ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
otoerotik asfiksi
-
frantisek kotzwara, albert dekker, vaughn bodé, stephen milligan ve kevin gilbert gibi ünlüerin ölüm nedenidir. michael hutchence ise sabah odasında çıplak bulunmuştur ve bu nedendn öldüğü kesin değildir.
recep tayyip erdoğan
-
adam akıllı tek isteğim ölmen. ciddiyim başka hiçbir şey istemiyorum , bundan sonra başa kim gelecek umurumda değil. hani sen diyorsun ya misal bu gün isteseler de istemeselerde osmanlıca öğretilecek diye , sen de istemesen de istesen de öleceksin , tek dileğim bunun en yakın sürede olması. acı çekerek ölmen ya da huzur içinde ölmen de umurumda değil. sadece yok ol artık.
ama tek diyeceğim sana ve bu satırlara okuyan herkese sözüm olsun, yeminler ediyorum ki gelip o mezarına tüküreceğim ! yapacağım bunu. ister dayak yiyeyim ister tutuklanayım sonrasında mahkemelerde sürüneyim yapacağım bunu.
ali'nin hatırına ,
ethem'in hatırına ,
senin aptal kinin ve politikaların ve anlaşmaların yüzünden şehit olan mehmetciklerimizin hatırına , madencilerimizin hatırına,
işçilerimizin emekçilerimizin hatırına,
memurumuzun hatırına,
bizden çalıp başkalarının cebine koyduğun yılların hatırına
muhalefetin okumamış kesim dediği ve senin kolayca kandırıp haklarını yediğin ama farkında olmayan taşralıların hatırına
tükürücem o mezarına !!
bu da senin istesen de istemesen de benim yapacağım bir şey
tanım : kasımpaşalı eski futbolcu.
debe editi : takip et unutturma
(bkz: ali ismail korkmaz)
(bkz: ethem sarısülük)
(bkz: maden işçileri)
(bkz: şehit aileleri)
ertem şener'in kod adı k.o.z. hakkındaki yorumu
-
(bkz: kod adı s.ı.v.a.)
kemal kılıçdaroğlu
-
dün yaptigi güzel bir şeyi paylasmak istiyorum sizlerle. tunceliden elazığ'a geçerken kovancılarda durup seçim burosuna gitmiş kovancilarin da agir akpli bir ilçe olduğunu not düşeyim. iki gözü yıllardır görmeyen kulağı da duymayan dedem bile akp'li. dün kılıçdaroğlu kendi seçim bürosunda pek kimse olmayinca akp nin seçim burosuna gitmiş kalabalik bayagi sasirsa da misafir etmiş tanismislar biraz sohbet edip konvoyu ile elazığ'a geçmiş.
* bizim ev chpli ve akrabalarimiz sürekli bize kilictarin usaklari der. gram abartiyorsam gidin dedeme kılıçtara mi oy veriyorsun diyin sinir krizi gecirisini görün. kurani kerimin yarısını ezbere bilen anneme munafik ilan etti chpli diye.
dün aksam dayim aradı dediklerini de aynen yaziyorum "ne kadar efendi adammis, hepimizle tek tek tokalasti sikintilari not aldı, tertemiz konustu gitti. ben bu adam için sizinle çok kavga ettim çok dogru söylüyorsunuz birileri bize bagirinca hemen ona esir oluyoruz." dedi. ilk kez oy kullanan üç kuzenim ile konuştum onlar chp diyordu da ateşli akp savunucusu dayim bile sırf bu davranışı için fikrini degistirmis.
iktidara iyi yuruyorsun kemal reis ol da yüzümüz gülsün.
moka pot
-
hayatıma girdiğinden bu yana tüm kahve içme alışkanlığımı değiştiren hededir.
bilen bilir benim mutfakla aram iyi, kahveyle daha da iyidir. profesyonel olarak kahve içmeye 1998 yılında başladım (şaka değil). öğrencilik hayatı tabi işte o zamanlar sabahlara kadar ders çalışacak kafayı ancak suda eriyen kahvemsilerle yakalayabiliyorduk. bir de lükstü afedersiniz nescafe filan. pahalıydı, sürekli alınamazdı. türk kahvesi de acı gelirdi. o yıllarda başlayan granül kahve içme kariyerim on yıl idare etti beni, sonra ulan bu işte bir enayilik var starbucks açıldı ülkeye zaten dur bakayım daha iyi nasıl oluyor bu iş napıyo bu amerikanlar diye araştırmaya başlayınca aslında kahvenin suda eriyeni değil demleneni makbulmüş onu öğrendim.
markalı markasız çeşitli cafelerde french presstir americanodur denemelere başladım, yok bu işte hala bir enayilik var. bari kendime bir filtre kahve makinesi edineyim biraz da çekirdek kültürüm gelişsin derken filtre kahve makinesi ile aşk yaşamaya başladım.
sene 2013 oldu ben güzel kahve içiyorum diye seviniyorum kendi kendime... nah içiyorsun. potun ana vatanına gidince gördüm işin aslını, bir roma seyahatiyle hayatım değişti. airbnb üzerinden bir ablanın odasını kiralamışım, dere tepe düz gitmişim eve varmışım bıraktım bavulu iki lafın belini kıralım diye oturdum ablayla karşılıklı bir anda etrafı bir koku sardı, ulan diyorum ben tanıyorum bu kokuyu da sanki başka da bir şey oluyor evde, fokurtu sesi geliyor bir yerlerden... hah oldu dedi kalktı bir espresso fincanı koydu önüme ve bu zamazingodan kahve dökmeye başladı. "şimdi hoş geldin roma'ya" dedi. bakın ilk görüşte aşk diye bir şey var ve ben o alete aşık oldum.
ana vatanında inceliklerini ilk ağızdan öğrendiğim bu aletten ilk züccaciye dükkanına dalıp aldım tabii hemen bir tane. yedek contaları filan aşırı hazırım vatanımda italyan kahvesi içeceğim diye... tatil bitti döndük yurda. olmuyor arkadaş, çekirdeği starbuckstan alıyorum moka pota göre çekin diyorum o ney diye bana bakıyor baristalar. tarif ettim bir iki kez, anlamadılar. dedim bileğine kuvvet madem sen bulacaksın yöntemini, çeşit çeşit çekirdekler denedim, türlü türlü çekimler yaptırdım... ilk bir sene böyle geçti. deneylerim sonucu hazırsanız bir moka pot ile en enfes kahve nasıl yapılır, madde madde açıklıyorum:
- kahve çekimi: velev ki evinizde profesyonel çekirdek öğütücü yoksa (ki o aletler çok pahalı, anca bir arkadaşınız cafe kapatacak filan siz de artan mala el koyacaksınız, o şekilde girer eve) hemen şuradan kendi işinizi görecek bir çekirdek öğütücü almalısınız zira bu alette (aslında tüm aletlerde) en güzel kahvenin sırrı, taze çekilmiş kahvedir. https://www.homend.com.tr/…indgo-6001-kahve-ogutucu
çekirdeğinizi türk kahvesi kadar ince olmayacak gibi çekmeniz gerek. okuduğu diğer entrylerde arkadaşlar mis gibi açıklamışlar çekim şeysini.
- çekirdek seçimi: moka potta en iyi sonuç aldığım çekirdek: http://shop.meinl.com/…e-gourmet-auslese-beans.html olay tabii damak tadına göre değişmekle beraber, bu aroma gerek genel beğeni gerekse üstüne su ya da süt eklendiği zaman tadının verdiği haz bakımından benim için fevkaladenin fevkinde bir lezzettedir. ülkemizde bu ürün metro gross marketlerde bulunmakta.
- çekirdek seçimi bonus: burası artık işin fantazisine giriyor ama kahve manyakları için level atlatacak bir bilgi paylaşıyorum, yaklaşın: https://www.deathwishcoffee.com/ bu marka dünyanın en sert kahvesi. amerika'da bir baristanın canına tak ediyor insanların "daha sert kahve yok mu sizde ya" demesi ve çalıştığı yerden ayrılarak bu markayı yaratıyor. detaylı hikayesi linkte var zaten, bakarsınız. ancak bilmeniz gereken en önemli nokta şu, içindeki kafein oranı çok çok çok yüksek olduğundan bundan günde 7 gramdan fazla tüketmemeniz öneriliyor. (yani bir shot espresso kadar) bendeniz ise moka potun haznesine doldurduğum çekilmiş kahvenin 3'te biri kadar bu çekirdekten ekliyorum. hem kahvem daha sert oluyor hem de lezzeti tarifsiz. markayı ne yazık ki yalnızca amerika'da bulabilirsiniz. ya da amazondan artık...
- moka pot tüyosu 1: temizlerken asla ama asla sabun değmeyecek, baktınız içi çok karardı eski bir diş fırçasına karbonat döküp fırçalayın mis gibi olsun. (benim de pot markasında favorim elbette bialetti.) zaten kullandıkça güzelleşiyor şerefsizin verdiği lezzet. italyan ablamız bunu şöyle açıklamıştı: "pot kahveyi hatırlayacak, yıkayıp temizleyip çekirdeğini unutturma pota"
- moka pot tüyosu 2: bana bu tüyoyu evinde kaldığım italyan abla verdi. o memlekette hamur işlerinin aşırı leziz olmasının sebebi, sularıymış. musluk suyu içiyor ve her yemekte bunu kullanıyorlar. bizim içtiğimiz suya nazaran farkı maden suyu olması. yani biraz baloncuklu gibi neredeyse. bu ablanın ailesinin yarısı başka memleketliymiş, kendisi de senenin yarısını o memlekette geçirirken kendi evindeki gibi kahve yapabilmek için soda ekliyormuş suya. evet yanlış duymadınız böyle bizim kızılay sodalarıyla italyan lezzetini yakalamak mümkün. su haznesine üçte bir oranında soda, üstüne su koyuyorsunuz. kahveyi bu sodalı suyla demliyorsunuz. sonra varsa bir hayır duanızı alırım.
- moka pot tüyosu 3: kesinlikle kısık ateşte demleyin kahvenizi. azıcık daha beklersiniz ama o ağır ağır demlenmeyle ortaya çıkan aroma tam bir közde türk kahvesi keyfi veriyor.
ve yeri gelmişken bir zayıflama - yağ yakımını hızlandırma tüyosu vereyim. kahvenizin içine bir çay kaşığı toz tarçın ekleyin, güzelce karıştırın üstüne sonra süt mü eklersiniz su mu eklersiniz artık keyfinize kalmış. hem kan şekerinizi kontrol eder hem de akşamüstü kaymaklı ekmek kadayıfı krizini önler. süt beni bozuyor ama sek kahve de dişlerimi kirletiyor. bu sebeple bardağıma bir damla laktozsuz süt koyarak (soya sütü de olur) dişte leke bırakma riskini minimuma indiriyorum. yine de üstüne su için tabii.
- potta kalan atık kahveyi değerlendirme tüyosu: hanımlar müjde, yüzlerce lira verdiğiniz selülit ürünlerini unutun. moka potun artık kahvesini kurutun, içine doğal hindistan cevizi yağı (ama onu eritip koyacaksınız, benmari usulü eritmenizi tavsiye ederim) döküp karıştırın ve banyoda peeling olarak deneyin. vücutta biraz bekletip öyle durulayın. haftada 2 kez kullanırsanız bebek poposu garanti.
ayrıca belirtmeden geçemeyeceğim, çekirdek alıp kendiniz çekip tükettiğiniz kahvenin yani doğal, katkısı olmayan, taze kahvenin hiç yan etkisi yoktur. selülit yapan şey suda eriyen gıdaların tamamıdır. buna hazır çorba da dahil. doğal ürünlerin (tuz hariç) herhangi birisi suda erimez arkadaşlar. içmeyin onları.
teşekkürler, afiyet olsun.
28 kasım 2017 kemal kılıçdaroğlu açıklamaları
-
sanırım kimse trt'den takip etmiyor :)
geliyoruz şimdi kutuyu açmaya dediği saniye trt yayini kesti.
ulan acınacak haldesin trt cidden acınacak haldesin.
ince-kılıçdaroğlu ortak mitinglerin iptal olması
-
cumhuriyet gazetesinine göre gerçekleşmiştir.
kılıçdaroğlu’nun, ince ile yaptığı görüşmenin ardından, ‘ortak mitinglerin’ tarafsız cumhurbaşkanı adayı propagandasına zarar verme olasılığı gözetilerek iptal edildi. seçim sonuna kadar kılıçdaroğlu ayrı ince ayrı propaganda yapmaya devam edecek.
http://www.cumhuriyet.com.tr/…iz_miting_karari.html
edit: (bkz: kılıçdaroğlu ince ile miting yapmasın kampanyası) halk tepkisi işe yaramış.
süt tecavüzdür
-
ulan bu ne bilimsizliktir arkadaş yahu. orada yapılan olay suni döllenmedir, suni döllenme olmazsa çoğu inek veya damızlık boğa kalça kırığı gibi sorunlardan dolayı sakat kalmaktadır.
bu gerizekalılar sanıyor ki, bir kaç manyak sabah kalkıp "bugün ahıra gideyim de ineklere kolumu sokayım" diyor.
ha daha bilimsel olmak gerekirse, mikrotransformayon adında bir tabir vardır. gozlenebilen evrim diyebiliriz buna. mesela insanların boylarının giderek uzaması gibi. ineklerde de bu sürekli kilo alma olarak gözlemlenmektedir. özellikle arka kısımda olan ağırlık birikmesi, boğa penetrasyon icin üste çıktığında ineklerin o ağırlığa dayanamaması ve bel, bacak gibi kırıklığa sebep olması ile sonuclanır. aynı şey boğalarda penetrasyon sonrası ön ayakların yere hızlıca vurması ile ayak kırığı ile de sonuçlanır.
buzağı yavrulama (veya kızgınlık siz ne derseniz artık) dönemine geldiğinde eğer ekstra yağlanma olursa (bakın her inekte olmaz, sadece bazılarında) suni döllenme yapılır. bu hareket ineğin ve boğanın hayatını kurtarır. tekli iskelet yapisina sahip olan ineklerde bel kırılması direkt olarak ölüme sebebiyet verir.
kaldı ki hiç bir ineğin sütü son damlasına kadar alınamaz, böyle bir şeyin mumkunatı yoktur. inekler, insanlar gibi non-scheduled lactating denilen yani sadece çocuk emzirileceği zaman süt yapmaz. evet kadınların da gögüslerinde her zaman süt vardır ama bu sadece çocuk emzirelecegi zaman ortaya çıkar. yani annenin psikolojik olarak emzirmeye hazır olması lazımdır. ineklerde bu iş böyle değildir. ineklerde süt direk olarak memeye iner. meme bir depo görevi görür. buzağı emmezse bile o süt orada kalır. hatta katılaşma denilen bir inek hastalığı vardır. emilmeyen süt katilaşarak meme ucunda mantar veya meme içinde kist gibi hastalıklara yol açar. yani ineği sağmak iyi bir şeydir. zaten belli bir süt verimi altında olan ineklere de kimse ellemez. eğer youtube da bakarsanız çok yaygınlaşan sağım makineleri ineklerin her turlu meme sağlığı kontrolünü de otomatik olarak yapar. bir sorum varsa küpe numarası ile eslestirip veterinere gönderir.
bilip bilmeden duyar kasmayın.
insanların ilk hayvanıdır inek. ayrıca insan olmasa çoktan nesli tükenecek bir hayvandı. aptal aptal konuşmayı bırakın o yüzden.
7 aralık 2019 ahmet davutoğlu açıklamaları
-
yani diyor ki, saray ve aveneleri kamuya ait bu araziyi yandaş müteahhitlere peşkeş çekmeden, biz bu araziyi yine kamunun hizmetine sunarak koruma altına aldık.
ayrıca bunu da dedi; ben o arazi üzerinden kızımı, oğlumu, gelinimi, torunlarımı zengin etmedim. buyrun gelin mal varlığımızı açıklayalım. kimlerin hangi arazileri yağmaladıkları, halk bankası aracılığıyla hangi vakıflara ve şirketlere nasıl kredi verildiğini, hangi şirketlerin borçlarının yapılandırıldığı, kimlerin hangi yöntemlerle kurtarıldığı, kimlerin ise batmasına seyirci kalındığını şeffaf bir şekilde koyalım ortaya.
(bkz: her gördüğü araziye dolar hesabı ile değer biçenler)
edit: en çok dikkatimi çeken sözü de şu oldu; ben dahil devlet adamları ve çevresinin serveti araştırılsın, kimlerin haksız kazancı varsa yetim ve işsizlere dağıtılsın.
14 eylül 2020 süleyman soylu açıklaması
-
süleyman beyin çok güzel konuştuğu açıklama. süleyman beyin bu dediklerini belki içişleri bakanı da duyar da biraz üzülür ülkenin bu haline.
15 şubat 2021 rte'nin içleri ısıtan gülümsemesi
-
ankara tren garı katliamından sonra ülke yas tutarken, kızına nişan yapıp 7 sülalesiyle eğlenen bir şahsın ifadesidir.
b. yıldırım'ın gençlere ülkeyi terk etmeyin demesi
-
"yurtdışında ayrımcılığa maruz kalırsınız, yabancıya gitmeyin gelin bari yurtiçinde ayrımcılığa maruz kalın" dediği açıklamadır.
türkiye'de torpil, adam kayırma, mikromilliyetçilik, yükselmek için yalakalık şartı, seni kim gönderdi bakalımcılık, bizim bir yeğen varcılık falan hiç yok çünkü.
kemal bey aday gibi görünüyor
-
söyleyiş şeklinden "bizi dinlemiyor, aday olacağım diye ısrar ediyor" manası çıkarılabilecek söz.
umarım altılı masa tek adayda ısrar etmeyip birden fazla aday çıkarmaya karar verir.
selahattin demirtaş'ın siyaseti bırakması
-
demirtaş, terörden kurtulmak isteyen kürtler ve türkler için büyük bir fırsattı. pkk'nın da en sevmediği isimdi.
kürtler terörden kaçtıkça, bu adam kürtleri pkk'dan kurtardıkça bazılarının işine gelmedi tabii. terör olmazsa neyle korkutup parasını çalıp açlığa razı edebilecekler bunca geri zekalıyı? terör ve din ile korkutmak aptalları yönetebilmenin en kolay yolu. milyonlarca geri zekalı da bu algıya kapıldı. allahın beyinsizi hala gelmiş burada adama terörist diyor.
düşünse biraz ahmak herif, hem pkk hem erdoğan neden ikisi de bu adamı hiç sevmiyor diye, cevabı bulacak da, düşünebilecek bir gram beyni yok ki.
---
debe editi: debeye girdikten sonra bir sürü mesaj aldım. öncelikle türkiye'de beyni yıkanmamış, akıllı mantıklı insanların olması beni çok mutlu etti. güzel düşüncelerle mesaj attıkları için ve entryi debeye soktukları için onlara teşekkür ederim.
ama debeye girince entryde bahsettiğim insanlar da okumuş yazdıklarımı, onlardan da bir sürü hakaret içeren mesaj aldım. hdp'li terörist falan da demişler bana. mesajlara tek tek uzun uzun cevap vermek zor olacağı için burada bir açıklama yapmak istedim.
bunu söylemek zorunda da değilim ama ben kürt de değilim hdp'li de değilim. hdp'yi de sevmem. ben türkiye'deki hiçbir partiyi beğenmeyen, körü körüne bir partinin fanatiği olmayan ve hep mecbur kaldığı için oy vermek durumunda kalan, algıyla değil aklıyla düşünebilen bu yüzden de hep mutsuz olan şanssız azınlıktan biriyim sadece.
hdp'ye gelirsek, hdp iyi bir parti mi? bana göre değil. hdp'nin içinde de bir sürü çıkarcı ve kötü niyetli insan var ama bu bir parti sorunu değil, ülkenin genel sorunu bence. etraftaki insanlara bakın mesela, kaç tanesine gözü kapalı güvenebilirsiniz, kaçına iyi ve bilgili insan diyebiliyorsunuz? çok az değil mi? bu kadar cahil ve kötü bir toplumda, hele ki siyaset gibi çoğunlukla hırslıların, egoistlerin ve çıkarcıların öne çıkabildiği bir alanda böyle olmaması imkansız zaten.
chp'nin içinde de iyi partinin içinde de kötüler yok mu? çok fazla var hem de. ama ona rağmen oy veriyoruz. çünkü toplum kötü olduğu için biz de iyiye değil daha az kötü olana oy vermek zorunda kalıyoruz devamlı.
buna rağmen ben hdp'ye bir kez bile oy vermedim. bu seçimde de önce ince'yi sonra oğan'ı düşündüm, en son ikisinin de ne olduğunu anlayıp kk+iyi partiye oy verdim. bunlara da çok isteyerek mi oy verdim, tabii ki hayır. daha az kötü olur diye düşünüp verdim.
mesajlarda demirtaş'ın “öcalan'ın heykelini dikeceğiz” sözleri de sorulmuş. adam on yıl önce, çözüm sürecinde söylemiş bunu. zaten sonradan yanlışını da kabul etmiş. erdoğan da o dönem habur'dan terörist getirtip alkışlatıyordu. erdoğan, lgbt'yi de savunuyordu zamanında. kılıçdaroğlu da siyasal islamcılara yalakalık yapıyor şu an. türkiye'de siyaset ne yazık ki yalanlarla, çıkarlarla ilerliyor. çünkü özünde böyle bir toplumuz zaten.
demirtaş da çok iyi bir insan demiyorum. sadece mantıklı düşünebilen, teröre engel olabilecek bir insandı diyorum. silahlı mücadele olmaması gerektiğini her fırsatta söylüyor adam zaten. sürekli okuyan, kafasını çalıştıran, doğruyu bulmaya çalışan bir adam.
şimdi böyle bir adamın siyaseti bırakması, yerine kötü niyetli insanların gelmesi daha mı iyi olacak? sizin için olmayacak belki ama emin olun milliyetçi ya da dindar görünüp sizi korkutarak oy isteyen ve paranızı çalanlar için büyük bir fırsat olacak.
toplum, bu kötü insanlar tarafından kandırılıp, korkutulup, özgürlüğünden vazgeçirilip, her gün daha büyük yoksulluğa razı ediliyor. ben üzülüyorum böyle kolay kandırılabilen cahil bir toplumda yaşadığım için. siz üzülmüyorsanız, kandırılmaya devam etmek, daha cahil, daha fakir, daha mutsuz yaşamak istiyorsanız o da sizin akılsızlığınız.
saksıyı koysanız o yüzde 48'i alırdı
-
ulan birisi şunu pankart yapıp chp genel merkezinin önüne assa ne güzel olur valla, hala utanmadan bunu başarı olarak satmaya çalışıyorlar, yerine saksı aday olsa daha da fazla oy alabileceğine inanıyorum ben