hesabın var mı? giriş yap

  • - sayid kardeş, seni yakın gördüm ondan anlatıyorum, dinle hele.

    - domuz bana ters locke birader, kusura bakma

    - o gemi batar söyliim.

    - sawyer senin aklını alırım, delikanlı mısın lan!

    - bu adada gömülü hazine var mıdır acaba?

    - japon yenge ilhan mansız'ı bildin mi sen?

    - boy veriyorum!!

    - mis gibi yahu buralar, dönüp de ne yapacağız.

  • bildigin avarel. nasil bir kafayla tum amerikada "turk kahvesi" olarak bilinen kahveye "greek" demistir bilemiyorum. 2 senedir amerikadayim bir kere greek coffee diyeni duymadim ama herif amerikanin en cok izlenen programinda reklamini yapiyor.

    tam bir gerizekalilik.

    edit: gg sebebiyle ispiyonlamayi dusunen arkadaslar, yapmayin, etmeyin. ben de amerika'dayim bu adam da amerikada ve amerikada birine gerizekali dedim diye o kisi bana dava acmaz. yani demem o ki birakin sikayetci olacaksa sozluk yonetimi ip adresimi kendisine versin. olmadi gider mahkemede kendimizi savunuruz.

  • ya hakkinda soyleyebilecegim tum gg ifadeleri bi tarafa birskirsam, samimi bi merakim var onla ilgili...

    dunyanin 7. zengin lideri bu adam. ıngilitere kralicesinden zengin filan.

    oturabilecegi en ust kademede, cumhurbaskanligi makaminda olturuyor... ogullari kizlari birer sehzade adeta filan.
    1000 odali saray bile yapti lan adam kendine....

    hayattan benim de, coklari gibi anladigim su,
    sagligin huzurun mutlulugun var, sevgi dolu bir ailen ve basinin ustunde iyi kotu bi dam varsa, eyvalla iste abi... budur hayatin varip varabilecegi en guzel nokta.

    bu adamda fazlasi, coooook daha fazlasi var.

    ama doymuyor. ınanilmaz. oglu 18. gemisini aldi. kendine cumhurbaskanligi yetmedi, baskanlik istiyor...

    bu hirsin, bu ihtirasin, bu motivasyonun kaynagi nedir aga? naabiyon sen?

    ıste bu soruyu sordugumda, o deli buyuk mal varligi, makami, osu busu miniminnaciklasiyor gozumde.

    nasil buyuk bir aclik ki bu, hicbir sofra doyuramiyor seni demek.
    ıcinde nasil bi bosluk, issizlik varsa artik, hicbir makam, mevki tatmin edemiyor.

    baskanliktan sonra ne var sirada? halifelik mi?
    doyacak misin o zaman?

    gercekten acinasi bir ihtiras... dunyanin en muhtesem sofrasinda doyamamak... tatmin dolu bi insan gibi isinamamak... soyle bir arkana yaslanip gulumseyerek nefes alamamak...

    bir insan icin en buyuk ceza, bu buyuk tatminsizliktir. dunyanin tumune de hukmetsen, kendi icinin boslugunda ezilen bir zavalli olma hali aslinda...

    bizim de sanssizligimiz, kendi ezikliginden oturu doyamayan bir ihtirasi, "kudret, karizma, guc" zannedecek kadar hadim idraklerin iradesine boyun egmek durumunda kalmamiz...

  • beni de yanına çırak alır mı diye merak ettiğim kişi.

    --- spoiler ---

    durmadan para sayıyordu nihat,
    makine yeter diyordu, makine yorgun, makine argın,
    makine terli...
    fakat durmuyordu nihat, saymaya devam ediyordu!

    --- spoiler ---

  • şu an apple ve büyük geliştiriciler arasında bir savaş yaşanıyor.

    savaşı anlamak için nereden nereye geldiğimizi kısaca özetleyelim.

    apple, app storeu çıkarmadan önce ilk akıllı telefonlar varken bu cihazlara uygulamalar operatörler üzerinden satılıyordu.

    yaşı yetenler hatırlayacaktır, eskiden oyun ve melodi yüklemek için 2465 gibi numaralara sms yollanırdı ve ücret kontörünüzden düşer yada faturanıza yansıtılarak cihazınıza yükleme yapılırdı.

    operatörler bu alınan ücretin %87.5'ine kadar olan kısmını alırdı %12.5'ini de geliştiriciye aktarırdı. evet, operatör paranın neredeyse tamamını alıyordu ama çok az firma ile çalıştığından dolayı operatör ile çalışma fırsatı yakaladığınızda iyi paralar kazanılabiliyordu. tabi fiyat v.s. üzerinde bir sözü de yoktu, operatör ne derse o.

    evet, kablo ile de app yüklemek mümkündü ama buradan satış yapmak pek olası değildi çünkü işin ödemesini almak, faturasını kesip yollamak en az kullanıcıyı sizden bir şey almaya ikna etmek kadar da zordu.

    bir diğer alternatif de tabi premium numaralar üzerinden fahiş fiyatlar ile kullanıcıyı tokatlamak vardı. 85-90 arası doğanların bir çoğunun başına logo yapma programı ile telefon faturalarını şişirip babası ile papaz olma hikayesi geçmiştir.

    2007'de apple iphone'u çıkardığında appstore'u yoktu, hatta steve jobs javascript ile cihaza web app geliştirilmesini tavsiye ediyordu ama ilgi o kadar fazlaydı ve bazı insanlar eldeki imkanlarla iphone'a app geliştirmeye kalkışınca apple bu iddiasından döndü ve 2008 senesinde appstore'u tanıttı: https://www.youtube.com/watch?v=xo9cke_fch8

    appstore başlı başına en az iphone'un kendisi kadar bir devrimdi. apple daha önce mümkün olmayan şu şeyleri yaptı:

    - ilk defa merkezi bir uygulama yükleme merkezi oluşturuldu ve burada uygulamaların tanıtımı yapılıyordu. yani kullanıcılar artık tv reklamlarından gördüğü kadarını satın almak zorunda değildi, geliştiriciler de kullanıcılarına ulaşmak için reklam vermek zorunda değildi.

    - apple uygulamanın cihaza yüklenmesi için tüm teknik altyapıyı sağlıyordu, yani hosting v.s. apple'ın sorumluluğundaydı

    - apple tüm faturalandırma ve ödeme işleme sorumluluğunu üstlendi ve bunun için sadece %30 komisyon alacaktı, isteyen herkes senelik 100$ ödeyerek geliştirici programına katılabilecekti. bu inanılmaz devrimsel bir şey oldu çünkü komisyon neredeyse %90'dan %30'a indiği yetmezmiş gibi geliştiricilerin neredeyse tüm dünyaya satış yapma fırsatı veriyordu. yani tek tek operatörle anlaşma yapmanıza gerek yok, tek tek kulanıcılara fatura kesmenize gerek yok! normalde böyle bir şeyin altından ancak global firmalar kalkabilecekken birden bire amatör geliştiricilerin bile yapabileceği bir şeye dönüştü.

    - apple tüm uygulamaları inceleyerek yayına alacağı için güvenli bir ortam sağladı. yani öyle eskisi gibi bir app yükledim telefon faturası kira gibi geldi durumları olmayacaktı, kullanıcının bilgileri çalınmayacaktı. bu kullanıcıların "başıma bir iş gelir mi" korkusu olmadan app yüklemesine fırsat verdi ve 2008'den günümüze bir app furyası başlattı.

    - ödemeyi apple aldığı için müşteri de apple ile muhatap oluyordu, bu müşterinin kredi kartı bilgilerini sadece tek bir yere verdiğinden ve bu yerin(apple) sorgusuz sualsiz iade yapmasından kaynaklı olarak güven ortamı oluşturdu ve insanlar sadece ücretsiz uygulamaları değil, ücretli uygulamaları da korkmadan satın alıyordu. bu yıllık on milyarlarca dolarlık uygulama satılmasının yolunu açtı.

    apple ilk başta uygulamanızın yayınlanması için çok az kural koymuştu, porno olmayacak cihaza zarar vermeyeck kullanıcıyı kadırmayacak v.s. porno tabi hassas bir mesele ama apple pornoya yer vermeyeceğini, porno içerik üretenlerin içeriklerinini kullanıcılarına tarayıcıdan ulaştırmasını tavsiye etti. özetle apple, appstore'un aile dostu risksiz bir ortam olması için ne gerekiyorsa yapacağını söyledi.

    tabi çok geçmeden geliştiriciler sıkıntı yaratabilecek app'ler ile gelmeye başladılar.

    ilk yasaklanan uygulamalardan biri, cihazın ivme ölçerini kullanarak ne kadar yükseğe fırlattığınızı tespit eden uygulama oldu.

    appstore'a da yeni kural geldi: kullanıcıların cihazlarına zarar vermesine teşvik edebilecek app'ler yasak.

    sonra sallayarak bebek öldürme oyunu yasaklandı, bununla da ilgili yeni bir kural konuldu. "apps with bad taste" yassah kardeşim. öyle karımı dövdüm kardeşimi kestim oyunları yassah.

    ardından i am rich uygulaması geldi, hiç bir şey yapmayan 1000$'lık uygulama. apple uygulamayı kaldırdı ve "app store'da yayınlanacak uygulamaların bir fonksiyonu olmak zorunda" diye bir kural koydu.

    yıllar içinde geliştiriciler ve şirketler şaibeli bir şeyler yapmanın yollarını buldu, onlar buldukça apple da yasakladı.

    kullanıcıları sürekli takip ettiler, apple yasakladı, ekran kaydı aldılar, apple yasakladı. asıl app'in yanına ek app koydular, apple yasakladı.

    böyle böyle günümüze kadar gelindi.

    günümüzde kavganın ana konusu komisyon oranları. yıllar içinde apple komisyonunu değiştirmedi ama daha önce sadece appstore ile yapılabilen şeyler için başka platformlarda rakipler ortaya çıktı. belki hala apple'daki kadar kolay olmasa da tüm dünyaya satış yapmanıza fırsat veren platformlar ortaya çıktı ve bunların komisyonları ciddi oranda daha düşüktü.

    dahası, apple'ın appstordaki bazı uygulamalara kendi rakip servisleri vardı. mesela apple music spotify'a karşı avantajlı konumda çünkü spotify ya apple'a gelirinin %30'unu vermek zorunda yada fiyatını arttırmak zorundaydı veya ödemeyi sadece kendi sitesi üzerinden almak zorundaydı. aynı şey netflix ve benzeri platformlar için de geçerli. ayrıca apple'ın amazon'a özel %15 komisyon uygulaması apple'ın "herkese aynı mesadefede" iddiasını da zedeledi.

    hey e-mail uygulamasının geliştiricisi galiba biraz da kendisinin reklamını da yapmak için apple'ın kurallarına ve komisyonuna isyan etti(reklamını yaptıktan sonra da kurallara uyarak devam etti). epic games de oyunculardan çok para kazanmaya başlayınca apple'a %30 komisyon ödemek istemediğine karar verdi ve gücüne güvenerek isyan etti ve kullanıcılardan kredi kartı bilgisi almaya kalkıştı, apple da epic games'ı kurallara uymadığı için engelledi.

    açıkçası, apple'ın appstore üzerinde kontrolünün haddinden fazla olduğunu düşünsem de ben epic gamesin tarafında olamıyorum. oyun endüstrisi çok pis bir endüstri, oyun stüdyolarında çalışan geliştiricilerici ve sanatçılar son derece düşük maaşlarla son derece uzun saatler çalıştırılıyorlar ve bir oyun firmasının komisyonunu düşürmek için "hakkaniyet" edebiyatı yapmasını midem kaldırmıyor.

    dahası, apple'ın boyun eğmesi durumunda epic gibi milyar dolarlık şirketlerin erişebileceği ama bireysel gelişticililerin erişemeyeceği araçların da önü açılmış olur ve indie developer'ların iyice canına okurlar.

    dahası, çoklu ödeme sistemi gibi bir şeyin gelmesi kullanıcı tarafında da güvenin sarsılmasına ve satışların düşmesine sebep olabilir.

    biraz da şöyle düşünüyorum: app store, web siteleri kadar özgür olursa tıpkı web sitelerinin sonunun gelmesi gibi sonu gelir. herkes web sitesi kurabiliyor ya, pratikte ne oldu ama? o kadar kötü bir deneyim ortaya çıktı ki insanlar instagram, facebook, ekşi sözlük, bir kaç haber sitesi ve forum dışında web sitesi ziyaret etmez oldu. web sitesi yapmak kolaylaştıkça ve ucuzladıkça bu alanın daha da gelişmesi şöyle dursun, neredeyse sonu geldi. sonu geldi çünkü çok fazla kötü niyetli aktör var ve herkes için kullanıcı deneyimi dibe çöktü ve insanlar bir kaç platforma kendilerini hapsettiler.

    yani evet, apple'ın apptore ile ilgili yapabileceği şeyler var ama mevcut kavganın iyiler v.s. kötüler kavgası olduğu fikrinde değilim. hele apple'ın burada kullanıcının karşısında olduğu iddiasını ise kesinlikle reddediyorum. ağlayanlar büyük şirketler ama bunu sanki kullanıcıdan çıkan bir şikayetmiş gibi yansıtmaya çalışıyorlar.

    dahası, bu büyük şirketlerin "küçük adamın yanındayız" pozları midemi bulandırıyor. spotifyın müzisyenlere, netflixin sinema endüstrisine, oyun sektörünün de yazılımcılara ve sanatçılara neler yaptığını bi araştırın. bunlar kesinlikle koyun postu giyiyen kurtlar.

  • bir defa en baştan soru hatalı o ilacın üzerine sabah akşam yazıp veren kişi eczane teknisyenidir. eczacıyı soracaksanız eczanede arka masada çay içip tüm gün kripto/borsa ekranına bakan kimdir diye sormalılar

  • öncelikle bu pedro alonso (berlin) gerçekten de vefalı ve karakterli bir adammış. ülkemize geldiğinde gördüğü sevgi karşısında, on milyonlarca dolar versek dahi yapamayacağımız reklamı, tüm dünyada izlenen popüler bir dizide bizler için doğaçlama olarak yapmıştır. dizinin en sevilen karakterlerinden biri olarak, romantik bir akşam yemeğinde, aşık olduğu kadına "hayatımıza renk katmak için istanbul'a gideriz" demesi gerçekten de paha biçilemez bir selam bizler için. çünkü dizinin orjinal metninde istanbul geçmiyor.

    eğer bu dizi abd veya fransız dizisi olsaydı, istanbul ismi anca bir terör saldırısı haberinde duyulurdu. işte bu yüzden bu adamın yaptığı şey çok değerli.

  • çocuklarla iligili dudak uçaklatan bir teori :

    macdonald'ın suç triadı seri katilleri tahmin edebilir mi?

    görsel

    * * *

    hiç bir anne-baba çocuğunun ileride katil olmasını istemez. fakat sorun şu ki; teorik olarak her seri katilin bir anne-babası vardır.

    "biz seri katiller sizin oğullarınızız, biz sizin kocanızız, her yerdeyiz.

    ve yarın daha çok çocuklarınız ölecek."
    ted bundy

    * * *

    macdonald triadında bir çocuğun ileride seri katıl olma olasılığının yüksek olduğunu gösteren üç işaret olduğu söyler

    1- hayvanlara yönelik zalim davranışlar

    2- nesneleri ateşe vermek veya küçük kundakçılık eylemleri yapmak

    3- yatak ıslatma (enürezis)

    1- hayvan zulmü

    macdonald, hayvanlara yapılan zulmün, çocukların başkaları tarafından uzun süre aşağılanmasından kaynaklandığına inanıyordu.

    bu, özellikle çocukların misilleme yapamayacakları daha yaşlı veya yetkili yetişkinler tarafından istismar edildiğinde geçerliydi.

    büyükler ona karşı şiddet ve istismarda bulunur, çocuk ise agresyonunu zayıf ve daha savunmasız hayvanlara yönlendirir.

    istismar yaşamıyor olsa bile şiddet içeren dürtüleri olan ve bu dürtüleri kontrol edemeyen çocuklar hayvan zülmüne benzer sebeple başvurabilir.

    2- nesneleri ateşe vermek- kundaklama, ateşle oynamaktan zevk almak
    görsel

    ateş çocuklar için büyüleyicidir. ve çocukların büyük kısmı ateşten hoşlanır. fakat ateşin yakma tehlikesi ve canlarını acıtması çocuklarda korku yoluyla ateşten uzak kalmalarını sağlar.

    seri katiller dürtülerini kontrol etmekte zorlanırlar. aynı zamanda tehlike ve korku onların kaçındığı duygular değil, onları bir mıknatıs gibi kendisine çeken duygulardır.

    ateşin cazibesine karşı koyamayan, korku ve tehlike tarafından cezbedilen çocukların yetişkinlikte şiddet eğilimi ve suç davranışı gösterme ihtimali yüksektir.

    3- yatak ıslatma (enürezis)

    seri katillerin bir çocuğunda sadist eğilimlerin yanında mazoşit eğilimlerde vardır. bu çocuklarda pasif agresif tutum sık görülür.

    çocuk bilinçsiz olarak yatak ıslatma yoluyla ailesine yönelik örtülü bir şiddet uyguluyor olabilir.

    özellikle ailesi tarafından istismar edilen, kötü muameleye maruz kalıyorsa yatak ıslatma onun kullandığı bir tepki silahıdır.

    ayrıca;

    sürekli ailesi tarafından aşağılanan çocuk yatağı ıslatarak hem ailesine ceza vermiş oluyor aynı zamanda kendisini sevmediğini düşündüğü ailesinin kendisini sevmemesine yol açacak kendince haklı bir sebep bulmuş oluyordur.

    yatağımı ıslattığım için annem babam beni sevmiyor ve bana kötü davranıyor bilgisi

    annem-babam kötü oldukları için beni sevmiyor bilgisinden daha kabul edilebilir bir
    ve tercih edilir bir bilgidir.

    çocuk kendini aşağılayarak ailesini yüceltir. mazoşist eğilimleri bu aşağılanmaktan keyif almasına bile yol açabilir.

    * * *

    macdonald triad

    psikologlar ve davranış bilimciler arasında hala tartışılan bir teoridir. bu üç davranış kalıbını taşıyan çocukların hepsi ileride elbette seri katil olmayacaktır.

    macdonald da zaten bu triadı suçluları önceden belirlemek yerine, potansiyel suç eğilimi bulgularını çocukluk yaşta fark edip, erken dönemde tedavi etmeyi amaçlamıştır.

    * * *
    macdonald'ın suç triadı bilim tarafından test edildi.

    psikiyatrist daniel hellman ve nathan blackman'ın araştırma ikilisi, macdonald'ın iddialarına daha yakından bakan bir çalışma yayınladı.

    bu çalışma da , şiddet veya cinayetten hüküm giymiş 88 kişiyi inceledi.

    benzer sonuçlar bulduğunu iddia etti. bu, macdonald'ın bulgularını doğruluyor gibiydi.

    88 katilin yüzde 37'sinde triad tam olarak vardı.

    2 özellik taşıyanlar yüzde 42'di.

    * * *
    "ne yapmak gerekiyor?"

    günümüzde macdonald triadı suçları belirmeden ziyade işlevsel olmayan bir ev ortamında yetişmenin göstergesi olarak kullanılıyor.

    bence de bu yaklaşım daha doğru.

    çevrenizde ateşle oynayan bir çocuk gördüğünüzde ya da hayvanlara zarar veren

    aklınıza ileride seri katil olacak ya da suça bulaşacak bir çocuk gelmesin.

    bunun yerine evde muhtemelen fiziksel ya da duygusal istismara uğrayan bir çocuk gelsin

    ona yardım etmeye çalışın. polise, mahalle muhtarına, sosyal hizmet görevlilerine durumu bildirin.

    o çocuğa bir mikrop gözüyle bakarsanız. onu görmezden gelirseniz. çocuklarınızın ondan uzak durmasını ister, dışlayarak yalnız kalmasını sağlarsanız. hatta ona sözlü ya da fiziksel şiddet uygularsanız bu onu daha iyi bir insan yapmaz. bunlar onu terbite etmez.

    var olan problemi daha da güçlendirir.

    ve günün birinde sahiden bir suçlu olabilir

    bir tiyatro oyununun ilk perdesinde duvarda aslı bir silah varsa, ikinci perdede o silah patlar.

    günün birinde o çocuğun işleyeceği suçun maktulü sen ya da ailenden biri olabilir.

    https://www.instagram.com/…4hj/?igshid=mdjmnzvkmjy=

  • yerli malı diyorsunuz da bizim çocukluğumuz yerli malı haftaları ile geçti.

    türkiye'de bizim nesillerde, ister köyde olsun ister şehirde, yerli malının önemini bilmeden büyüyen bir tane çocuk bulamazsınız.

    bilin bakalım bu uygulamayı kim kaldırdı ? güya milli eğitimi ab seviyesine getireceklerdi.

    şimdi yırtınıyorlar yerli ve milli diye.

    israil protestosu başka konu ama bunu yerli malına bağlayacak en son kişi bunlar.