hesabın var mı? giriş yap

  • olm size bir sey diyim mi. format falan da umrumda degil artik. bodos yaziyorum. yaklasik 2 saat once polis uzerimize oldurmeye geldi. sersemletici ses bombalari, araliksiz saatlerce biber gazlari, tazyikli su... yine de istiklaldeydik fakat en son uzerimize oldurmeye geldiler. gaz bombasi atmadilar. gaz bombasi ile ates ettiler. gozumle gordum. binalara da attilar. tunele kadar surduler bizi. ınsanlar korkudan birbirini ezecekti. ama herkes sagduyulu davrandi. kizlari cocuklari korudu millet. herkes yardimlasti. ve sadece istiklalde benim orada bulunduğum 6saat 7saat boyunca 200 binden fazla insan vardi. bizi oldurmeyi goze almislardi olm. bunu unutma. ne olursan ol. hicsevme beni. ama bil bizi oldurmeyi goze almislardi.

    edit : kefal ispiyoncu. kafanı kullan azıcık.

  • şimdilerde aklım hep uzun uzun yürümekte. istifa etsem ve yürümeye başlasam. bacaklarım daha fazla gidemeyecek hale geldiğinde dursam, çadırımı kurup uyusam. sabah yeniden yürüsem. çok uzaklara. yollarda yeni insanlarla tanışsam, yeni evler, ağaçlar görsem. yeni böcekler, çiçekler, meyveler, taşlar, çitler, bahçeler, çocuklar. çalıştığım kadar çok yürüsem. iki katını yürüsem. bilgisayara kaç saat baktıysam onun 5 katı kadar çok gökyüzüne baksam. ne kadar çok rapor hazırladıysam o kadar çok ayakkabı eskitsem, parçalansa hepsi ayaklarımda. parçaları yollara düşse. şirkette kaç bardak çay-kahve içtiysem 10 katı kadar su içsem, tatlı su, serin su. hep kurtulsam o kahvelerden. yıkansam. nefes alsam sonra. şehirden ve pencereleri bile açılmayan ofisten kurtulduktan sonra karnım davul gibi şişene kadar büyük nefesler alsam. ciğerlerime gökyüzü dolsa. mavi olsa hep. hava ısınsa, hava soğusa. çok rüzgar çıksa, uçarak yürüsem bazen, tutunamasam yere bir türlü. güneş yaksa, gözlerimi açamasam. günlerce yağmur yağsa, kıyafetlerim kurumaya fırsat bulamasa. ben yürüsem yine. üşüsem, hızlı yürüsem. daha da hızlı yürüyünce geçse üşümem. dayanamayınca çadırımı kursam. küçük zaten çadırım, orada kendi nefesimle ısınsam, uyusam. düşünsem, düşünmesem. toprağa yatsam, avuç içlerimi yere bastırsam, bıraksam kendimi öylece saatlerce. sonra tekrar yürüsem. hiç gitmediğim ülkelere. hiç görmediğim insanlara. burada böyle duruyor olmanın acısını çıkarsam. belki o zaman pişmanlığım azalır. ömrümü böyle saçma bir şekilde harcıyor olduğuma daha az üzülürüm. belki iyi ki doğmuşum derim. iyi ki yaşamışım, ne de güzeldi derim.

  • hasan ali yücel'in hatıralarını okurken öğrenilen bilgidir.

    yücel'in milli eğitim bakanı olduğu sıralarda bir dilbilimci onu ziyaret edip gün isimlerinin türkçe olmadığını bunları değiştirmek gerektiğini söylemiş.

    pazar, pazartesi, çarşamba, perşembe kelimelerinin farsça;

    cuma ve cumartesinin arapça;

    salının türkçe,

    olduğunu söylemiş ve bu durumu yüz kızartıcı bulduğunu ifade etmiş.
    bakan yücel' e teklif ettiği kelimeler ise şunlarmış;

    pazar - gezgün

    pazartesi - ongun

    salı - işgün

    çarşamba - güçgün

    perşembe - koşgün

    cuma - yorgun

    cumartesi - bitgün

    ne diyeyim iyi ki kabul edilmemiş.*

  • az önce denk geldik kendisiyle. kimbilir kaç yıllık para.
    " güldüm.. "

    eve gelip televizyonu açtım, haberler var.
    " fetö operasyonu kapsamında 40 kişiyi daha almışlar. 32 tanesi asker."

    sonra tanıdık bir ses duydum. mâlum bir ses..

    " bağımsızlığımıza kasteden bu alçaklarla muhattap olmuş, onlara çanak tutmuş herkesten hesap soracağız. " diyordu o mâlum ses..

    "vay be" dedim, helal olsun..

    sonra cebimdeki para aklıma geldi. çıkartıp tekrar baktım.
    " güldüm.. "

    ulan hepiniz ordaydınız be!!

  • şu an başkanlığı destekleyen ve yeni anayasayı savunan insanlara basit iki soru soracağım:

    - allah sevenlerine bağışlasın ama referandumdan evet çıktığı günün ertesinde olduya erdoğan öldü, şu an vermeye çalıştığınız tüm yetkileri yeni cumhurbaşkanına verebilecek misiniz?

    - erdoğan başkan oldu, 15 sene başkanlık yaptı filan neyse bıraktı.. yerine bugün cehape dediğiniz zihniyette birisi geldi ve şu an vermeye çalıştığınız tüm yetkilere sahip oldu, o zaman ağlamayacak mısınız adalet diye?

  • tasarım falan bunları beğenmeyebilirsiniz dostlarım fakat bu yapı sayesinde verilen linklerden dikkatimi çekenleri sizlere aktarmak istiyorum :

    -yazların aşırı sıcak, kışların ayaz soğuk geçtiği, gece gündüz ısı farklarının çok olduğu, yağışlı geçen ilkbahar aylarında yağmura maruz kalması göbekli tepe kalıntılarını ister istemez kötü etkileyecekti eğer üst örtü yapılmasaydı.çünkü gündüz yazın sıcaklık 50 dereceye kadar çıkabiliyor ve o taşlar kızıyor. gece ise birden düşüyor ve taşların ufalanmasına neden oluyordu. şimdi gölgelik taşların bu kadar aşırı kızmasını engelleyecek ve kireç taşı olan göbekli tepe kalıntılarını eritecek yağmurdan koruyacak.

    -böyle havaya fırlatılmış pizza gibi bir şekle sahip olmasının sebebi ise göbeklitepe'nin bulunduğu germüş dağ (aslında tepe) sırasının urfa'nın en yüksek yeri olması ve özellikle kışın sert rüzgar ve fırtınaya maruz kalması.

    -şiddetli rüzgarda üst örtünün uçmaması için böyle kanatvari bir tasarım yapıldı. hava sirkülasyonu kolaylaşıp, yelken etkisi yapmıyor ve üst örtü kaldırıp atmıyor böylelikle.

    yazan arkadaş: https://twitter.com/gezsenanadoluyu

    açıkçası amacına uygunluk açısından gayet güzel düşünülmüş bir yapı fakat isterdim ki ortamın rengine göre uygun renkler seçilsin ve yapıya bu konuda da özen gösterilsin. hayırlı olsun demek düşer :)

  • bir ağacın yaşam süresidir. insan ömrünü ikiye-üçe-beşe-ona katlayabilir.

    bazı ağaçların ortalama ömürleri:
    şeftali: 30 yıl
    vişne: 40 yıl
    ayva: 50 yıl
    kiraz: 60 yıl
    kavak, söğüt: 100-150 yıl
    fındık: 150-200 yıl
    armut: 300 yıl
    zeytin: 400-500 yıl
    ceviz: 500 yıl
    kayın: 900 yıl
    çınar, sedir, meşe, ıhlamur, köknar: 1000 yıl

    dünyanın en yaşlı porsuk ağacı zongulduk'ta yaşıyor. 4113 yaşında. bronz çağında filizlendiği söyleniyor. koruma altına alınmış geçen senelerde.

    dünyanın en yaşlı ağaçlarından biri isveç'te yaşıyor. 9500 yaşında. "old tjikko" ismini vermişler bu ağaca. işte old tjikko.

    tek bir kök ile büyüyerek koskoca orman oluşturan, abd'nin utah eyaletinde yaşayan "pando ağacı"nın en az 80.000 yaşında olduğu söyleniyor. hatta bu pandonun yaşının 80 bin ile 1 milyon yıl arasında olduğu tahmin ediliyor...

  • doğru kişi diye bir şeyin olmadığını ve günümüzde herkesin her şeye katlandığını, evlilerin hepsinin mutsuz olduğunu fark eden insan dolayısıyla hiç evlenmeyecekmiş gibi hissediyor. kötü bir duygu değildir, evli olup mutsuz olmak mı yoksa hiç evlenmeyecekmiş gibi hissetmek mi deseler kuşkusuz hiç evlenmeyecek gibi hissetmeyi seçerim

  • dün los angeles’ta walmartta dolaşırken yanıma bir kadın geldi ve aşı olup olmadığımı sordu ve eğer olmadıysam hemen ücretsiz yaptırabileceğimi söyledi. amerika vatandaşı değilim sadece bir kaç günlüğüne iş için geldim yine de yaptırabilir miyim diye sorduğumda da pasaportum yanımdaysa yine ücretsiz olarak yaptırabileceğimi söyledi. ülkemizde ilk dozu yaptırmış insanlara dahi ikinci doz aşıyı zamanında planlayamayan yetkililerin süreci çok iyi yönettiğini iddia edenler var hala o yüzden paylaşmak istedim.

  • bir gün yaralı bir kuş hz. süleyman aleyhisselama gelerek, kanadını bir dervişin kırdığını söyler.
    hazreti süleyman aleyhisselam dervişi hemen huzuruna çağırtır.
    ve ona sorar;
    “bu kuş senden şikâyetçi, neden kanadını kırdın?”
    derviş kendini savunur;
    “sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim. önce kaçmadı, yanına kadar gittim, yine kaçmadı.
    ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. tam yakalayacağım sırada kaçmaya çalıştı, o esnada kanadı kırıldı.”
    bunun üzerine hz. süleyman kuşa döner ve der ki;
    “bak, bu adam da haklı. sen niye kaçmadın? o sana sinsice yaklaşmamış. sen hakkını savunabilirdin.
    şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikâyet ediyorsun?”
    kuş kendini savunur.
    “efendim ben onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. avcı olsaydı hemen kaçardım. derviş olmuş birinden bana zarar gelmez, bunlar allah’tan korkarlar diye düşündüm ve kaçmadım.”
    hazreti süleyman aleyhisselam bu savunmayı doğru bulur ve kısasın yerine getirilmesini ister.
    “kuş haklı, hemen dervişin kolunu kırın” diye emreder.
    kuş o anda;
    “efendim, sakın öyle bir şey yaptırmayın” diyerek öne atılır.
    “neden?” diye sorar hazreti süleyman.
    kuş sebebini şöyle açıklar;
    “efendim, dervişin kolunu kırarsanız, kolu iyileşince yine aynı şeyi yapar…
    siz en iyisi mi, bunun üzerindeki derviş hırkasını çıkartın… çıkartın ki, benim gibi kuşlar bundan sonra aldanmasın.”

  • 5 lt yağ 200 tl
    benzin 20 tl

    temel ihtiyaçlar bunlar ve bunların pahalı olmasının tek sebebi sen ve tanrı kompleksin.

    yenileceksin erdoğan, öyle tanrı kompleksiyle gidemeyeceksin bu dünyadan. o kompleksini yok edeceğiz. sonra seni ilah zanneden güruhlar kaçacak delik arayacaklar.

    eylül ayında alabileceğim 200bin tl'lik araba şuan 500bin tl. bunun sebebi de sensin.
    sen bu ülkedeki 84 milyon insanın hayallerini yok eden şahıssın.

    daha önce yazdım ama mahkeme kararıyla sildirdin, tekrar yazayım. sana kinim çok büyük. seni unutturmayacağım, göçüp gitsende asla ve asla seni unutturmayacağım..

    rezilliklerinle anılacaksın her zaman bu ülkede.

    tanım: türkiye cumhuriyetinin gelmiş geçmiş en kötü yöneten cumhurbaşkanı.

  • bir araba alırken bir tane de devlete alıyorsun, yetmiyor. 20 yıldır deprem vergisi ödüyorsun, yetmiyor. yurtdışına çıkayım diyorsun, devlet makas kesmiyor parası alıyor onu alıyor bunu alıyor yetmiyor. deprem oluyor yıllarca zillet dediği kesimden tek yürek adı altında para istiyor. para istediği kurumlarda imam hatipli liyakat abidesi yöneticisi olan afad ve vergi kaçırma değil kaçınma diyerek istifa edeceği yerde milletle taşak geçen kızılay.
    ben şahsen nakdi yardımımı ahbap üzerinden ayni yardımımı barolar üzerinden gerçekleştirdim.