hesabın var mı? giriş yap

  • nevada üniversitesi'nde psikolog olan beatrice ile robert gardner çifti şempanzelerin yutaklarının ve gırtlaklarının konuşmaya uygun olmadığını fark etmiş ve bu sebepten washoe isimli şempanzeye işaret dilini öğretmiş: 1 - 2

    sonuç olarak bizim washoe işi o kadar ilerletmiş ki artık yeni durumlar için bile yaratıcı sözcük grupları türetebiliyormuş. ilk defa, gölde yüzen bir ördek görünce "su kuşu" işareti yapmış mesela.

    elmadan başka meyve bilmeyen ve renklerin işaretlerine hakim olan waşo, portakalı "turuncu elma" olarak tanımlamış.

    kendisini kızdıran makağa atarlanmış ve "pis maymun" işaretini yapmış. "çok çirkin ve aptalsın keşke ölsen" diye de eklemiş.

    aynı zamanda liseli seviyesinde de olsa mizah anlayışını göstermiş, eğitmeninin üzerine işedikten sonra "komik, komik" işareti yapmış.

    kendisiyle sohbet imkanı bulan ve anne-babası sağır olduğu için ilk öğrendiği dil işaret dili olan gazeteci boyce rensberger durumla ilgili "birdenbire başka bir türün bir üyesiyle ana dilimde sohbet ettiğimi farkettim" demiş.

    (bkz: primatlarda dil kabiliyeti)

  • artık bırakın iki katına çıkarmasını, yazılanlara bakınca bu kadar bilgiyle nasıl yaşanırı merak ettiren şeylerdir.

    bütün kıtaların isimleri a ile başlayıp a ile bitiyor he? vay çağımızın çiçerosu vay. neredeydin sen bu zamana kadar?

    lan insan utanir şunu yazmaya. başlığın geldiği noktaya bak cemil abi.

  • akşamları yapabilecek tek atraksiyonu tv izlemek olan insanın yaşama dair son tutunma umutları, son çırpınışları olsa gerek. hayatı bu kadar sığ olan insanlardan farklı bir bakış açısı beklemek saçmalık olurdu zaten. birde az önce acun abi aradı sana sezon sonunda verdiğin destek doğrultusunda ödül vereceklermiş.

  • almanya basligina yazdigim diger entrylerde oldugu gibi, bu entryde de bilal'e anlatir gibi anlatmaya usenmeyecegim. ustteki yazar arkadasim kizmasin; ama "aha da boku yedi, o kadar multeci aldi" anlaminda bir seyler demis. ne kadar komik bir yorum.

    ben anlamiyorum almanya veya baska ulkelere asinalik duzeyinin sadece tv/gazete haberlerinden edinilen bilgi seviyesinde olan kisilerin arastirip etmeden boyle yaziyor olusunu. saniyorlar ki burasi da turkiye gibi geri kalmis bir ortadogu ulkesi.

    bakin arkadaslar. amiyane tabirle, almanya düzmeyecegi esegin onune ot koymaz. bu konuda anlasalim once. bu minvalde, multecilerin bu ulkeyi zaman icinde mahvedecegini dusunmek sacmalik.

    almanya'nin her yil icin resmi olarak aciklanan tam 360.000 yeni insana ihtiyaci var. göç bekliyor, her ne kadar caktirmasa da buna muhtac. neden? cunku burada almanlar cocuk yapmiyor. genc nufus yenilenmiyor. var olan insanlar da rahat yasiyor, gelecek kaygilari yok. ac kalsan devlet bakar, hasta olsan devlet tedavi eder, okumak istesen devlet okutur. devlet, burada devlettir. turkiye'de degil. turkiye'yi, eline ahır versen onu bile yonetmeyi beceremeyecek, sistemle/isleyisle uzaktan yakindan hicbir alakasi olmayan insanlar yonetiyor. dolayisi ile yonetilen halkin da vizyonu anca "aha simdi boku yedi" diyebilecek kadar genis oluyor.

    800 bin civarinda multeci dusundukleri soylendi gecenlerde. bu ne demek? hemen hemen 3 yillik goc ihtiycinin tamamini tek kalemde karsilamak demek. daha guzel olani ne biliyor musun? "bakin ben multeci aliyorum" imaji ile inanilmaz goz boyayip butun dunyada sempati kazandi. halbuki kendi isine de geliyor bu durum. evet hakli olunan taraflar yok mu? var. gelen insanlar (hakir gormeksizin) genel olarak egitimsiz, medeniyet hirkasini giyememis, gun gorememis ve bundan sonra yasayacaklari toplumun hayat standartlarina uyum saglamasi zor olan insanlar. ama bu demek degil ki alman duzeni bozulur. dunyaya yayilmis bir kalip var adamlarda "alman duzeni/disiplini" diye. daha ilk asamada egitim'in en yuksek payi alacagi sekilde cesitli alanlarda kullanilacak "11 milyar euro" butce ayrildi bile multecilere. bu ne demek biliyor musun? iste bu dunyanin en guclu ulkelerinden olmak demek. devlet demek. ben bu gelen insanlarin cocuklarini egitir, bir hic olacakken cikarir dunyaya sunabilecegin bilim adamlari, muhendisler, sanatcilar, zanaatkarlar yetistiririm demek. basarili olur, olamaz. bunu gorecegiz. ama sistem bu arkadasim. vizyon bu. misyon bu. anlatabiliyor muyum?

    turkiye'de ise bu tam tersi olarak isler. bilim adami, muhendis, sanatci, zanaatkar olacak insanlari, birer "hic" yapip birakir o ulke.

    sonra gelip buraya "aha almanya boku yedi" yaziyorlar.
    yav he he..

  • birisi de tivitır'da malum fotoğrafı paylaşıp altına;
    "murat yeğenini sert bi dille uyarıyor beyler ne var bunda" yazmış, ona üç saat güldüm*

  • vaaay, demek artık merkezde para verip troll'lük yaptırdıkları yetmiyor, yine para verip haberlerde figüran olarak da oynatıyorlar ha? dediğimdir. argümanlar ise 90'larda atatürkçü kesime yönelik ne varsa hep aynı. ne yazık ki sınıfta kaldın furkan. söylediklerinin çoğu da bence yalan. ayrıca dezenformasyon içerik ve manipülasyon amaçlı. işte bu yüzden, furkan gibiler bu tür yalanlara daha fazla devam edemesin diye, 24 haziran'da bunlara karşı o pusulalara mühürleri çatır çatır basacağız.

    ek: hahahahaha! millet başörtüsü taktı diye elektrik falan vermiş seküler kesim, atatürkçüler bunu yapmış. evet 250 watt'a ayarlayıp elektrik veriyorduk, hıhı! sandalyeye oturtup ayaklarına su döküp, suya elektrik veriyorduk öyle yanıyorlardı o zaman daha zevkli oluyordu... tövbe tövbe! furkan en sonunda kafası çalışan bir amcadan ağzının payını tepsiyle almış. yazık yine gelip sözlükte dezenformasyon başlıklar açmaya devam edecek.

  • duyguların belirli kalıplar altına alınamayacağı ancak bu kadar güzel anlatılabilir. benim için başyapıt.

  • ekmeğin küflenen yerini kesip atarsak kalanını güvenle yiyebilir miyiz?

    çok lezzetli olduğunu düşündüğümüz bir sandviçi ısırmaya hazırlanırken, ekmeğinin üzerinde yeşil yuvarlak bir nokta olduğunu fark ettiniz. ekmek küflenmeye başlamış! kararınız ne olur? küçücük bir küf yüzünden nefis bir sandviçi çöpe mi atmak mı yoksa küflü kısmı koparıp attıktan sonra sandviçi afiyetle yemek mi?
    bu makale, seçiminin doğru olup olmadığını merak eden okuyucular için yazılmıştır.

    küf ve mantar

    aslında küf de mantar ailesinin bir üyesidir. eğer küfe mikroskopla bakacak olursanız şekillerinin de mantara benzediğini görürsünüz. ancak mikroskopla bile küfün üzerinde yaşadığı yiyeceği istila eden köklerini görmek mümkün değildir.
    küflü kısmı kesip attıktan sonra küften hiç iz kalmadığını düşündüğünüz ekmeğin içi küf kökleri ile dolup taşıyor olabilir. buna ilave olarak küflü gıdalar bazı bakterilerin yaşaması için son derece uygundur.
    ekmeğimiz dilimlenmiş bir haldeyse sadece küflü dilimi atarak geri kalanını güvenle tüketebilir miyiz?
    ekmeğin dilimli olması küfün yayılmasını biraz azaltabilir ama bu yeterli değildir. çünkü muhtemelen ekmek poşetinin içi küf sporlarının dans pistine dönmüştür.
    küflü bir yiyecek söz konusu olduğunda nelere dikkat etmeliyiz?
    küflü yiyeceği koklamayın. solunum sisteminde sorunlara yol açabilir.
    küflü yiyecekleri atarken hayvanların ve çocukların ulaşamayacaklarından emin olmak için iyice sarın.
    küflenmenin oluştuğu yeri (buzdolabı, kiler vb.) küflü maddeleri attıktan sonra iyice temizleyin.
    küflenen malzemenin yakınında duran besinleri özellikle meyve ve sebzeleri kontrol edin.
    küflenen her şeyi atmak mı gerekir?
    özellikle yumuşak bir besin maddesinin küflenmesi durumunda, bu besinin tüketilmemesi gerekir. ancak lahana, havuç ve peynir gibi sert besin maddeleri söz konusu olduğunda küflü kısımdan sonra, yaklaşık 1 cm kalınlığında bir dilimin kesilip atılması ile kalan kısım tüketilebilir.
    örneğin, yoğurt, makarna, sütlü tatlı, fıstık ezmesi ve tencere yemeklerini küfü görür görmez atın. işte usda’ya (amerika birleşik devletleri tarım bakanlığı) göre hangi küflü yiyeceklerin yenilebileceği, hangilerinin atılması gerektiği ile ilgili liste
    küflü bir besin maddesi yersek ne olur?
    eğer küflü bir besinden yanlışlıkla bir lokma ısırırsanız büyük bir ihtimalle hasta olmazsınız. çünkü küflerin birçoğu zararsızdır. ancak bazı küf çeşitleri alerjik reaksiyonları tetikleyebilir, solunum sorunlarına yol açabilir. bazı küfler mikotoksinler üretirler. bu küfler hem hayvanlarda hem de insanlarda ölümcül sonuçları olabilecek ciddi rahatsızlıklara yol açabilir.
    özet olarak; yumuşak besinlerde görünen küflü kısmı atmak, küften kurtulmanızı sağlamaz. sert besinleri küflü kısmı atarak tüketmekse yumuşak besinlere göre daha güvenlidir. birçok küf zararsız olsa da hayati tehlike barındıran küf çeşitleri olduğu için küflü gıdaları tüketmek alınması mantıklı olmayan bir risktir.

    kaynaklar:
    usda
    youtube-science ınsider

  • gezi parkı eylemleri sırasında twitter’da destek tweetleri atıp, sonra silmişti. açıklama olarak da benim küçük çocuğum var demişti. “ulan bizim çocuğumuz yok mu, burada ölenler çocuk değil mi?” diye tepki gösteren levent kırcaya da ‘ihtiyar sen benim dengim değilsin’ diye cevap vermişti. böyle bir adamdır. hatırlatayım istedim.

    debeediti: levent kırca’ya saygıyla