• göğüs reklamının gazi olmasıyla christoph daum'un başına geçmesi kesinleşmiştir. nerde daum orada gazi.
  • 1893 te kurulmuş alman futbol kulubü. son şampiyonluklarını herr daum ile(kaleci de eike immel dir.) 1992 de yaşamışlardır. bunun dışında 3 tane(50, 52 ve 84) daha şampiyonlukları vardır, 3 defada dfb pokal sahibi olmuşlardır. 1998 de kupa galipleri kupası finalini chelsea y 1-0 kaybetmişlerdir.

    daha önce bir baltaya sap olamamış felix magath ın 2000 de takımın başına geçmesi ile kadrosundaki genç oyuncularla tekrardan zirveye doğru yükselişe geçmiş şampiyonluk yaşar dedirtmiş ve fakat hem magath ın ayrılışı hemde yetenekli genç oyuncuların(kevin kuranyi, aliaksandr hleb, marcelo jose bordon) bir bir ayrılması ile yukarı doğru olan eğri aşağıya dönmüştür.

    herr daum ile yaşladıkları son şampiyonluğun ilginç bir hikayesi vardır. bundesliga da son dakikalarda şampiyonluğun değiştiği sezonların belkide en ilginci. şampiyonluk üç takım arasında elden ele dolaşmış sonunda herr daum ve arkadaşlarının eline konmuştur.

    son haftaya girilirken zirve de 3 takım vardır. eintracht frankfurt 50(averaj:35), vfb stuttgart50(29), borussia dortmund 50(19). bundesliga da o zamanlar henüz 2 puanlı(3 puanlı sisteme 1995-96 da geçiliyor) sistem uygulanmaktadır. averajların birbirinden uzak olması nedeni ile frankfurt un kazanacağı maç kendisini şampiyonluğa taşır, stuttgartın şampiyon olması için kazanıp frankfurt un kazanmaması yeterlidir. dortmund için ise kendisinin kazanıp önündeki her iki takımın kazanmaması gerekmektedir. son hafta frankfurt bundesliga ya yeni katılan doğu alman takımı hansa rostock deplasmanına gitmektedir, stuttgart bayer leverkusen deplasmanına gitmektedir. borussia ise ruhr pottda kapı komşusu msv dusiburg un konuğudur. ama leverkusen dışındaki rakiplerin küme düşme potasında olması nedeni ile(ve sonra da düşerler zaten) hiçbir takımın rahat maçlar çıkacakmış gibi pek gözükmektedir.
    (sonra birgün doldurmak üzere)
    (bkz: 16 mayıs 1992 bayer leverkusen vfb stuttgart macı)
    (bkz: 16 mayıs 1992 msv dusiburg borussia dortmund macı)
    (bkz: 16 mayıs 1992 h rostock eintracht frankfurt macı)

    bir ön tahlille şampiyonluğun frankfurt semalarında tur attığı ve kuleden onay beklediği söylenebilir.
    maçlar da nitekim frankfurt un avantajı ile başlar. maçların 9. dakikası geldiğinde spiker sözü merkeze verir. merkezde vakit kaybetmeden sözü duisburg a bırakır. bu acelecilikten ve gelen seslerden anlaşıldığı kadarıyla gol olmuştur. golun adı dortmund adına chapuisat tır. bu golün ardından dusiburg ta artık kulaklar diğer şehirlerden gelecek sonuçlara çevrilmiştir. nitekim gol haberi leverkusen den gelir. leverkusen 1-0 öndedir, tam da dortmund luların istediği gibidir herşey. 43 üncü dakikada gelen stuttgart golü haberi tedirginlik meydana getirse de çok şeyi değiştirmez. nasıl olsa beraberlikte dortmund için yeterli skordur. ilk yarılar sona erip radyo da sporseverlere almanca sözlü hafif müzik dinletildiğinde şampiyonluk kupasının gölgesi westfallen üzerindedir. maçlar bu skorlarla biterse dortmund şampiyon frankfurt 2. stuttgart 3. dür.

    ikinci yarılar başlayıp 63. dakika da rostock tan gelen hansa nın gol haberi de dortmund lular için bir diğer sevindirici haberdir. şampiyon yine dortmund dur ama frankfurt bu skorlarla şimdi 3. sıradadır. 66. dakika da gelen eintracht frankfurt beraberlik golü şampiyonluk gölgesini zayıflatsa da potansiyel şampiyonun adını değiştirmemiştir:dortmund bu skorlarla arkasından da frankfurt ve suttgart sıralanacaktır.

    ta ki 88. dakika da guido buchwald la leverkusen den gelen stuttgart ın galibiyet golü haberi gelene kadar. bu dakikada gelen gol şampiyonun adını değiştirmiştir; vfb stuttgart. stuttgart için artık yeterli olan sadece maçların bu skorlarlarla bitmesidir. 2 dakika sonra rostock tan gelen hansa nın frankfurt a karşı galibiyet golü haberi suttgart ın ekmeğine yağ sürer ve şampiyon stuttgart olur.
  • - ekonomik potansiyeli bakimindan almanya'nin fenerbahce'si (stuttgart almanya'nin en zengin sehirlerindendir)
    - taraftar bakimindan almanya'nin galatasaray'i ( takim iyi gidiyosa tribunler full, kotuyse bos)
    - büyüklük bakimindan almanya'nin trabzonspor'u (b.münich, dortmund ve hamburg'dan sonraki 4.büyük)
    - yönetim bakimindan almanya'nin genclerbirligi'si ( basarili olmak yerine para kazanmak icin en onemli oyunculari dusunmeden satiyorlar)

    dir..
  • elinde çok fena bir kadro olan takım.

    bir kere bu kadro, bundesliga'da küme düşmez normal şartlarda. zira, orta sıralarda daha kötü kadrolar var.

    ama şöyle bir ayrım yapılabilir: kağıt üstünde augsburg kadrosu için kötü denebilir. orada bir kadro mühendisliği mevcut. maliyeti düşük o kadro, teknik direktör markus weinzierl önderliğinde bugün şampiyonlar ligi'ni zorluyor. ve bu sezon augsburg, geçmiş transferlerde "boşa kurşun atmama"nın getirisiyle 12 milyon euro civarı bir harcama da yapabildi...

    stuttgart ise kadro mühendisliğinin hiç olmadığı takımlardan. orta-üst werder bremen, hamburg'un da bu tip bir alerjisi mevcut. werder bu yıl belini biraz doğrulttuysa da, hamburg yine aşağı meyletti, stuttgart ise adeta gömüldü.

    konuyu çok uzatmayayım. çünkü düşük bütçeyle iyi yönetilen, düşük bütçeyle enteresan yönetilen, para saçıp ortalarda dolaşan, şuan yukarıda olup her an aşağı gruba düşebilecek takımları vs. saatlerce ayırabilirim.

    gelelim stuttgart'a. bir kere en iyi stoperi antonio rüdiger. bu sezon özellikle parlamaya başladı. almanya milli takımına kadar yükseldi. çok çok atletik. tüm pozisyonlar standardında atletik, stoper için bir hayli atletik. lakin kendisi menüsküs ameliyatı oldu. sanırım sezonu kapadı. rüdiger'in pozisyon eksikleri var ama hele de stuttgart'ın bundan bahsedebilecek bir durumu yok.

    başka stoper yok. karim haggui, georg niedermeier sanki haftadan haftaya ağırlaşıyor. haggui bir dönem fena oynamadı kariyerinde de, niedermeier zaten bana hiçbir zaman güven vermedi. alttan gelen timo baumgartl da ham. borussia dortmund maçındaki hatasıyla bunu gösterdi. o yaşta bir oyuncunun geri pasta hata yapması, topu kontrol edemeyip kaptırması vs. normal ancak almanya'da artık oyuncuların seyrettiği maç adedi, altyapı anlayışı vs. nedenlerle pek büyük hata yapan görmüyoruz aslında; ne denli acemi olursa olsun. bu yönden biraz şaşırtıcı yine de. leverkusen, dortmund gibi çok tempo yapma gayreti içindeki, "ısırgan" takımlarda o hata 11 kişiden de gelebiliyor fakat onların oyun anlayışı farklı. uzaklaşmayayım tekrar konudan...

    beklere geçerken daniel schwaab'ı atlamayayım: tam olarak hangi pozisyonun oyuncusu olduğunu o da bilmiyor. tıpkı geçen yıl hamburg entry'sinde eleştirdiğim heiko westermann gibi. bence westermann'ın eline bu konuda kimse su dökemez ama... bu kadar düzenli oynayan, bu kadar vasıfsız bir bundesliga oyuncusu... stoper oynuyor 2 kademe hatası yapıyor, sol beke geçiyor maç iyi giderken hemen bir hatayla bitiriyor işi falan... 10 sene sonra hamburg taraftarı oliver, eski maçları izlerken "abi bu westermann bizde nasıl oynamış yıllarca ya?!" diye dövünecek; buna kuşkum yok.

    bir de bekler var evet... gotoku sakai bence potansiyelli bir bek. iyi bir temposu var. iki tarafta da oynayabiliyor. hücuma somut olarak katkı vermiyor, asist/gol sayısı düşük ama olgunlaştıkça olma ihtimali var. bir kere beke benziyor.

    geri kalan bekler, tam olarak bek değil. konstantin rausch, adam hlousek, florian klein... ben üçünün de neden alındığını pek anlayamamıştım. bu üçlüyü kanada koyunca yeterli katkıyı alamıyorsunuz, beke koyunca da açık veriyorlar. sakai'ye "yeterince katkı veremiyor" dedim de; diğerlerinin verildiği sanılmasın. hlousek mesela çok değişik bir oyuncu. ilk kez izleseniz ve size "bu sezon 14 asist yaptı abi adam" deseler, inanırsınız. sürekli o vaatte ortalar yapıyor. oysa asisti ve golü yok.

    orta alanda ise, "dağıtıcı" sıfatında oriol romeu, moritz leitner gibi gençler, 1 maç oynayıp 3 ay daha sakatlanan daniel didavi, savaşçı kaptan christian gentner var... bu orta alan savunma konusunda yumuşak kalınca serey die devre arası alındı, carlos gruezo da savunma kısmını yapmaya çalışıyor.

    işin garibi, bu oyuncuları da ilk kez izleseniz "abi bu romeu, xavi gibi normalde bugün bakma biraz kötü...", "gentner lampard gibi lampard..." deseler, yine inanabilirsiniz. ancak o görünen potansiyel aldatmacası burada da sürüyor. bu sezon arada bir tanesinin parladığı oluyor. iki merkezin aynı anda iyi oynaması ise sanırım yasaklanmış. ve yine çok garip oyuncular bunlar. leitner yumuşak kalıyor, romeu takımın oyun kalitesini yükseltmiyor. kaptan gentner'e kadar herkesin vasıflarından şüphelenebiliriz. burada sahaya çıkınca ne yapacağı tam olarak belli tek oyuncu die. o da ahım-şahım bir oyuncu değil...

    forvet arkası ve kanatlar... bir kere takımda standardı en belli üç oyuncudan biri martin harnik. bu yıl bazen forvette görev yapsa da, kendisi kanatta dış forvet olarak daha iyi. çabuk, alıp vurmaktan çekinmez. bu sezon takıma ayak uydursa da bir gol standardı vardır. teknik değildir, mental olarak iyidir, hava toplarında iyidir, çabuktur... alexandru maxim parlak bir 10 numara. o da bir türlü beklenen patlamayı yapamıyor. arada sakatlıklarla boğuşuyor. çok yumuşak ayakları var. teknik... ama tam da çıkış yapamayacağı takımda oynuyor şuan. yine bir şeyler yapacak görüntüsündeki filip kostic. o görüntüyü de kaybeden sercan saraer...

    bazen kanatta, artık genelde forvet oynayan genç timo werner. forvette eziliyor, kanatta dış forvet olarak yapacak görüntüyü o da veriyor ama o da yapamıyor. bence yine de en "yapabilecek" gibi duranı...

    ve boşlukta süzülen santrfor vedad ibisevic. onu aratmayan yedeği daniel ginczek. bildiğim kadarıyla ikisinin de golü yok. şaşırtıcı olan ibisevic, ginczek değil.

    eldeki kadro bu. kimin tam olarak ne olduğu belli değil. müthiş bir teknik adam gelip herkese harika bir rol biçerse, birden fena çıkış yakalayabilecek de bir kadro...

    bu teknik adamın gelmeyeceğini düşünürsek; sakai dışında parlayabilecek bir bek yok stuttgart'ta. ikincisi, sakarlık yapmayacak, birbirine ayak uydurabilecek, ağır kalmayacak 2 stoper yok. üçüncüsü, tam bir kanat oyuncusu yok. klasik, standart bir alman yok. dış forvetler var, kurucular var; koridoru kullanacak bir oyuncu yok. biraz klein var, o da yeterli değil.

    gol atabilen bir forvet an itibariyle yok, orta alan kurgusu problemli...

    bilmiyorum denendi mi, tepe beşli ve dortmund maçlarında izliyorum stuttgart'ı; bence üçlü savunma denenmeli son 10 hafta. rüdiger'siz ikilinin mümkün değil biraz açılmak gerektiğinde hata yapmaması... bence bu şekilde en azından geride schwaab'tan da verim alınabilir. kanat mı, bek mi anlaşılamayan oyuncular verimsiz kalsa da, en azından kenarlarda 4 verimsiz yerine 2 verimsiz görev yapar. harnik veya werner de kanat yerine sarkık forvet, 2. forvet gibi görev yapabilir. hatta kompakt oynanırsa werner'in forvet formu da artabilir biraz. bu şekilde çok eziliyor çünkü.

    geri üçlü, 2 kanat/bek, önlerinde die ve (muhtemelen) gentner, önlerine de gerekirse asimetrik bir üçlü ile en azından "yeni bir şey oynuyoruz" konsantrasyonu yaratılıp, savunma biraz toparlanabilir. sakat rüdiger dışında kimsenin, sezonun hiçbir kısmında forma giremediğini düşünürsek, son düzlükte stuttgart'ın kaderini kendisinden çok potadaki rakipleri belirleyecek büyük ihtimalle.
  • trapattoni takimin ak.tan sonra devre arasi armin veh geldi. toparladi ertesi sene sampiyon yapti,

    bu sefer takim veh ile dususe gecti. ikinci yari markus babbel geldi topladi takimi.

    yeni sezonda babbel ile baslayan takim yine sicti. bu sefer gelen isim christian gross oldu.

    o da ayni sekilde takimi son siradan alip en ust siralara tasidi.

    simdi bu sene yine ayni film. 5 mac 4 maglubiyet.

    bunun baska bir cozumu olmali.

    edit: bu sefer sezon arasini da beklemediler. gross gitti yardimci antrenor keller geldi.
  • 2006 2007 sezonunda bundesliga'da bir mucizeyi gerceklestirmek uzere olan askim. sezona evinde 3:0 lik nurnberg maci ile baslamis, 3.hafta yine evinde bu sefer de dortmund'a 3:1 yenilerek 15. sirada yerini almistir. 26. haftaya gelindiginde schalke 04 53 puan ile lider ikinci werder bremen ise 50 puandadir. vfb stuttgart ise 46 puanla ucuncu sirada olup 44 puanli bayern ile sampiyonlar ligi icin son bilet mucadelesi vermektedir. 30. haftaya gelindiginde ise lider 62 puanla schalke 04, ikinci 60 puanli werder bremen, ucuncu ise 58 puanli vfb stuttgart'dir. 31. hafta bremen ve schalke yenilir, stuttgart ikincilige yukselir. 32. haftayi tum takimlar galip gecirir. 33. hafta da bir kez daha 31. haftanin kopyasi yasanir. werder bremen evinde, 92 yilinda son haftaya 50 puanla giren 3 takimdan biri olan ve sampiyonlugu stuttgarta kaptiran eintracht frankfurt'a yenilir. ayni sekilde 92 yilinda bir diger 50 puanli takim olan borussia dortmund ise evinde ezeli rakibi schalke'yi 2:0 ile gecer. stuttgart ise 2:1 geriye dustugu macta bochum'u 3:2 yenmeyi basararak liderlige yukselir. boylece 92 yilinda stuttgart'a kiyak yapan takimlar, bir kez daha ayni kiyagi yapmis olurlar. simdi artik stuttgart'in onunde son hafta evindeki energie cottbus maci kalmistir. ki o cottbus 2002 2003 sezonunda kume dusmesi kesinlesmis oldugu halde son hafta dortmund deplasmanindan 1 puan ile donerek stuttgart'in ikinci olmasini ve boylece sampiyonlar ligine kalmasini saglamis, stuttgart taraftarlarinin kardes olarak gordugu bir kuluptur.
  • uefa avrupa ligi 2010-2011 sezonuna 90. dakikada timo gebhart ile devam etme hakkı elde etmişlerdir... toplamda 5:4 ile...
  • 5 senedir kil payi dusmeyen takimdi. teknik direktor gider gelir bi 3-4 hafta patlar sonra havasi inerdi. bu sezon da öyke oldu. sene basinda "lan noluyo bu sene yoksa avrupa mi?" derken seneye 2. ligde mucadele edecek. soyle bi titreyip kendine gelmesi acisindan cok iyi firsat.

    bi de bokum gibi oynuyorlar. acin bi macin yarisini izleyin, sonra kendinize "stuttgart nasil oynadi?" diye sorun. cevab vermeniz mumkun degil. boyle ortada sacma sapan bir seyler oynuyorlar bu sezon.

    neyse, gecen sene soz vermistim, 2. lige duserse canstatter curve'den kombinemi alirim diye, gün bugün.
  • taraftarıyla ders vermiş olan kulüptür. son oynadıkları maçta dortmund' a yenildiler. 18 yaşındaki defans oyuncuları inanılmaz bir hata yaptı ve gol oldu pozisyon. işte o oyuncuya öyle bir sahip çıktı ki taraftar izlerken vallahi duygulandım.

    http://imgur.com/gallery/kdgt0ej
  • play-out'ta union berlin'e elenerek bundesliga'ya veda eden takım.

    ozan kabak'ı büyük bir kulübe satsalar bari, telef olmasın çocuk ikinci lig'de.
hesabın var mı? giriş yap