hesabın var mı? giriş yap

  • sıkı bir takiple ve diyetisyen destekli psikolojik tedaviyle çözülebilen yeni çağ nevrozu. alametleri şöyleymiş;
    -sürekli ne yiyeceğini planlama
    -sağlıklı beslenmenin her şeyden önemli olması
    -çoğu yiyeceğin sağlıksız olduğu fikri
    -bütün gıda maddelerinin peketlerini, içindeki katkı maddelerine kadar aşırı titizlikle inceleme
    -sadece sağlıklı olduğu düşünülen yiyeceklerin tüketilmesi ve miktarın gittikçe azalması
    -sürekli beslenmeyle ilgili haberler izleme

    sanırım tek eksiğimiz orhorexiaydı...

  • bir elmas örneği ile açıklamak gerekirse;

    kömürle kaplıyken çok da değerli gibi görünmez. hoyratça kullanılabilir ya da fırlatılabilir. sıradandır, elinize ilk aldığınız an samimi olabilirsiniz çünkü gündelik bir değeri vardır ve kendiniz olabilirsiniz. sizi beğenmesini, istemesini ya da sizde kalmasını arzulamazsınız. oysa işlenip, düzgün kesim yapıldığında elmasa dönüşür. o zaman elinize aldığınızda sizin için çok değerlidir. çok dikkatli tutarsınız hatta çoğunlukla uzaktan bakıp seyredersiniz. sizin olmasını istersiniz, sırf size yakışsın diye en güzel tavrınızı takınır, en güzel makyajınızı yapar ve en güzel kıyafetlerinizi giyersiniz. o size alışıncaya kadar, sizi kabulleninceye kadar kendiniz gibi davranamazsınız. kasılır ve en iyiyi oynamaya çalışırsınız.
    gerçekten hoşlanılan kişiyi bulduğunuzda da binlerce kömür arasından elması bulmuş gibi olur, uzaktan izlemeyi tercih edersiniz. çünkü öyle değerlidir ki asla sizin olamayacakmış gibi gelir. asla sizi görmeyecek, sizin ona baktığınız gibi bakmayacakmış gibi gelir. o an kendinizi basit bir çakıl taşı gibi hissedersiniz. elmasın kendi parlaklığından asla göremeyeceği kadar sönük. ya da elması ellemekten korkan bir çulsuz gibi... oysa sadece bir elmastır. sadece iyi kesim yapıldığı için değerlidir. yerin altından çıkarılmış bir kömür parçası.
    sözün özü; kaybetmeyi göze alamayacak bir korkaklık, hiç elde edemeyecekmiş gibi umutsuzluk, kendini beğendiremeyecekmiş gibi güvensizliktir.

  • otobüs yolculuğu, gece 4 civarı, iki yaşlı amca yan yana denk gelmiş, kulakları haliyle az işitince tüm konuşmalara otobüs şahitlik edebiliyor.
    - yaş kaç?
    +84. seninki?
    -81
    +sen daha çocuk sayılırsın be...

  • özellikle parasal rakamları gördükten sonra yaşadığım yerden şüphe ettiren yazıdır. günlük ortalama 200 euro nedir ya ne yapıyorsun sen her gün barda şişe mi açıyorsun. ortalama 120 kron nedir şehir içi ulaşım için, 20 krona metroya biniyorum ben stockholm'de.

    edit: yazarın isveç'te yaşadığına zerre kadar inanmıyorum. aklı sıra kanada'ya göç eden bir çiftin veda yazısı'na kontra yaparak debeye girecek çakal, yermiyiz bunları.

    edit 2: yazarın türkiye'de yaşadığının kanıtları kendi entrylerinden

    (bkz: #57756521)
    (bkz: #56927064)
    (bkz: #55637208)
    (bkz: #56617768)

  • bir arkadaşım uyku konusunda huyluydu biraz. takıntılarından biri de yanında yönünde kimsenin yatmaması. aynı odada bile biri varken rahatsız oluyor ama yanında biri yatarken mümkün değil uyuyamıyor. ortaokuldan beri tanıyorum o zamandan beri var bu huyu.

    bir kızla birlikteydi. bir gün sevgilisiyle konuşurken bunun konusunu açtım. hani bekliyorum ki kız da şikayet edecek, güleceğiz falan. ama kız çok şaşırdı. yok öyle bir huyu dedi.

    meğer çocuk kıza sarılıp bir dakika bile uyumadan bütün gece yatıyormuş öyle. sonra sevgilisi gidince sabah uyuyormuş olur da fırsat bulabilirse. kızın haberi bile yok. ne uyuyamıyorum demiş ne bir şey.

    bence bu çocuğun seni seviyorum demesine gerek yok.

  • hepsi new york ve yakınlarındaki eyaletlerde konuşlanmış üniversitelerdir.

    yale university - connecticut
    harvard university - massachusetts
    dartmouth college - new hampshire
    princeton university - new jersey
    brown university - rhode island
    cornell university - new york
    university of pennsylvania - pennsylvania
    columbia university - new york

    *çoğu abd yapım filmde liseyi bitiren karakterler bu inversitelere girmeye çalıştığı için bu üniversite isimlerine aşinayız aslında.

  • hayatımızdaki insan sayısı.
    30'lu yaşların başında biri olarak şunu diyebilirim ki yeni bir insan tanımaya ya da hayatımdaki insanların nazını çekmeye pek tahammülüm yok. eskiden kimle plan yapacağımı şaşırırdım, şimdi kendimleyim ve daha mutluyum.

  • kettle'a bile bu kadar mutlu olan zavallı bir kadına amma iğrenç tepkiler gelmiş.
    bela okuyan olmuş, kocan ölsün diyen olmuş.
    dahi anlamındaki de'yi ayıramayan moronlar vurmuş da vurmuş.
    kötüsünüz lan. geberin.

  • geçenlerde sahile kahvaltıya gittik. hemen yan tarafımızda üç kız iki oğlan (15-16 yaşlarında) termosla çay getirmişler piknik tarzı kahvaltı yapıyorlardı. kahvaltıları bitince top oynadılar, fotoğraf çekindiler , hiçbir taşkınlıkta bulunmadılar. güzelce vakit geçirdikten sonra kızlardan birinin babası geldi almaya.gençleri evlerine bırakacak muhtemelen. kızının nerede kiminle olduğunu biliyor kafası rahat. işte bu kızlar kocaya kaçmazlar . bu kızlar üç beş çocuk peydah edip sokağa salmaz .genelde ailesinin düşüncesini önemser , zamanı gelince doğru tercihler yaparlar.

  • zamanla gelen üst edit | aracimi 2 senedir kullaniyorum. duzenli bakimlari disinda servise gitmemi gerektirecek bir durumla karsilasmadim.

    kendi deneyimimden referansla, velar in su gune dek kullandigim aile suruslerine en uygun araclardan birisi oldugunu soyleyebilirim | görsel
    ——————————————————————
    ——————————————————————
    2019 r dynamic paketli carphatian grey 240 hp dizel modelini yaklasik 1 yildir esim ve 6 yasindaki kizim ile birlikte aile aracimiz olarak kullaniyoruz. velar ile ilgilenen arkadaslar ile kendi deneyimlerimi kisaca paylasayim:
    ———————————————————————
    dis tasarim
    ———————————————————————
    velar'in tasarimi bu linkten gorebileceginiz gibi ciddi bir odule sahip. arac genel olarak akici cizgiler ile sakin ve elegant tasarlanmis. r-dynamic paket arabaya fevkalade bir dinamizm katiyor; eger mumkunse bu pakete sahip bir arac edinmenizi oneririm. benim aracimdaki jant ve lastik ebati 265/45/21. velar, range rover sport ve range rover vogue’a gore cok daha kompakt bir arac; bu anlamda dis tasarim ve hacimsel buyuklugunu olcek olarak ifade edebilmek adina kendi cektigim bir iki fotografi paylasmak istiyorum: görsel 1, görsel 2, görsel 3
    ———————————————————————
    ic mekan ve pratiklik
    ———————————————————————
    aracin ic mekani futuristik ve minmalist dilde tasarlanmis. velar'in kabininde full siyah renk opsiyonu haricinde cift renk kombine edilerek kullaniliyor; benim aracimin ici mavi ve siyah ve fakat acik renk tercih edenler icin taba rengine yakin bir kahverengi tonu ile beyaz/yesil/mavi tonlarda cok acik, neredeyse beyaza kacan bir renk secenegi de var.

    bence start stop dugmesinin direksiyosunun arkasinda konumlandirilmasi disinda hersey olmasi gereken yerde ve ergonomik. klima&havalandirma, koltuk isitma&sogutma, arac havali suspansiyon kontrolleri ve surus modlari erisimi, vites gorevi goren silindir kolun hemen ustundeki dijital ekranda yer alan menulerden kontrol ediliyor. bu fonksiyonlarin ayni panel uzerinden kontrolu ilk bir iki kullanimda kafanizi karistiracak gibi dursa da cok kisa surede alisiyorsunuz. bu ekranin hemen ustunde yer alan diger ekran ise apple car play fonksiyonlarini kontrol edebileceginiz multimedia amacli ekran. dijital takometre seceneklerinin yer aldigi ekrana da ayrica multimedia ve harita fonksiyonlarini konumlandirabiliyorsunuz. tum ekranlarin parlakligi ve cozurunlugu sahane. bunlarin disinda direksiyonun sag ve sol tarafinda multimedia fonksiyonlarini, telefonu, direksiyon isitmayi, cruise control’u ve serit takip sistemini kontrol ettiginiz dokunmatik paneller bulunuyor. bunlarin kullanimi da son derece kolay, herhangi bir takilma ya da donma olmuyor. genel bir fikir vermesi acisindan cektigim bir iki ic mekan fotografini da paylasiyorum gorsel 1, görsel 2, görsel 3, görsel 4

    velar'in arka koltuk alani, ozellikle omuz mesafesi dusunuldugunde, on koltuk alanina gore bir miktar daha dar; bunu arabanin genel dizayninin arkaya dogru daralarak gelmesinden de anlayabilirsiniz. buna ragmen arkada cocuk koltugu icin gayet yeterli hacim bulunuyor ve yanina da bir yetiskin cok rahat oturabiliyor. sayet cam tavan donanimlisini almayi tercih ederseniz arkada oturanlara daha genis bir mekan hissi vererek gokyuzu manzarasi esliginde seyahat etmelerini saglayabilirsiniz.

    yukarida da belirttigim gibi biz 3 kisilik bir aileyiz, bir de ufak buyuklukte kopegimiz var. bizim icin yaklasik 630 litrelik bagaj hacmi yeterli buyuklukte ve kullanisli. kizimin bisikletini ve kendi bmx bisikletimi arka koltuklari yatirmadan araca sigdirabiliyorum.

    meridian surround ses sistemi sahane, arac ici ses izolasyonu cok basarili, yol sesi iceri minimum seviyede geliyor.
    ———————————————————————
    genel kullanim izlenimlerim
    ———————————————————————
    velar'i kullaniyorken kendinizi daha buyuk bir suv ve hatta otobus kullaniyor gibi hissedebilirsiniz; bunda koltuklarin ergonomisinin ve havali suspansiyonlarin payi buyuk ve arac gercekten cok konforlu.

    kisin araci 3 yukseklik pozisyonundan en yukarida kullanarak kardan camurdan daha az etkilenmenizi saglayabilirsiniz, yazin ya da ornegin uzun yolda, aracinizi yola yaklastirarak neredeyse binek araba yol tutus performansini yakalayabilirsiniz.

    velar d240’in sehir ici kullanimda sakin bir surus ile 100km’de ortalama 8.5 litre olan tuketim degeri uzun yolda 7.5 litreye kadar dusebiliyor.

    led farlari gece super konforlu bir aydinlatma sagliyor, sinyalleri ilk kez audi r8 araclarda yer alan icten disa dogru yanma mantigiyla calisiyor. velar’ in arka farlari da led ve bu sayede karda siste arkanizdaki araclar icin cok daha iyi bir algilanabilirlik sagliyor görsel

    arabami alirken endise duydugum konulardan birisi dashboard da yer alan ekranlarin asiri soguk havalarda tutukluk yapmasi ya da calismamasi idi. tavsiyem, bu durumla yuzlesmemek icin app store dan land rover remote app i iphone nunuza kurabilir ve aracinizi kisin soguk gunlerde dilediginiz gun ve saat otomatik olarak calistirabilirsiniz. boylece direksiyon basina gecmeden kabini isitip camlarda olusabilecek buzlanmayi kullanim oncesi cozebilir, arabanizin icindeki ekranlarin asiri soguktan donmasi/bozulmasi gibi durumlari bertaraf edebilirsiniz.

    kisin yaklasik -20c havayi deneyimlemis bir kullanici olarak, gizlenen kapi kollari ile alakali en ufak bir problem yasamadigimi da belirtmek isterim.

    ozetle, kendi deneyimimden yola cikarak araci orta buyuklukte suv almayi dusunen herkese tavsiye ederim.

  • gözaltı ve hapis sürecinde gerçekleşmesi muhtemel bir durumdur.

    dört kez hapse girdim, siyasal yaşamımda da defalarca gözaltına alındım.

    bir keresinde, o zamanlar dgm vardı, beşiktaş dgm'nin nezarethanesinde bekliyoruz. savcı, ifademizi alacak. bizimle birlikte mafya üyesi birilerini de yakalamışlar. içeride bulunanların aileleri ve yakınları bir sürü yiyecek içecek getirmişler ama bu mafyatik abiler aç susuz bir şekilde bir köşede bekliyorlar...

    yanlarına gittim. kendimi tanıttım. bize gelen yiyecek içecekten ikram ettim. sohbet başladı. gözaltındakilerden biri sırp, enine boyuna bir abi, gece görsen korkarsın, ama polise "komutanım" çekiyor.

    dediler ki, bize çok kızıyorlar, siz solculara bir şey demiyorlar pek, bizim için de sigara alır mısınız? aldık. sigaranın yanında kumanya da getirttik. çok teşekkür ettiler. istanbul'da fırtınalar estiren mafya grubunun üyeleriymişler... dışarıda görseniz yanına yaklaşamayacağız havalı abiler, orada, süt dökmüş kediler gibi duruyorlardı.

    neyse, ben savcıya çıktım, ifadem alındı ve nezarethaneye geri döndüm. bunlar yoktu. bir saat sonra polis geldi, benimle birlikte üç kişinin daha adını okudu; siz gidebilirsiniz, dedi.

    dgm'nin nezarethanesi, bahçeye açılır. üç gün boyunca vatan'da, fabrika'da, oldukça "sevgi dolu" bir muamele gördükten sonra dışarı çıkmak, deniz havasını almak iyi geldi. avukatım, tahliye beklemediği için gelmemiş. beni bekleyen kimse yoktu. dgm'den sahile yürüdüm, kendime bir çay ve simit aldım; tam rumeli hisarı otobüslerine binmek için karşıya geçiyordum, ki; vito --veya benzeri-- bir araç durdu önümde. benim ne işim olur? yoluma devam ettim. korna çaldı... baktım; 2-3 saat önce sigara aldığım ve yiyeceğimizi paylaştığım abilerden biri... seni bırakmam, misafirim ol, dedi.

    her yerim gördüğüm "yoğun sevgiden" dolayı ağrıyor. abi, sonra gelsem? dediysem de dinletemedim, çok ısrar etti. güzel bir mekana gittik, yedik içtik. sonrasında, mahalleye kadar bıraktı...

    sonrasında ise görmedim. haberini de almadım.

    böyle işte...