• öncelikle "tarihin en kanlı savaşı"nın geçtiği şehir denilmesi kesinlikle doğrudur ve savaş sadece 6 ay kadar sürmüştür. çok daha fazla asker kaybeden tarafın kazanan olduğu ender çatışmalardandır. ruslar'ın kazanıp almanlar'ın kaybetmesi 3 buçuk sene sonra bitecek olan savaşın kaderini de tayin etmiştir. stalingrad'dan sonra alman ordusu'nun beli hiç doğrulmamıştır.

    (bkz: stalingrad savaşı) şimdilerde ise (bkz: volgograd)

    sadece 6 ay sürmesine rağmen, almanlar tarafının toplam kaybı 800.000 ölü ve 91.000 esir vererek 900.000'e yaklaşmıştır (91.000 esirin sadece 6.000'i hayatta kalmış). esirleri saymaz isek ve almanya'nın müttefiklerini çıkartırsak 500.000 kadar alman askeri öldüğü tahmin ediliyor. bu da o zamanki almanya nüfusunun 55 milyon civarında olduğu düşünülürse çok yüksek.

    rus tarafı ise 1.130.000 'e yakın kayıp verdiğini açıklamış. 1941'de 169 milyon olan nüfuslarının yanında bile çok büyük rakam. sovyetler 2.dünya savaşı boyunca da 27-30 milyon arası insan kaybetmiştir.

    stalingrad'da toplamda kayıpların 1,7-2 milyon arası olduğu tahmin ediliyor. columbia university bazlı kaynaklar ve google'dan basitçe bulabileceğimiz kaynaklara göre aşağı yukarı böyle fakat hepsi birbirini tutmuyor tabi.

    bu kadar kaybın en büyük sebebi hem iki liderin kendilerince çok iradeli olup insanların ölmesini umursamamaları, hem de karda geri çekilmenin ve hücum etmenin daha zor olması, fakat savunmanın daha kolay olmasıdır. kar savunana avantajdır. ruslar geri çekilmiyordu, bu sebeple cepheye sürekli yeni insan sürmek zorundalardı. almanlar ise rus ordusundan daha güçlüydü ve her alman askeri bir rus askerine oranla çok daha fazla öldürse de ilerlemeleri hem kar ve kıştan, hem de rusların geri çekilmeyi tercih etmek yerine aynı bölgeye sürekli taze asker yollamalarından dolayı çok yavaş oluyordu ve çok kayıp veriyorlardı.

    stalin'in savaşın başından beri yaptığı gibi hunharca insan harcamaktan çekinmemesi enteresandır. fakat savaşı kazanmak istiyorsa başka çaresi de yoktu. dediğim gibi kar-kış olmayınca almanlar rahat ilerliyordu, karda ise yavaş olsa bile gene ilerleyebiliyorlardı zaman zaman fakat zaferin bedeli çok ağır oluyordu. stalingrad'da ise almanlar tüm gücüyle saldırmışlardı bu sebeple durdurmak için "insan seli"ni kullandı sovyetler.

    ve stalin'i buna zorlayan ise komutanlarının "geri çıkalım, diretmeyelim, gerek yok" önerilerini takmayıp mızmız bir çocuk gibi direten hitler'dir. hitler önceki yıldan ders çıkarmamış, hava kuruyken rusları ezip geçtiğini, ilerleyebildiğini farketmiş, fakat gaza gelip bunu her mevsimde yapabileceğini zannetmiştir. fakat önceki sene kar bastırınca moskova'ya girişi yalan olmuş. tekrar havalar kuruduğunda ilerleyebilmiş, fakat bu sefer tercihini stalingrad'a, hem de kış olmasına yakın bir zaman olan eylül'de gerçekleştirmiştir. ekim sonu-kasım demek orada kış demek bunu da belirtelim. alman ordusu daha az kayıp vermesine rağmen almanya'nın insan gücü bu kayıpları karşılayamamış ve daha da karşılayamayacaktı bu sebeple eninde sonunda geri çekildiler. ruslar'ın ise insan gücü sınırsızdı neredeyse.

    eğer hitler komutanlarını dinlese, kış aylarında daha sakin ve geri çekilmeli strateji izleseydi, çok fazla kayıp verdirmeye neden olacak ısrarcılıklarda bulunmasaydı ve atak için kuru havaları bekleseydi belki kazanırlardı, ya da belki de bu kadar insan ölmezdi. aslında iki tarafın da bu kadar diretmesinin nedeni iki liderin bunu aralarındaki bir mesele olarak görmesidir, şehrin ismi aralarından birinin ismi olunca bu rekabet ayyuka çıkmıştır. sanki çocuk oyuncağı misali.

    savaşta bu kadar kayıp olmasının tek özeti "diretmek". bu kadar insanının ölümünün sadece iki insanın tercihlerine kalması ise gerçekten diyecek bir şey bırakmıyor.
  • stalingrad dayanıyor hala
    mevsim meselesi, diyorlar
    yalan,
    dayanmak meselesi
    dayanmanın ne olduğunu anneler bilir,
    bir anne gibi dayanıyor bu şehir

    nazım hikmet
  • tarihin en büyük savaşının yaşandığı şehir. 1 milyon 100 bin asker ve sivil sovyet, 900 bin de alman üzere toplam 2 milyon kişi ölmüştür. ikinci dünya savaşının gidişini ve dünyanın tarihini kökten değiştirmiştir.
  • film olanı gerçekten enfestir, külttür. emir komuta zinciri altında bir grup insanın ne hale gelebildiğine, nasıl insanlıktan çıkabildiğine dair çarpıcı tespitlerde bulunur. emri altındaki binlerce asker açlık ve soğukla boğuşurken komutanların kendilerine sakladığı geniş imkanlar ve bu ikiyüzlülüğün vatan millet edebiyatıyla örtülmesi günümüzde halen mevcudiyetini sürdüren insanlık ayıplarıdır. özetle insan bu filmi izledikten sonra insanlığından utanmaktadır.
  • hitlerin aşil topuğu
  • "-ben nazi değilim"
    "-sen kimler adına hizmet ettiğini bilerek savaşmaya devam eden aptal subaylardansın"
    repliğiyle almanların geçmişlerine pişmanlıkla dolu kin ve nefret duygularını bir çırpıda kusuvermiş bir film.
  • tarihi saray sehridir. ruslari 250 sene boyunca tatar hakimiyeti altinda tutan altin orda devletinin bas kentidir. adini bati han in sarayini bu sehre yaptirmasindan almistir. tarihte 2 kere yer degistirmistir. altin orda devletinin dagilmasindan sonra hanedanin 5 onemli sehrinden * *** * biridir zira her sehirde bir hanedan uyesi hanligini ilan etmistir. rus hakimiyetine gecmesinden sonra volgagrad yani volga sehri adini almistir. ihtilal sonrasi stalin herseyin oldugu gibi bu onemli sehrin de adini degistirmistir. turk tarihinin en onmli baskentlerinden saray ismi unutulmustur.
  • ilber ortaylı'nın 06.02.2010 tarihli yazısında bahsettiği kent.

    ***
    stalingard’ı kuşatan 250 bin askerlik alman vi. ordusu 67 yıl önce 2 şubat günü teslim oldu.

    67 yıl önce stalingrad’ı kuşatan alman ordusu teslim oldu. alman esirler ise savaşın yıktığı rusya’nın yeniden inşasında çalıştırıldı. bazı askerler esarette altı-yedi sene geçirdiler

    bundan tam 67 yıl önce 2 şubat günü stalingrad’ı kuşatan 250 bin askerlik alman vi. ordusu teslim oldu. komutanları mareşal von paulus’tu.

    hiç şüphesiz ki askeri yetenekleri ve strateji bilgisini karşı taraf da kabul ediyordu. 300 bin askere cenevre konvansiyonun esir alma hakkındaki hükümleri uygulanmadı çünkü sovyet rusya böyle bir antlaşmaya taraf değildi; nitekim kızıl ordu’nun askerleri de almanlara esir düşünce tamamen insanlık dışı bir muamele görmüş hatta bir kısmı fırınlanmıştı dahi. alman esirler savaşın yıktığı rusya’nın yeniden inşasında çalıştırıldı ve yeni kurulan almanyalar önce demokratik almanya sonra federal almanya ile diplomatik ilişkiler kurulunca mübadele antlaşması yapıldı böylece evlerine dönebildiler. bu demektir ki; bazıları esarette altı-yedi sene geçirdiler.

    volga nehrinin üzerindeki en stratejik nokta sayılan endüstri merkezi stalingrad, kasım 1942’den beri alman kuşatması daha doğrusu daraltılmış bir çember içindeydi. bir bakıma kuşatma moskova ve hele zavallı leningrad’a göre çok kısa sürmüş sayılırdı; ama yıkım onlarınkinden daha feciydi. zira nehrin şark yakasında direnen sovyet kızıl ordusu temelde “katyuşa” denen yangın bombalarıyla savunmayı yürütüyor, almanlar ise hava ve tank gücüyle saldırıyorlardı. alman piyade birlikleri de kızıl ordu’ya göre çok donanımlıydı, nitekim kızıl ordu piyadesi bazı halde üç askere bir tüfek hesabıyla vatan savunması yapıyordu. hem sovyet kızıl ordusu hem de halk bu ateş sağanağı altında iaşesini çok zor karşılıyordu.

    şehir bir piyano ormanına dönüşmüştü

    nehrin iki yakasında 120 kilometrelik bir hatta sıralanan stalingrad şehri zor günler yaşıyordu. merkezdeki üniversite, postane, kütüphane ve devlet binaları ezcümle komünist partisi nkvd (iç işleri halk komiserliği) gibi tesislerin dışında stalingrad bütün volga şehirleri gibi ahşap binalardan oluşuyordu. bu yüzden yangın bombalarından çok etkilenmişlerdi. ahşap izbeler terk edilmişti, kuvvetle muhtemel yangına terk edilen binaların içinden bazı kıymetli eşyalar bahçelerdeki ağaçların altına taşınmıştı. bir rus evinin en kıymetli yegane eşyası kitap rafı ve piyanodur. şehir bir piyano ormanına dönüşmüştü.

    zaruri yiyeceklerini, giyimini, ikonalarını veya hatırı sayılır nüfusu müslüman olduğuna göre mushaf-ı şeriflerini alan halk etrafta kazdıkları zikzaklı siperlere yerleşmişlerdi. suyun ve yiyeceğin bulunmadığı toprağın altındaki ısıya sığınan ve her türlü bombayı bekleyen bir halk vardı. askerlerin durumu daha zordu.

    rus halkı sokak sokak direndi

    şehir esas itibariyle ii. katerina zamanında doğu prusya ve pomeraneya gibi yerlerden getirilen kolonizatör alman çiftçi ve zenaatçıların iktisadi ve idari merkezi olarak gelişmişti. bundan dolayı adı saritsin yani çariçe’ydi. tabii ki bu ad değiştirildi ve sovyetler birliği diktatörünün adı verildi. stalingrad şehri liderin adını taşıdığına göre teslim olmamalıydı. hiçbir fedakarlıktan kaçınılmadı. fedakarlık unsuru sınırsız sayıdaki insanlardı. komünist partinin o zamanki siyasi komiseri nikita kuruşçev’di. ukraynalı inatçı ve acımasız kariyerini bu zamanda yaptı. oysa ilerde şehrin adını volgagrad’a o çevirecek ve stalin ismini sovyet coğrafyasından silecektir. rusya’nın fedakar halkı ve askerleri sokak sokak direndi. müstevli almanların acımasızlığı ve askeri onur ve şövalyeliğe sığmayan infazları da halkın hıncını biledi. silah yetersizdi. bazı halde üç askere bir tüfek düşüyordu. halk sokak savaşlarında inanılmaz bir direnç gösterdi. traktör fabrikaları hızla tank imalatına çevrildi, kahraman şehir unvanını gerçekten hak eden bir yer oldu. stalingrad alman ordularının kabiliyetlerin üstünde uzandıkları bir coğrafyaydı. ama tıpkı 1812’de olduğu gibi rusya’nın da imkansızlıklara rağmen direnç gösterdiği bir yer oldu. rusya halkının tek müttefiki korkunç kış şartlarıydı. bu dönüm noktasıyla batılı müttefikler de zaman ve güç kazanabildi.

    allah rusya’yı koruyor muydu?

    kuşatmanın teslim olan komutanı von paulus frunze askeri akademisi’nde ders vermekle görevlendirildi. sovyet askeri çevreleri onun bilgisinden istifade etmek istiyordu. bu savaşın imkansızlığı uzak noktadaki yüzbinlerce askerin iaşe ve mühimmatının düzgünce ulaştırılamayacağı alman führer’ine anlatılamamıştı. laf anlamaz hitler’i 1942 yılının sert kış şartları da hizaya getiremedi. allah rusya’yı koruyor muydu? laf anlamayanlar sadece führer ve çevresi değildi; romanya petrolleri yetersizdi. volga’nın bu stratejik noktası alınırsa hazar’a ve bakü petrollerine daha kolay inecektiler. üstelik iran’ın seçkinleri başta iran şahı rıza han pehlevi olmak üzere ingiliz ve ruslardan yaka silktikleri için almanlara sempatiyle bakıyorlardı. tabii muhtemel alman işgalinden sonra berlin’in “has ariler” diye baktığı iranlılar arasında böyle bir alman sempatisinin kalmayacağı açıktı.

    büyük harbin dönüm noktası stalingrad’da oluştu, kuzey afrika’da da el alameyn’de mareşal rommel’in püskürtülmesiyle müttefik zaferi görülmüştü. bütün sorun sıkıntılı savaş ve alman direnişi daha ne kadar devam ederdi. bu tarihlerden sonra dahi savaş iki yıldan fazla sürdü ve galiba zaferin en yakın zamanı en kanlı bölümünün de başlangıcı oldu.

    ****
    kaynak.
  • 1993 yapımı, yönetmenliğini joseph vilsmaier'in yönettiği alman yapımı film. ikinci dünya savaşını almanların gözünden anlatan ender filmlerdendir. görülebilecek en gerçekci savaş filmlerinden birisidir.
  • 2. dünya savaşında metrekare başına en çok bomba düşen şehirdir. ruslar bu şehirde, alman'ları durdurularak 'yı rusya'yı ve belki de dünya* ele geçirmelerine engel olunmuşlardır.
hesabın var mı? giriş yap