• içselcilik (internalism) ve dışsalcılık ( externalism) olarak tasnif edilen iki temel görüş doğrultusunda giderilmeye çalışılan problemdir.

    içselciler gerekçelendirmeyi, kişinin bilişsel durumunu ilgilendiren içsel birşey olarak görürken dışsalcılar, gerekçelendirmeyi özne ile bilgi nesnesi arasındaki dışsal ilişki ile açıklar.
  • edmund gettier 1963 yilinda yazdigi "is justified true belief knowledge?" yani "gerekceli dogru inanc bilgi midir?" adli yaklasik 3 sayfalik makalesiyle profesorluge kabul edilmis bir epistemologdur.

    bir diger ornegini orjinalini biraz bozarak ama mantigini aynen sakli tutarak soyle yazabilirim:

    adamin biri arabasiyla gidiyordur. yolda bir zebra gorur. allah allah der, yolda bir zebra var. o esnada aslinda yolda bir suru zebra maketi vardir. fakat tesaduf eseri adam gercekten de gercek bir zebra gormustur. simdi bu adamin "ben bugun zebra gordum" bilgisi "gdi" ile aciklanabilecek bir bilgi midir? gettier hayir der buna, zira bu ornegi de, bu "gdi"ye karsi cikmak icin vermistir. zira adam bir maketi de gorseydi, yine ben zebra gordum diyecekti. klasik tanim, meshur gettier orneklerinden sonra, bilginin ek bilgilendirmeyle (enformasyon) sarsilmamasi gerektigini de kabul etmek durumunda kalmistir.

    bana ise, her seyi bilmeden hicbir seyi bilemeyiz demektedir bu ornekler.

    bilginin taniminin da bir tur bilgi olmasi bizi elbet bir sinira dayiyordur bu cabada. o sinirda hala daha konusmak, yazmak, tanimlamak
  • platon'un theaetetos diyaloğunda geçen bilgi'nin neliğine dair 'gerekçelendirilmiş doğru inanç' denmektedir. üç parçalı bu bilgi anlayışına göre bilginin inanç, doğruluk ve gerekçelendirme gibi üç koşulu vardır. gettier buna karşı çıkmaktadır. şu ana kadar 'bilgi' olarak adlandırdığımız şeylerin aslında bir 'bilgi' olamayacağından bahseder.

    gettier'in örneği şu şekildedir:

    smith ve jones, aynı işe başvuran iki kişidir. başvurdukları iş yerinin patronu, jones'u işe alacağını smith'e söylemiştir ve smith, jones'un cebinde on tane bozukluk olduğunu sayarak öğrenmiştir. elindeki bu iki doğru önerme ile smith "cebinde on tane bozukluk olan kişi işe alınacaktır" sonucuna varır. smith'in bu inancı sağlam bir şekilde gerekçelendirilmiştir. sonuçta doğru da çıkmaktadır ancak smith'in "bildiği" şekilde değil. işe alınan kişi smith olmuştur ve smith'in cebinde de on adet bozukluk vardır.

    gördüğünüz gibi smith'in işe alınmasının aslında cebindeki bozukluklarla bir alakası olmamasına rağmen o buna inanmıştır ve gerçekten de işe alınınca bu doğru çıkmıştır.

    aynı şekilde chisholm'un örneğini vermek istiyorum.

    chisholm'un deneyi de şöyledir: bir araziye bakıyorsunuz ve arazide koyun olduğunu düşündüğünüz bir şey görüyor ve "arazide bir koyun olduğu" inancını geliştiriyorsunuz. gördükleriniz bunu gerekçelendirmeniz için yetiyor. inancınız doğru da, ancak koyun arazideki tepenin arkasında ve sizin gördüğünüz aslında bir koyun değil, koyuna benzeyen bir köpek. bu durumda bu inancınızın bilgi olduğunu söylemek mümkün olmaz.
  • diger dusunce deneyleri icin
    (bkz: #92649934)
  • platon theaitetos diyalogunu zaten bilgi için (episteme) üçlü formülün yetmediğini göstermek için yazmıştır: duyum (aisthesis) + duyum (doxa) + gerekçe (logos). bu diyalogun sonunda balmumu ve kuş kafesi örnekleriyle iyice açığa çıkmaktadır. zaten ideaların parçaları olamayacağı için bu şekilde bilgilerinin de edilmesi mümkün değildir. her defasında üçüncü adam problemiyle karşılaşmış oluyoruz.

    gettier'nin ortaya attığı tez de aynı şekilde bu üçüncü adam problemine işaret eder. ancak platon'un az okunmasından mıdır bilmiyorum da, sanki platon bu üçlü formülün bilgi için yeterli olduğunu iddia etmiş gibi gettier'i platon'un karşısına yerleştirmek için çok fena saçmalamak gerekir. bu baya literatüre yerleşmiş bir hatadır. velhasıl, platon diyaloglarını okuyalım okutturalım.
  • bilgi'nin klasik tanımı şudur :
    gerekçelendirilmiş, doğru inanç. siz inandığınız bir şeyi doğru şekilde gerekçelendirirseniz; o şeyi biliyorsunuz demektir.

    gettier abi, kabul gören bu bilgi tanımlarını tekrar tartışmamız için çeşitli hikayeler uydurur.

    mesela, çöldesiniz ve uzakta bir su gördünüz. koşarak yaklaştınız ama gördüğünüz şey aslında bir vahaymış. sonra bir baktınız tam da o vahanın olduğu yerde bir su kuyu var. şimdi sizin, baştaki, su gördüğünüz inancı "bilgi" sayılır mı?
hesabın var mı? giriş yap