• tam olarak tanımı yapamayacağım ama bir örnekle anlatmaya çalışacağım....

    şimdi benim bir arkadaşım var...kendisi yirmi dört yaşında, özel bir üniversitede okuyan, bayağı yakışıklı bir çocuk...mankenlik falan da yapıyor...ha işte bu arkadaşım bir dizi çekimi için köyün birine gitmiş...orada da artık dizi gerektirdiğinden mi yoksa tamamen spontane geliştiğinden mi bilmiyorum ama böyle bir yer sofrasına oturmuş yemek yiyor...etrafında da dört beş tane köylü kadın var kendisi yemek yerken onlar da bir yanda oturuyorlar...şimdi arkadaşım bu şekildeyken bir fotoğraf çekilmiş o da tutmuş instagram'a koymuş...yüz altmış tane beğeni, bir sürü de yorum almış...yorum yapanların profillerine baktığımda tipik özel okul kızları...işte tanımını yapamadığım o samimiyetsizlik bu yazılanlarda net şekilde görülüyor:

    -yer sofrası candır <3
    -yer sofrası denince akan sular durur
    -köy kahvaltısı süper oluyor, her şey çok doğal görünüyor
    -çok beğendim cnm, atmosfer bir harika, sen süpersin
    -aa köye gidince bende * şalvar giyiyorum, yumurta bile topluyorum

    bana göre samimiyetsizlik böyle bir şey...
  • hemen sezilir, bir anda soğutur...
  • samimiyetine inandığınız, değer verdiğiniz bir kişinin davranışlarının, sözlerinin aslında samimiyetsiz olduğunu anladığınız an çok kırıcıdır. ihanete uğramış gibi hissedersiniz.
  • bende fazlasıyla var. ve bunun için kendimden nefret ediyorum.

    facebook listemde bir arkadaşımın arkadaşı var. benim de birkaç kere görüp konuştuğum bir kız. hangi siktiğimin aklına hizmetle bu şuursuzun arkadaşlık isteğini kabul ettim bilemiyorum ama, kız öyle şuursuz ve öyle yalan dolan bir siyaset ahlakına/bilgisine/kültürüne sahip ki, her iletisinden sonra kızı tokat manyağı yapmak istiyorum. geçen 12 haziran seçimlerinden sonra, "akp'ye oy verenler kendi kendilerini listemden silsinler ben onlar gibi insanlarla uğraşamıcam hıh" gibi bir şey yazmıştı ki, "hay ben senin de listenin de ta amına koyayım" yazmamak için zor tuttum kendimi. yazamadım. nefret ettim kendimden ama yazamadım. işte samimiyetsizlik bu. evet. ben samimiyetsiz bir ibneyim ve bunda gerçekten samimiyim :/
  • memleketimin insanlarının damarlarında kan yerine dolaşmakta olduğunu düşündüğüm; insanlara, insanlar arasındaki ilişkilere ve dolayısıyla hayatın kendisine hakim olmak suretiyle insani ilişkileri güvenilmez, hayatı çekilmez, memleketi ise 341901259283052 yıldır gelişmekte olan ülkelerden biri kılan en önemli unsur.

    yapılan bir ankette, memleketin en önemli sorunu olarak eğitim çıktı. hiç şaşırtıcı değildi sonuç, ama oldukça gülümseticiydi... zira, sorunumuz sanıldığı gibi ne eğitim, ne ekonomi, ne de içte ve dışta bizi bölmek isteyen güçler.

    sorun samimiyetsizlik...

    ankara adlı bir şiirinde şöyle der şair*:

    “soyut bir sevdaya
    beşik kertilmiş olan;
    dağda çoban,
    şehirde şark çıbanı sayılan,
    fırat'ın büyük elleri,
    ararat'ın kızgın yelleri,
    cilo'nun derin nefesleri;
    hülasa kente hukuk mukuk okumaya,
    mümkünse o arada da memleketi kurtarmaya gelmiş;
    anadolu çocukları…”

    yani biz... memleketi kurtarmaya kalkan ister biz olalım, ister koca koca “amcalar”, konu hemen her zaman eğitime gelir ve orada düğümlenir. zira bu memleket, kapkaççıların bile, yakalandıklarında, “eğitim şart” sloganını kullandıkları bir memlekettir, cem uzan’ın dört yılda üniversite sayısını 240’a çıkarmayı vaat ederek oy toplamayı umduğu bir memleket...

    böyle bir ülkede, her mantıklı insan, eğitim sisteminin kusursuza yakın işlemesini, en azından, ortada bazı sorunlar varsa da, bu sorunların üzerine sistematik ve kararlı bir şekilde gidilmesini bekler. ancak, ne yazık ki, ülkemizde bu bir türlü gerçekleşmiyor… en küçüğünden en büyüğüne, hırsızların bile eğitime bunca önem verdiği, çocukluğumdan beri izlediğim tüm tartışma programlarında, tartışılan sorun ne olursa olsun, çözümünün eğitimden geçtiğinin iddia ettiği bir ülkede, nasıl olur da bunca kritik önemdeki bir sorun çözülmez değil mi?

    enseyi karartmayın” derdi bir üstad* olsaydı şimdi, “çözülür elbet”, ama eklemeli ki “samimi olduğumuz ölçüde”. kar tatili bekleyen* ya da sınavda kopya çeken üniversite öğrencileri olarak; kağıtlar kolay okunsun diye sınavda boşluk doldurma soran sosyal bilimci profesörü ya da sırf kendi seçmenleri tatmin olsun diye üniversiteleri imam hatip mezunlarına açmaya çalışan iktidarı eleştirirken ne kadar samimiysek, o oranda çözülür eğitim sorunu da.

    hayatın kendisinin zaten alabildiğince yaşanılmaz olduğu bir dünyada, gözünüzü nereye çevirseniz bir samimiyetsizlik örneğiyle karşılaştığınız bir ülkede yaşamak...

    ...zor zanaat.
  • bildiğin yalancılıktır. ama yalancılık suçlaması ağır kaçtığı için önce ikiyüzlü denilmiş. bakılmış, bu da ağır kaçıyor, o zaman samimiyetsiz denilmiş ve olay iyice yumuşatılmış.

    kimsenin samimiyetsizliğe katlanabileceğini sanmıyorum. zaten kime sorsan samimiyetsizlik kötüdür. ama insan fıtratında var bu. kim yalan söylemedi ki?

    şimdi özeleştiri yapıyorum, ben kendimi dünyanın en samimi insanı sanarken kendime samimiyetsizce davranmışım. dikkat çekiyorum, kendime. kendime verdiğim sözleri, düşünceleri "yemek" için binbir fırsat kolluyormuşum da haberim yokmuş. düşünüyorum da şu anda her yaptığım hareket bana samimiyetsizliğimi hissettiriyor.

    yapılabilecek en onursuz hareketi yapıp içtenlikle düşüncelerimi anlatıp kendimi önlerinde yargıladığım insanlar ise asıl bu yargılama sürecimim yalan olduğunu söylüyorlar ya, ben en çok ona üzüldüm şimdiye dek.

    sonra beni doğuran insan bile soruyor "neden hiçbir şeyini bizle paylaşmıyorsun" diye. anlatıyorum da ne oluyor, sen bile beni samimiyetsiz bulacaksın...
  • telefonun ucundaki insanın samimiyetsiz olduğunu bilirsiniz ve siz ondan daha çok samimiyetsiz olursunuz...

    çünkü o insan evladının telefonunu yüzüne kapatmama samimiyetsizliğini göstermişsindir...
  • kardesleri isguzarlik, yalakalik ve cikarciliktir.
  • facebooktan ivedilikle mütemadiyen soğumama neden olan hâl.

    amk bu ne lan herkes sevgi pıtırcığı!
  • çağımızın hastalığıdır kendisi.insan ilişkileri çıkar üzerine kurulmaya başladığından beridir varoluşu bana göre.aslında biraz daha detaya inersek insanlar artık birbirlerini sevmiyorlar.daha da kötüsü genelde sevmemek için bahane arıyorlar.insanları eksik yönleri yüzünden sevmemekte ne ola ki ? sen mükemmel olduğun için mi seviyor seni sevenler ? etrafındaki çoğu insan kusurlu da en düzgünleri sen misin ?

    nasıl bir yere doğru gidiyoruz böyle ? sevmiyorsan muhatap olma bitsin gitsin.niye sen insanlara yaranacağım diye insan olma vasıflarından birini kaybedersin ki ?

    ufak tefek olaylardan bahsetmiyorum ben.hayatı yalakalık üzerine kurulmuş bir dünya samimiyetsiz insan var.neden peki, insanlar neden sevmedikleri insanlara karşı yaranma çabalarına girerler ? insalar neden bu kadar samimiyetsiz ? insan ''ben mi yanlış düşünüyorum acaba?'' demekten kendini alamıyor.
hesabın var mı? giriş yap