• az erkekler.
    az anlatan, an anlar. az veren, çok yer hayatınızdan. az adamdan çok mutluluk çıkmaz. az adamın çok sevecek vakti olmaz, ne gerek var!

    ''kışın en soğuk zamanında içinde, nihayet yenemediği bir yaz olduğunu öğrendiğini'' sanan bir adam vardı. az'dı. az bir adamdan daha kötü bir şey varsa, az olmadığını söylediği halde size az olmasıdır. ''çok romantik bir adamım'' deyip, bunun için size bir türlü perdelerini açmaması, yürürken ayak serçe parmağınızı duvara vurmak kadar gereksiz bir acıdır. oysa ki dört gözle beklediğiniz, ön sıralarda yerinizi aldığınız bir filmdir bu, üstelik davet de edilmişsinizdir. sonunda kalkıp evinize gidersiniz, mecbur. davet edildiniz diye o film başlar illaki sanıyorsanız çok aptalsınız. bazıları fragmanı gösterip, ışıkları yakıyor.

    bunlar çok hazin şeyler örtbas etmeliyim. sonuçta her şey herkes içindir ve verdiğimiz tepkiler hayatta durduğumuz yerdir. açılmadı o perdeler. ölemezdim de vaktim değildi. bari albert camus'yu anlayayım dedim konusu açılmışken. mösyö meursault hapishaneye düştüğünde; ''beni ağaç kovuğunda yaşamaya zorlasalardı da gökyüzüne bakmaktan başka bir işim olmasaydı, yavaş yavaş buna da alışır giderdim.'' der yabancı'da. alışın. cool sandığınız her eylemi sadece kendine dönük adamlarla, sizin çabalarınızla bir şeyler olmayacağına alıştırın kendinizi. ilişki, tek başınıza kotarabileceğiniz şey değil. tek kişilik olsa malzemem çok, evde ben kendim pek de güzel yapardım, ohh. ama yok, iki kişilik. bir de limiti var mesela sevginin çoğalmıyor hiç, bir taraf çok verince, karşı taraf mecbur az koyuyor. bu da çok verene, çok koyuyor. çok sevince, olmuyor netice olarak. sonuç, onca emeğe hüsran. keşke sendikalı olsak; ''sev-sen'' isim de iyi bak! genç girişimciler değerlendirsin. hem genç hem yakışıklı olanlar bu sendika ismini, bir talep olarak alıp, bunu değerlendirebilir. nihayetinde, kırıcı insan değilim.

    geçenlerde ''yaba nedir, hangi durumlarda kullanılması elzemdir?'' sorusuna cevap olacak bir arkadaşla tanıştım; "kimseyi kıramam, o yüzden terk etmedim kimseyi. dürüstlüğümden, hep kaçtım onlardan." diye dürüstlüğünü örneklendiren. ağzından çıkanla kulağının duyduğunun tuttuğunu sanmıyorum bazı adamların. kaçmayı dürüstlük sosuyla servis ediyor, çirkefliğe bak. ya bilmiyor dürüstlük ne demek, ya da dayak yememiş. bence dürüst bir insan, umudun en kötü işkence yöntemi*, beklemenin cehennnem* olduğunu bilmeli; 'gelme' umudunu kalana bırakıp, kaçıp gitmemelidir. sonra kızlar umudu gerçek sanıp, eve götürüyor. oysaki; umut, bulutmuş. geçen öyle yazıyordu burada bir yerde. (bkz: umut bulut)(bkz: en kötü esprimiz böyle olsun) tevekkeli değil, ondan sonra hep yağmur yağıyor!

    buraya yazdım, kendime de notum olsun. çıkıp alayım da kendime bir botum olsun. hazır sezon sonu gelmişken, markalar deli gibi indirimde. derimod'da mesela, %50'nin üzerine ikinci ürün %50 indirimdeymiş. bankacılık okuyan kız kardeşimle gittik geçen gün, ''yüzde elliye yüzde elli yüzde yüz olmuyor mu?'' diye sordu. deşifre ediyorum, bankacı olsun gidip kredi mi çekersiniz, olduğu bankayı mı hortumlarsınız, seçim için.

    rus ruletiyle ölüm oranı %26'ymış, trafik kazasıyla ise %37. böyle adamlar öldürse neyse, süründürüyor. %100 eminim.
  • götsüz erkekler. evet doğru duydunuz, götsüz. hayatının sorumluluğunu başkalarına yıkmaya çalışan, iki eliyle bir sikini doğrultamayan, kendi kendine karar veremeyen, ola ki bir karar verdiğinde buna sahip çıkıp arkasında duramayan.

    götü olan adam, erk sahibidir. yani erkektir. olmuştur artık, servise hazır, önünüzdedir.
    götü olan adam ayakları üzerinde duran adamdır. en azından bununla ilgili ciddi plan ve projeleri olan adamdır.

    erk güç demektir. güç denilince bu sanılmasın ki fiziksel güç veyahut cüzdan gücü. adam önünü göremedikten sonra götüyle 40 kiremit kırmış, kapıya bir kamyon gül yığmış, bana ne fayda. erk dediğin kafada olacak. her kadın hayatına vikviklenmeyecek ama yeri geldiğinde vikvik kanadının altına girecek erkek ister. işte erk ne zaman şefkatinizi, ne zaman borunuzu öttüreceğinizi ayırma ve bunu doğru yapma halidir.

    erk; delikanlılıktır ve bu şüphe götürmez bir gerçek ki; delikanlılık kitaba yazılmaz. edep, adap ve racon bilmeli bir erkek. bu üçünü bilmeyenden kaçın. son derece samimiyim. racon macon dediysen "sallamayı elemanın kafasına çakma" raconundan bahsetmiyorum. yeri gelince büyük şeyler, yeri gelince ufacık. misal: yeni gideceğe bir eve eli boş gidilmeyeceğini bilmeyen erkekten bir sikim olmaz kardeşim. ufak bir ayrıntıdır ama insanları ayrıntılardan tanıyabilirsiniz.

    delikanlılık dedik ama bu da insanların kafasında çok karışan bir kavram.
    hemen kendi mallığımla ilgili bir örnekle izah edeyim: bundan seneler önce öyle ergenim ki, kar yağsa dünyadan nefret ediyorum. benim yüzümden, bana garezi var diye yağdı sanıyorum. düşün o derece bir ergenlik. bir çocuğa aşık oldum. çocuk manken (profesyonel manken), ben bildiğin şişko ve ergenim. dedim bu iş olacak. öleceğimi bilsem çıkıcam bu çocukla ama çocuk görsen karizmadan yürüdüğü yerde deprem oluyor. nasıl ketum! iki lafı yan yana getirip, lütfedip konuşmuyor falan.

    lafı uzatmayayım bir biçimde (artık orayı sorma, allahın lütfu diyelim) eleman da bana aşık oldu ve çıkmaya başladık. hazin biçimde öğrendim ki; o uzunca susmalar, o ketum haller, o iki lafı yan yana koymamalar karizmasından değil, bildiğin mallığındanmış. adam ketum görünüşlü süzme mal çıktı! konuşmuyor çünkü konuşacak lafı yok!
    iş bu acı gerçekle birlikte, bir yerde delikanlı, ağır abi vs gibi sıfatlar geçince iki kere düşünmeye başladım.

    delikanlılık (en azından benim bahsettiğim) ne ketumluk, ne ağır abilik, ne masaya vurdum mu santim santim inletmektir.
    delikanlılık erk'tir. bunu nasıl kullanacağını bilmektir.
    dolayısıyla siz siz olun erkek adam bulun. böyle değilse kaçın.

    malum erkeklik; bir cinsiyet meselesi değil, bir kafa meselesidir aslında.
    ve ne yazıktır ki; her siki taşağı olandan erkek olmuyor...
  • bundan 2.5 yıl önce verdiğim sözü tutuyorum: (bkz: uzak durulması gereken kadınlar/@zebra storyteller)
    burada yazdıklarım kadınlarla ilgili yazdıklarım kadar net ve anlaşılır olmayacaktır. hatta üslubum da verdiğim bilgiler de bulanık gözükebilir çünkü bu entryi çok içeriden ve tek seferde yazıyorum. kadınlar, yıllardır üzerinde kafa yorduğum, çeşitli şekillerde defalarca inceleme olanağı bulduğum varlıklar. lakin erkeklere dair en büyük deneyimim erkek olmak. bu kadar içeriden bir bakış da haliyle çok eleştirel ya da somut olmayacaktır. üstelik aşağıda sıralayacağım kategorilerin bir kısmına bizzat dahil olan bir erkeğim.
    edit yapmak gibi bir adetim yoktur umarım bu entry için bu geleneği bozarım.

    - kıskanç/aşırı müdahale eden erkekler:
    bir kere şu konuda anlaşalım, sağlıklı bir ilişki eşitler arasında olur. her davranışınıza, kıyafetinize, arkadaşınıza karışan bir adamı en kısa zamanda şutlamanızı öneririm. elbette eşler zaman zaman birbirlerine dönütler vermelidirler. kendilerini rahatsız eden şeyleri ifade etmeli ve bunların değişmesi için çaba da sarfetmelidirler. fakat siz yetişkin bir kadın olarak günün birinde hayatınıza giren bir erkeğin, sizin o güne kadar kurduğunuz hayatı temelden değiştirmesine izin vermeme hakkına sahipsiniz. kazma hemcinslerimin (ben de yapmışımdır muhtemelen) temel argümanı, ben sana güveniyorum ama ortalık çok kötü, falan olacaktır. bu argüman, sizin dünyayı onun kadar tanımadığınız, onun kadar yetişkin ve yetkin olamadığınız sayıltısına dayanır. yani küçümseyicidir. ya da tam tersi kendisini gereğinden fazla önemsiyordur. burada kıskançlığın ileri boyutunun çok ciddi ruhsal sorunlara dayanıyor olabileceğini de söylemeliyim. çoğu ilişki dayatmalar yüzünden cehenneme döner. bir süre sonra farkına varmadan siz de o dayatmalara ayak uydurursunuz ve o yapıyorsa ben de yaparım, dersiniz. ondan sonra gelsin ortak facebook hesapları, habersiz açılmış mail hesaplarının kavgaları falan filan. unutmayın siz çocuk değilsiniz.

    - kaygısız/tepkisiz erkekler:
    bu adamlarla bir ilişkiyi sürdürmek çok rahat gibi gözükebilir. sizikışkırtmazlar. siz gerginken üzerinize gelip daha da beter kızdırmazlar. söylendiğinizde cevap vermezler. böyle bir toplumda bu kadar konforlu bir ilişki az bulunur aslında. fakat bir ilişki çatışmalarla, tartışmalarla, konuşarak, zaman zaman bağırarak olgunlaşır. zaten bu adamların çoğu pasif agresif bir strateji izlerler. yani bu demektir ki, sizinle çatışmıyor cevap vermiyor olmaları işlerin sizin istediğiniz gibi yürüyeceği anlamına gelmez. edilgen bir şekilde sinirlerinizi bozup bir süre sonra duygusuzlaştırabilirler sizi. bir süre sonra tek başınıza mükemmel bir ilişki yaşıyor olursunuz.

    - anneleriyle bağımlı bir ilişkiye sahip erkekler:
    bu modelden bizim toplumumuzda çok var. özellikle tek erkek çocuk ya da ilk çocuksa ve annenin eşinden beklentisi karşılanmamışsa bütün duygusal yatırımı oğluna olacaktır. oğlu dünyanın en değerli varlığı olduğu için onun hayatına giren her kadın kendisi için bir tehdit unsuru olarak algılanacaktır anne tarafından. annesiyle sürekli telefonda konuşan, her daim annesinin ihtiyaçlarını ön planda tutan bir adam sizin sevgiliniz olamaz. çünkü o annesinin oğludur. muhtemelen hayattaki tek rolü de bu olacaktır. bir örnek vermek gerekirse aşırı koruyucu annelerle bebeklerinin ilişkileri üzerinden gidebiliriz. kimi anneler onlarca bakıcı değiştirmişlerdir. size bir sürü korkunç şey anlatırlar bakıcılarla ilgili. bu gibi anneler için dünyanın en değerli varlığını başka bir kadına teslim etmek korkunç bir durumdur. çünkü evladını kimse kendisi gibi sevemez. mutlaka incitir, hak ettiği bakımı veremez.

    büyük travmatik yaşantılardan sonra, çocuk yalnız kalmak istemiyor bir süre onunla yatabilir miyim, diyen annelere genellikler şu soruyu sorarız: bu kimin ihtiyacı? onunla uyumanıza ihtiyaç duyuyorsa elbette bir süre onunla uyuyabilirsiniz fakat bu sizin ihtiyacınızsa bunu yapmamalısınız.

    - otoriter bir babaya koşulsuz itaat eden erkekler:
    özellikle yeni dönem zenginlerde görüyorum bunu. çocukların her türlü olanağı var, iyi de eğitimliler fakat bir şeyler eksik. bu gibi ailelerde genellikle son kararı veren babadır. erkek çocuk bir yetişkin de olsa babasının onayı olmadan iş yapamaz, şehir değiştiremez, evlenemez. abarttığımı düşünebilirsiniz ama siyasi tercihler bile babaya göre belirlenir bu gibi ailelerde. bu adamın dünyaya dair gerçek ve kendine ait fikirleri yoktur. o hala bir çocuktur çünkü. önemli kararları vermesi beklenmemiştir ondan. uzak durun çünkü bir yetişkin isteyeceksiniz bir süre sonra. ağır otoriter baba figürünün bulunduğu ailelerde anne çoğu zaman silik ve dikkate alınmayan bir figürdür. sadece bakım verir ve babanın istediği gibi yaşar. bu gibi erkeklerin kafasındaki kadın modelinin nasıl olacağını tahmin edebilirsiniz.

    - şiddete meyyal erkekler:
    bu da kıskançlık gibi aslında. kimi erkek şiddet uygulamaya hakkı olduğunu düşünür. bunu salt fiziksel şiddet olarak düşünmeyin. psikolojik veya sözel şiddet olur çoğu zaman bu. ben kendimi bağırarak ifade ediyorum aslında sana kızmıyorum benim yapım böyle diyen adamı çok sağlam silkeleyin. yaptığı şeyin size yönelmiş bir şiddet olduğunun farkına varın ve tedbir alın. bunun bir üst aşaması da kızdığında eşyaları kırıp döken veya kapı duvar yumruklayan adamlardır. öfke kontrolünün zayıflığına dair bir ipucudur çevreye veya kendine zarar verme. size kızıp duvarı yumruklamasıyla başkasına kızıp sizi yumruklaması arasında çok kıssa bir mesafe vardır. korkar sinerseniz dozunu artıracaktır.

    - bağımsız yaşama becerisi olmayan erkekler:
    bu madde işini gücünü eline almış, para kazanan yetişkin erkekler için geçerlidir. bu adamlar anneleri babaları tarafından iyi yetiştirilmemişlerse başınıza büyük bela olurlar. şanslıysanız, yani eğitime dirençli değillerse biraz yorulursunuz ama kendi işini yapmayı öğretirsiniz. ama bazen çok seversiniz ve ne olacak der bunun hayatını düzenlemeye başlarsınız. bu tuzağa bir çok kadın düşüyor. erkek arkadaşının evine girer girmez ortalığı toplamaya başlayanlar, mutfakta günlerdir birikmiş bulaşığı yıkayanlar, tuvalet banyo fırçalayanlar dikkatli olmalı. bir süre sonra bunlar vazifesi haline gelecektir çünkü. elbette bu toplum tarafından normal kabul edilen bir davranış. yani toplumda erkeğin ve kadının rolleri düşünüldüğünde kimse yadırgamıyor bunu. ne zaman ki bir kadın işten gelip yemek yapıp, çocuk uyutup, kahvaltı hazırlayıp bütün bir hafta bunları yaptıktan sonra hafta sonu evi temizlemeye çalışırken tükendiğini hissetmeye başlıyor o zaman bu işte bir yanlışlık var, diyor. vazifeniz birinin bokunu temizlemekse aşk çok uzun vadeli olmuyor.

    bu arada evime gelip ortalığı toplamaya başlayan kadınlara da tilt olurum. benim evimin onların evinden daha derli toplu olduğunu bilirim zaten. ama bunun ötesinde mutfaktaki bulaşığa girişmekle banyoya diş fırçası bırakmak arasında çok fazla fark olmadığını da anlayacak tecrübeye sahibim.

    - duygularını ifade etmenin zayıflık olduğunu düşünen erkekler:
    aslında tüm maddeler içinde en soyutu da bu. bir çok erkek için duygularını dile getirmek zordur çünkü böyle bir öğrenmeye maruz kalarak büyütüldük. bu madde iki taraf için de geçerli. bir insan partnerine en derin kaygı ve korkularını, en büyük hayallerini, en saçma takıntılarını ve en rezil anlarını anlatamadığı, en derin üzüntüsünü dile getirip ondan bir karşılık bulup avunamadığı taktirde o ilişki gerçek bir ilişki olamamış demektir. ama bu imkansız! diyebilirsiniz. imkansız değil ama çok zor. tam da bu nedenle etrafımızda bu kadar mutsuz ilişki ve bıkkın şift var. ilişkinizi kurtarmak için gideceğiniz çift terapisi şu yukarıda saydıklarımı başarmanıza yardımcı olmaya çalışacaktır.

    - kadının aldatmasıyla erkeğin aldatması aynı şey mi yani, diyen erkekler:
    sizi aldatmıştır, aldatıyordur veya aldatacaktır. genellikle, erkek aldattığında sadece seks vardır ve bunun bir anlamı yoktur ama kadın aldattığında açık olur ve bu gerçek bir ihanettir, gibi saçma sapan gerekçeleri vardır. bunu söyleyen adamdan hayır gelmez. o aldatıyor diye misilleme yapmaya kalkarsanız(bence yapmayın, terkedin) sizi dövebilir, hakaret edebilir, rezil etmeye kalkabilir. çünkü erkek yaptığında hovardalık, kadın yaptığında orospuluk oluyordur. siktiredin bundan adam olmaz.

    - sizi hediyelere boğan erkekler:
    hediyelerin değeri yüksekse yatırım yapıyor olma ihtimali yüksektir. genellikle her şeyin satın alınabilir olduğunu düşünür böyle adamlar. yeterli bedeli ödediğini düşünürse size istediğini yapma hakkını bulur kendinde. hayal kırıklığına uğratırsanız bütün o hediyelerin listesini önünüze serebilir. burada da eşitlik vurgusunu yapmak zorundayız. bir tarafın sürekli maddi değeri yüksek hediyeler alıp çok para harcaması ilişkideki dengeyi bozar.

    - sürekli komplimanlar ve küçük sürprizler yapan erkekler:
    ahahaha, bunlar çok sevimli olurlar. acayip mutlu ederler sizi. üstelik bütün kız arkadaşlarınız da kıskançlıktan gidip kendi adamlarının başlarına ekşirler. doya doya tadını çıkarın çünkü çok uzun sürmeyecektir. bu gibi adamların bir kısmı aşka aşıktır. yani siz onun içindeki muhteşem aşığın kendini ifade etmesine imkan veren uygun bir araçsınızdır. bir süre sonra daha heyecan verici gerçekten "gerçek bir aşk" bulacaktır :)

    bunların diğer kısmı da hayatının merkezine aldığı her şeye ciddiyetle yaklaşan adamlardır. merkezde siz olduğunuzda muhteşem şeyler sunacak ve büyük mutluluk vereceklerdir size. fakat bir süre sonra dikkatlerini başka bir şey-mesela bir kitap, bir kedi, bir enstrüman-çekecek ve dikkatleri dağılacaktır. üzerine gitmezseniz geri gelebilir.

    - kadın ve erkek rollerine dair kesin fikirleri olan erkekler:
    toplumsal cinsiyet rollerine dair nettir bunların bakışları. kadın dediğin, erkek dediğin falan diye ahkam keserler. cinsiyetçi olduklarının farkında bile değildirler. siktiredin bunu. mesleki gözlemlerim ve meslektaşlarımdan duyduklarım gösteriyor ki bunların bir çoğunda performans anksiyetesi var. kasılmaktan kaldıramıyorlar bile yani.

    son olarak dostlar büyük insan darian leader'ın manidar bir sözünü anımsatmak istiyorum. "kadınlar kaybolma ihtimali olan erkeklere aşık olurlar" diyor leader. sonra da açıklıyor, tam da bu nedenle yüzyıllardır askerlere aşıktır kadınlar. çünkü bir askerin savaşa gidip dönmeme ihtimali vardır. evet kadınlar kaybolma ihtimali olan erkeklere aşık olurlar ama genellikle münzevilerler evlenirler. kafası benim kadar karışık olmayan adam bunu şöyle özetliyor, kadınların efendi adam yerine piç tercihi

    not: bu gibi adamlarla birlikte olabilirsiniz. mutlu da olabilirsiniz. insan tek bir formülle açıklanabilir bir varlık değildir çünkü.
  • elde edene kadar uğraşıp kalbinizi kazanıp sonra arkasına bile bakmadan çekip giden arayıp sormayan,sadece egosunu tatmin eden erkek modeli.
  • benim gibi erkekler. karşıdan konuşun benimle, yaklaşan herkesi elliyorum ben.
  • bir iki hafta aramayıp gecenin bir yarısı "uyudun mu?" diye mesaj atanlar,

    hayatta bir amacı olmayan, hayatında hiç çalışmamış, heves etmemiş, ot gibi yaşayanlar,

    her gördüğü kadına asılıp, sevgilisini devamlı aldatan ama ona rağmen 24 saat "kadınlara güven olmaz dostum." diye gezinenler,

    parayla her şeyi yapabileceğini zanneden, paradan başka güven kaynağı olmayan, devamlı da bununla övünenler,

    gittiği her yerde kavga çıkaran, devamlı "kodum mu oturturum" modundaki kabadayı görünümlü ayılar,

    hayattaki tek amacı biriyle sevişebilmek olan, iki meme görmek için bütün dünyayı durdurabilecek potansiyeldeki abazanlar,

    öz güveni olmayan, kendini devamlı ezik gören, sorunlu, kabuğundan çıkamamış, 30 yaşında hala çocuk gibi davrananlar,

    kadına saygısı olmayan, aşağılayan, küçük gören ama bunu itiraf edemeyen iki yüzlüler,

    size değer vermeyen ama elinin altından gitmenizi de hazmedemeyen eski sevgililer,

    ayak üstü kırk yalan söyleyebilen, yalandan ölünse ilk sırada ölecek olan yalancılar,

    annesine, babasına saygısı olmayan, hor gören, beyinsizler,

    çıkarları uğruna, devamlı yanar döner ortama uyar olanlar,

    ve kendisinden başkasını düşünmeyen, bencilliğin dibinde yaşayanlar.
  • selam vermeyi selam almayı bilmeyen adamdan uzak durun, bi sik olmaz onlardan. bir de şoförlüğü kötü olan adama bulaşmayın hiç, araba yürütemeyen adam ilişki de yürütemez, evlilik de. bi de böyle benim gibi atıp tutan, her boku bilen ibnelerden uzak durun. al sana tavsiye, hayırlı işler.

    edit: şoför yazmayı bilmeyen, bir kelime yazıcam diye kırk kere edit yapan adamdan da uzak durun, hadi bakalım.

    edit2: "edit:imla" yazan adamdan kaçın zaten gördüğünüz yerde, yaraklara gelesice.
  • "sonra ben, bir akşam ya da sabah ya da gece yarısı, henüz sen beni terk etmemişsen tabii, herhangi bir neden belirtmeden çekip gideceğim. çünkü veda konuşmalarını beceremem. becerebilseydim altı sene önce evlenmiş olurdum. nasıl ayrılacağımı tahayyül edemediğim için evlenemedim. ama bu ayrı bir konu. (ve sana –bir cümleye “ve” ile başlamanın ona ilahi bir ton kattığını jonathan safran foer’den öğrenerek kullanmaya karar verdiğimi de belirtmek isterim– erkek dünyasının tam kalbinden bir tavsiye, bu tarz dostane veda konuşmalarını becerebilen adamlardan uzak dur lütfen. onlar bir gece uyanıp seni kıtır kıtır kesebilecek kadar kendine güveni yerinde adamlardır. onlar en düşmanca hislerini bile dostane biçimde ifade edebilen gerçek erkeklerdir, onlar ergen değildir."

    emrah serbes
    bira ve kahve
  • herkese yakın olanlar. "ben herkesle samimiyim sen beni yanlış anladın"cılar.
hesabın var mı? giriş yap