• yeni zelanda'da 70li yillarda postu icin yetistirilen daha sonra isin cilki cikinca dogaya salinan kemirgen. bu hayvan su anda yeni zelanda'nin en buyuk eko-denge sorununu yaratan cins olarak biliniyor. lakin kiwi kuslarinin yumurtalarini ve nazik bitki dokusunu imha edecek yogunluktalar.
  • (bkz: like a possum)
  • latincede "-ebilmek" ifadesinin fiile buluştuğu nokta. [i. tekil kişi, praesens]

    -possum ire ac non.
    [gidebilirim, gitmeyebilirim de]
  • avustralya'nin faresidir bir nevi..
  • ilk kez amerikaya gelmişim. hem de ilk gecesi. california'da bir akşam üstü. oturduğumuz bahçe de terliyorum jet lagden yarı sarhoş gibiyim zaten. ağaçların arasından bu hayvan çıkıyor. boş boş bakıyorum. ev sahibesi ayaklanıyor possum var diye. ben "ne var ne var" diye şaşırmış bir şekilde ben de ayaklanıyorum. ilk kez duymuşum ilk kez görmüşüm. afallamış bir şekilde düşündüğümü hatırlıyorum "böyle bir hayvan vardıysa benim niye haberim yok bu yaşa kadar? nasıl olur da bir yerde bir resmini bile görmemişim daha evvel?
  • yavru olupta, tuyleri henuz tam buyumemis olanlari pek bir fareye benzeyen hayvan. kendilerine hakaret etmeye calistiginizi anladiklarinda pek bi kotu tisliyorlar, aman diyim.
  • kuzey amerika'da opossumun kisaltmasi olarak kullanilan* ama aslinda opossumun kuzeni olup farkli bir hayvan olan agac keselisi.
  • etinden, sütünden faydalanıyor mu bilemedim ama yününden kazaklar, hırkalar yapılan hayvandır aynı zamanda..
  • "playing possum" şeklinde, "ölü numarası yapmak" anlamında deyimleşmiştir aynı zamanda.
hesabın var mı? giriş yap