• bir seyden uzaklasmak icin baska bir seye yakinlasmak gerekir. mesela dinden uzaklasan etige ya da bilime yakinlasabilir. bizim ulkemiz dinden uzaklasiyorsa da dogru bir yere yakinlasmiyor.
  • dinden uzaklaştığı gibi , 17-18 yaşında gençler de deli gibi sevişiyor.
    15 sene önce 2000'lerin başında , durum çok daha farklıydı , şimdi 18ine gelen bir gencin ortalama 4-5 sevgilisi olmuş , cinselliği çoktan yaşamış oluyor. demek ki iyi yoldayız ülke olarak.

    (bkz: haydi gençler bele kuvvet)
  • (bkz: volkan ertit)
  • kişi kendinden bilir işi nokta
  • ülke, halk, millet bölünmüş olduğu için bu şekilde bir manzara çıkıyor bence ortaya. bir kısım vatandaş daha muhafazakarlaşırken bir diğer kesim dinden, diyanetten uzaklaşıyor. örneklem hatalı seçildiğinde de sonuç bu şekilde çıkıyor. hele 15 adet öğretmenle konuşarak okullarda cinsellik konusunda çıkarımda bulunmanın bilimsel yöntem açısından sıkıntılı olduğunu söylemeye bile gerek yok. söz konusu araştırma zaten anket temelli olduğu için yoruma ve manipülasyona son derece açık. deneklerin her zaman doğruyu söylememe olasılığı yanında, kültürel ortam, gelenekler ve güncel eğilimler de göz önüne alınarak, sosyal bilimlerde yapılan araştırmaların dikkatli yorumlanması gerekiyor.

    bana biraz da, ahmet hakan mal bulmuş mağribi gibi bu araştırmaya atlamış gibi geldi. araştırmayı yapan arkadaşı da gözüm pek tutmadı açıkçası. henüz doktora öğrencisi olan, odtü'den ret almış ve hatta ismini bilmediğimiz bir hollanda üniversitesindeki meçhul bir akademisyen tarafından bu tezi dahi henüz kabul edilmemiş bir genci, bu kadar dikkate alıp manşet yapmak riskli geliyor bana. arkadaşın da her şeyi çözmüş gibi her konuya atlaması ayrı bir güvensizlik veriyor. sakin ol şampiyon demek geliyor içimden.

    diğer yandan, ülkemizde akademinin bu tür araştırmalar yapma becerisinin mevcut durumda ne kadar kısıtlı olduğunu da söylemek gerekir. sayılı cesur akademisyen dışında kimsenin bu konularda saray görüşünün aksine bir sonuç çıkaracak araştırmalar yapabileceğine de ihtimal vermiyorum. bu da ilk düşen kalelerden olan akademinin ayıbı. aklıma heidegger'in 1933'deki tercihi geliyor akademinin mevcut halini düşününce. (bkz: profesör heidegger 1933'te neler oldu)
  • kim dediyse doğru demiş. eğitim sisteminden tutunda izlenen tv programları sosyal medyanın kullanım amaçları da bu sonucu gösteriyor. kaldıki kadın erkek ilişkilerini söylemiyorum bile.
  • yazıyı okudum.

    adamın türkiye'deki müslümanlar hakkında bilgisi sıfır.
    sekülerizmin insanlara ait olmadığını devletlere ait olduğunu bilmiyor.

    elemanın kavram ve veya tanım kargaşası var yani.
  • olaya şöyle yaklaşmak belki anlamamızı kolaylaştıracaktır :

    türkiye askeri darbelerin de etkisi ile belli bir devlet görüşü fanusu içinde sıkıştırıldı, tüm aykırı düşünceler, kimlikler ve yaşam biçimleri bastırıldı, son 20 yılda bu baskılar öyle ya da böyle ortadan kalkınca, iletişimin ve şehirleşmenin de artmasıyla herkes çılgınca doğru bildiğini yaşamaya ve yaymaya başladı, bugün milliyetçi ayrılıklar, inançlar konusunda derinleşen tartışmalar hep bu toplumun kendini tanıma çabalarının dışa yansımalarıdır kısaca şöyle de diyebiliriz .

    (bkz: türkiye toplumun ergenliği yaşaması)
hesabın var mı? giriş yap