist performanslarından birini vermesine rağmen sadece altın küre adaylığıyla onurlandırıldığı film. sinema tarihi, aktörlerin ödül törenlerinde ve yarışmalarda uğradığı haksızlıklarla doludur. ama aktristlerde bu durum daha sık görünür.

    (bkz: requiem for a dream)
    (bkz: ellen burstyn)

    film, clint eastwood'un ilk yönetmenlik deneyimi olduğunu çokça belli eder. başlıca falsolarından birisi, neredeyse 25 dakikaya varan "olmasa da olur" sahnelerdir. doğa sahneleri, sevişme sahneleri, çok uzun tutulan caz festivali görüntüleri vs... ayrıca filmin birçok yerinde çerçeveleme ve dublaj tercihlerindeki yanlışlar göze çarpar. bunlara rağmen play misty for me, birinci sınıf gerilim filmlerinin çok yakınında seyreder. bu durumun en büyük etkeni de başta da belirttiğim gibi jessica walter'dır.

    bu film çekilirken eastwood 41, walter da 30 yaşındadır. donna mills ise 31 yaşındadır. fakat ne ilginçtir ki mills 20, eastwood 30, walter ise 35 yaşında gösterir. son olarak evelyn karakteri çatlak olmasa tobie'ye oranla daha tercih edilir bir görüntü çizmektedir.
  • keskin atışlarıyla ve ağzında gezdirdiği purosuyla hastası olduğumuz clint eastwood'un saç-favori kombosu ve kılık kayfetleri ile tarık akan vari bir kadın avcısını canlandırdığı film. dave garrver rolündeki clint baba radyoda dj'lik yapan, şiir ve jazz müzik tutkunu, kızların hastası olduğu yakışıklı ve karizmatik bir abimiz. uzatmalı sevgilisi tobie'nin dışında birçok kızla da, birçoğu hayranı, ara ara birlikte olan dave bir gün en büyük hayranı evelyn ile tanışır. sonrasında da bir gecelik olarak tasarlanan ilişki hayatının kabusuna dönüşür dave'in.

    bu filmde clint baba bize kıskanç ve saplantılı bir kadının neleri göze alabileceğini, neler yapabileceğini ve ne kadar delirebileceğini gösterir. allah böylelerinden korusun diyorum herkesi.
  • kesinlikle korku filmi kategorisine sokulabiliecek bir film.

    --- spoiler ---
    bir kadının bir erkek üstünde önüne geleni öldürebilme derecesinde obsesif olması durumu, herhangi bir zombi ya da vampirden çok daha korkunçtur benim için.
    --- spoiler ---
  • tv'nun siyah beyaz olduğu dönemlerde izlediğim bir filmdi. spagettiden kovboy clint easwood zabbaha kadar müzik yayını yapan ve yalnız, yorgun, üzgün, psikopat her çeşit insanın derdini dinleyen bir radyo programcısını canlandırıyordu. oliver stone talk radio’yu çekerken clint’ten hacılamış demek ki.

    kadın oyuncunun adını hatırlamıyorum. (sevgilisini oynayan güzel bacaklı donna mills’i hatırlıyorum ama). neyse işte, bu kadın filmde annabel lee mahlası ile arz-ı endam edip, psikolocik gerilim yaratıyordu sonradan. kadın sürekli radyoyu arayıp bir errol garner klasiği olan “misty” şarkısını istiyordu*.

    clint’in, iş çıkışı sürekli takıldığı sardin factory adındaki diner’da annabel lee ile karşılaşması* ve kadının edgar allan poe’nun aynı isimli şiirini okumasıyla hayatı arapsaçına dönmeye başlıyordu.

    bu adamın bahçe içinde tek katlı bir evi vardı yanlış hatırlamıyorsam. annabel'i oraya pul ve kelebek koleksiyonunu göstermek için götürüyordu*. belki de sevgilisiyle yolundan gitmeyen ilişkisine bir gecelik teselli arıyordu adamcağız. sonradan yeterince teselli bulmuş olacak ki, uzun bacaklı sevgilisine geri dönüyordu. hatun kişi işi ciddiye alıyor ve elde bıçak belde kama, mezkur evin içinde kovalamaca oynatıyordu clint'e**.

    aşk mı şimdi bu kadını eli kanlı bir caniye dönüştüren yoksa doyurulmamış iktidar tutkusu mu? kırmızıya boyalı toynakları üzerinde kırıtıp, "gözlerimle içer kirpiklerimle tükürürüm seni" bakışlarıyla erkekler üzerinde iktidar kuran kadınların aşktan anladıkları hükmetmek, adamcağızların egolarını fındık gibi kırarak avuçlarında ezmek mi?
  • clint eastwood'un ilk yönetmenlik denemesi olan, bir radyocuyu canlandırdığı film.

    tam onun işi harbi diyorum.

    1- oye tüm kızlar bana hasta.
    2- jazz.
  • caz tutkunlarını ve clint eastwood hayranlarını bir araya getiren psikolojik gerilim ayarında 1971 yapımı film. harika bir soundtrack
    listesine sahiptir:

    #misty- erroll garner

    #first time ever i saw your face- roberta flack

    # willie and the hand jive- johnny otis

    # preacher's blues- gene connors

    # feelin' fine- the gator creek organization

    # country preacher- cannonball adderley

    gereksiz bir not: film hatalarını bulmayı sevmem; lakin belgesel tadında müzik festivalindeki katılımcıları filme alan eastwood amcam-filmde amcam yaşında çünkü- ufacık, tatlı mı tatlı bir bebeğin üstüne eğildiğinde kamera gölgesinin çocuğun üstüne vurduğunun tamamen farkındadır eminim. şimdi gran torino, letters from iwo jima vs. izlemiş biri olarak tabii ki boynumuz kıldan ince.
  • clint ağabeyimizin yattığı yere (yatak odası olmayabilir, emin değilim ama tüm teşkilat mevcut) sokak kapısından girdikten sonra köydeki dereyi taşların üzerinden sekerek geçme misali bir geçişten sonra birkaç adımda ulaşılabiliyor. bu güzel, okyanusa kayalık yüksekten bakan ev, carmel, california, 157 spindrift road imiş.
    ağabeyimiz bu kasabada (carmel by the sea) iki yıl belediye başkanlığı da yapmış, 86-88 arası.
  • film radyo programcısını canlandıran clint amcamızın programının dinleyicisi ve kendisine musallat olan psikopat bir kadından kurtulma çabasını konu alan bir psikolojik gerilim. dönemin sinemasının vasat üstü bir örneği eastwood`un ilk yönetmenlik denemesi.
hesabın var mı? giriş yap