• (bkz: guatr)
  • cesetler istanbul'un karadeniz sahillerine gruplar halinde vurmuş sanırım. türkiye savaşa girmemesine rağmen ikinci dünya savaşının 50 milyon cesedinden bir kısmına sahip olmuştur.
  • bu konudaki çalışmalarıyla bilinen ve kitabı çıkan prof. dr. çetin yetkin'e göre; facianın sorumlusu basta ingiltere'dir. ii. dünya savaşı yıllarında romanya’da almanya yanlıları iktidarda olduğu ve alman birliklerinin de bu ülkede bulunduğu dönemde, uğradıkları baskı ve kıyım nedeniyle romen yahudileri ülkeyi terketmek istemişlerdi. başlangıçta romen makamları, bazı nedenlerle gitmelerine göz yumdukları ve hatta bunu uygun gördükleri için, yahudiler ülkeden ayrılma olanağını buluyorlardı. bu insanların gitmek istedikleri ülke filistin’di. filistin ise, o dönemde ingiliz yönetimi altında bulunuyordu ve ingiltere, kendi çıkarları açısından filistin’e yahudiler’in gelip yerleşmelerini istememekteydi.
    romanya’daki baskı ve kıyımdan kurtulmak ve filistin’e gitmek isteyen romen yahudileri’nden 769 kişilik bir grup, struma adlı bir gemi ile 12 aralık 1941 günü köstence limanından yola çıkarak 15 aralık 1941’de istanbul’a ulaştılar. ancak struma, ingiltere’nin engellemesi ve türk hükümeti üzerindeki baskısı nedeniyle istanbul boğazı’ndan geçerek filistin’e doğru yoluna devam etme olanağı bulamadı.
    struma, istanbul limanı’nda içindeki yolcularla birlikte 70 gün bekletildi. bu arada yalnızca 5 yolcu gemiden ayrılabildi. sonunda, struma karadeniz’e geri gönderildi ve 25 şubat 1942 günü sabahı istanbul yön burnu’nun 4-5 mil açığında bir patlama sonucu battı. gemiden yalnızca bir kişi kurtulabildi.
    "bugün yaşanan filistin sorunu’nu yaratanlarla, 1942’de sturma’nın filistin’e varmasını önleyerek karadeniz’de torpilleyip batıranlar aynı güçler miydi?" diye soruyor çetin yetkin. http://www.pandora.com.tr/urun.asp?id=85433
  • 1941 yılında istanbula gelen gemidekilerin amacı filistine ulaşmaktı. aslında bunlar bir bakıma umut tacirleri tarafından kandırılmışlardır. zira bu yolculuğa başlanmadan aylar önce gazetelere titanik modeli yat resimleri koyup romanyanın kalburüstü yahudilerinden yüklüce miktar para alınmıştır ama bunlar son derece kötü bir gemiye bindirilerek filistine ulaşmak üzere yola çıkarılmışlardır. bu gemi 15 aralık 1941de istanbula ulaştıktan sonra yoğun uğraşlara rağmen karaya alınmamıştır. bunun en önemli nedenlerinden biri ingilterenin türk hükümeti üzerindeki baskısıdır. gemiden önemli bir petrol şirketi sahibi aile koç tarafından indirilmiştir diplomatik bir sürü yoğun işlem sonucunda. bu gemiden istanbula indirilen bir başka kişi ise 9 aylık hamile olan bir kadındır bunların dışında gemiden yüzerek kaçıp karaköye çıkan bir genç yakalanarak gemiye tekrar bindirilmiştir. ayrıca bu gencin gömleğini satarak annesine bir kart yolladığı da belgeler arasında mevcuttur. kartta yazan yazı şöyledir; "annecim merak etme biz iyiyiz. şu an istanbuldayız. bu kartı gömleğimi satarak satın aldım. kendinize iyi bakın bizi merak etmeyin." bir buçuk iki ay kadar istanbulda bekletilmiştir gemi. ilk haftalarında yiyecek yardımında bile bulunulmamıştır daha sonraysa yahudi cemiyetleri tarafından yiyecek yardımı yapılmıştır. işin ilginç taraflarından biri dondurucu bir kış yaşanmasına rağmen istanbulda nasıl olup da o insanların hayatta kaldığıdır... çünkü dönem gazeteleri incelendiğinde insanların yolda bir yerden bir yere giderken donduğu yazılıdır. en sonunda ingiltere 18 yaş altı çocukların istanbula indirilmesine izin verir fakat bu sefer ismet inönü sert davranarak bu çocukları da istanbula indirmez ve karadeniz sınırının 3-4 mil açıklarına romorklarla gönderir bu motoru çalışmayan gemiyi... bazı söylentilere göre bunun yapılmasının nedeni akıntıyla tekrar türkiye karalarına vurmasının beklenmesidir sabaha kadar. bir başka söylentiye göreyse ingiltereye karşı bi tepkidir bu yaptığı. sonuç olarak bu yapılan gayrı insani bir şeydir... büyük bir insanlık ayıbıdır. bilindiği kadarıyla gemi romorklar tarafından saat 12 de oraya bırakılmıştır. saat 10da ise gemi patlatılmıştır. gemiden kurtulan tek kişi o zamanlar 19 yaşında olan david stoliardır. türk hükümetinin bu kadar katı davranmasının nedenlerinden biri yahudileri taşıyan silivride batan nehir kayığıdır. türkiye tarafsız olduğu için daha önce yahudileri taşıyan gemileri geçirmekteydi ama bu olay* katı bir tutuma itmiştir türkiyeyi. ikinci dünya savaşı sonrasında karadeniz açıklarında batan struma için ve başka bir gemi bombalama olayı için* almanyaya açılan bir dava* sonrasında alman hükümeti çok önemli bir deniz tarihçisini olayı araştırması için görevlendirdi. iki yılı aşan araştırmalar sonucunda bulunan kaynaklar o gemileri sscbnin torpillediği yönünde. ayrıca bu torpilleyenlerin seyir defterimsi notlarında da yazılıdır. çeşitli bahanelerle batırdıkları yazdıkları gemilerin batma saatleri struma ve mefkure ile tamamen uyuşmakta ve aynı gün o saatte batırılan başka gemiler bulunmamaktadır.
  • balkan yarımadası'nda ırmak. uzunluğu 430 km. bulgaristan'da sofya yakınından doğar, yunanistan'ın kuzeyini geçerek ege denizi'ne dökülür.
  • ece ayhan, vehbi koç'un cesedinin çalınmasıyla bu hadise arasında bağlantı kurmuştu son söyleşilerinin birinde.

    google cache'den de okunabiliyormuş:
    http://72.14.221.104/…&lr=&client=firefox-a&strip=1
  • (bkz: parita)
    (bkz: naomi julia)
    (bkz: sakarya)
    (bkz: salvador)
    (bkz: darien)
    (bkz: mefküre)
  • hakkındaki bir derleme yazı için:
    http://www.hafif.org/…-gemi-struma-hayalet-yolcular
  • 12 aralık 1942 yılında romanya’nın köstence limanından ayrılan yaklaşık 770 yahudiyi ölüme taşıyan geminin ismidir. gemideki her bilet o zamanın parasına göre gerçekten hatr-ı sayılır bir ücret olan 1,000 dolara satılmıştır. yolcuları taşıyan gemi normalde de seyahat gemisi olarak tasarlanmayan bir yat gemisidir, ancak yolcular queen mary gemisinin resimleriyle kandırılmışlardır. gemiyi hayal ettikleri gibi görmeyen yahudiler, 2.sefer de “bu gizli bir planın parçası, asıl gemi 10 mil ötede bulunuyor” yalanına inanıp, büyük umutlar içersinde gemiye binmişlerdir. açlık ve sefalet içerisinde geçen onlarca günün ardından bir de geminin motoru istanbul’a yaklaşırken bozulmuş, bir ayakkabı tamircisinin uzun uğraşları sonunda çalıştırılıp, istanbul’a varılması sağlanmıştır, ancak dönemin başbakanı olan refik saydam hükümeti gemiden kimsenin inmesine izin vermemiştir. vehbi koç’un uzun uğraşları ve bakanın da yardımıyla mobil oil’in romanya temsilcisi olan martin segal ve ailesine istanbul’a giriş izni verilmiş, bundan kısa bir süre sonrada gemi bir römorkor tarafından karadeniz’in açıklarına çekilerek ölüme terk edilmiştir. 24 şubat 1942 tarihinde de karadeniz’de yabancı bir gemi istemeyen sovyet denizaltısı sc 213 tarafından, o kadar insana acımadan batırılmıştır.
hesabın var mı? giriş yap