• bir deyişle de sevgi üç türlüdür:

    birincinin adı "eğer" türü sevgi. eğer iyi olursan baban, annen seni sever. eğer başarılı ve önemli kişi olursan, seni severim. eğer eş olarak benim beklentilerimi karşılarsan seni severim. bir şarta bağlı sevgi. karşılık bekleyen sevgi. sevenini, istediği bir şeyin sağlanması karşılığı olarak vaat edilen bir sevgi türüdür

    ikinci türe geçiyoruz. "çünkü" türü sevgi. bu tür sevgide kişi bir şey olduğu, bir şeye sahip olduğu ya da bir şey yaptığı için sevilir. başka birinin onu sevmesi, sahip olduğu bir niteliğe ya da koşula bağlıdır. örnek mi? seni seviyorum. çünkü çok güzelsin (yakışıklısın). seni seviyorum. çünkü o kadar popüler, o kadar zengin, o kadar ünlüsün ki. seni seviyorum.

    ve işte sevgilerin en gerçeği. üçüncü tür sevgi "rağmen" diye adlandırılan türdür. bir koşula bağlı olmadığı için ve karşılığında bir şey beklenmediği için? “eğer” türü sevgiden farklı bu. sevilen kişinin çekici bir niteliğine dayanıp böyle bir şeyin varlığını esas olarak almadığı için “çünkü” türü sevgi de değil. bu üçüncü tür sevgide, insan bir şey olduğu için değil, bir şey olmasına rağmen sevilir. güzelliğe bakar mısınız? rağmen sevgi. esmeralda, quasimodo'yu dünyanın en çirkin, en korkunç kamburu olmasına rağmen sever. asil, yakışıklı, zengin delikanlı da esmeralda'ya çingene olmasına rağmen tapar. kişi dünyanın en çirkin, en zavallı, en sefil insanı olabilir. bunlara rağmen sevilebilir. tabii bu sevgiyle karşılanması şartı ile. burada insanın, iyi, çekici ya da zengin konum edinerek sevgiyi kazanması gerekmiyor. kusurlarına, cahilliğine, kötü huylarına ya da kötü geçmişine rağmen olduğu gibi, o haliyle sevilebiliyor. bütünüyle çok değersiz biri gibi görünebiliyor ama en değerli gibi sevilebiliyor, yüreklerin en çok susadığı sevgi budur diyor. farkında olsanız da, olmasanız da, bu tür sevgi sizin için yiyecek, içecek, giysi, ev, aile, zenginlik, başarı ya da ünden daha önemlidir.
  • bence üçe ayrılır sevgi. üç farklı ama iç içe olan kümeye.

    birincisi, bir şeyi sevmektir. bir nesneyi, bir varlığı, bir olayı sevmektir. pozitif ve negatif yönlerini bilip kabul ederek sevmektir. mesela birinin dostluğunu, arkadaşlığını sevmek buna örnektir.

    ikincisi, birini sevmektir. bir kişinin tüm yönlerini sevmektir. negatif yönlerini kabul etmek gibi bir ihtimal yoktur burada. eğer kişinin tek bir negatif yönü bile gözünüze batıyorsa hissettiğiniz sevgi artık karşınızdakinin diğer yönlerine yönelir.

    kişinin arkadaşlığını, dostluğunu, hissettirdiği sahiplenme duygusunu, sarılmalarını, öpücüklerini, yanaklarını, yüzünü, parmaklarını, kadınlığını/erkekliğini, her şeyini ayrı ayrı sevmek, o kişiyi sevmektir.

    burada bakıldığı zaman yukarıdaki isimlendirme çerçevesinde şunu söylemek mümkündür: eğer bir insanın bütün "şeylerini" seviyorsanız, onu sevmiş olursunuz. yani bir şeyi sevmek kümesi, birini sevmek kümesinin içinde kalır.

    sonuncusu, sevmeyi sevmektir. aslında ilk gruba da dahil edilebilen bu sevgi türü, kendi başına ortaya çıkamadığı için ayrı bir başlıkta incelenmelidir. eğer birini tüm yönleriyle sevemezseniz, onu sevmeyi de sevemezsiniz. dolayısıyla aslında birini sevmek ve onu sevmeyi sevmek birbirini gerektiren kavramlardır.

    sevmek güzel bir şey ya

    valla bak
hesabın var mı? giriş yap