• yasmin levy şahanemizin, mano suave isimli adlı albümünün en leziz kayıtlarından birisidir.
    insanda loop'a alıp dinleme isteği yaratan bu ayrılık şarkısının sözleri yüksek derecede depresiftir.
    bir irvayete göre sözlerinin ingilizce versiyonu şöyledir:

    when your mother gave to the world
    she did not give you a heart for a second love.
    goodbye my dear
    i don't want to live because you embittered my life.
    go and look for another love
    knock on other doors
    wait for another passionate love
    as for me- you are dead.
  • (bkz: adio querida)
  • elveda, elveda sevgilim..
    yasamak istemiyorum; cünkü sen bana hayatı zehir ettin..
    annen seni dünyaya getirdiğinde,ikinci bir kere sevebilecek kalbi vermemiş..
    elveda, elveda sevgilim..
    git ve kendine başka aşklar ara,başka kapilari çal,
    tutkulu başka bir aşkı bekle..
    benim için öldün sen..
    elveda, elveda sevgilim..yaşamak istemiyorum;
    cünkü sen bana hayatı zehir ettin..

    yağmurlu bir istanbul akşamüstünü ayrılıkla taçlandırırsınız yasmin levy sesiyle bu şarkıda....

    hatta aynı hüzne gark olunsun deyü buyrun burdan yakın kalplerinizi: http://www.dailymotion.com/…-levy-adio-kerida_music
  • karsu dönmez'in ilk albümünün son sıradaki parçası. güzelde olmuş hani.
  • - bu şarkı "elveda" diyor. geçmişinizde yaşadığınız her türlü olumsuz olaylara siz de elveda diyebilir misiniz?
    gözlerinizi kapayın, ister gökyüzünde uçan bir kuş olduğunuzu düşünün, ister denizde bir balık...
    müziği dinleyin. neler hissettiğinizi ve duygularınızı yazın.

    eğer siz de olumsuzluklara elveda diyebiliyorsanız mutluluğu yakalayabilecek durumdasınız demektir. eğer kendinizi müziğin ritminde mutsuz, yalnız, karamsar hissettiyseniz ve kuş ya da balık olarak aklınıza olumsuz bilgiler geldiyse, bunları neden ürettiğinizi ve onlardan uzaklaşarak mutsuzluklarınızın üstüne nasıl gidebileceğinizi düşünüp, duygularınızı hissedip, bunları yazın.

    ----------------------------------

    - ankara'da bu sabah hava parçalı bulutluydu, güneş zaman zaman yüzünü gösterip kayboluyordu. son bir saattirse bulutlar arttı, güneş ortalarda yok. gökyüzü " belli olmaz, 1-2 saat içerisinde yağabilirim de, yağmayabilirim de... " diyor. oysa yakınlarda bir yerlere yağdığına eminim. pencereden kafamı uzattığımda o kokuyu alabiliyorum çünkü...

    şarkıyı açtım, yatağıma uzandım. yattığım yerden gökyüzünü görebiliyorum. balık olmayı hiç düşünmedim. su görüş alanımı daraltıyor, zaten korkuyorum da... o yüzden kuş olmayı tercih ettim. ama öyle kartal, şahin türünden, çok iddialı bir kuş değilim. serçe olmak da istemedim. o kanatlarla çok uzaklara uçamayacağımı düşündüğümden... en iyisi ben turna olayım dedim. insanlar turnaları sever, şans getirdiğine inanırlar. turnalar sevdiğine ölesiye sadık, gururlu kuşlardır.

    müzikle birlikte havada süzülmeye basladım. bir sağa bir sola... bazen taklalar atıyordum. bazen hız yapıp, bazen yavaşlıyordum. kimi zaman alçaktan uçtum, daha iyi görebilmek için dünyayı... bir evin bahçesinde sağa sola koşturan çocuklarla, harıl harıl üzerinde bembeyaz bir örtünün serili olduğu kocaman bir sofra hazırlayan büyükler gördüm. hepsinde sevinçli bir telaş vardı.

    başka bir evin önündeki kaldırımda bir çocuk oturmuş yüzünü avuçlarına saklamış ağlıyordu. hemen arkasına konup, gagamla dürttüm onu... sustu. bana döndü. her sey yoluna girecek demek istedim, diyemedim tabi; sonucta ben sadece bir kuştum. gözlerinin içine baktım, sanırım o anladı ne demek istediğimi...

    başka bir yerde rengarenk çiçeklerin ve ağaçların çevrelediği küçük bir ırmağın kenarında su molası verdim. hem kana kana içmek, hem de kendimi buz gibi suya sokup serinlemek için. karşı kıyıda biri kız biri erkek iki yeni yetme, kenardaki irice bir taşa oturmuş, pantolon paçalarını dizlerinin üzerine kadar sıyırmış halde çıplak bacaklarını ırmağa sallandırmakla meşgul... arada bacaklarını sudan hızla çıkarıp aynı hızla sokarak birbirlerinin üzerine su sıçratıp cilveleşiyorlar.

    sonra bir mezarlığın üzerinde uçuyorum. ben hiç çirkin bir mezarlık görmedim. insanlar en kötü şartlarda ve acılar içinde yaşasalar da, iyi kötü bir mezarları olur. yaşarken kimse yüzüne bakmasa, bir lokma ekmek vermese de öldüğünde seni gömecekleri bir mezar daima bulunur. senin için gelmeseler de yanında yatan bir başka ölüye ziyarete gediklerinde senin mezarına da çiçek diktikleri, su döküp dua okudukları görülür. sırf kendininkinin mezarı kötü görünmesin diye olsa da, yaşarken görmediğin ilgiyi ölünce görürsün. insanoğlu şekilcidir çünkü. dostlar alışverişte görsüncüdür... mezarlıklar belki de insanların çarpılırız korkusundan kesemediği yıllanmış ağaçlar, rengarenk çiçeklerle doludur. insanların ölümlü olmasi iyi bir şey... hiç ölmeyeceğini bilen insanlarla dolu bir dünya fikri korkutucu geliyor bana... ben işte o ağaçlardan birine konup mezarlığın o sessiz ve huzurlu ortamının biraz tadını çıkardım. sonra tekrar uçmaya basladım...

    ancak yasmin'in sesi çok fena... bu kadın şarkı söylemiyor müzikle birlikte ağlıyor gibi... hangi arada oraya gelip yerleştiğini bilmediğim, bazen kısa süreliğine kendini unutturan, ama genelde orada olduğunu hep hatırlatan boğazımdaki düğüm biraz daha büyüdü sanki... çene eklemlerinden aşağıya doğru bir sızı ve uyuşukluk süzüldü sonra... gözlerim uzun zamandır bakmak dışında ekstra mesai yapmıyor. gözyaşlarıma aşırı düştüler, nedense vedalaşmak istemiyorlar. gözleri dolup dolup içine akıtanlardan olup çıktım. yasmin'in sesine sağdan soldan birer damlası feda edilirdi ama... ne yalan söyleyeyim, ben de öyle yaptım.

    ben yaşadıklarımı iyi kötü, güzel çirkin diye ayırmam. hepsi benimdir ve beni ben yapan şeylerdir. o yüzden hiçbiriyle tam anlamıyla vedalaşamam. bu demek değildir ki ileriye doğru uçmayacağım, yeni yerlere kanat çırpmayacağım. nereye gittiğim değil, nasıl gittiğim önemli, nereye baktığım değil, nasıl baktığım... yaşlanmış hissediyorum kendimi... yine de bunu acıyla söylemiyorum. çünkü;

    yaşadım ki; yaşlandım...
    biraz daha yaşayacağım;
    daha çok yaşlanmak için...
  • yaşadıklarını iyi, kötü, güzel, çirkin diye ayırmak istemeyen uzatmalı çaylak...

    2011'den bu yana beklemekte yazar olmayı...
  • dinledikçe insanın içini parçalayan, insanı gözyaşlarına boğduran harika bi' yasmin levy şarkısı..

    adijo, adijo kerida
    no kero la vida me l'amargates tu
    tu madre kuando te pario te kito almundo
    korason eja no te dio para amar segundo
    korason eja no te dio para amar segundo
    adijo, adijo kerida
    no kero la vida me l'amargates tu
    va bushka te otra amor
    aharva otras puertas
    aspera otra ardor ke para mi sos muerta
    aspera otra ardor ke para mi sos muerta
    adijo, adijo kerida
    no kero la vida me l'amargates tu...
  • küllerim savrulup karışırken denize,yasmin levy'nin söylemesini dilediğim şarkı.rüzgar taşısın sesini,sözlerini ve küllerimi.
  • dinlerken sevişmeyi en çok istediğim parçalardan...
hesabın var mı? giriş yap