*

  • berberde siraniz geldiginde altiniza surulmeye calisilmadigi gun buyudugunuzu idrak ettiginiz bir hayat alameti.(ya da cuceligi kabullenmekte en zorlu engel)
  • bir sozluk mucizesi!

    olaylarin geli$imi ise $oyledir: okur, cafe des arts ba$liginda "bebek sandalyesi"'nden bahseden dreamer entry'sine denk gelir. akabinde "yahu benim kucukken boyle bir sandalyede oturmu$lugum var miydi ki?" diye du$unurken aklina berber'de alta konan yukseltme tahtasi gelir. mamafih sozkonusu tahtanin ismini bir turlu hatirlayamaz. en sonunda "onun ismi olsa olsa berber tahtasi olur!" kararina varir. entry'sini girmek icin ba$lik kismina "berber tahtasi" yazip getir der. o da nedir? ba$ligi actiginda kar$isinda otisabi'nin konuyla ilgisi entry'si vardir. (bkz: aklin yolu bir)

    1980'lerde varolmu$ bu tahtanin 2003 yilinda hala varligini surduregeldigi $aibelidir lakin cok da beklenmedik degildir. bildigimiz kitaplik rafi tahtasi kivaminda bu tahta berber koltugu'nun kolluk kisimlarina konur ve 20cm'lik bir boy avantaji saglar.
  • mahallemizin berberinde yıllarca üzerine oturduğum tahta. bildik ve kadim bir mahalle berberi olduğu için tahta artık epey kararmıştı, gözümün önünde şu an ve her ayrıntısıyla hatırlıyorum. doğal olarak bir süre sonra tahtaya ihtiyaç kalmadı ama biz de ergen olmuştuk ve mahalle berberimizin traşından hazzetmez hale gelmiştik. çünkü berberimizin yaptığı, basitçe kırpmaktı. uzun süre başka berberlere, kuaförlere dadandım. küçüklüğümü, çocukluğumun tüm aşamalarını bilen mahalle berberimin önünden geçerken içeri bakmamaya, berberle gözgöze gelmemeye çalıştım yıllarca. sonra bu kıymetli insana, dükkanında kuş besleyen, çıplak kadın fotoğraflarının bulunduğu takvimler asan neredeyse aile dostumuz olan berbere haksızlık ettiğimi düşündüm. allah belasını versindi o kuaförlerin. bir kez daha traş olmaya o mahalle berberime gittim. iyice yaşlanmıştı ve bana kırgındı, ses tonundan belli oluyordu, ama yine de çok fazla belli etmemeye çalıştı. sonuç yine istediğim gibi olmadı ama yine de birkaç kez daha berberimize gittim, eski günlerin hatırına. ama süreç kendi kendi kendine hitama erdi, berber bir süre sonra kapandı. zira iyice yaşlanmıştı berberimiz. şimdi o dükkanın yerinde küçük bir birahane var, geçerken içeri bakıyorum bazen.
  • traş olmak benim için çocukluk yıllarımın en büyük eziyetlerinden biriydi. dağda bayırda helele hölölö koşturmak varken, o berber koltuğuna, boyunu boğazı sardırıp bondage kıvamında oturtulup, berberin ense gıdıklayan aletinin altına kurbanlık koyun gibi yatmak, bugün olsa "eeee homuğakorum len." diyerek isyan edeceğim bir haldi. çocuktuk sesimizi çıkaramadık. şimdi neşeyle anıyorum.

    anlamadığım çocuğa zaten eziyetlerin büyüğünü ediyorsun ya, bir de neden tahtanın üzerine oturtup incitiyorsun, rencide ediyorsun? bugün yapmaya kalksalar "eeee homuğakorum len." diyeceğimi bilmiyorum daha önce belirtmiş miydim?
  • küçükken berberde boyum küçük olduğu için oturtulduğum tahta. şimdi de biraz eğilir misin birader diyorlar.
  • küçükken her defasında o tahtaya oturtulmakla ezilip büzüldüğüm, büyüsem de herkes gibi o mavi muşamba minder üzerinde oturup saçlarımı kestirebilsem ben de diye hayıflandığım, şimdilerde buram buram aradığım, kokularını duyup yollarımı değiştirdiğim, ne güzeldi aslında diye gözyaşı döktüğüm çocukluğum, 30 larca yıl öncesi, asla geri gelmeyecek bir tutam simsiyah saç.
  • kitaplık rafından bozma, yağlı boya ile boyanmış ama eskidikçe kısmen boyaları dökülmüş bir tahtadır; ama insanın çocukluğuna dair anılarda ayrıntılardan biridir aynı zamanda. insanın yavaş yavaş büyümeye başladığını anlamasına da yardımcı olur, bir gün ona ihtiyaç duyulmadan yapılan saç traşından sonra.
  • çocukluk döneminde bu ülkede bulunmuş her erkeğin, berberde son imparator gibi yüksekte oturmasını sağlayan ahşap materyaldi. o yıllarda karizmayı yerlebir eden bir unsurdu. şimdi ise gülünüp geçilen tahtadır. bununla birlikte üzerinde traş olurken sırıtan amca resmi olan tıraş sabunu ve kolonya ortamda tamamlayıcı unsurlardı. tabi bunların yanında hala yıkılmayıp ayakta duran berber adamlarida unutulmamalıdır. lise yıllarında kimileri için kısa boylularla dalga geçme malzemesidir.
    konuyla ilgili diğer klişeler için:
    (bkz: berber aynasi)
    (bkz: berber aynasindan yandaki adamin tirasini izlemek)
    (bkz: laftan anlamayan berber modeli)
    (bkz: amerikan trasi)
  • eğer sürekli "kafanı oynatmasana olum" diyip çat çut ensenize vuran bir berberiniz varsa düşmekten korkarsınız bu tahtadan. ayaklarınızın altına ise berber abinin bir gün önce aldığı tan gazetesinden bir sayfa konur itinayla ayaklar koltuğu kirletmesin diye. oturmak kolay, kalkmak zordur o tahtadan ama çocukluğa dair hoş bir ayrıntıdır, sözlükte karşılaşınca mutlu eder insanı sebepsiz yere.
hesabın var mı? giriş yap