• işgücü piyasaları olarak da geçer. emek piyasası, emek arz-talebinin karşılaştığı, ücretin belirlendiği ortamdır. diğer piyasalardan bazı özellikleriyle ayrılır:
    1. işçi-işveren arasında kişisel bir ilişkiyi ifade eder
    2. süreklilik arzeder, mal piyasasında ise mal satılınca ilişki biter
    3. mal piyasasında ilişkide temel unsur malın fiyatıyken istihdam ilişkisinde ücret tek belirleyici değildir, çalışma ortamı, güvenlik, risk ve işin ağırlığı gibi etkenler vardır
    4. tarafların karşı taraf hakkında bilgi edinmelerinde sınırlılıklar vardır
    5. emek homojen değil heterojendir
    6. emek piyasasında grup ilişkisini etkileyen birçok etken vardır
    7. işçinin pazarlık gücü nispeten azdır, güç alıcı lehindedir.
  • avrupa birligi'nde ultraliberalizmin tehdidi altinda olan piyasa. ozellikle avrupa birligi anayasasinin yururluge girmesi durumunda alt ust olmasi beklenmektedir. soyle ki : calisma kosullarinin kotu, emegin ucuz oldugu uye ulkelerdeki sirketler, gorece gelismis uye ulkelerde is yapmalari durumunda kendi vatandasi olan iscileri kendi ulkelerinin calisma kanunlarina gore calistirabilecekler. daha somut bir ornek verirsek; polonyali bir taahhut firmasi, fransada bir is aldiginda polonyali iscileri fransaya goturup 35 saat yerine 48 saat calistirarak fransadaki asgari ucretin cok daha altinda bir para verebilecek.

    tehdidin ikinci ayagini delocalisation yani mekan degistirme olusturmaktadir. ozellikle buyuk sirketler avrupadaki uretim noktalarini emegin daha ucuz oldugu ulkelere transfer etmekte. ornegin lycos avrupada 2000 - 2500 euroya calistirdigi bazi elemanlarina 300 - 400 euroya ermenistanda is onermekten cekinmemektedir.

    ucuncu ve en ilginc ayaksa almanya'da baslayan jobdumping cilginligidir. isverenler bir internet sitesinde is ilanini ve vermek istedigi maksimum maasi yayinliyor. is arayanlar da bu ilana cevap vererek acik eksiltme yontemiyle bu iste kac paraya calismaya razi olduklarini belirtiyor. isverenler de gelen basvurular arasinda en az maas alani ise aliyor ! bu uygulamanin bu yil fransada daha sonra da diger ulkelerde baslatilmasi dusunuluyor.

    http://www.jobdumping.de/
  • türkiye'de ekonomi büyüyor, isler iyiye gidiyor diyenler var. onlara cevap veren bir piyasadir. ülkemizdeki emek piyasasinin karakteristik özelliklerine bir bakalim:
    -issizlik (özellikle 25 yas alti genc grupta)
    -kayit disi ekonomi (sosyal güvenceleri olmadan istihdam edilen emekciler)
    -düsük düzeyde kadin istihdami (okur-yazar oraninin düsük olmasi, egitimsizlik, ayrimcilik, kayit disi ekonomi)
    -ikili kalkinma (bölgeler arasi kalkinma farkliliklari ve neticesinde köyden sehire göc)
    -tarim sektörünün toplam ekonomi icerisindeki agirligi
    -cocuk isciler
    -gelir dagilimi adaletsizligi
    -soyal politikalarin yetersizligi

    bahsedilen yapisal sorunlarin cözülmesi yönünde bir adim atildigini biz mi görmüyoruz, yoksa birileri (iktidar+medya) gerceklerin üstünü örterek yalandan, rengarenk, gecici, oyuncak zaferler mi sunmaya calisiyor insanlara?
  • (bkz: labour market)

    betam tarafından yayınlanan bir araştırmaya göre işsizlik artmaya devam etmekte ve tarım dışı işsizlik önümüzdeki dönemde de artmaya devam edecekmiş diyollar.

    kaynak
  • emek piyasasına ilişkin yaklaşımlar;
    -emek piyasası bir mal piyasasıdır.
    -emek piyasası bir mal piyasası değildir, yapısal özellikleri bakımından mal ve hizmet piyasalarından ayrılır.

    ne demek şimdi bu ? birinde evet diğerinde hayır diyor, bilen biri yardım edebilir mi ?
  • iş gücü piyasası olarak adlandırılır.

    işsizlik oranı, son 7 dönemin en yüksek seviyesine yükselerek %10,5 gerçekleşti. beklenti: %10,3 idi.

    ekim 2015 döneminde işsizlik oranı bir önceki aya göre 0,2 puan artarak %10,5 seviyesinde gerçekleşti. mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranı ise son 11 dönemin en yüksek seviyesi olan %10,6’ya yükseldi. işsizlik oranındaki artış işsiz sayısının artarken; istihdam oranının azalmasından kaynaklandı.

    bu hafta 2016-2018 dönemine ilişkin ekim ayında açıklanan ovp’nin revizyonu yapıldı.

    ekim ayında ovp’de işsizlik oranı 2015 yılı için %10,5 olarak belirlenmişti. güncel ovp’de ise bu rakam %10,2’ye çekildi. bu aşağı yönlü revizyonda hem büyüme rakamının 2015 için %3 seviyesinden %4’e çekilmesi hem de istihdam oranının artırılması etkili oldu.

    istihdam edilenlerin %52’si hizmetler, %20,4’ü tarım, %20’si sanayi ve %7,6’sı inşaat sektöründe yer aldı. önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında hizmet sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 0,8 puan artarken, sanayi sektörünün payı 0,5 puan, tarım sektörünün payı 0,3 puan azaldı, inşaat sektörünün payı ise çok küçük değişim gösterdi.

    2015 yılı ekim döneminde toplam tarım dışı istihdam, verinin açıklandığı tarihten bu yana en yüksek seviyede olurken; aylık bazda istihdam artışlarının sanayi, hizmet ve inşaat sektöründe sınırlı olması ve dahası tarım istihdamının son 3 aydır belirgin azalmayı sürdürmesi işsizlik oranını yukarı çekti.

    büyümenin 3. çeyrekte beklentilerin üstünde gerçekleşmesi, sanayi üretim ile anket göstergelerindeki ılımlı gidişatla işsizlik oranının gerilemesi beklense de ucuz işgücü olarak kayıt dışı suriyeli göçmenlerin istihdam edilmesi bunu sınırlıyor.

    2016 yılında asgari ücrette yapılan artışın reel sektöre bir yük getirmesiyle istihdam maliyetleri artacaktır. bu durum kayıt dışı istihdamı büyütebilecek bir ihtimal olarak ortaya çıkarken; işsizlik oranında da artışa neden olabilir. türkiye'de bulunan ve çoğunluğu suriyeli olan mültecilere sadece ikamet ettikleri illerde geçerli olmak üzere, çalıştıkları işyerinin işçi sayısının %10'unu geçmemek koşuluyla çalışma izni verileceğinin açıklanması ise kayıt dışı istihdamı sınırlayacak bir faktör olarak görülmektedir.
  • getto nedir, gettolaşma nasıl olur, bunları biliyoruz da, emek piyasası nasıl gettolaşır, bir de buna bakalım. cem özatalay anlatıyor:
    --------------------------------------
    ücretlilerin ırk, etnik köken, dini inanç, toplumsal cinsiyet vb. kimliksel aidiyetler temelinde bölünmesi meselesini soruşturan michael piore ve sean safford bunun emek piyasasının ikili yapısından kaynaklandığına işaret ederler. bu yaklaşıma göre söz konusu ikili yapı, biri formel iç kurallara sahip ve formel kademe atlama imkânları sunan birincil (çekirdek) emek piyasasından, diğeri ise tüm bu kurallardan yoksun olan, işçilerin kariyerlerinde yükselme şansına sahip olmadıkları, o işten bu işe sürüklendikleri ikincil emek piyasasından meydana gelmektedir. ikincil piyasalarda işçilerin hareketleri cemaate dayalı kişisel toplumsal ağlar tarafından yönlendirilmekte -ve sınırlandırılmaktadır. bu hareketin sonucu ise emek piyasasının “gettolaşması” olmaktadır. yine aynı çalışmada, sosyal bilimciler, firmaların ölçeği küçüldükçe istihdam olma sürecinde cemaat bağlarına dayalı kişisel ilişki ağlarının daha etkin rol oynadığına işaret etmektedir.

    gettolaşma etkisinin, büyük ölçekli firmalarda hem taşeronlaşmaya, hem de nepotizmin yaygınlaşmasına bağlı olarak gözlemlenmekte olduğu söylenebilir. bunu 2006-2008 yılları arasında petkim, türkiye taşkömürü kurumu (ttk) ve iskenderun demir çelik (isdemir) işçileri arasında yürüttüğümüz saha araştırması sırasında net biçimde gözlemlemiştim. örneğin birincil emek piyasası içinde konumlandırılabilecek petkim’de, henüz işletme faaliyete geçmeden önce 1982’de yapılan işçi alımı merkezi sınavla gerçekleşmiş ve meslek okulu mezunu 3000 işçi meritokratik ilkeler doğrultusunda istihdam edilmişti. 12 eylül askerî yönetimi sırasında yapılmış olan bu işçi alımının tarafsızlığı ve hakkaniyeti konusunda, darbe aleyhine görüşler sarf etmekten kaçınmasalar da, görüştüğümüz hemen her petkim işçisi hemfikirdi. görüşmeler sırasında 40’lı yaşlarının sonlarına yaklaşan petkim işçilerinden farklı olarak, ttk’da çalışan 26 yaşındaki genç madencinin 2000’lerden sonra gerçekleşen işe giriş sürecinin ise bambaşka bir biçimde gerçekleştiğini öğrenmiştik. meslek lisesini bitirmeyip, yarıda bırakan genç madenci günümüzde diplomanın işe yaramadığını, önemli olanın tanıdık olduğunu belirttikten sonra ttk’ya girişini büyük ağabeyinin yardımına borçlu olduğunu belirtmişti. yine isdemir’de de yetkili sendikanın özellikle özelleştirme sonrasında adeta işletmenin “insan kaynakları departmanı”ymış gibi çalışmakta olduğunu gözlemlemiştik. sendika şube yönetiminde biri iktidar partisi olmak üzere meclis’teki üç partiye yakınlıklarıyla bilinen kişiler bulunmaktaydı ve işe alımlarda parti bağlantılarının belirleyici olduğu çok sayıda işçi tarafından teyit edilmişti.

    ikitelli enformel sektör işçileri araştırmasında elde ettiğimiz bulgular ise nepotizmin, partizanlık temelinde adam kayırmacılığın hâkim olduğu birincil emek piyasasından farklı olarak, ikincil emek piyasasında akrabalık, hemşerilik, mezhep ya da etnik köken ortaklığına dayandığına işaret etmekteydi. 27 yaşındaki bir hazır giyim işçisinin söyledikleri bu konuda oldukça aydınlatıcıydı: “ikitelli’de kürtleri veya alevileri istihdam etmek istemeyen işyerleri var. bu açık açık söylenmiyor. ama duvarında işçi alınacağını duyuran ilan asılı olan bir işyerine gittiğinizde, nereli olduğunuzu soran güvenlik görevlisi sizin personel müdürüyle görüşüp görüşemeyeceğinize karar veriyor. işe alım süreçlerinde genellikle güvenlik görevlileri kilit rol oynuyor”.

    araştırma sürecinde benzeri görüşler başka işçilerce de dile getirilmiştir. kürt ve alevi işverenlerin de, benzeri bir ayrımcılığı kendi işyerlerinde tersinden uyguladığı, görüşülen işçiler tarafından dile getirilmiştir. dolayısıyla, ikitelli havzasında istihdam sürecinde etnik, mezhepsel ve bölgesel kimliksel aidiyetleri de kapsayan birincil ilişkilerin etkin işlev gördüğü öğrenilmiştir. görüşülen hazır giyim-tekstil işçilerinin yüzde 62’si şu anda çalıştıkları iş yerine ailevi, komşuluk veya hemşerilik ilişkileri üzerinden girdiklerini beyan ederken, aynı sektörde iş ilanı üzerinden yaptığı başvuru sonrası iş bulduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 19’da kalmıştır. tüm sektörlerden işçiler dikkate alındığında, birincil ilişkiler üzerinden iş bulanların oranının yüzde 54 seviyesinde olduğu görülmektedir.
    -------------------------------------------
    cem özatalay, "neoliberalleşen türkiye'de işçi sınıfının parçalanması"
    https://www.academia.edu/…çi_sınıfının_parçalanması
  • emek arz ve talebinin karşılaştığı, ücretlerin ve istihdamın belirlendiği piyasa.
  • ıngiltere ve avrupa’da çevirme hareketi

    ıngiltere'de 13. yüzyıldan başlayarak 18. yüzyıla kadar devam eden bir çevirme ya da çit çekerek sınır belirleme eylemi gerçekleştirildi. bu olay, bir yandan toprağın ticarileşmesine, bir yandan da artı değerin ve tarımda sermaye birikiminin artmasına yol açtı. feodal beyler (lordlar) önceleri dışa büyük ölçüde kapalı malikâne sistemi içinde sahip oldukları topraklarda serflerin yaptığı çiftçilikle yetinirlerken, piyasa ekonomisinin yavaş
    yavaş gelişmeye başlamasıyla birlikte daha fazla üreterek piyasaya yönelmeye ihtiyaç duymaya başladılar. bu ihtiyaçla birlikte gözlerini kendi malikâne toprakları dışında köylünün ortaklaşa kullandığı meralara, otlaklara ve ortak topraklara diktiler. lordlar zamanla bu toprakları çitle çevirerek kendi malikánelerine kattılar.

    ıngiltere'de çıkarılan birçok yasa bu alanların çevrilmesine
    izin verdi. bu yasaların en eskisi 1235 tarihli merton statüsü adını taşır. 1604 ile 1950 arasında 5200 adet çevirme yasası çıkarıldı.
    çevirme ya da çitleme hareketi adını, bu ortak yerlerin çitle çevrilmesinden alır. bu yasalarla parlamento, küçük çiftçinin kullanımına açık olan kamu topraklarının, büyük toprak sahipleri tarafindan mülk edinilmesini onaylamış oluyordu.
    en tipik olanı ıngiltere'de yaşanmış olsa da avrupa'daki diğer ülkelerde de buna benzer çevirme hareketleri görülmüştür. çevirme hareketi sonucu ellerinde işleyecek toprak kalmayan ve dolayısıyla gecim imkânı kaybolan köylülerin bir bölümü kente göçerek emeğini satmak karşılığında geçimini sağlamaya yöneldiler.
    bu göçler ileride sanayi devrimi sırasında ihtiyaç duyulan ücretli işgücü için de bir çeşit temel oluşturdu.

    mahfi eğilmez
hesabın var mı? giriş yap