• sözlükteki rus yazarları bulmaya da yarayan arama motoru.
  • bir suredir kafamdakileri toparlayip yac vesilesi ile ziyaret ettigim yandex ve moskova hakkindaki izlenimlerimi yazmak istiyordum. baktim ki oyle bekleyerek toparlayamiyorum, bodoslama dalayim dedim. dolayisi ile bu entry sadece yandex hakkinda olmayacak, yac icin yaptigim moskova gezisini anlatacak.

    oncelikle yandex hakkinda; "silicon valley'in iyi yonlerini alip kendilerine uyarlamaya calisiyorlar lakin henuz amatorler, hatta cok amatorler" seklinde bir ozet yapmak isterim. bunu teknik becerileri ve urunlerinin kaliteleri konusunda soylemiyorum, onu da ozellikle belirteyim.

    yandex'den bir kisi bir kac ay once bana ulasip yet another conference dahilinde bir konusma yapmami istediklerini soyledi. zamanim uygun olursa olabilecegini soyleyip, ne konuda konusmami istediklerini sordum. farketmeyecegini belirttiler. bundan cikardigim sonuc, yandex icin meselenin daha sonra edindigim izlenimlerle emin oldugum sekilde, "kim oldugu, ne konustugu farketmez. onemli olan bilinen sirketlerden birileri gelsin konussun" oldugu oldu. neyse, konuyu belirledik. dokumanlari gonderdim.

    daha sonra yandex lojistik konulari [ulasim, otel..vs.. ] halletti. londra'dan moskova'ya british airways ile ucmak istedigimi belirttim, tamam dediler. ucus saatlerinden benim icin uygun olani belirttim. bu ucusu yaparsam moskova'ya vardigim saatin [21:00 civari] cok gec olacagini, zira 19:00 'da konusma icin gelen herkesin bulusacagi bir parti yapacaklarini mumkunse daha onceki ucusu secmemin daha uygun olacagini soylediler. pekala dedim, bir onceki ucusu kabul ettim. [sabah 06:55'de kalkis] lakin bu ucusu yapabilmek icin evden sabaha karsi 03:00 gibi cikmam gerekiyordu, dolayisi ile moskova'ya vardigim saatte cok uykusuz ve yorgundum. yandex vardigimda beni ayarlardiklari bir taksi soforunun karsilayip otelime goturecegini belirtmisti.

    vizesiz sekilde geldigim moskova'da, ayni ucustaki ingilizler pasaport kuyrugunda beklerken toplam 5 dk'da ulkeye giris yaptim. bu noktada isine yarayacaklar icin belirtmek isterim ki, turk vatandaslarina vize muafiyeti oldugu icin rusya'ya vizesiz girebiliyorsunuz. lakin, turist iseniz.

    eger ben rusya'ya girerken "neden geldiniz?" sorusuna "konferansta konusma yapacagim" diye cevap verseydim, turist olmadigim icin vize gerecekti ve giremeyecektim. oyle bir acaiplik var. neyse zaten onlar da bir sey sormadilar, sorunsuz oldu.

    bekleme salonuna ciktim, beni alacak taksi soforunu bekliyorum. elinde "yandex" ve benim adim yaziyor olmali, bana soylenen bu. birilerini bekleyen bir suru tip var dogal olarak ama, kimsenin elindeki kartta yandex yazmiyor. uzun yillar rusya'da yasamis olan esekherif'in soylediklerinden biliyorum ki rusya'da taksi soforleri pek ingilizce bilmiyor [daha sonra bu cumledeki pek sozcugunu hic olarak degistirmek gerektigini ogrendim]. dolayisi ile "ulan belki de adimi kiril ile yazmis olabilir bu adamlar" diye dusunup, herkesin elindeki yaziyi okumaya calisiyorum teker teker.

    bu sefer de ortalikta bir seyler arayan bir tip goren diger taksi soforleri sivrisinek surusu gibi basima ususuyor. adamlarla ugrasmaktan yazilari okuyamiyorum. o bekleme salonundaki tipleri teker teker on defa dolasiyorum, bir sure sonra diger taksi soforleri de benden bikiyor, kimse benimle ilgilenmemeye basliyor. bu arada bir telefon geliyor fakat ben elim kolum dolu oldugundan elimdekileri birakip acana kadar kapaniyor. "herhalde taksi soforu geldi beni ariyor" diyorum. ben o numarayi geri ariyorum, bir kadin cikiyor rusca konusuyor. ingilizce derdimi anlatmaya calisiyorum, sinirle bir seyler soyleyip suratima kapatiyor. bir daha ariyorum, bu sefer daha uzun rusca bir tirad dinliyorum. bu arada 45 dakika gecmis. bilmedigim etmedigim, ingilizce konusmayan bir ulkedeyim ve ne bok yiyecegimi bilmiyorum, oyle bekliyorum.

    sonunda bir adamin elindeki yazida adimi goruyorum, gidip adama "yandex" diyorum, bana gulumseyerek "yandex" diyor. hasretle kucaklasiyoruz, kendisini 40 senedir gormemisim. "naber ya ? nerelerdesin, cok ozledim" diyorum. ingilizce bilmiyor. "turkce biliyor musun ?" diyorum "merhaba arkadas" diyor, gerisi yok.

    kendisi cecen imis, adi muhammet. beni aliyor, otelime dogru ilerliyoruz. indigim havalimani domodedovo (sehrin guneyinde), otelim sehrin kuzey tarafinda ve olabilecek en ters yerde. bu arada pazar gunu ogleden sonrasi. telefondan google translate'e ingilizce yaziyorum, ruscaya ceviriyor. muhammet'e gosteriyorum, o bana az cok bildigi ingilizce, turkce ve arapca kelimelerle cevap veriyor. "bu trafik ne boyle ?' diyorum, "bu trafik mi yahu? sen yarin gor" diyor. bu arada biz emniyet seridinden gidiyoruz, sagimizdan bildigin toprak yoldan cipler bizi sagliyor. oyle cilgin bir ortamda saatte 10 km hizla ilerliyoruz. istanbul trafigini opup basina koyarsin. bir sure sonra gerilerden bir ambulans sesi geliyor, en soldan acilan yoldan ambulans gecmeye calisiyor. muhammet bana ambulansi gosterip "you, normal taxi... ambulance, vip taxi" diyor. bos bakiyorum, "you give taxi normal money, big money ambulance, vip taxi" deyince jeton dusuyor. o da bir sektormus megerse. "they mafia" diyor. gulusuyoruz. "putin?" diyorum, "putin ? very big mafia" diyor, guluyor. tam 2.5 saat sonra otelime variyoruz.

    otel dedigim yer de bir acaip. otel eyvallah da, bi yandan da degil gibi. yani icinde otel de olan buyukce bir komplex. icerisinde bin tane restoran, alisveris yapilacak yerler, doviz burosu, pavyon, gece kulubu, rus revusu.., bir sirk eksik. resepsiyona gidiyorum, son derece sinirli bir sekilde ingilizce konusan bir teyze yardimi ile check-in yapiyorum. bu arada daha onceden baktigimdan biliyorum, otelde internet baglantisi yok. daha dogrusu var da, lobide var. odada istersen ekstra parali. lakin bana internet sart. dolayisi ile "nasil yapacagiz ?" diye soruyorum. birseyler soyluyor, anlamiyorum. tekrar soruyorum inceden tirsarak, kadin cok sinirli. sinirle bir seyler anlatiyor, sol tarafta bir yerleri gosterip business center diyor. demek ki oraya gitmek lazim. gidiyorum, business center'i gosteren tabelayi takip edince kendimi bir cin restoraninin bombos masalarinin ortasinda buluyorum. "bu nasil business center lan?" disari cikiyorum tekrar, tabelaya bakiyorum. evet cin restoranini gosteriyor. "lan icinde mi ? nasil yani ?" tekrar giriyorum. uzak kosede oturan iki kisi var, onlara soruyorum. bingo, bunlar da ingilizce bilmiyor ama business center ne demek bildikleri icin yine disariyi isaret ediyorlar. delirmek uzereyim, tekrar cikiyorum, uzerinde 7 punto ile business center yazan bir kose goruyorum. daliyorum iceri.

    sovyetler birligi doneminde burada unutuldugu belli bir teyze var iceride. diyorum "bu internet isini nasil yapicaz ?" tarife gosteriyor bana. saatlik, gunluk ve bir haftalik secenekler var. tam fiyatlari hatirlayamacagim simdi ama bir gunluk [daha dogrusu 24 saatlik] tarifenin asagi yukari 35 euro'ya denk geldigini hatirliyorum. lanet olsun, tamam diyorum. bana bir kazi kazan uzatiyor. bu ne ? diyorum. diyor ki bilgisayarini acip "bilmemne-wifi" agina gireceksin, bir yere baglanmaya calisinca sana bir sayfa gelecek oraya bunu kazidiginda cikan kullanici/sifreyi gireceksin ama benden tavsiye oncelikle o aga baglanabildigine emin ol diyor. "nasil lan? bir de baglanilamiyor mu yani ?" "bilgisayarin yaninda mi ?" diyor, "evet" diyorum. "dene buradan" diyor. deniyorum. aga girdik eyvallah, sayfayi bekliyoruz. uzantisi .ru olan bir adrese yonlendik hala bekliyoruz. bakin hatirlatiyorum, odamda yani cekmeme olasiligi olan yerde degiliz. bu satisin yapildigi yerdeyiz. yemin ederim 2.5 dakika filan bekliyorum kullanici adi/sifre girecegim sayfaya gelecegim. diyorum "bu ne yahu? cok yavas", bomba cevap geliyor "this is high speed internet". suratina bakiyorum, en ufak bir tebessum yok. teyze saka filan yapmadigi gibi bu cumleyi gururla soyluyor. teyzeye ayip olmasin diye gulmuyorum, icerimde agitlar esliginde kahkahalar kopuyor. bu arada vardigimda saat 18:00 civari. 19:00'da parti var demislerdi, oyalanmamam lazim "tamam odamda hallederim ben" diyorum, odama cikiyorum. kesif bir sigara kokusu. oda [daha dogrusu suit] guzel, sovyet temasi ile dosenmis. hemen internet icin gerekli islemi deniyorum, super. wifi cekmiyor. resepsiyona geri iniyorum zira benim o internete girmem sart. odamin degistirilmesini zira sigara icmedigimi ayrica wifi cekmedigini belirtiyorum. once nazlaniyorlar sonra tamam diyorlar bu sefer cektigi iddia edilen odaya transfer ediliyorum.

    bu arada yandex'ten, benimle baglanti kuran kisiden sms geliyor, 18:30'da russian exhibition center'da bulusacagiz, orada olman lazim diye. tamam lazim da orasi neresi ? daha once bana gonderilen bir mail var, orada otele yurume mesafesi ile 20 dakika uzaklikta oldugu yaziyor. odama gidip interneti denemeye zaman yok. resepsiyonun yaninda bir taksi sirketi bankosu var, durumu anlatiyorum. yuruyerek 20 dk mesafede oldugunu soyluyorlar. tamam onu biliyorum ama zamanim yok. taksinin gelmesi daha uzun surer ayrica bilmem ne kadar ruble diyorlar, fiks ucretmis nasil oluyorsa. belirtilen ucret yaklasik 50 euro. deli durtmedigi icin kabul etmiyorum tabi. gorevli gencten bir cocuk, "abi sen kapinin onunden gecen taksilere bin, bizim ucretler normal degil" diyor. eyvallah diyorum kapinin onune cikiyorum. kapinin onu cik cik bitmiyor. lobiden kapinin onundeki caddeye 10 dk'da cikiliyor. yarim saat kaldi bu arada. hava bok gibi soguk. daha dun uzerimde sort/t-shirt'le dolasiyordum lan ben? bu arada taksi filan gecmiyor. taksi gecmiyor ama cok taksi bekler bir sekilde durdugumdan, alakasiz arabalar gelip salca oluyor "taksi" diyor. "ne taksisi lan? boyle taksi mi olur?" cumlesinin ruscasini bilmedigimden uzuyorum obur kosede bekliyorum. daha cok deli dana gibi ortaliklarda kosusturuyorum.

    bu arada da habire sms geliyor, durumu anlatiyorum boyle boyle diye. yetismen lazim diyorlar. o ara bana bir sinir gelmis. "lan niye yetisiyorum ben?" ruh haline burunuyorum. sms'e cevap olarak "madem yetismem lazim, adam gibi gelip alsaniza. boyle is mi olur ?" yazmak geliyor icimden, "diyemedim ya la" deyip vazgeciyorum. ama gitmekten de vazgeciyorum. "ben bu saatten sonra gelemem, hic gelecek kosullarda degilim, zaten taksi de yok. size iyi eglenceler" yaziyorum, otelime geri donuyorum. odama cikiyorum, internet'i deniyorum. cok guzel, wifi yine baglanmiyor. bosuna verdim abd'de 1 ayligina 16mbit baglantiya verdigim parayi. bu arada bir de ne goreyim, ucretsiz baska bir wifi var. deniyorum, oha. girdim, calisiyor. lan dalga mi geciyorsunuz?

    neyse, maillerime bakiyorum. bana gonderilen ve yurumem onerilen, ekte mekanin krokisi oldugu soylenen mailde degil kroki, herhangi baska bir ek yok. bu arada yine sms geliyor, birinin gelip beni alacagi soyleniyor. arkadasim, madem alabiliyorsunuz zamaninda alsaniza, bu ne yahu ? birazdan gencten bir cocuk geliyor, yandex'de sistem yonetim grubunda, haritalar kisminda yonetici. cok agir bir rus aksani ile ingilizce konusuyor. beni alip arabaya goturuyor, arabayi kullanan yandex'de baska bir yonetici ve cok iyi ingilizce konusuyor. daha once abd'de bulunmus, surekli gidip geliyor hatta. fark hem konusmasindan, hem de tavirlarindan hemen anlasiliyor. arabada konusma yapmak icin abd'den gelen baska biri daha var, onun hikayesi de benimkine benziyor olmali ki onu da almaya gelmisler. cok konuskan bir tip, surekli bir seyler anlatiyor. uzunca bir yolculuk yaparak sehrin diger tarafindaki yandex ofisine geliyoruz. anormal bir guvenlik paranoyasi dikkatimi cekiyor. her yer bodyguard dolu, surekli badge kontrolu yapiliyor. parti yapilacak yere geliyoruz, nihayetinde orada benimle iletisim kuran kisi ile tanisiyorum binbir turlu ozur diliyor. tamam diyorum, onemli degil. yapacak bir sey yok.

    sonraki yarim saat boyunca ayakta dikiliyoruz, kokteyl ortami lakin icki icecek halim yok. icsem aninda sizarim. ingilizce bilen tiplerle konusup ufak tefek muhabbet ediyoruz. google'dan bir eleman var, onunla tanisiyoruz. bu arada yandex'te organizasyonda calisan kizlardan biri [sasha] yanima geliyor, bak diyor bu aliya seninle ilgilenecek, ne istersen ona soyleyebilirsin. aliya universite ogrencisi bir kiz, sasha'nin arkadasiymis. muhabbet ediyoruz, o gun olanlari anlatiyorum. ertesi gun konusmam 5'de, o zamana kadar ne yapacagimi soruyor. "ne bileyim, siz cagirdiginiz adama bir program yapmiyor musunuz?" demeyi uygun bulmuyorum, "bilmem, sehri gezerim herhalde. kremlin'e filan giderim" diyorum. bana kremlin'e nasil gidecegimi, orada neler yapabilecegimi filan anlatiyor. pek guzel.

    sonra hep beraber bir otobus ile otele geri donuyoruz. dusunuyorum, lan bu partiye gelme amacimiz neydi? geldik, ne yaptik? cevap bulamiyorum. o kadar eziyeti bosuna cekmisiz. otele donup, vurup kafayi cilginlar gibi uyuyorum.

    hayvanlar gibi uykusuz oldugum icin ertesi gun 11 gibi uyaniyorum. pek hos, 4'te konferans alaninda olacak olsam 5 saatim var. haritayi acip kremlin'e bakiyorum, yakinina kadar tek metro hatti ile gidebiliyorum. amman ne guzel. inip kahvalti ediyorum, metroya yuruyorum. metro duragina gidene kadar yolda bir suru adam salca olup bir seyler satmaya calisiyor. hayir turist oldugum nasil bu kadar belli oluyor? bu arada hala kimse ingilizce konusmuyor tabii, etraftaki yazilari okumaya calisiyorum. ingilizce hak getire. kirile gozum alisti bir sekilde ama, metro istasyonlarinda bari ingilizce isimler olsaydi sanki ne iyi olurdu. metronun onune geliyorum, oha o ne. bir kuyruk var oyle boyle degil. dusunuyorum simdi, ben bu kuyrugu bekleyip kalkip kremlin'e gitsem benim donusum kacta olur belli degil. hadi diyelim bir de uzerine kayboldum ki az yetenekli oldugum is degildir, bostanci'da kaybolmayi becerebilmis adamim neticede. gitmekten vazgeciyor, pasa pasa otele donuyorum. bu sirada yandex'cilerden sms geliyor, konferans alanina gitmek istersem alabileceklerini belirtiyorlar. e yapacak baska isim olmadigindan eyvallah diyorum, bir sure sonra aliya gelip beni aliyor. beraber yuruyerek konferans alanina gidiyoruz, bu arada aliya turist rehberine baglayarak gectigimiz yerleri anlatmaya basliyor.

    konferans alanina gelip badge'imi aliyorum. vip salonu dedikleri bir yer var, konusmacilari oraya aliyorlar. oraya giriyoruz, her zamanki gibi orayi da bodyguard'lar koruyor. 2 dk once odadan cikmis dahi olsaniz, geri donmek icin her seferinde tekrar badge kontrolu yapiyorlar. yapsinlar.

    orada yandex'in diger sistem yoneticileri ile tanisiyorum, konusmamin uzerinden geciyoruz. bazi tavsiyelerde, ricalarda bulunuyorlar, duzeltmeler yapmami oneriyorlar. sonra konferansdaki diger konusmalari dinleyeyim bari diyorum dolasmaya basliyorum. aha surpriz, benimki dahil toplam ingilizce konusma sayisi bir elin parmaklari etmiyor. rusca rusca konusuyorlar kendi aralarinda, ne yapayim boynum bukuk donuyorum geriye vip salonuna. bu arada hala deli gibi uykum var, yorgunlugu atamamisim. sozluge, facebook'a giriyorum hos bes zaman geciriyorum. arada aliya geliyor, onunla muhabbet ediyoruz. "sen simdi bu is icin gecici mi calisiyorsun yandex ile ?" diyorum, "yoo calismiyorum ki ben" diyor. "ee gonullu musun o zaman ?" diyorum, "yok ben sasha'nin arkadasiyim" diyor. lan bu nasil is ? rusya'nin en buyuk firmalarindan biri "biz beraberiz" havasinda birini bana asistan eylemis. "e iyi madem ne yapayim" diyorum. velhasil kelam, benim konusma saati geliyor.

    cikiyorum konusmami yapmaya, bir kac yerde sicmam disinda iyi geciyor. lakin, artik nasil uykum varsa oralarda guzel siciyorum. konusurken birden cumlelerde "you" diyecegim yerlerde "i" dedigimi, dolayisi ile cumlelerin tamamen anlamsiz sacma sapan hale geldigini farkediyorum, farkettigim anda "ne diyorum lan ben?" diye 5 6 sn durakliyorum. neyse ki toparlayip devam ediyorum. bir de soru soran ruslarin aksanlarindan ne dediklerini anlamakta gucluk cekiyorum, bir sekilde kazasiz belasiz atlatiyorum.

    geliyoruz son perdeye.

    konusmalar bitiyor, hep beraber yemek ve icme fasli. toparliyorlar yine bizi, yine sehrin diger tarafina icmeye goturuyorlar. "yakinda bir yerde icsek ?" de diyemiyoruz, kalkip gidiyoruz. hayir, ben cok uzaklasmak istemiyorum cunku yine sabahin korunda 6:55 de ucusum var, geri donecegim. hadi 2 saat oncesi desek benim otelden 4'de cikmam lazim. yine taksi gelecek alacak. organizasyondakilere durumu hatirlatiyorum, "dert etme biz seni 11 gibi taksi ile gondeririz" diyorlar, "ha iyi eyvallah" diyorum. giriyoruz bara.

    o zamana dek o rus arkadaslar da nasil iclerinde tutmuslarsa, is bitti diye olacak nasil bir zivanadan cikiyorlar belli degil. oyle bir icmek yok. bu arada yemek siparisi veriyoruz. saat 10 civari. biz iki amerikali ve ben olarak uc ingilizce konusan kisi bir aradayiz, yanimizda az biraz ingilizce konusan bir rus abi var. o bize menuyu aciklamaya calisiyor, bir sekilde kiril okuyarak "mexican" yazdigini anliyoruz, rusya'ya gelip menuden bir bok anlamadigimizdan ve az zaman oldugundan mecburen quesadilla oldugunu cozdugumuz seyi siparisi ediyoruz. kac dakikaya gelir diyoruz, 15 dakika diyorlar. bu arada amerikalilardan biri de ayni benim gibi cok yorgun ve uykusuz, o da benimle gelmeye, erkenden kacmaya karar veriyor. biz yemek beklerken ve sizmamak icin icki icmezken, ruslar alkolun dibine vuruyorlar. bu arada saat 11'e geliyor, bizim yemekler hala ortada yok. nihayetinde taksi geliyor. diger amerikali bize "siz gidin, sizin yemekleri ben yerim" diye siritiyor. biz ac bir sekilde kalkiyoruz. yanimizda taksiciye bizi emanet edecek yandex'den bir eleman geliyor zira sofor dogal olarak ingilizce konusmuyor.

    ben artik moskova'ya gelmisken hala kremlin gorememis oldugumuzdan yandex'ci elemana "ya yolumuzun ustunde ise, otele donerken bizi kremlin'den gecirebilir mi?" diye soruyorum, "tabii" diyor eleman, soforle konusuyorlar, sofor kafasiyla "eyvallah" isareti yapiyor. atliyor gidiyoruz. bu arada arabanin icin kesif bir alkol kokusu, adam baya bildigin alkollu. allaha emanet taksicilik a.s.'den gelmis. neyse, eleman bizi kremlin'e getiriyor, etrafini tavaf edip yolu bir hayli uzatarak otelimize geliyoruz. bu arada ben habire cep telefonundan haritada nerede oldugumuza bakiyorum, bir yandan da fotograf makinasi ile fotograf cekiyorum.

    hah iste, ben o fotograf cekerken telefonu bacaklarimi arasina koltuga birakiyorum ya, o arada otele geliyoruz. ben de o telefonu koltuktan almayi unutuyorum. bir de uzerine ben bunu taksi gidip, ben yemek yemek icin otelde restoran dolasirken farketmiyor muyum? haydi bakalim. kaldim mi gecenin bir yarisi telefonsuz + internetsiz. tum iletisim yollari tikali, daha dogrusu tek iletisim yolum telefon idi, gitti. laptop'imi aciyorum, google voice'dan yandex'cilere sms atmaya, bir sekilde ulasmaya calisiyorum. google voice rusya'ya sms atmiyor. resepsiyona gidip olayi anlatiyorum, "telefonu takside unuttum" cumlesini duyan kadinin surati aninda degisiyor bana aciyarak bakmaya basliyor, "gitti gelmez nazo gelin" turkusunu soylemeye basliyor. ben de umitsiz bir sekilde sabah ucagim oldugunu, taksinin almaya gelecegini o yuzden 3'de uyandirmalari gerektigini soyluyorum. odaya cikip en azindan 1 2 saat uyuyayim diyorum. yastiga dogru ilerlerken daha havada uykuya daliyorum.

    birden telefon sesi ile yataktan zipliyorum ama hani birden korku ile uyaninca kalp normalden hizli carpar ya, o haldeyim ayaga kalkip telefona gidiyorum ama felaket sekilde basim donuyor, gozlerim karariyor. uyandirma servisi deyip kapatiyorlar, sadece "ok" diyebiliyorum ve oldugum yere yigiliyorum. 5 dk yigildigim yerden kalkamiyorum, zira kafam cok hizli bir sekilde donuyor kendime gelemiyorum. sonra toparlanip esyalari toparliyorum, asagiya inip taksiyi beklemeye basliyorum. taksi 4'de gelecek. lobide beklemeye basliyorum. bu arada otelde vur patlasin, cal oynasin bir hava hakim. o saatte asagisi pavyona baglamis, kahkahalar, icenler filan. bir bakiyorum bizim barda kalan amerikali, kafasi bir milyon o da orada, hala iciyor. saat 4:05 oluyor, lan gelen giden yok. zaten gelse bile o kalabalikta taksici beni nasil bulacak ? arayacak desem telefon yok. resepsiyona gidip durumu anlatiyorum. kadin bana "onlar gelince buraya cikmaz zaten, asagida bekler" diyor. ulan bu simdi mi soylenir ? asagiya kosturuyorum, bir bakiyorum bir araba bekliyor. kapiyi acip "yandex?" diyorum, "yandex" diyor. hah super, biniyorum gidiyoruz. tam otelin otoparkindan cikicaz, aaa lan ben check-out yapmayi unuttum, o aklima geliyor. adama zor bela el kol hareketi ile geri don diyorum, geri vitese alip tekrar beni aldigi yere geliyor, kosturarak yukari cikiyor, check out yapiyorum, tekrar taksiye atliyorum. gidiyoruz.

    moskova sehir icinde son derece duzgun, tum isiklara, donuslere dikkat ederek ilerleyen adam, moskova disina ciktigimiz anda deliriyor. onceki gun 2.5 saatte geldigim yol, gece bombos oldugu icin adam bastikca basiyor, ibreye bakiyorum 185-190km. "ohhalar olsun, amman ben oleceksek de onceden gormeyeyim. temiz is olsun" diye gozleri kapatip kestirmeye devam ediyorum. nihayetinde sag salim havaalanina geliyoruz.

    normalde ucak biletini kagida almayip cep telefonunda tuttugum ve boarding pass olarak da telefonu kullandigim icin yanimda bilet yok, rezervasyon numarami bile bilmiyorum. ucus saatini hatirladigim icin bankodan check-in islemini bir daha yapabiliyorum, sira ulkeden cikis yapmaya geliyor. pasaportu uzatiyorum, memur muhtemelen "nerede lan bu herifin vizesi?" diye dusunerek pasaportumun sayfalarini teker teker dolaniyor. bulamiyor haliyle, bana bakiyor. ben de ona bakiyorum. bakisiyoruz. cekmecesinden bir hayli kalin bir kitap cikariyor, bir sayfa ariyor. sonra artik ne bulduysa ve okuduysa rahatliyor. pasaportuma cikis damgasini vuruyor, tek kelime etmiyor. etmesin, zaten ettiklerinde bir bok anlamiyorum.

    ucagima biniyorum, simdiden kendimi londra'da hissetmeye basladim. ucak kalksin bir an once sizayim derdindeyim.

    kalkiyoruz, siziyorum.

    londra'ya dondukten sonra yandex ile iletisime gecip, durumu anlatiyorum. onlar da taksi sirketi ile konusuyorlar ama taksici israrla "ben telefon filan gormedim" diyor, oysa ki adamin beni biraktiktan yaklasik 25 dk sonrasinda kurulu olan alarmin calmasi lazim, farketmemesi imkansiz. gormedim diyor. canin sagolsun diyoruz, bir bardak soguk su iciyoruz.

    yillar sonrasindan edit: telefon google maps'te hesabim ile iliskilendirildigi icin gordum, kazakistan'da ortaya cikti.
  • google'dan arak. zaten google'dan önce arama motoru diye bir şey de yoktu. harita falan yapmışlar resimli. direk çalmışlar abi. haritayı çünkü google icat etti.
  • panorama için gezip fotoğraf çeken araç şuradan görülebilir:
    http://harita.yandex.com.tr/-/cbqtuklp
  • kırım sahillerinde gezerken rastladığım manzara ne kadar faydalı bir eser olduğunu göstermiştir.

    http://harita.yandex.com.tr/…191,19.998548529757212

    edit: birgün silinir belki capsi şurada dursun.
  • program kurarken her şeye ileri (next) diyip geçerseniz arama motorunuz değişir, gereksiz programlara sahip olursunuz, reklama maruz kalırsınız, spy bile yiyebilirsiniz. önce her şeye onay vermemeyi, yazıların okunması gerektiğini gerektiğini öğrenin/öğretin. sonra küfür edersiniz.
    bu aptallar yüzünden yazdığım programlarda potansiyel kullanıcı hatalarını tespit edip önlem almaktan bıkıp programlamadan nefret eder hale geldim. sayısal giriş yapılması gereken alana harf girebilme potansiyelinden bahsediyorum.
    bilgisayarı kullanan kişinin birazcık da olsa zekaya sahip olması gerekiyor.
  • nezdimde en şerefsiz virüs programından daha aşağılık bir yazılım, search engine, şirket hede hödödür.

    yeryüzünde hiçbir işletim sistemi kalmasa, sadece yandex olsa,
    kendi işletim sistemimi yazarım.

    yeryüzünde hiçbir search engine kalmasa, sadece yandex olsa,
    kafadan ata ata hede.com, hödö.org diye giderim gene de kullanmam.

    yeryüzünde hiç browser kalmasa,
    telnet kullanırım, whatsapp kullanırım, ne biliim işte, bulaşmam. (telnet ne lan?)

    yandex'e 1 tl paramın geçmesi mecbur olsa,
    o bilgisayarı yakarım, 80'lere dönerim, gene de eyvallah etmem!

    allah belalarını versin!

    not: mobilde yandex.navigasyon iyi. yiğidi öldür hakkını yeme...
  • hackleyenlerin nicklerine bakılırsa yaş ortalaması 10 ahah

    burt4y | deep emperror | black hacker | zerotolerance | cyb3rking
    tiger m@te | mr>xkiller | system-hacker | hunt3r | deep blues | kabadayı | volqan
    heroturk | alpican | türkeşhan

    olum bence gidip counter strike da klan kurun lan, bu ne :)
  • google'a nanik, türkiye'ye gel gel yapıyor, sunduğu hizmetlerle. en son apple store'a navigasyon uygulaması koydu. şimdilik rusça ama türkçe olması da yakındır.

    - sen iztiyor dujjj, dönecek yüuuzz elllıı metree zonra, zolaa
hesabın var mı? giriş yap