• öncelikle bu kalitede bir filme “çok da iyi değil, puanım 6,5” falan diyen dalyaraklara aldırmayıp gidiniz, çok güzel film.

    sonda söylenecek şeyi baştan yazayım heralde gleeson yardımcı erkeği, fraser da en iyi erkeği alacaktır muhtemelen, şimdiden hayırlı olsun.

    bittiğinde tüm salona kal geldiği bir film izlemeyeli çoook uzun zaman olmuş, en son bu tür bi tepkiyi gözlemlediğim film neydi şuan hatırlayamadım.

    film bitti, cast akıyor bi 2-3 dk kimse yerinden kımıldamadı, gözle görebildiğim herkes salya sümük ağlıyor. ve bu ağlama karakterin fiziksel hali ile ilgili değil kesinlikle , bence herkesin hayatına dokunan bir şeyler vardı, insana dair pek çok duygu..

    evet bir başyapıt falan değil belki doğru ama çok iyi bir hikaye anlatıcılığı kesinlikle. tek bir mekanda bir avuç karakterle bunca duygu daha ne kadar iyi aktarılabilir?
  • fazla sulu gözlü, fazla ağlak. gene de ortalamanın üzerine çıkmayı başaran bir darren aronofsky filmi. brendan fraser filmi sırtlıyor görünse de yardımcı roldeki hong chau da oldukça başarılı. moby dick göndermesi/benzetmesi kesinlikle işe yarıyor.

    3/4
  • çok çok güzel bir filmdi. çoğu sözden çıkarılacak çok mesaj da olduğu gibi, kalplere de dokunan bir filmdi. brendan tek kelimeyle show yapmış. müthiş bir oyunculuktu.

    --- spoiler ---

    "...i felt saddest of all when i read the boring chapters that were only descriptions of whales, because i knew that the author was just trying to save us from his own sad story, just for a little while. this book made me think about my own life …”
    --- spoiler ---
  • oyunculuk( evet tekil, sadece brendan abinin) inanılmaz olsa da konu klişe ve senaryo ise çok düzlemsel( misyoner hikayesi ve din konusu neredeyse tamamen işlevsizdi). balina metaforu ise kesinlikle güzel seçimdi ama derinlemesine işlenmemişti. a24'ün en zayıf filmlerinden olmuş, genele bakarsak da vasat kalmış. ama benim gibi oyunculuk için gittiyseniz elbette güzel vakit geçireceksiniz.
  • gerek çok gerçek oyunculuklar gerek dokunaklı senaryosu olsun mükemmel bir film olmuş.fraser abimiz zaten olağanüstü bir oyunculuk sergileyerek bizi karakterin hikayenin gerçekçiliğine sonuna kadar inandırıp filmin içinden hiç çıkartmadı. o küçük odasında büyük kalbiyle zorluk içinde yaşamını , acılarını, derin sevgisini ,pişmanlıklarını ,her duygusunu hissettirdi. balina hikayesi ve finali çok etkileyiciydi ; film, sonunda bir süre boş bakmanıza sebep oluyor.bu kalitede senaryo ve oyunculuklar ,sinemanın ne kadar hayatın içinden ve ne kadar kıymetli olduğunu tekrar tekrar hatırlamamıza sebep oluyor.
  • baştan notumuzu verelim; kılçıksız 8/10

    aronofsky baba, noah dışında kariyerine firesiz devam ediyor, 8. uzun metrajı ve 54 yaşında. bence bu karne onu top class yönetmenler sınıfına çıkarıyor. gerçekten büyük başarı.

    spoiler

    aronofsky yine yaratılış, incil temasından vazgeçmemiş. çok fazla yerde okumadım ama charlie bana kalırsa çok net bir tanrı metaforu, kızı ise şeytan.

    şeytan, tanrının insanları yaratmasına ve onları çok sevmesine katlanamaz. tanrının, insanları kendisinden daha fazla sevmesi ile karanlıklara çekilir. her şeye büyük bir öfke duyar.

    filmi bu çerçeveden izlemeye başlayınca birçok şey yerine oturuyor. zira herman melville de moby dick'i aslında bir tanrı olarak tasvir eder.

    kızın yazdığı kompozisyonun filmin tamamına bağlanması ise muhteşemdi. aronofsky bizi finale kadar zorluyor. klişe bir filmde şişmana üzülmemiz, ağlamamız gerekirken; aşırı obez, ezik ve gay bi adam olmasından dolayı ondan nefret ediyoruz. empati yapmaktan süreki uzaklaştırıyor bizi. ama sonunu öyle bir bağlıyor ki...

    film boyunca adama dair öfkemiz, üzüntümüz, onun zavallılıklarından dolayı kinimiz; kızının kompozisyonu ile dağılıyor. çünkü moby dick'in en sıkıcı kısımları balinanın detaylı tasvirleriydi, tıpkı charlie'yi iki saat izleyişimiz gibi. fakat yazarın/yönetmenin bunu yaparkenki asıl amacı, bizi gerçek acıdan korumaktı.

    kızının çektiği gerçek acıyla son karede yüzleştiriyor bizi. babasının ölmesini istemediği o an. ilk defa ağzından 'baba' kelimesi çıkıyor: 'dady please!'...

    ve beyaz balina son kez denizin yüzüne, tüm heybetiyle ahab'ı/kızını/şeytanı karşılamaya çıkıyor.

    film bitti ve ben koltuğa çivilendim. iyi ki sinema var be!
  • bu film hakkında merak ettiğim mumya abimizin gerçekte kaç kiloya çıktığı ve geri kalan bölümlerin doldurma olup olmadığı.
  • ortamlara bugün düşen filmdir. yok mu bir baba yiğit şu filmi çevirecek, bir tane türkçe altyazı yok
  • 2023 model darren aronofsky filmi.

    zaten bir darren aronofsky filmi olduğundan... ya da kadrosunda çok sevdiğim brendan fraser, sadie sink, hong chau, ty simpkins ve samantha morton gibi isimler yer aldığı için bir şekilde seveceğimden emin olduğum ama izleyince paramparça olmama sebep olmuş aronofsky filmi.

    normalde ımbd, wikipedia, britannica gibi yerlerde bilgi girişi yapar 2 yabancı sitede review yazarım ve onların ortalamasını da önce ekşi sonra letterboxd'de paylaşırım.

    bu filmi biraz fazla sahiplendim... letterboxd ve ekşi yorumlarını okumadım çünkü kendini yürüyen akademi sana tiplerin filmi kesip biçeceğinden emindim... (raul hakan hariç)

    eski ahit göndemeleri ile dolu aronofsky filmografisinde bu senaryo için moby dick'in baz alınması ve tonlarca gönderme içermesi de aronofsky tarzına uygun çünkü bir kaç yahudi ve ortodox cemaat moby dick'e kutiyet atamıştı zamanında.

    filmin 4:3 olması muzzam bir bakış açısı sağlamış.

    the pequod yatfaları gibi kendini yavaş yavaş açan karakterler ve sadece 2 saat içinde empati kurduğumuz bir oda dolsuu hayat.

    evet aronofsky, tüm filmografin içinde bu senin yazdığın en iyi ''essay''

    yaşanmışlığı olmayan pek çok insanın filmi anlamamasınından daha kötüsü de 2000'ler türeyen con con entellerin filme kendilerince sikko yorumlar getirmesi...

    aronofsky kimseye bu konuda söz bırakmamış. film açık ve tane tane yazılmış bri kitap kadar net.

    ve brendan fraser... çağlayan gibi coşmuş... aldığı her alkışı her ödülü hak etmiş.
  • aronofsky’nin sinematografisinde ön sıralarda yer alacağına inandığım, aronofsky’nin son filmi.

    the father ve vortex’ten sonra sinemada bu kadar vurucu bir dram izlememiştim.
    brendan fraser’in oyunculuğu oscar’ı hak ediyor. yine yardımcı oyunculardan hong chau ve sadie sink de iyi performans sergiliyorlar.
    filmin finalinde kalbim öylesine daraldı ki nefes almakta zorlandım. film sizi paramparça edecek o yüzden doğru zamanda izlemenizi öneririm.
hesabın var mı? giriş yap