hesabın var mı? giriş yap

  • başlığı açan yazarın kuran kursu terk olmasının verdiği heyecanla ortaya attığı iddia.

    ifadede hiçbir hata yoktur. birgün gazetesi doğru manşet atmıştır.

    hırsız diye okunur. tamamıyla doğrudur. aynı kelimenin arap harfleriyle hayırsız diye de okunabileceğini bilmeyecek kadar uzaksınız bu işlerden.

    doğrusu için;

    (bkz: dudayeva cehaleti)

  • kayınpederi bayburt’ta haydi şarkımızı söyleyelim mi diye bitirdi mitingi. hayatımda gördüğüm en güzel titanik göndermesi bu olabilir.

  • görsel

    fotoğraftaki çocukları hemen hepiniz görmüşsünüzdür... sosyal medyada mütemadiyen paylaşılan ve ''x lisesinden çanakkale'ye kafile halinde savaşmaya giden çocuklar'' diye paylaşılan meşhur fotoğraf. buna benzer üzerlerine üniforma giydirilmiş 14-15 yaşlarında çocukların çanakkale'de ciddi ciddi harp ettiği düşünülür. bu tarz paylaşımları bugün en popüler tarih sayfaları bile çeşitli mecralarda yapar ve herkes ''vah vah, çanakkale'yi böyle kazanmışız görüyor musunuz'' derler.

    arkadaşlar, lafı eveleyip gevelemeden direkt söyleyelim: 1. dünya savaşı boyunca tüm cepheler dahil, askere alınma yaşı en erken 18'di. 18 yaşından küçükler cepheye alınmıyordu. umumi olarak 20 yaş ve üstü alınırdı, mesela çanakkale savaşı'nda şehit düşen erlerin yaşları 21-28 arası değişkenlik gösteriyordu.

    bu fotoğraftaki çocuklar kim biliyor musunuz? bu çocuklar, kazım karabekir paşa'nın şark cephesinde şehit düşen askerlerin yetim kalan ve onlara sahip çıktığı çocuklardır... sadece türk değil, ermeni çocuklar da vardır içlerinde. hatta kazım karabekir paşa ''yetimlerin babası'' diye anılmıştır, paşanın ''çocuk davamız'' isimli neşrettiği bir kitabı bile vardır. görsel
    (bkz: görsel)

    söz konusu çocukların fotoğraflarının çekildiği tarih ise savaş sonrası döneme aittir: 1923... arkadaki tramvaydan da göreceğiniz gibi istanbul beyoğlu'nda tören yürüyüşü yaparlarken çekilmiştir fotoğrafları.

    peki bu iki ''asker''i bilmeyen var mı? hatta ''havacı subaylarımız, üstlerine giymeye düzgün üniformaları bile yokmuş'' denilen o meşhur fotoğraf: görsel

    bu iki kişi ne havacı, ne asker... üzerlerinde üniforma bile denemeyecek kepazelikteki kıyafetleri ikisi de farklı şekilde giymiş. birinin çantası sağından asılı, diğerinin solundan. birinin ceket düğmeleri farklı, diğerinin (kısa boylu olanın) karın kısmında altına tıkıştırdığı bir sürü yırtık pırtık kıyafet mevcut.

    bu iki arkadaş kim mi? 1918 senesinde, yani savaş bitiminde istanbul'da mütarekeye hazırlık olarak eşya indirip kaldıran, orda bildiğiniz hamallık yapan iki genç... kimi tarihçilere göre de hurda toplamakla görevliler, ama kesin olan şu ki bunlar asker değil. fotoğraf da çanakkale cephesi'nden değil. asker bir adam böyle üniforma bile diyemeyeceğimiz abuk subuk bir kıyafet giymez arkadaşlar, rezillik bu.

    söz konusu iki askerin fotoğrafını alıp çerçevelettirip resmi dairelere, iş yerlerine, işletmelere asanlar bile var! dönemin alman basınının ucuz propagandalarına ne de kolay düşüyoruz... sormadan, sorgulamadan.

    lütfen çanakkale savaşı için ''fakir'' ve ''çocuk'' edebiyatı yapmayı bırakın! çanakkale'de böyle bir fakirlik hiçbir zaman yaşanmadı. o ''sabah hoşaf, öğle boş, akşam yarım ekmek'' denen uydurma yemek listesinin de hiçbir gerçekliği yok.

    çocukların sistemli şekilde cepheye sürüldüğünün de hiçbir belgeli-bulgulu kanıtı yok... bu kadar kanlı bir muharebede zaten 14-15 yaşında bir çocuğun işi olamaz, bırakın tarihi falan. düz mantık düşünseniz ordan bile çıkartırsınız. iki taraftan da askerlerin yeri gelip gırtlak gırtlağa mücadeleye girdiği bir harpten bahsediyoruz, çocuğun böyle bir savaş ortamında ne işi var?

    çocuk asker edebiyatı yapmak şehitlerimize saygısızlıktır. madalyonun öteki tarafından baktığımızda ''bizim onca erimiz, askerimiz, subayımız hiçbir şey yapamadı, o kadar aciz duruma düştük ki çocuklara kaldık...'' demektir!

    lütfen bu tarz bilimsel dayanağı olmayan şehir efsanelerine ve duygusal paylaşımlara izin vermeyin. yıllardır bu şehir efsanelerini anlatmaya çalışıyorum insanlara ama bazıları inatla devam ediyor aynı saçmalıkları paylaşmaya.

    debe eklemesi: bu tarz konuları tarihi bölge içinde de anlattığım ve genelde çekim için anzak koyunu tercih ettiğim kanalıma gelmek isterseniz: https://youtube.com/c/enderözgün

    bunlar da diğer ufuk açıcı birkaç yazım:
    türkiye'den neden filozof çıkmıyor: (bkz: #130676418)
    mehdilik kavramı nasıl ortaya çıktı: (bkz: #131479102)

  • bir kesimi aşağılayıp tutuklanmak normalse, cumhurbaşkanı'nın yüzlerce kez tutuklanması gerekirdi. halkı kin ve düşmanlığa sevk ettiği yüzlerce konuşması var kendisinin... türkiye'de adalet gerçek suçlular için işlemiyor malesef.

    tanım: kaypak bir tespit.

    debe editi: başlık başa kalmış.

  • adam açık açık hdp’nin oylarıyla kazanmaktansa hiç kazanmamayı tercih ettiğini söylüyor. biz etmiyoruz kardeşim. bu iktidardan da, senin gibi adamlardan da bıktık, sizin gibilere tahammülümüz kalmadı. seçime 2 aydan az süre kala böyle açıklamalar yapmanın amacı ne?

    biz bu yönetimin değişmesini istiyoruz. hdp’liler de aynı şeyi istiyor diye bizim istediğimiz şey yanlış mı oluyor? bi düşün şu milletin yakasından be!

  • pirom allahını seveyim senin seçim sonucu ne olursa olsun sen hakikaten güzel bi adamsın

    “soğan, cücük hakaretleri ediliyor. soğan kafalı diye paylaşım yapıyorlar. ben neyin huzurundayım biliyor musunuz? eskiden bunları sureti bizlerden görünenler yapardı. makarnacı, kömürcü diye alay edilirdi fakirle fukarayla. çok şükür onları aramızdan uzaklaştırmayı başardık.

    çok zor oldu ama başardık, vallahi de billahi de. biz halkçı olma mücadelesi verdik ve kazandık. saraylılar ise zenginleşti. çok zenginleşti. artık fakirle fukarayla alay ediyorlar. soğan, peynir, yağ onlar için komik şeyler. allah'ımıza şükürler olsun ki, biz değiştik.”

    o kadar güzel o kadar net bi ifade ki bu , türkiye cumhuriyetinin kurucu iradesi cumhuriyet halk partisi kuruluş kodlarına döndü bir avuç elitin marjinalin elinden alınıp hemen her kesimin rahatlıkla temsil edildiği ve görüşlerinin ifade edildiği bir parti haline getirildi ve bu devrimin öncüsü de sayın kemal kılıçdaroğlu'dur

    açıkçası güzel ülkem adına çok umutluyum be sözlük

  • trabzon'da seçim çadırını vatandaşların tepkisi üzerine kaldıran hüda-par, aynı yerde yine seçim çadırı kurulması sonrası gerginlik yaşandı.
    "biz şeriatçıyız" diyen primata halktan gelen "biz cumhuriyetçiyiz lan" tepkisi de güzel. trabzon'da gerçekleşmesi daha da umut verici.

    kaynak

  • uçak kazalarında yolcuların hangi bölgede bulundukları, hayatta kalma ihtimallerini etkileyebilir. genel olarak arka kısımlarda oturan yolcuların kaza sonrası hayatta kalma olasılığı daha yüksek olabilir. bu durumun arkasında birden fazla neden bulunmaktadır.

    birincisi uçak kazaları genellikle iniş veya kalkış sırasında meydana gelir. uçaklar yere yaklaşırken veya havalanırken düşük hızlarda seyrederler. bu durum, uçağın çarpması veya yere düşmesi durumunda etki kuvvetini azaltır. bu nedenle arka kısımlarda oturan yolcular, uçağın yavaşlayarak daha düşük hızlara ulaştığı bu bölgede bulundukları için daha az şiddetli bir çarpışma riski taşırlar.

    ikincisi uçak kuyruğa doğru ilerledikçe kabin genellikle daha geniş hale gelir. arka bölümdeki yolcuların daha fazla boş alan ve hareket özgürlüğüne sahip olmasını sağlar. kaza sonrası tahliye süreci daha geniş bir kabin alanında daha etkili bir şekilde gerçekleştirilebilir. ön kısımlarda ise yolcuların daha sıkışık bir alanda bulunma ihtimali daha yüksek olabilir.

    üçüncüsü uçaklarda bulunan motorlar ve yakıt depoları gibi büyük yapılar genellikle kanatların altında veya gövdenin ön tarafında yer alır. bu nedenle uçağın önden bir engelle çarpışması durumunda daha fazla yıkım meydana gelebilir. arka kısımlarda ise genellikle daha az büyük yapı bulunduğundan, çarpışmanın etkisi daha az olabilir.

    uçak kazalarının sonuçları her zaman kesin bir şekilde tahmin edilemez. her kaza durumu farklıdır ve faktörler karmaşık bir şekilde birbirine karışabilir. uçak tasarımı, kabin düzeni, çarpışmanın açısı ve hızı gibi birçok değişken, sonuçları etkileyebilir. bu nedenle uçaklarda bulunan herhangi bir koltuğun tamamen güvenli olduğunu söylemek zordur. önemli olan uçuş ekibinin verdiği talimatlara uymak ve güvenlik önlemlerine dikkat etmektir. belki ufkunuzu iki katına çıkarmaz bu bilgi ama çıtır bilgi olarak dursun aklınızda.

  • üzerinde tartışılması gereken haktır.

    her ay maaşlardan hatrı sayılır bir tutarda sgk primi ve işsizlik sigortası primi kesiliyor. vaadedilen ise 65 yaşında verilecek kıytırık bir maaş.

    onun yerine özel sağlık sigortası yaptırıp kalan tutar bireysel emeklilik sistemine aktarılsa 56 yaşında devlet katkısı ve yatırım getirisi ile birlikte tatmin edici bir tutar ele geçecek ve birikim yapmanın bir anlamı olmuş olacak.

    isteyen sgk sisteminde kalsın isteyen de kendi geleceğini kendisi planlasın. kimse 40 yaşında emekli olan birinin ya da yeşil kart adı altında devleti sömüren tiplerin masraflarını karşılamak zorunda değil.