• 'tindersticks'i bilir misin' diye sorduğum bir arkadaşımın 'eti sticks'ten sonra türevleri çoğaldı hacı yea' tepkisinden sonra arkadaş çevremi gözden geçirmeme dolaylı yoldan vesile olmuş güzide grup.
  • yetişkin muzigi.
  • nick cave sesli bir solistleri olan (stuart staples), her albumleri insanin icini bi oncekinden daha fena yapan, sarki sozleri guzel ama acikli hikayeler (my sister, ballad of tindersticks...) anlatan, muzikleri sanki yirmi kisilik bir orkestra caliyormus gibi buyuk olan, ama aslinda alti kisiden olusan, hep guzel ve karizmatik gorunen/giyinen, guzide bir ingiliz grubu...
  • derin bir huzunle "uyandigimda kopegim sikimi yaliyordu" gibi sozler soyleyen bir grup.. bircogumuzun hayatini degistirmistir mutlaka
  • cok zor ve ozel bi muzik yapan maslak venue de harika bi konser veren grup
    roll da soyle diyordu: tindersticks elemanlarini bir issiz adaya 5 guzel kizla koysaniz yine karsiliksiz ask yasamayi basarirlar..
  • ypres albümlerini dinleyebiliyoruz artık. albüm, 1. dünya savaşında, bizim çanakkalemiz gibi etkin rol oynayan belçika'nın ypres kentindeki müzenin sergisi için hazırlanmış aslında. albüm bu nedenle savaşın 100. yılında çıkmış. müziklerle fotoğraflar birleşmiş, savaşın soundtrack i olmuş. nasıl da kasvetli, nasıl da buhranlı parçalar çıkmış ortaya. nasıl da tindersticks olmuş.
  • insanın içini acıtan sözlerin sahipleri, kasvetli günleri yaşanır kılan oluşum. güzel bir biyografisi için;

    nottingham’lı grup tindersticks, ilk olarak “asphalt ribbons” olarak kuruldu. grup, vokalde stuart staples, keyboard’da david boulter ve dickon hinchcliffe’den oluşuyordu. bu elemanlarla birlikte gitarda neil fraser, basta mark cornwill ve davulda al mccauley 1992 yazında tindersticks’i oluşturdu. bu elemanlar grubu oluşturduklarında planladıkları, yapmak istedikleri müziği yaratmaktı. eğer insanlar bundan hoşlanmayacak olursa bu onları sorunuydu. insanların zevkine göre müzikal kalitelerinden ödün vermeyeceklerdi. bu düşünceyle çıktıkları yollarında ilk singleları ‘patchwork’ü piyasaya sürdüler. ‘patchwork’ü, ‘marbles’, ‘a marriage made in heaven’ takip etti. daha sonra grup, this way up plak şirketiyle anlaştı ve 1993 yılında ilk tindersticks albümü piyasaya çıktı.

    tinderstick alışılmadık bir grup olduğunu çıkardıkları iki farklı parça yayınlayarak ispatladı. birinci parça; john barry'nin bir kaç sene sonra fun lovin’ crimınals tarafından da yorumlanan ‘we have all the time in the world’ adlı parçasıydı. ikinci parça ise bir pavement coverı olan ‘here’ oldu. grup bu iki parçayla, ne tür bir müzik olursa olsun rahatlıkla çalabileceklerini ispatlamış oldu. ikinci tindersticks albümü piyasaya adsız çıktı. bu albümle grup 1995 yılında kalitesini çok daha yukarıya çekmeyi başardı. albümden çıkan ilk single ‘no more affairs’ oldu. single’a çekilen klip ise grubun yıllarca kendilerinden bahsettirecek nitelikteydi. klipte, büyük bir balo salonunda parçayı çalan grup ve onlara dans ederek eşlik eden bir çiftle başlıyor, parça hızlanmaya başlayınca, salona bir çok çift dans etmek için giriyordu.

    tindersticks’in sahne şovları da çok özeldi. çünkü grup sahne şovlarında albümlerinde yarattıkları performansı eksiksiz yerine getirebiliyordu. grubun canlı performansını izleme imkanı bulan bir seyirci; tindersticks’i izledikten sonra bir çok kişinin hatta erkeklerin bile ağladığını söylüyor. grubun amsterdam melkweg’de verdikleri konser 1995 yılının en iyi 2. canlı performansı seçildi. o yıl birinci belçikalı grup deus olmuştu. ikinci tindersticks albümü 1995’de ingiltere listelerinde ilk ona girmeyi başarmıştı. 1995 kasım’ında grup bloomsbury’de, orkestrayla birlikte verdikleri konserini live albüm adıyla piyasaya sürdü.

    claire danes’in filmi “nenette et boni” nin soundtracki için yaptıkları çalışmalardan sonra grup, üçüncü albümleri “curtains”ın hazırlıklarına başladı. 16 parçadan oluşan albüm curtains bittiğinde gruptan fraser, “akıcı bir şekilde hazırladığımız ilk albüm oldu” açıklamasında bulundu. albüm ‘another night in’ adlı parçayla başlıyordu. (ikinci tindersticks albümünde ‘a night in’ adlı bir parça vardı).

    bu parça, albümün bundan önce çıkardıkları diğer iki albümden farklı olduğunun adeta bir göstergesiydi. albümden “rented rooms” ve ann magnusson'la yaptıkları düet olan ’burried bones’ adlı iki single daha çıktı. fakat curtains, içinde gerçek single’ların bulunduğu bir albüm değildi. albümü bir bütün olarak dinlemelisiniz. ayrıca bu anlayış, dördüncü albümleri “simple pleasure”ında ana temasını oluşturuyordu.

    grup dördüncü albümleri, “simple pleasure”da önceki albümlerinden farklı bir çalışmada bulunacaklarını söyledi ve nitekim bunu da yaptı. bu albümde grup orkestra kullanmak yerine kendi enstrümanlarını kullanmayı tercih etti. albümden çıkan ilk single aynı zamanda da albümün ilk parçası olan ‘can we start again’ oldu. albümde sadece 9 parça bulunuyordu. albümde gözle görülür bir farklılık bulunuyordu. fakat tindersticks, müzikal hayatlarına başlamadan önce kendilerine koydukları kural olan; ne olursa olsun istedikleri kaliteli müziği yapmaktan bu albümde de ödün vermedi.

    2001 yılında yayınlanan “can our love” “simple pleasure”la çok büyük benzerlikler gösteriyor. ayrıca eski bir four tops şarkısı olan "what is a man"i bbc'de yayınlanan "the sins" adlı dizi için yeniden yorumladı.

    grup 2001 yılında claire denis'in filmi trouble every day'in film müziklerini yaptı. 2003 yılında ise grup şimdilik son albümü olan waiting for the moon'u piyasaya sürdü.

    kaynak: http://www.radioeksen.com/biyografiler.asp?b=61
  • şimdi uzaklarda bir yerlerde anakaralı bir toplu konutta, barış abi * de heyecanla medicine'ı dinleyip, yeni albümü merakla bekliyordur sanırsam. ne güzel. ondan öğrenmiştim tindersticks'i, sağolsun.

    http://www.youtube.com/…v1efvoj4is&feature=youtu.be
  • 1993 tarihli bir tindersticks albümü.

    içindeki şarkılar sırasıyla:

    1.nectar
    2.fruitless
    3.tyed
    4.sweet, sweet man pt one
    5. whiskey & water
    6.blood
    7. city sickness
    8. patchwork
    9.marbles
    10.the walt blues
    11. milky teeth
    12. pt two
    13.jism
    14. piano song
    15. tie-dye
    16. raindrops
    17. pt three
    18. her
    19.tea stain
    20. drunk tank
    21. paco de renaldo's dream
    22. the not knowing

    sessiz bir albümdür bu aslında ama daha önce hiç görülmemiş bir sessizlik. ömrü hayatım boyunca hiç karşılaşmadığım rahatsız edici ama bi o kadar da kendine çeken.
    nectar la başlar albüm.stuart staples sanki arkadaşlar siz tatlı içecek bir şeyler koyun ben şimdi geliyorum dediği bir akşam yemeğine benzer bu ilk başta.yanı başınıza oturur sanki karşınıza değil tam yanı başınıza.daha 4. şarkıdan bizi uyarır kendisi "a sweet sweet man like me i can only bring you the misery" dizeleriyle demedi demeyin sonra size mutsuzluktan başka pek bir şey getiremeyeceğim ona göre hazırlayın kendinizi der gibi.sora koca şehirde sevmek için yer kalmadı ay daraldım be gitsek mi buralardan ama gitmekte istemiyorum doktora anlatsam ben bu şehir sıkıntısını o kadar ciddiye almaz ki beni ilaç bile yazar.sokakta güle oynaya gezen insanlardan da kimseye belli etmeden rahatsız oluyorum aslında aman neyse sen aklımda olduğun sürece bunu düşünmüyorum bazen denir ve sıyrılır.
    jism gibi bir şarkınında bu albümün içinde olması ayrıyetten kendisini vazgeçilmez kılanlardan.çaresizliğin baladıdır.sevgilinin tepkisiz olması o kadar acı verir ki bişey yapsın acı çektirsin cesaret verecektir bu çünkü öyle durmasın işte.
    asphalt ribbons ken adı big silence olan şarkı burda raindrops tur.beylerimiz sükunet ten rahatsızlar bu sefer .arta kalmış bir aşkın yorgunluğundan bir yağmur tanesi kadar narin ve laçka olunmuştur artık.her vardır bir de kendi gölgesinden korkan bir adamın öyküsü gölgelerin gücü adına bir şey yapamamaktadır bu adam
    drunk tank le artık sizde albümle birlikte iyice sersemlemişsinizdir.kapaktaki dönmek üzereymiş gibi duran eteklerini tutan kadın bu albümün büyüsünün habercisidir zaten.
    the not knowing gibi bir şarkıyla son bulur albüm.acaba hiç dinlememiş bilmemiş mi olsaydım daha mı iyi olurdu şüpheleriyle.
    the not knowing is easy
    and the suspecting, that's okay
    just don't tell me for certain
    that our love's gone away
    it's gone away

    kısmı mırıldanılarak. albümün en naif şarkısıdır bu .şüphe filan kalmamıştır.umut vermeyi bile başarmıştır çalılar böyle sefaletine kurban olduğum şarkılarla
  • radyo eksen'in vazgeçemediği grup. kurumsal radyo eksen grubu.
hesabın var mı? giriş yap