• robert frost zekası:

    ikinci dünya savaşından sonra ezra pound faşistlerle işbirliği yaptığından tutuklanmış, önce cezaevine sonra da akıl hastanesine kapatılmıştı. abd'li sanatçılar pound'un salıverilmesi için kampanya başlattılar. başsavcıyla görüşmesi için robert frost'u washington' gönderdiler. bir süre sonra da pound serbest bırakıldı.
    arkadaşları "ne dedin de serbest kalmasını sağladın diye sorarlar frost'a.
    "ne diyeceğim?" diye güler frost. "içerideyken herkesin onunla ilgilendiğini söyledim. bırakırsanız gündemden düşer, kimse yüzüne bile bakmaz, unutulur gider." dedim.
  • 'the brain is a wonderful organ. it starts working the moment you get up in the morning, and does not stop until you get into the office' diyerek sanatsal isler yapmayanlari da paylamayi bilmis sair.
  • a diplomat is a man who always remembers a woman's birthday, but never remembers her age.
  • kendisinden sonra gelecek olan şairler güruhu tarafından pek hazzedilmez kendisinden, çiftçi falan derler, hor görürler. cidden de şiirlerinde böyle kırsal bir hava mevcuttur, ama üzerinde iyi durur adamın, iyi taşır. söz konusu güruh gibi (modern tayfası, ezra pound, t s eliot falan...) o da amerika'dan ingiltere'ye göçmüştür. şiir yazmaya hayli geç bir yaşında başlamış. konuşma havasında geçer çoğu şiiri. türlü çağdaş amerikan şiiri antolojilerinde ilk sırada yer almasına rağmen, şiirleri de, soyadının etkisiyle belki, oda sıcaklığında bile ilk günkü tazeliklerini korur.

    ve uyumadan önce millerce yol gideceğim.
    ve uyumadan önce millerce yol gideceğim.
  • lisedeki ingilizce derslerinden akılda kalan en güzel şiir "the road not taken"ın yazarı amerikan saiir.9 yaşındayken yanlız kaldığında sesler duymaya başlamış..bunu insanlar "tanrının bi armağını" olarak değerlendirselerde bütün yaratıcı insanlarda olduğu gibi onda da şizofreni olduğu inancındayım
  • hayatı the road not taken adlı şiirinde çok güzel tarif eden amerikalı şair...

    two roads diverged in a yellow wood,
    and sorry i could not travel both
    and be one traveler, long i stood
    and looked down one as far as i could
    to where it bent in the undergrowth.

    then took the other, as just as fair,
    and having perhaps the better claim,
    because it was grassy and wanted wear;
    though as for that the passing there
    had worn them really about the same.

    and both that morning equally lay
    in leaves no step had trodden black.
    oh, i kept the first for another day!
    yet knowing how way leads on to way,
    i doubted if i should ever come back.

    i shall be telling this with a sigh
    somewhere ages and ages hence:
    two roads diverged in a wood, and i--
    i took the one less traveled by,
    and that has made all the difference.
  • "hayattan ogrendigim her$eyi uc kelimede ozetleyebilirim : hayat devam ediyor" demi$ guzel insan.
  • "aşk, dayanılmaz şekilde arzulanmayı dayanılmaz şekilde arzulamaktır."
  • iste harika bir siiri daha...

    the secret sits

    we dance around in a ring and suppose
    but the secret sits in the middle and knows.
  • john f kennedynin baskanlik yemin toreninde sair i azam * olarak ilan ettigi sair.
hesabın var mı? giriş yap