• bende vardır. evde bilgisayar kapalı olunca eksik hissediyorum kendimi. allah belasını vermesin emi
  • zaman zaman yalnızlıktan, işsizlikten veya ske sürülecek akıl olmadığından kriz şeklinde de gelebiliyor. misal, sene 2010 sonları, yeni işimde bir kaç ayı geçirmişim. ev arkadaşım memleketine gitmiş, daha ilk günü. iş bitti, eve geldim, baktım bi can sıkıntısı. o dönem de civilization 5 oynamak istiyorum ama laptop'um kaldırmıyor. bir anda böyle içten bir coşkunluk geldi "vatana git vatana git" diye, kalktım gittim itaatkar bir zombi gibi. vatana girdim, bir satış elamanına yanaştım, sırf sana benziyor diye. anakarttan girdik kasadan monitörden çıktık, coştukça coştum, coştukça coştum. "ver" dedim, "o daha mı iyi, ver onu ver". birikmiş paramın hepsini gömdüm yarısına, kalanına da taksitle kart çektim.

    kolileri yüklenip taksiyle eve döndüm. kartları fanları vesair takıp, makineyi kurup start tuşuna basınca bana bi dinginlik geldi. ben windows logosuna baktım, o bana bakmadı ama sklemedi bile, yükleniyor dedi sadece. tüm birikimimi asus'a nvidia'ya microsoft'a vermiştim. elimin altında a4 tech'in ağırlık ve dpi ayarlı faresi duruyordu, halbuki ben sadece civ oynayacaktım.. windows yükleniyordu, kredi kartıma yükleniyordu, bana yükleniyordu. elektrik faturaları gelmeye başlanınca üzerimde oturum açıp kapatmaya başlayacaktı.

    "lan acaba geri mi götürsem napacam lan bunu?" diyordum gereğinden fazla geniş monitöre bakarken.

    yaza kadar taksitlerini ödedim civ oynayıp dizi izlediğim küçük canavarın. tam taksitler bitmişti ki bir yıllığına başka bir yere tayinim çıktı, bilgisayarı memlekete götürüp bıraktım. geri döndüğümde eski teknolojiydi o artık, canavar değil, "abi makine fena değilmiş bu seni 3 yıl daha götürür" olmuştu. bir yıl okey oynadı babam o makinede. okey döndü, 101'i tamamladı, yanlış taş atıp rakibini açtırttı. ben de okeye taksit ödedim.

    bu da böyle bir anımdır.

    anafikir: kendinize hakim olun.
  • geçenlerde hastanede ziyaretine gittiğim kayınpeder "sizin nesil teknoloji olmadan yaşayamıyor" dedi.

    asıl sizin nesil yaşayamıyor dedim, çektim fişini yaşam destek ünitesinin, geberdi pezevenk.

    insan yaşayış biçimini olanaklar çerçevesinde şekillendirir. bir şeye bağımlılık derken iyi düşünülmesi gerekir. olanak var ki yapıyoruz.
  • kablolara bağlı yaşadığımızın göstergesidir. taşıdığımız aletler 6.duyu organımızmışcasına bir hal aldı. bir çok ihtiyacımızın telefon adında mini bilgisayarlara monte edilmesi nedeniyle bağlılığımızın kat kat arttığı durumdur.

    aynı makine ile iletişimin yanında internete giriyor,tüm sosyal medyayı takip edebiliyor,yabancı dil sözlükleri kullanıyor,oyun oynuyor,fotoğraf ve video çekiyor,müzik dinliyor,faruk eczanesinden tut sana konum gönderen dayının evini bulabiliyor,org çalabiliyor,ezan vaktini takip ediyor,gittiğimiz mekanı dostlarımıza duyurabiliyor ve daha sayamadığım kadar çok şeyi yapabiliyoruz.

    bu cihazları her işe kullandığımız için bunlara bağımlı olma şansımız da haliyle artıyor. (bkz: emek değer teorisi)
  • dün sabah (pazar) uyandım, köpeklerimi yatağa aldım, sabah keyfi yapıyoruz yatakta..
    bugüne kadar hiç bir şeyi ısırmamış ve kemirmemiş olan oğlum, telefonumun köşeden kırt diye bi ısırık aldı..
    olabilecek en kötü günde, pazar sabahı, elimde çalışmayan bi telefonla kalakaldım..

    önce evin içinde kafası kesik tavuk gibi bi sağa bi sola koştum telefonla, sonra kendimi dışarı attım, açık servis aradım.. bulamadım.. eve döndüm..

    evde interneti de telefonumdan paylaşarak kullandığım için, internetsiz de kaldım..
    çalışmam için gereken çoğu döküman telefonumda ya da inboxımda olduğu için çalışamadım da..
    eski telefonlarımı denedim, sim kartlar gün geçtikçe küçüldüğü için bi önceki telefona bile olmadı sim kartım..

    sonunda durumu kabullenip, köpekleri alıp parka çıktım..
    saatlerce, diğer köpeklerle oynadık, etrafta koştuk, çimlerde uzandık, arada sıkıntıdan ağaçlara kerkindim*,
    muhteşem bi gün geçirdik teknolojisiz :/

    bu sayede teknolojiye bağımlı olmadığımı anladım şükür ^_^
  • çıkan her teknolojik ürünü deneme isteğiyle sonuçlanır. bazıları son çıkanı almanın havadan başka bir şey olmadığını söylerler. o zaman genelde evde kullanabileceğim teknoloji ürünleri alan ben aileme mı hava atıyorum?
  • buna engel olmak için öncelikle bu bağımlılığın neden geliştiğini bulmak gerekir. çeşitli bağımlılıklara sebep olan birçok değişik faktör var. bu sebep ortadan kalkmadığı sürece o bağımlılık yok olmaz sadece başka bir şeye evrilir.
    bununla ilgili özgür bolat'ın kesinlikle çok katıldığım bir görüşü var.
    insanın aynı zamanda iç motivasyonu sağlayan dört tane ihtiyacı vardır: gelişim, ilişki, özerklik ve keşfetme. bunların genellikle aile ya da okul ortamında karşılanması gerekir.

    gelişim: gelişim göstermek büyük bir iç motivasyon kaynağıdır. okullardaki sistem genellikle gelişmek yerine başarmak odaklı olduğu için çocuk bu ihtiyacını karşılayamaz.

    ilişki: iletişimden öte bir ihtiyaçtır. sınıfta öğretmenin okuma saati yapması, bunu zorunlu kılması ve okumanın faydalarından bahsetmesi bir iletişim olabilir ama öğretmen de çocuklarla beraber kitap okursa bu ilişki olur. aynı şey ev ortamı için de geçerli.

    özerklik: hiçbir yerde sonsuz özgürlüğe sahip değiliz tabii ki ama en azından bize çizilen sınırlar içerisinde kendi seçimlerimizi yapabilmeliyiz. okuma saatinde okumak zorunlu olabilir, ama hangi kitabı okuyacağını birey seçmelidir. akşam yemeğini yemek zorunlu olabilir ama yemeğe ne ile başlayacağını yine birey kendi seçmelidir. kendi seçimlerini yapabilmek bir ihtiyaçtır.

    keşfetme: keşfetmek en iyi öğrenme yollarından biri ve büyük bir dopamin kaynağıdır. kitaptaki bilgiyi okumak kişiyi tatmin etmez, sorgulayarak ve araştırarak bilgiye ulaşmak öğrenmeye karşı heves yaratır.

    şimdii, eğer bu ihtiyaçlar okul ve aile ortamında karşılanmazsa, tüm bu ihtiyaçlara cevap veren yeni bir kaynak arayışı baş gösterir ki teknolojik ürünler tam da burada imdada yetişir. bilgisayar oyunlarına bir bakalım, tüm bu ihtiyaçları karşılarlar ve insan psikolojisinden çok iyi anlayan kişiler tarafından oluşturuldukları su götürmez bir gerçek diyebiliriz. kısaca bahsedecek olursak;
    level level ilerleyen kişi ''gelişme'' ihtiyacını giderir.
    oyundaki herkes ve her şey ile muhteşem bir uyum ve ''ilişki'' içerisindedir.
    oyunların yapısı zaten kişileri özgür hissettirmek üzerine kuruludur çoğu zaman. ''kendi dünyanı yarat!'' ''kendi kafeni oluştur.'' ''tarafını seç ve...'' kişilere sonsuz bir seçme hakkı yani ''özerklik'' tanır.
    açılan her yeni seviyede, yeni bölümde yeni yerler ve yeni olaylar gelir. bunları kimse oyuncuya öğretmez hepsini kendi bulur ve böylelikle ''keşfetme'' ihtiyacı da giderilir.

    sonuç olarak, bilgisayarı yasaklamak, telefonu elden almak çözüm değil. onların yerine koyacak ve kişinin ihtiyaçlarını karşılayacak şeyler olması gerekir. aksi takdirde farklı sonuçlar gelişir. kişi bilgisayar oynamaz belki ama asilik, utangaçlık gösterebilir veya başka bir şeye bağımlılık geliştirebilir.
  • olmayan bağımlılıktır. yok yani böyle bir şey. telefon/internet bağımlılığı denmesinin bir tutarlılığı vardır fakat teknoloji bağımlısı nedir kardeşim? hangi teknoloji?
hesabın var mı? giriş yap