• belki yazılmıştır, şu an arayamadım (kusura kalmayın artık) ama adeta tapındığım şu sözünü tekrar yazmakta ısrar ettiğim reis:

    "insanlar, bize zarar verdikleri için değil; yaptıkları haksızlıklarla ruhumuzun ışığını söndürüp içimizdeki kötülüğün başkaldırmasına sebep oldukları için korkunçlar."

    (bkz: baruch spinoza)
  • güzel bir sözü vardır:”savaşa tek bir taraf karar verebilir;ancak barış hali için en az iki tarafa ihtiyaç vardır.”
  • "insanlar, bize zarar verdikleri için değil; yaptıkları haksızlıklarla ruhumuzun ışığını söndürüp içimizdeki kötülüğün başkaldırmasına sebep oldukları için korkunçlar."

    "biz kendimizi hür sanıyoruz. halbuki ellerimizde ihtiraslarımızın, kötü huylarımızın görünmez zincirleri vardır. bileklerimize görünmez kelepçeler takılmıştır."

    "eğer aşağı doğru akan bir su düşünebilen bir varlık olsaydı, kendi özgür istenci ve iradesiyle aşağı doğru akmakta olduğunu düşünürdü."

    "hür bir insan hiçbir şeyi ölümden daha az düşünmez ve onun bilgeliği ölüm hakkında değil, hayat hakkında derin bir düşüncedir."

    "ne umut korkudan vazgeçebilir, ne de korku umuttan."

    "paul'un peter hakkında soyledikleri, peter'den çok paul'u tanımamızı sağlar."

    "insanın duyguları denetleme ve kısıtlama güçsüzlüğüne kölelik diyorum; çünkü duygulara tabi olan insan, kendisinin değil, ama kaderinin hükmündedir; öylesine onun hakimiyetindedir ki, kendisi için daha iyi olana bakmasına rağmen, yine de kötü olana akmaya zorlanır."

    "üzülme, öfkelenme; sadece anla!"
  • "aşk, bir dış sebebin tasavvuru eşliğinde ortaya çıkan bir iç ürpermesidir."
    (spinoza, eth. iv., önerme 44)
  • "humanas actiones non ridere,non lugere,neque detestari,sed intelligere." demiştir.
    yani; "onlarla alay etmek,hayıflanmak ya da nefret duymak yerine insanın davranışlarını anlamaya çalışmalıyız."
    insan ilk vahşiden bugünkü moderne kadar anlaşılmayı bekleyen bir canlıdır.ruh karmaşıktır.
    edit:yazım hatası.
  • abd üniversitelerinde ders verirken, albert einstein'a öğrencilerin en çok sorduğu soru şuydu:
    "tanrıya inanıyor musunuz?"
    her seferinde şu cevabı aldılar:
    "spinoza'nın tanrısına inanıyorum."

    baruch de spinoza, descartes ile birlikte 17. yüzyıl felsefesinin büyük rasyonalistlerinden biri olarak görülen hollandalı bir filozoftu.

    o'na göre tanrı şöyle derdi:

    --- spoiler ---
    "dua etmeyi kes!
    dünyaya çıkıp hayatın tadını çıkarmanı istiyorum. şarkı söylemeni, eğlenmeni ve senin için yaptığım her şeyin tadını çıkarmanı istiyorum.
    kendine inşa ettiğin karanlık, soğuk tapınaklara girip benim evim demeyi bırak. evin dağlarda, ormanlarda, nehirlerde, göllerde, sahillerde. ben de orada yaşıyorum ve orada sana olan sevgimi ifade ediyorum.
    sefil hayatın için beni suçlamayı bırak. sana bir sorun olduğunu, günahkar olduğunu, cinselliğinin kötü olduğunu söylemedim. seks sana verdiğim ve sevgini, coşkunu, neşeni ifade edebileceğin bir hediyedir. bu yüzden seni inandırdıkları için beni suçlama.
    benimle alakası olmayan kutsal diye adlandırılan kitapları okumayı bırak. eğer beni bir gün doğumunda, bir manzarada, arkadaşlarının bakışında, evladının gözlerinde okuyamıyorsan, beni hiçbir kitapta bulamazsın!
    bana ''işimi nasıl yapacağımı söyler misin?" diye sormayı kes. benden bu kadar, korkmayı kes. seni yargılamıyorum, eleştirmiyorum, sinirlenmiyorum, rahatsız etmiyorum. ben saf sevgiyim.
    af dilemeyi bırak, affedilecek bir şey yok. eğer seni yaratsaydım... seni tutkularla, sınırlarla, zevklerle, duygularla, ihtiyaçlarla, tutarsızlıklarla doldurdum. özgür iradeyle. içine attığım bir şeye cevap verirsen seni nasıl suçlayabilirim? seni yaratan bensem, olduğun gibi olduğun için seni nasıl cezalandırabilirim? sonsuza dek kötü davranan tüm çocuklarımı yakacak bir yer yaratabilir miyim? hangi tanrı bunu yapar?
    akranlarınıza saygı duyun ve kendiniz için istemediğiniz şeyi yapmayın. tek isteğim hayatınızda dikkat etmeniz, uyarı sizin rehberinizdir.
    sevdiğim bu hayat ne bir sınav, ne bir adım, ne bir provakasyon, ne de cennete bir ilk. bu hayat burada ve şimdi tek şey ve ihtiyacın olan şey.
    seni kesinlikle özgür bıraktım. ne ödül, ne ceza, ne günah, ne fazilet, kimse kalem, kimse kayıt tutmuyor.
    hayatında yaratmakta kesinlikle özgürsün. cenneti ya da cehennemi.
    bu hayattan sonra bir şey olup olmadığını söyleyemem ama sana bir ipucu verebilirim. yokmuş gibi yaşa! sanki tek şansınız bu; zevk almak, sevmek, var olmak için.
    yani, sonrasında hiçbir şey yoksa, sana verdiğim fırsatın tadını çıkarmış olacaksın. varsa da emin olun ki doğru mu yanlış mı diye sormayacağım. beğendiniz mi? eğlendiniz mi? en çok neyi sevdin? ne öğrendin?...
    bana inanmayı bırak. inanmak; varsaymak, tahmin etmek, hayal etmektir. bana inanmanı değil, sana inanmanı istiyorum. sevdiğinizi öptüğünüzde, küçük kızınızı kucakladığınızda, köpeğinizi okşadığınızda, denizde banyo yaptığınızda beni içinde hissetmenizi istiyorum.
    beni övmeyi bırak, nasıl bir egomanyak olduğumu sanıyorsun?
    övülmekten sıkıldım. teşekkür edilmekten yoruldum. minnettar hissediyor musun? kendine, sağlığına, ilişkilerine, dünyaya dikkat ederek bunu kanıtla. keyfini dile getir! beni övmenin yolu bu.
    işleri karmaşıklaştırmayı bırak, hakkımda öğretilen şeyleri muhabbet kuşu gibi tekrar et. ne için daha fazla mucizeye ihtiyacın var? çok fazla açıklama var mı?
    kesin olan tek şey burada olduğun, yaşadığın, dünyanın harikalarla dolu olduğu"
    --- spoiler ---
  • einstein'ın abd üniversitelerinde konferans verdiğinde öğrencilerin ona sık sık sordukları soru:

    -tanrı'ya inanmıyor musun?

    einstein hep şu cevabı verirdi:

    “spinoza'nın tanrısına inanıyorum”.

    spinoza'yı okumayan kişi aynı yerde kalır.

    şöyle özetleyebiliriz:

    spinoza'nın tanrısı ya da doğasına göre tanrı şöyle derdi:
    dua etmeyi ve boşuna göğsüne yumruk atmayı bırak!
    yapmanı istediğim tek şey, dünyaya çıkıp hayatının tadını çıkarmandır. eğlenmeni, şarkı söylemeni ve senin için yaptığım her şeyin tadını çıkarmanı istiyorum..

    kendi inşa ettiğin tapınaklara gitmeyi de bırak. oraların benim evim olduğunu söylüyorsun!

    benim evim dağlarda, ormanlarda, nehirlerde, göllerde, plajlarda ve senin kalbindedir.

    sefil hayatın için beni suçlamayı bırak, çünkü ben sana hiçbir zaman yanlış bir şey olduğunu ya da günahkar olduğunu ya da cinselliğinin kötü bir şey olduğunu söylemedim!
    o yüzden, seni inandırdıkları her şey için beni suçlama.

    benimle hiçbir ilgisi olmayan ve anlamadığın halde sözde kutsal yazıları okumayı da bırak.gün doğumunda, bir manzarada,arkadaşlarının dostluğunda, küçük bir çocuğun gözlerinde beni okuyamıyorsan, henüz yazının bilinmediği devirlerde benim adıma yazıldığı iddia edilen hiçbir kitapta beni bulamazsın!

    bana güven, ama önce kendine güven ve her şeyi benden istemeyi bırak, bana işimi nasıl yapacağımı sen mi söyleyeceksin?

    benden korkmayı da bırak; çünkü ben öcü değilim ve seni yargılamıyorum, seni eleştirmiyorum, sana sinirlenmiyor, seni rahatsız etmiyorum, asla seni cezalandırmıyorum. beni sadece sevmen yeterlidir.

    benden özür dilemeyi de bırak.

    çünkü affedilecek bir şey yok. eğer seni ben yarattıysam, seni özgür iradenle donattım. sana verdiğim akıl ve iradeni kullanarak yaşıyorsan seni nasıl suçlayabilirim?

    seni sen olduğun için nasıl cezalandırabilirim?
    bir yaratıcı bunu nasıl yapabilir?
    her türlü emirleri unut,her türlü yasayı unut; bunlar seni manipüle etmek için,seni kontrol etmek için,senin suçluluk hissetmeni isteyenlerin kurgusudur. bunlara inanma, sadece kendi aklını kullan.

    kendine saygı göster ve kendin için istemediğin şeyi başkalarına da yapma. senden tek istediğim hayatına dikkat etmen. çünkü bu hayat ne bir test, ne bir basamak, ne bir adım, ne bir prova ne de cennete giden bir yoldur.
    ben seni tamamen özgür kıldım; ödül yok,ceza yok,günahlar yok,erdem yok, kimse skor taşımıyor, kimse kayıt tutmuyor.
    sadece sevgi var!

    ancak hayatında bir cennet veya cehennem yaratmak için kesinlikle özgürsün! bu hayattan sonra ne olup olmadığını söyleyemem, ama sana bir tavsiye verebilirim; bu hayattan sonra bir şey yokmuş gibi yaşa.

    düşün ki bu hayat senin zevk alman, sevmen ve var olman için vardır, yani hiçbir şey yoksa, sana verdiğim bu yaşama fırsatından zevk almış olacaksın. ama eğer bir şey varsa, orada da sana iyi mi kötü mü diye sormayacağım.

    sana soracağım tek şey, beğendin mi, öğrendin mi?
    en çok neyi beğendin? 'yaşamında ne öğrendin ve hangi güzel işleri yaptın' olacaktır.

    bana inanmayı bırak; inanmak tahmin etmek, hayal etmektir. bana inanmanı istemiyorum, beni kendinde hissetmeni istiyorum. beni sevmen yeterli.

    övülmekten sıkıldım, teşekkür edilmekten bıktım. minnettarlık hissediyor musun? bunu kendine, sağlığına, ilişkilerine ve dünyaya göz kulak olarak ifade et. izlendiğini mi hissediyorsun?.

    neşeni ifade et!
    beni övmenin doğru yolları bunlardır..

    işleri zorlaştırmayı bırak ve benim hakkımda birilerinin öğrettiklerini papağan gibi tekrarlamaktan vazgeç..
    emin olabileceğin tek şey burada olduğun, ve yaşadığındır...
    nitekim bu dünya harikalarla doludur...
    etrafına baktığında beni görecek ve hissedeceksin...

    neden daha fazla mucizeye ihtiyacın var ki?
    beni dışarıda ararsan bulamazsın.
    beni sadece kendi içinde bulursun.
    baruch spinoza

    baruch de spinoza, fransız descartes ile birlikte 17. yüzyıl felsefesinin üç büyük rasyonalistinden biri olarak kabul edilir.
  • spinoza (tanrı derdi ki): dua etmeyi bırakın.

    sizden istediğim şey, dünyayı gezip hayatın tadını çıkarmanız. şarkı söylemenizi, sizin için yarattığım her şeyin tadını çıkarmanızı istiyorum.

    inşa ettiğiniz ve benim evim olduğunu iddia ettiğiniz karanlık, soğuk tapınaklara gitmeyi bırakın. benim evim dağlarda, ağaçlarda, nehirlerde, göllerde, sahillerde. buralar benim yaşadığım ve size olan sevgimi ifade ettiğim yerler.

    sefil hayatınız için beni suçlamayı bırakın. ben günahkar olduğunuzu ya da cinselliğin kötü bir şey olduğunu söylemedim. seks benim size verdiğim; sevginizi, coşkunuzu, keyfinizi ifade edebileceğiniz bir hediye. bu yüzden sizi inandırdıkları her şey için beni suçlamayın.

    benimle ilgisi olmayan, sözde kutsal kitapları okumayı bırakın. eğer beni gündoğumunda , manzarada, arkadaşınızın bakışında, oğlunuzun gözlerinde göremiyorsanız ——> beni hiçbir kitapta bulamazsınız!

    işinizi nasıl yapmanız gerektiğini sormayı bırakın. benden korkmayın. sizi yargılamıyorum ya da eleştirmiyorum. yaptıklarınızdan da rahatsız olmuyorum. ben saf sevgiye sahibim.

    af dilemeyi bırakın. af dilenecek bir şey yok. ben sizin içinizi hırsla, eksikliklerle, hazla, duygularla, ihtiyaçlarla, tutarsızlıklarla…ve özgür irade ile doldurdum. zaten benim size vermiş olduğum şeylerden dolayı neden sizi sorumlu tutayım? sizi ben yarattıysam nasıl olur da sizi siz olduğunuz için cezalandırırım? yaramaz çocuklarımı sonsuza kadar yakacağım bir yer tasarlayabileceğimi mi düşünüyorsunuz? bunu hangi tanrı yapar?

    birbirinize saygı duyun ve size yapılmasını istemediğiniz şeyleri başkalarına yapmayın. sizden istediğim tek şey gözünüzü açık tutmanız, rehberinizin açıkgözlülük olması.

    canlarım, bu hayat bir sınav, bir adım, bir prova ya da cennetin başlangıcı değil. bu ve şimdiki yaşam elinizdeki tek şey, zaten bütün ihtiyacınız olan da bu.

    sizi tümüyle özgür bıraktım. ödül veya ceza, sevap veya günah yok. kimse çetele tutmuyor.

    hayatınızı cennete ya da cehenneme çevirmek tamamen size kalmış.

    size ölümden sonra yaşam olup olmadığını söyleyemem, ama bir tavsiyede bulunabilirim. başka bir hayat yokmuş gibi yaşayın. eğlenmek, sevmek ve yaşamak için tek şansınız buymuş gibi.

    ölümden sonra yaşam yoksa, size verdiğim şansın tadını çıkarmış olacaksınız. ve eğer varsa içiniz rahat olsun, doğru ya da yanlış davranıp davranmadığınızı sorgulamayacağım. size başka sorularım olacak: size sunduğum hayatı beğendiniz mi? keyfini çıkardınız mı? en çok neden zevk aldınız? ne öğrendiniz?

    bana inanmayı bırakın; inanmak varsaymaktır, tahminde bulunmaktır, hayal etmektir. bana değil kendinize inanmanızı istiyorum. sevgilinizi öperken, küçük kızınızı severken, köpeğinizle ilgilenirken, denizde yüzerken beni hissetmenizi istiyorum.

    beni övmeyi bırakın. beni nasıl bir egomanyak sandınız?

    övülmekten sıkıldım. teşekkür edilmekten yoruldum. bana minnettar mısınız? o zaman bunu kendinize, sağlığınıza, ilişkilerinize, dünyaya iyi bakarak kanıtlayın. beni övmenin yolu budur.

    işleri karmaşıklaştırmayı ve size benim hakkımda öğretilen ezbere bilgileri muhabbet kuşu gibi tekrarlamayı bırakın.

    bunca mucizeye ve açıklamaya neden ihtiyacınız var?

    “kesin olan tek şey, burada olduğun, hayatta olduğun ve bu dünyanın harikalarla dolu olduğu.” —spinoza
  • insanlar, bize zarar verdikleri için değil; yaptıkları haksızlıklarla ruhumuzun ışığını söndürüp içimizdeki saldırganlığın ortaya çıkmasına sebep oldukları için tehlikeliler.. der -spinoza
  • “varolanların düzenli uyumunda kendisini belli eden, spinoza'nın tanrısına inanırım, insan eylemleri ve kederiyle kaygılanan bir tanrıya değil.

    albert einstein
hesabın var mı? giriş yap