• artık nasıl denk getirdilerse itülü ,travesti ve bir fahişe ıssız bir adaya düşmüşler...

    ortama ayak uydurduktan sonra,azmış fahişe bizim itülü ye gelip :

    -"şu travestiyi öldürde bir ömür seninle cinsel yaşamımıza devam edelim." demiş.

    bizimkinden ses yok tabi.

    biraz daha zaman geçince bu sefer travesti, itülü ye gelip:

    -"yetti artık,şu fahişeyi öldür de doya doya cinsel yaşamımıza devam edelim."

    bizimkinden yine ses yok.

    böyle böyle günler ayları kovalamış.

    fahişe gelmiş aynı istek,travesti gelmiş aynı istek...

    en son bizim itülü dayanamamış ikisinide öldürüp cinsel yaşamına devam etmiş.

    peşin edit: vurmayın lan...adam itülü alışmadık don durmaz ki.
  • adı türkiye olmayan bir ülkenin meclis genel kurul salonu'nun giriş kapısının tamiri gerekiyormuş.

    konuyla ilgili bürokrat, iki ayrı firmadan marangoz davet ederek kapıyı göstermiş ve fiyat istemiş.
    birinci marangoz:
    “500 tlye olur bu iş” demiş. “200 malzeme, 200 işçilik, 100 kâr.”
    bürokrat ikinci marangoza dönmüş:
    - siz aynı işi kaça yaparsınız?
    - 2,500 lira.
    - nasıl olur bu kadar fiyat farkı?
    - 1000 bana, 1000 size... 500 de bu arkadaşa veririz kapıyı yapar.

    ihale ikinci marangoza verilmiş.
  • adamın biri bir bankaya girmiş ve bankadaki görevli kadına:

    - "a.ına koyduğumun bankasında boktan bir hesap açtırmak istiyorum" demiş. kadın bir anda böyle bir laf beklemediği için şaşırmış, afallamış...

    - "afedersiniz anlayamadım beyefendi, tekrar eder misiniz?" diye sormuş. bunun üzerine adam yine: - "a.ına koyduğumun bankasında boktan bir hesap açtırmak istiyorum" demiş.

    kadın çok bozulmuş ve:

    - "aman beyefendi, lütfen sözlerinize dikkat edin ve ne istediğinizi kibarca söyleyin!" demiş. adam da hiçbir değişme yok, aynı lafı tekrar tekrar söylemiş... en sonunda kadın dayanamamış ve "ben sizi müdürümün yanına götüreyim de, derdinizi ona anlatın!" demiş.

    müdürün yanına gitmişler, adam yine aynı şekilde müdüre isteğini iletmiş. müdür:

    - "beyefendi, elemanım son derece haklı. bu şekilde konuşursanız korkarım size yardımcı olamayacağım, lütfen niye böyle konuştuğunuzu söyler misiniz?" bunun üzerine adam:

    "ağzına s.çtığımın sayısal lotosundan en büyük ikramiye bana çıktı ve bunu a.ına koyduğumun bankasında boktan bir hesap açtırarak değerlendirmek istiyorum!" demiş...

    bu lafı duyan müdür eliyle kadını işaret ederek bağırmış:

    "ve bu orospu size yardımcı olmuyor, öyle mi?
  • tanri dunyayi yarattigi zaman gelecekteki uluslarin temsilcilerini yanina çagirmis her birine ikiser erdem vermis...

    isvicrelilere;

    duzenlilik ve yasalara saygi...

    ingilizlere;

    sogukkanlilik ve asalet...

    japonlara;

    caliskanlik ve sabir...

    italyanlara;

    nese ve romantizm...

    fransizlara;

    sarap ve guzel yemekler

    turklere;

    zeka, durustluk ve tayyip sevgisi...

    meleklerden biri bu dagitimdan sonra tanri'ya sormus:
    "butun uluslara ikiser erdem verdiniz neden turklere 3 tane?"

    "evet ama" demis tanri "sadece ikisini kullanabilecekler"

    boylece;
    bir turk zeki ve tayyip'ci oldugu zaman durust olmayacaktir...
    bir turk durust ve tayyip'ci oldugu zaman zeki olmayacaktir...
    bir turk hem zeki hem de durust oldugu zaman tayyip'ci olmayacaktir
  • birgun carlsberg, miller, tuborg ve efes pilsen in ba$kanlari barda icmeye gitmi$. garson gelince teker teker soylemi$ler;
    - ben bi carlsberg aliyim
    - ben bi buyuk miller istiyorum
    - ben tuborg icecegim
    sira efes pilsen'in adamina gelince;
    - ben bir kola aliyim, demi$. garson gidince yanindakiler sorumu$, "yahu sen niye efes istemedin" diye;
    - kimse bira icmiyordu, ben de size uyayim dedim.. demi$..

    edit: ycc dedi ki: bu aslında "guinness" biraları için varolan bi efsane
  • bu hikaye kıbrısda geçmis gerçek bir olay; yasli bir amca, eseginin üzerinde karayolunda seyretmektedir.
    bunu gören trafik polisleri, amcaya takilmak isterler ve durdururlar.

    polis: be amca, necin dakman golani?
    (golan: emniyet kemeri.)

    amca: dakmam be iste!

    polis: e bak gördün mu, simdi ceza keseceyik.

    amca: kes bakalim ne keseceysan da gidecem, acele isim var.
    polis: peki amca, cezayi sana mi yazalim yogsam esege mi?

    amca: ???

    polis: yani cezayi sana yazarsak bes milyon ödeycen, esege üç milyon
    ödeycen.

    amca: bana kes o zaman.

    polis: neden sana keseyon amca?

    amca: onun sicili temiz kalsin, polis yapcez onu !!!!
  • temel amerikaya gelir ucaktan iner passaport olayi filan falan
    immigration office alirlar bunu memur sorar :
    - what's your name sir?
    -temel
    -surname?
    -kaya
    -sex?
    temel gayet sakin cevaplar
    - 3 times a week
    memur sasirir ve olayi toparlamaya calisir...
    - sir you understood me wrong..i mean male? or female?
    temel yine hic beklemeden cevaplar
    - doesn't matter
  • akşamdan kalma adam, büyük bir başağrısı ile sabah uyanmış. zorlukla gözlerini açıp, yerinden doğrularak,

    şöyle bir etrafına bakınmış.

    komodinin üstünde bir bardak su ve iki aspirin duruyor. yatağın ayakucundaki sandalyede elbiseleri temiz ve ütülenmiş.

    aspirinleri içerken, komodindeki not dikkatini çekmiş;

    "sevgilim, günaydın. kahvaltın mutfakta. ben alışverişe çıkıyorum, erken dönerim. seni seviyorum".

    kalkıp, giyinmiş ve kahvaltı için mutfağa gitmiş. bakmış oğlu oturmuş, kahvaltı ediyor. masada da kendi servisi ve gazeteleri duruyor.

    oturmuş, kahvaltısına başlamış ve oğluna sormuş;

    - evlat, dün gece ne oldu, biliyor musun?

    - evet, dün gece saat 3'ü geçiyordu, sarhoş olarak eve geldiğinde. önce koridordaki sandalyeyi devirdin,

    ardından kustun, daha sonra da odanın kapısına kafanı çarptın, bir gözün morardı.adam, şaşırmış vaziyette:

    - anlayamadım. o zaman niye herşey temiz, kahvaltı hazır ve gazetem alınmış?

    - onu mu soruyorsun. annem seni sürükleyerek yatak odasına götürüp, pantalonunu çıkarmaya çalıştığında,

    "bayan, beni yalnız bırakın, ben evli bir adamım" dedin.
  • amerika'da zencinin biri pasaportunu kaybetmis. tam da turkiye'ye tatile gidecegi gun. aksilik bu ya...
    uçagi kaciracak, kara kara düsünürken yolda bir pasaport bulmasin mi ?!..
    hemen almis yerden, bir bakmis ki leanardo di caprio'nun pasaportu.. "ne olursa olsun" demis ve sansini denemeye karar vermis.
    çikarmis leonardo'nun fotografini, kendi fotografini yapistirmis.. uçmus türkiye'ye.
    atatürk hava limaninda görevli gümrük memurunun karsisina geçmis.. kim olabilir memur.. tabi ki temel... :-)
    almis pasaportu eline temel adamin ismine bakmis :
    ''leonardo di caprio", fotografa bakmis, bir zenci.
    adama bakmis ayni zenci... bir kaç saskin bakistan sonra
    temel obur masaya seslenmis,
    ula cemal, bu titanik batmis miydi, yanmis miydi?"
  • dünya polis teşkilatlanması örgütü bir gün alman, fransız ve türk polislerin katıldığı bir yarışma düzenler. buna göre ormana bir yaban tavşanı bırakılacak ve en organize, en çabuk şekilde tavşanı bulup görevlilere teslim edecek teşkilat büyük ödülün sahibi olacaktır. bütün hazırlıklar tamamlandığında yarışma başlar. fizik gücü yüksek disiplinli polizeiler ormana girerler, sağlı sollu koşuşturmacalar, değişik tuzaklarla birlikte yakalanması hayli zor olan yaban tavşanını 5 dakikaya yakın bir sürede görevlilere teslim ederler. sıra gelir fransızlara. kartezyen fransızlar, "ulan ben bir yaban tavşanı olsam nereye saklanırdım acaba?" diye düşünerek, arayarak yaban tavşanını bulurlar, böylece 3 dakikalık bir zaman dilimi içerisinde tavşanı görevlilere teslim ederler. türkler son yarışmacı olarak ormana dalarlar, bir curcuna olur ve ortalıktan kaybolurlar. yarım saat olur, bir saat olur, iki saat olur hiçbir haber alınamaz. yetkililer tam dağılmaya hazırlanıyorken, türk polisler çıkagelir, yanlarında kelepçelenmiş, ağzı burnu kan içinde bir boz ayı da onlara eşlik etmektedir. yetkililer sorar:
    - hani kardeşim yaban tavşanı? onca saattir nerdeydiniz?
    - (polis boz ayıya dönerek) konuş ulan!
    - (boz ayı ağlayarak) ben bir küçük yaban tavşanıyım, ben bir küçük yaban tavşanıyım...
hesabın var mı? giriş yap