• doğru düzgün nefes alamadığımız, hatta zaman zaman kapana sıkışmış gibi hissettiğimiz; hem fiziksel hem de ruhen hastalanıp yaralandığımız bir yılın içerisinden çıkıp gitmekteyiz, 2020'nin soğuk tınısından kurtulmak üzereyiz. başlangıçlar her zaman umut taşır, her ne kadar bunun altında hissedilmiş olan umutsuzlukların ve hayal kırıklıklarının büyük payı olsa da. ama belki de güzel olanın varlığını daha yakından hissedebilmemiz için bir dersti bu bizlere. yine de yeterince gördü gören, üzüldü üzülen, hatta yalvarırcasına bitmesini bekleyenler oldu muhtemelen. bu yüzden 2020 öyle çok gerilerde kalsın ki, hiç kimse üzüldüğünü bile hatırlamasın umarım. kim neyi eksik hissediyorsa hayatında ve kalbinde, 2021 onu getirsin kendisine. güzel olmayan her ne varsa, 2020 ile birlikte kaybolup gitsin uzaklara, bir daha hiç gelmemek üzere. selam olsun buradaki tüm güzel insanların kalbine, mutlu yıllar diliyorum herkese.
  • bunun için twitter kullanılıyor.
  • hani var ya bir tane hep bahsedilen eski sevgili; bir allah varsa ki var senin bin belanı versin. utanmadan daha yavşak yavşak nasılsın diye mesaj atıyorsun. kanma o sen nasılsın nezaketine seni bir güzel ıslak odunla dövsem anca soğurum.

    tanım:ben bunları yüzüne de söylerim diyemeyenlerin başlığı.
  • iyi insanlar iyi ki varlar. allah hepsinden razı olsun.

    ben depremden önce deri işi yapıyordum. iş ortaklarım bir araya gelmişler. bana bilgisayar, yazıcı almışlar. satabileceğim deri ürünleri, kemer ve imalatım için kemer tokası göndermişler. birde iş yeri olarak kullanabileceğim bir depo ayarlamışlar. bunları da liste halinde getirip fatura oluşturmuşlar. durumun düzelince taksit taksit ödersin dediler. allah hepsinden razı olsun. ne diyeceğimi bilemiyorum. gözlerim doldu. gerçekten bu dünyayı sadece iyilik kurtarabilecek. bu bana yapılan iyilikleri hiçbir zaman unutmayacağım.

    şükürler olsun ki bugün biraz kafam rahat. gönderilen hazır ürünleri sattığım zaman evde kiralayabileceğim. şunu anladım insanın her şeyden önce kafasının rahat olması gerekiyormuş. şimdi en azından önümü görebiliyorum. işimi yapıp ev kiraladıktan sonra borçlarımı ödemeye başlayacağım.

    bana yapılan bu iyilikleri hayatım boyunca unutmayacağım. çok kötü bir deprem yaşadık umarım bundan sonra yavaş yavaş bir şeyler yoluna girer. çünkü gerçekten çok yoruldum.
  • birkaç ay öncesine kadar sözlükte genellikle haber ve siyaset dolu içerikleri okurdum. gündemi takip eder, olur olmadık şeyleri kendime dert edinirdim. şimdi özellikle o tür içeriklerden uzak duruyorum, artık içimde ne bir merak var ne de başka şey.

    üzücü şeyler görmek de okumak da istemiyorum. çünkü toparlanmaya çalışıyorum, gülecek şeyler bulmaya, mutlu olmaya ve yeniden hayata adapte olmaya çalışıyorum. bunları yaparken de sıfır sorun, sıfır üzüntü olsun istiyorum.

    hayat akıp gidiyor bir şekilde. birçok kişinin uçak kullanarak gittiği yolu biz yaya yürümeye çalışıyoruz, çünkü şartlarımız eşit değil. hâlâ etrafımız yıkık dökük, hiç dokunulmayan enkazlar var. şimdi yaz mevsimindeyiz, havalar ısındı da insanlar çadırda kalmanın zorluğunu az çok tolere edebiliyor. kış geldiğinde o kadar insan ne yapacak hiç bilmiyorum.

    tüm bunların içinde yüzümü güldürecek, bana derdimi tasamı unutturacak içerikler okumaya çalışıyorum. bazı entry'lere tıklıyorum, tırnağı kırılsa* dünyanın en büyük sorunu sayan tipleri görüyorum. cidden merak ediyorum kendinize dert saydığınız şeyler gerçekten dert mi? keşke biraz etraflarına baksalar, insanlar ne hayatlar yaşıyor ve ona rağmen ayakta durmaya, güçlü olmaya çalışıyorlar. mesela dün çadırlara komşulara gittik, düne kadar ayakları üzerinde durabilen, eli kolu tutan insanları bugün bir baston ayakta tutuyor, şanslı olanları da protez ayaklar. ve ona rağmen onlar bir yerden hayata tutunmaya çalışıyorlar. hepimiz aynı depremi yaşadık ama onların yaşadığı travma bizimkilerden çok daha fazla çünkü onlar bedenlerinden bir parça kaybettiler, canlarını kaybettiler.

    ne bileyim ya... dert olamayacak küçücük şeyleri büyütüp de dünyanın sonu gibi bakmayın şu hayata. yaşınız kaç olursa olsun, yeniden başlamak için hayat hep kısa. son tren de kaçmadan bir vagona atlayıp hayatın güzelliklerini de görün, size sunulan nimetleri de. bir de sevdiklerinizin kıymetini, bizim ülkede çok bilinen bir şey değil çünkü.

    not: iç dökme entarisidir ve bir süre sonra kendini imha edecektir.
  • bir yeldi, esti geçti say.
    bir seldi, yıktı geçti say.
    bir ateşti, yaktı geçti say.
    bir kuştu, uçtu gitti say...
  • doğaya olan sevgim çok yoğun. toprakla haşır neşir olmayı, çeşitli türlerdeki bitkileri ve hayvanları keşfetmeyi çok seviyorum. gözle görebildiklerimizin yanında göremediğimiz mikroskobik canlılar da çok ilginç. yaşamın her evresini, evrimin izlerini her canlıda görebiliyor olmak beni büyülüyor.

    hiçbir şey aynı kalmıyor doğada, iklimler değişiyor, toprak örtüsü değişiyor; canlılar adapte olabilmek için yarışıyorlar adeta. çok uzağa değil kendimize bakalım; evrim sadece vücudumuzda değil, düşünce şeklimizde ve fikirlerimizde de gerçekleşiyor. benim işim fen bilimleri ile ilgili olsa da, ilgi alanım çok çeşitli ama yine de bilimsel olan her şey daha çok ilgimi çekiyor. bilim insanlarının hayatları, fikirleri, yaşam biçimleri de aynı şekilde.

    bazı insanların hayatları beni daha çok etkiliyor; onların başında marie curie (1867–1934) geliyor. bilim aşkı ve hiçbir zaman vaz geçmeyen bir kadın olması onu her zaman rol model olarak görmemi sağlamıştır. avrupa'da fizik dalında doktora alabilmiş ilk kadın, nobel ödülü alan ilk kadın ve hatta iki dalda birden nobel ödülü (hem kimya, hem fizik) almış tek kadındır. sırf kadın olduğu için üniversiteye kabul edilmediğini düşününce bu başarıların kolay elde edilmediğini anlıyor insan. en sevdiğim sözlerinden biri;

    ‘’ben, bilimin muazzam güzellikte olduğunu düşünenler arasındayım. laboratuvarındaki bir bilim insanı sadece bir teknisyen değildir, aynı zamanda doğal olayların onu bir peri masalı gibi etkilediği bir çocuktur. makinelerin sahip olduğu güzelliklere rağmen; tüm bilimsel ilerlemenin mekanizmalara, makinelere, teçhizata indirgenebileceğine inanılmasına izin vermemeliyiz. maceracı ruhun dünyamızda yok olma riskini taşıdığına ben de inanmıyorum. çevremde hayat dolu bir şey görsem, kesinlikle o maceracı ruhtur; yok edilemez gibi görünüyor ve merak gibi bir şey.’’

    (bkz: marie curie)

    renklendirilmiş bir fotoğrafı...

    görsel
  • kendi olarak, sana gelen
    sana gereksinimi olmadan, seni isteyen
    sensiz de olabilecekken, senin ile olmayı seçen
    kendi olmasını, seninle olmaya bağlayan
    o, işte...

    (neredesin)
  • bana bir daha arkadaşımmış ya da beni seviyormuş ya da beni düşünüyormuş taklidi yapmayınız. inanıyorum. saygılar.
  • asırların öz cümlesini bırakıp gideceğim.

    'kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapma'

    insani ilişkiler adına müthiş bir kriter.
hesabın var mı? giriş yap