• alman filolog. hermann diels'le birlikte "sokrates öncesi düşünürlerin parçaları" adlı kitabı hazırlayıp son halini 1951'de berlin'de yayımlamış. konuyla ilgili ana başvuru kaynağıdır. kranz'ın hazırlayıp suat yakup baydur'un ("suad y. baydur" diye de geçer) aslından türkçeye çevirdiği 1949 tarihli "antik felsefe" de bu geniş çaplı çalışmanın epey kısaltılmış bir biçimi. konuyla yakından uzaktan ilgili herhalde herkesin bir ara elinden geçmiş bir kitaptır. sokrates öncesi yunan düşünürlerinden olduğu kadar, homeros'tan, hesiodos'tan, tragedya yazarlarından, hipokratik metinlerden de parçalar ve açıklamalar verir. notlarında "bkz" yerine "bakıla" kullanılır ve cümle başına değil sonuna koyulur. empedokles'ten bir tümce: "zavallılar, pek zavallılar, çekin ellerinizi fasulyeden!"

    (bkz: hermann diels)
    (bkz: suat yakup baydur)
  • 1943 - 1950 yılları arasında istanbul üniversitesi felsefe ve filoloji alanında çalışmış kıymetli bir hocadır. bu arada kendisini fakülteye ve türkiye'ye davet eden bölüm başkanı da dünyaca meşhur sanat tarihçisi ernst von aster'dir.

    walther kranz'ın en önemi grekçe çeviriler ile antik çağ felsefesi ile günümüz arasında bir köprü kurmuştur. lakin yazmış olduğu dokuz kitaptan yalnızca bir tanesi dilimize çevrilmiştir.
  • global bir sosyal medya ve pr ajansı zinciridir. türkiye ofisi birinci yılını bir mizah dergisi çıkararak kutladı. ayrıca kutlamaya salon iksv'de verilen bir parti de dahil oldu.
  • "antik yunan heykel kabartmalarında ortak bir özellik göze çarpar. bu nedir?... hiç koşan figüre rastlanmaz. çünkü antik yunan'da dengelilik, ölçülülük makbuldü. geç kalmışlığın, telaşın belirtisi olan koşma, sade spor olarak olimpiyatlarda görülürdü. her günkü yaşam üslubunda egemen olan ise ölçü ve düzendi. zamanı ayarlamış olmaktı. yedi bilgeler'in özdeyişlerinde telkin edilmek istenen hep buydu; karar, ölçü. taşkınlığı gemleyip ölçülülüğe, alçakgönüllülüğe varmak. tek koşan insan heykeli, kırk kilometre uzaklıktan, marathon zaferi'nin* müjdesini koşarak getiren, sonra da düşüp ölen habercinin* heykelidir."
  • antik felsefe adlı kitabı her felsefeyle uğraşan er kişinin okuması gereken bir eserdir. fragmanlardan (doğrudan orijinal metinler) çeviri yapılmıştır. (bkz: suat d. baydur) (bkz: cinius-sosyal yayınlar)
  • yolu bir donem istanbul universitesi 'nden de gecmis bir felsefe hocasi.

    (bkz: antik felsefe)
  • (bkz: antik felsefe) adlı yapıtı pre-sokratik düşünceleri özümsemeye çalışmak için harika bir yol göstericidir. kendi yaptığı küçük yorumlar aydınlatıcı olmakla birlikte filozofların kendi yapıt ya da fragmanlarından yapılan alıntılar harikadır.

    pre-sokratik dönemin önemini heidegger boşuna bu kadar vurgulamıyor. düşüncenin, kavramlaşıp canlılığını yitirmediği bir dönem gerçekten de. batı felsefesi ve metafiziğiyle ilgilenen herkes sürekli dönüp dönüp pre-sokratiklerin ne dediklerini anlamaya çalışmalıdır.
  • kendisi ve kendisinin türkiye'de felsefe eğitimine katkısı hakkında, öğrencilerinden nermi uygur'un enfes bir yazısı var. yazının bir kısmını kopyalıyorum:

    -----
    "gelen walther kranz, antik felsefe verecek.

    savaş bitmiş, ikinci sınıftayım ben. arkadaş da dinleyici olarak katılıyor derslere; avusturya lisesi'ni bitirdikten sonra gittiği viyana'da okumuş bir süre; kendi deyimiyle, yaşama koşulları elvermeyince, dayanamayıp dönmüş. buralı o, moda burnunda oturuyor, bu odayı da o buldu zaten.

    havalardan, yolculuktan konuşuyoruz. bir soruyu yanıtlarken lise'den latinceyle geldiğimi söyleyince "tam bana uygun öğrenci" diye seviniyor hocamız. "yarından tezi yok, eski yunancada da sağlam adımlar atmanız gerekecek" diyor. ben de öyle düşünüyordum. kaynaştık bile.

    yeni hocayla birlikte kalktı arkadaş, köşedeki yüklüğümsü dolaba birşeyler yerleştiriyorlar, ben de elatıyorum, demir dolu sanki verden kaldırdığım paketler. düşüne düşüne, özenle yanyana diziyor hocamız bir bir çıkardıklarımızı, kitaptan başka bir şey değil bunlar.

    ış bitince, "artik gitsek mi?" der gibi yüzüme bakıyor arkadaş. sonra usulca şöyle diyor bana: "şimdi yemek yiyecekler, ayarladım her şeyi, kaçalım biz. yarın sabah erkenden gelip hocayı üniversite'ye götüreceğiz." bense kitaplardan gözümü alamıyorum. sonradan yıllarca derslerini dinleyeceğim; almancam ilerleyince de bir kaç yıl derslerini çevirdiğim; kendisinden pek çok şey öğreneceğim ilk basılan felsefe yazımın esini olan kranz'a hem hayran hayran hem hayal kırıklığıyla bakıyorum. kendisini yeni tanımama karşın senaryolar çatmaya başladım bile ben. sert, biçimci ama anlayışlı, ilke düşkünü ama acıması bol biriymiş gibi geliyor bana hocam.

    kitapların çekiminde kalmam çok hoşuna gitti sanıyorum. kendini tutuyor gene de. kendini tutamayan benim. ışık azlığından sırtlarını tek tek okuyamadığım kitapları göstererek, ikincil duygularla soruyorum: "bu kitaplar..." sözümü balla kesercesine: "evet, bunlar bütün kitaplarım. bir zamanlar epeyce büyük bir kitaplığım vardı, o zamanlarda bile, üç aşağı beş yukarı, asıl kitaplığım, işte bu gördükleriniz." sonra ekliyor: "izniniz var, istediklerinize açıp bakın." rastgele bir kitap çekip uzatıyor. açıyorum: eski yunanca. bir tane de kendim alıyorum, latince. uzandığım başkalarıysa latince, yunanca kitaplar, kimi almanca kimi ıngilizce dip-notlarla bezenmiş hepsi.

    bir kaç eksik varsa da, antik dünya'dan kalan bütün yazılı belgeler bunlar. felsefesi, yazım tarihi, coğrafyasıyla işte tüm antik dünya. kaynak-metin diye ne varsa, hepsi burda. eşsiz bir gömü burası. nice kuşakların yüzyıllarca eşelediği madendeyim. bundan böyle benim de, bir bakıma, yerim-yurdum olacak bu metinler."
    -----

    evet, walther kranz'ı tanımlamak istesek, tam da bunu söyleyebiliriz: "tüm antik dünya'yı yüklenip türkiye'ye getiren adam"dır.
  • sektörün genç isimlerinden samet özetçi ve bilal boğa tarafından kurulmuş pr ajansı. bünyesinde birçok global markayı bulunduruyor.
hesabın var mı? giriş yap