• - hüseyin dayı, video art diyorum, o görsel serüven ve tecrübe diyorum, sen hala taşşaklarımı traş ederken dudağıma ruj sürdürmem diyorsun?
    - bak. çirkin konuşurum.
    - dur, konuşacaksan kaydedeyim de sonra buş'a keseriz. ileri geri.
    - ileri geri kesme.
  • video art'a pop art'ın elektro manyetik uzantısı demek, ancak bütün bir 20. yüzyıl sanat tarihini 30 sayfaya sıkıştırmak zorunda kalırsanız, kategorileri azaltmak ve basitleştirmek için kullanabileceğiniz bir tabir olabilir. video art, söylenecek bir şeyin belki de gerçekten olmadığı dönemlerde yükseliyor olabilir. ve bu anlamda hayatta kalmayı başarmış sanat dallarından biri olarak kabul edilebilir. pop art ve küreselleşmeyi yan yana düşünmek ise akıl karı değildir. video art'ın küreselleşmesi olumlu bir şey olabilir belki ama böyle bir durum en az bir yüz yıl gözükmemektedir. ayrıca video bugün küreselleşme karşıtlarının en güçlü ifade araçlarından birine dönüşmüştür. tüm dünyada video sanatının yükselişinde sinemanın ticari oyuna katılmayanları dışarda bırakmasının etkisi vardır. öykünün sıkıcılığı, hız, zamansızlık ve dengelerin alt üst olması videoyu önemli ifade araçlarından birine dönüştürmektedir. ve esas virüs burroughs'ın dediği gibi, dildir...
  • şimdi mikrofonlarımızı bu işler'e yıllarını vermiş bir sinema emektarına uzatıyoruz:

    video art...evet...duymuştum...çok...çok kötü...gençler, gençlerimiz niye böyle yapıyorlar? niye bunu kendilerine yapıyorlar anlamak mümkün değil...buradan kendilerine seslenmek istiyorum, kardeşlerim, gençler, yapmayın, sadece kendinizi kandırıyorsunuz, kameralar önünde şınav çektirdiğiniz o çıplak arkadaşınıza acımıyorsanız, o adamla ileri geri jump cutladığınız çileğe acıyın, ekranda beliren mesajları yazanlara acıyın, o çocuklar besbelli sizi kıramıyorlar, ama çok da tiksiniyorlar o işleri yapmaktan. hadi onlara acımadın, olmadı şans eseri girdiği ortamda başlayıveren vidyo art'ı izlemek zorunda kalan incelili adamlara acıyın. o adamlar ki, bu kadar hımbıl, bu kadar orta sınıf jantiliğinde olmasalar kafanıza geçirirler o projektörleri. duruş ve tavırlarından da anlamıyor musunuz, dayağın geleceğini fark etmiyor musunuz? bunu niye kendinize yapıyorsunuz? çok yanlış, çok. yazık.
  • bu işler'e girenlerle çevrelerinde şu tip diyaloglar döndüğüne eminim:

    - alo, ahahahha müthiş bir fikrim var?!
    - eee, ne haber berk...isminle uyumlu hayatın nasıl?
    - çok iyi dostum. en azından berkcan yaparak ekstra bir komiklik katmaya çalışmadın. şu an bilgi vcd'deyim dostum...yönlendirme oklarıyla yaptığım son enstelasyon sırasında aklıma şu tas geldi, dinle
    - ağzımda barbi bebekle çıplak mekik çekiyorum?
    - hayır işte bilemedin, çok farklı, çok yeni bir şey. yine çıplaksın, o aynı, ama bu sefer ağzında *fatoş* bebekle, *barfiks* çekiyorsun? kaptın mı? f a t o ş , b a r f i k s ?
    - bunu ileri geri hitler resmine mi kesiyoruz?
    - hahahahah neyi sevdiğimi çok iyi biliyorsun, ama artık hitler dönemi bitti video artta, artık buş var! anladın di mi ama ne anlatmak istediğimi?
    - anladım. seni de çok seviyorum. çok gerzeksin, ama kurbağa gibi de sevimlisin.
  • ilk kez, bindokuzyüzaltmışüç teşrinîsani'sinde nam june paik ve wolf vostell biraderler, görüntüleri bozaraktan video-artlama denemeleri yapmışlardır.. nitekim paik, parnasse de wappertal galerisine, kaynağında şişelenmiş, elde "hazırlanmış" onüç televizyon ekranı yerleştirmiş ve burada onüç elektro-akustik frekansla güçlendirilmiş onüç soyutuk, sapıtık görüntü sergilemiştir; uğurlu kestanesi onüçtür zira..

    vostell ise, vaktiyle paris'te hallendiği "decollage (afiş yırtmaları)"dan ilhamlanıp, 16 mm.lik film üzerine elektronik "yırtıklar" ve dahi pırtıklar kaydederek sevindirik oluvermiştir işte gariban; -kefeni de yırtmıştır böylece gerçi.. na işte, vestel diye bili biliverdiğimiz yampiri televizyonlar da, vostell efendiden gelmektedir, dosdoğru sonsuza gitmektedir.. şu gelen kimdir?..
  • video kamera kullanarak ya da hiç kamera kullanmayarak, öykü anlatma kaygısı taşımadan, tamamen görüntüleri merkeze alan ve müzikten sıkça yararlanan minik sanat dalı. video merkezli görsel deneyimler diyebiliriz.
  • genelde, sinemadan farklı olarak temsil (representation) için değil, etki (effect) yaratmak için üretilen hareketli görüntülerin biraraya getirilmesidir. görüntünün sonsuz döngüde tekrarlanmasına sık rastlanır. zaman, mekan, hareket ve gerçeklik gibi kavramlar etrafında dönen çok sayıda örneği vardır. televizyon ekranına yansıtılmış örneklerine birçok yerde rastlamak mümkündür. açık havada dönüp duran reklamlar bu kategoriye girer mi? girmez. kişisel fikrim, çok çok nadiren iyi bir örneğine denk gelinir. son yıllarda ışık ve renklerle elde edilen şekillerin yarattığı etki ile ilgili çalışmalar revaçta gibi. amma da ruhsuz yazdım.

    örnek verelim: aşağıdaki video ile onun altındaki resmi karşılaştırınız.

    mark lewis'ten algonquin park (2002):
    http://www.marklewisstudio.com/…algonquin_march.htm

    breugel'den kardaki avcılar (the hunters in the snow, 1565):
    http://www.flickr.com/…917/in/set-72157628414293317
  • video oynatıcıların neredeyse duş başlıklarına kadar indirgendiği bu çağda, hakkettiği değeri göremeyen bir sanat dalıdır. evet, film olayından farklıdır. genelde senaryo kaygısı yoktur. sanatçının o an hissettiklerini dijital ve hareketli tuvaline yansıtmasıdır. kısa film genelde bir şeyi kanıtlamaya veya anlatmaya çabalar, video art bu tür kaygılar içinde değildir.

    stop motion çekilen güzel bir örnek: http://videoart.net/…918&artwork_id=969&player_id=6
  • joseph beuys'un öncüllerinden olduğu video sanatıdır.
  • gorsel imgeleri dijital imgelerle birlstirerek anti-sanat ve tv medyasina tepki olarak cikmistir. video art'ta senaryo, kurgu ve kalitenin onemi yoktur.

    video film, video performans ve video enstalasyon olarak ayrimlasabilir. bunlar farkli video'larin birlestirilmesi, mekanda nesnelerle* bir seyler olusturmak duzenlemek ya da kisinin kendi cektigi goruntulerle ortaya cikardigi heykel, resim, fotograf ve dijital ortama kadar her seyi kapsar.

    (bkz: nam june paik)
hesabın var mı? giriş yap