• kader ağlarını örüyor, güzel bir motif çıkması dileğiyle.
  • --- istanbullu gelin s2e48 ---
    .
    .
    .

    insanlar sevmeyi nasıl öğrenir sizce?
    sevile sevile. insanlar sevmeyi sevile sevile öğrenir. hepimiz sevmeyi sevile sevile öğreniyoruz. … hepimizin hayatında öne çıkan cümleler var. “beni zaten terk edecek.” ve buna inanan biri gerçekten de kendisini terk edecek birini arayıp buluyor. yahut “zaten beni onaylamayacaklar.” çünkü çocukluğunda annesi babası onu yeterince onaylamamıştır o da buna inanmıştır gidip kendisini onaylamayacak birini bulur. ta ki kendisi onaylamayı öğrenene kadar. yani hepimiz kendi ezberimizi bozuncaya kadar kader motifimize bağlı yaşıyoruz.

    kader motifi; hepimizin çocukluğunda zihnimizde bazı inançlar var. mesela “hayat beni istemez, hayat beni sevmez” yahut “ben beceriksizin biriyim, ben zaten başarısızım hep başarısız olurum” yahut tam tersi “ben çok şanslıyımdır her zaman dört ayaküstüne düşerim” böyle inananlar gerçekten de hep dört ayak üstüne düşerler. bu inanışlar, bu inançlar hepimizin zihninde bir harita oluşturur. ve bu harita içinde yaşadığımız çevreden aldığımız duyusal verilerle pekişir güçlenir ve bir mühür oluşturur. ve bu mühür kader motifimiz. ve biz bunun farkına varıncaya kadar hep bu kader motifimize bağlı olarak yaşarız. ve biz hiç fark etmeden her yere bu mührü basarız. çünkü bizim bildiğimiz doğru bu, inandığımız bu.
    .
    .
    .

    --- istanbullu gelin s2e48 ---
  • gittikçe inanmaya başlıyorum buna. 96 krizi babama girmişti, çocuktuk pek anlamadık. ondan sonra zaten ivmeli olarak parçalandık. şu an babamın o krizdeki yaşlarındayım, 2020 krizi de bana girdi. pazartesi gelecek haberlere göre içimden geçip geçmeyeceği belli olacak. geçerse zaten kader motifini kırmak adına kesicem kendimi. *
  • âşık dertli, "kul başına âlemde gelen hükm-i kaderdir/ol hükm-i kader bizlere miras-ı pederdir" demiş; kader motifini de izah ediyor sanki bu sözü. tüm çabamıza rağmen değiştiremediğimiz durumların ortasında "birazcık nefes almak için hangi yöne dönmeli, bu sefer hangi yoldan ilerlemeli" diyerek bakınırken aklıma hep dertli'nin sözü geliyor, öte yandan, ne yapmaya çalışırsak çalışalım, yapabileceklerimizin, elden gelenin ne kadar sınırlı olduğunu ve ne garip, beyhude bir çaba içinde olduğumuzu tekrar tekrar anlıyorum.
  • size farklı insanlarla, farklı yerlerde ve zamanlarda hep aynı şeyleri yaşıyormuşsunuz hissi veren motif. isimleri değişse de aslında hep aynı insanla sevgili oluyorsanız, dünyanın bir ucuna gidip tertemiz bir sayfa açtığınızı sanıp yine aynı haltları yiyorsanız belki bir de bunun altında yatan sebebi etraflıca düşünmekte fayda var. mesela çoğu kız çocuğu gibi ben de bebeklik dönemimde babama aşıkmışım. o zamanlar beni çok severdin, ne iyi anlaşırdık der babam. işi gereği sürekli şehir dışında olurdu, annemin işi ve benim eğitimim için biz onunla gidemezdik. yıllar sonra fark ettim ki ben çocukken bunu terk edildim olarak algılamışım. sevdiğim erkek beni terk etti olarak kodladım. birini seversem o gider. uzaktan ilişkimiz iyi gidiyordu, telefonda falan... lakin eve geldiğinde artık eskisi gibi olmuyordu. kaçırıyordu hayatımda olup bitenleri, büyüdüğümü, değiştiğimi gözlemleyemedi. istemiyordum eve gelmesini artık, çatışıyorduk istemesek de. aslında yalnızca bana daha iyi bir hayat sunabilmek için yaptığı bu fedakarlık bilinçaltımda çok farklı bir etki yaratmıştı ve ben bunu 30 yaşıma dek fark etmeyecektim. bugüne dek hep uzaktan ilişki yaşayacağım insanları seçtim dersem şaşırır mısınız? iş ciddiye biner gibi olunca da hemen kaçtım. ya da zaten beni bırakacağını bildiklerime gittim. bir erkekle aynı evde yaşama düşüncesi korkutucu geldi hep. kendimi sabote ettiğimi bile yeni yeni görüyorum. sonra parayla olan ilişkim de aslında küçükken oluşmuş. paraya dokunduğumda hep elimi yıkamam söylenirdi. ailemizde çok paranın insanı bozacağına dair bir inanç vardı. dedemin her yemekte ettiği duada bile farkında olmadan bunu dinlemişim: “allahım çok verip azdırma, az verip gezdirme.” kendi işimi kurup para içinde yüzebilme ihtimalim varken memur olmayı tercih etmem tesadüf mü acaba? aldığım eğitimi duyanlar kararlarımı sorgularken ben bu yaşıma kadar bunu hiç garip bulmamıştım. hala büyük paralardan korkarım, düzenli ve yeterli gelir kendimi iyi hissettirir. para konuşulduğunda bunalırım, panik olurum. kısacası hayatınızdaki çoğu şeyin kaynağı çocukken farkında olmadan size kodlananlar olabilir ve evet, zor, çok ama çok zor olsa da bu kaderiniz olmak zorunda değil. yeni bir motif çalışmaya başlarsanız hayatınızın geri kalanı için bambaşka bir desen oluşturabilirsiniz.
  • anasının kaderi kızına derler anadolu’da.anne babada nasıl kodlandıysak ileriki yaşamımızda da tercihlerimiz o yöne meyletmesi de o yüzden.
    ben babamın dikkatini çekmek için çok çalışması gereken her başarılı olduğunda sevildiğini hisseden bir çocuktum misal. başardıkça onları doyuruyor kendimde doyuyordum.
    büyüyünce ise eş seçimimin hocadan yana olması ondandı. gözüne girmek için çabalıyordum zor olmasına aşıktım ya aslında.
    sonra daha da büyüdüm gene önceki sevgilime çok benzeyen birini bulmuştum.kader motifim bu şekildeydi çünkü. başarmalıydım ve gözüne girmek için gene her şeyi yapmalıydım. bunun bedeli acı verici bir sürü operasyon olsa da. karşılığında beni sevecekti. yanlıştı biliyorum ama değiştiremiyordum .alışılmışın dışına çıkamıyordum.
  • kesinlikle var böyle birşey. babamla olan anılarımı hatırlıyorum, annemle olanları hayır. babamı hep idealize etmişim, annemi hayır. babama karşı hep empati duydum, anneme hayır. hep babamın tarafında oldum.

    sonra da hep annemin babama davrandığı gibi bana davranan insanları seçtim. neyin ne olduğunu anlayınca da anneme de babama da öfkelendim. babama bunları sineye çektiği için öfkelendim ya da bana sineye çekmeyi öğrettiği için istemeden.
  • bahsedilen kader motifi bende farklı işliyor neden bilmiyorum. babamın karakterinin zayıflığının mağduru olduğumdan mıdır nedir, kesinlikle onunla en ufak bir benzerlik gösteren erkeklerden direkt uzaklaşıyorum. hatta gittiğim psikolog da bu duruma şaşırmıştı.

    ancak bu bende ilişkilerde güven sorunu da yaratıyor. sırf yine mağdur olan olmamak için çok zor güveniyorum, haliyle herkesin sabırsız olduğu bu zamanlarda bir ilişkiye başlamak da zor oluyor.

    bunun psikolojide bir karşılığı var mı bilmiyorum, bilen yeşillendirirse sevinirim.
  • astrolojiden farksiz bir safsata. insanlara aciyorum kendilerine her soylenene, hicbir bilimsel dayanagi olmadigi halde, 'hee kaynima da oyle olduydu ya' diye inandiklari icin. korktugunuz seylerle karsilasma ihtimaliniz her zaman var, bu gerceklestigi zaman algida secicilikle 'hee kader motifindeymis ya he, ben arayip bulmusum ya he, benim sucummus, dur yoga yapiyim' diye sahte bir kontrol hissine siginiyorsunuz. cunku yoga yaparsaniz ve nirvanaya ererseniz, daha bi daha hiiiic boyle bi seyle karsilasmazsiniz. e zaten hep kendiniz cektiniz ya?

    hayatta ister istemez yolunuzun kesisecegi cogu insan, kendi ayari bozuk ailelerinden ve tecrubelerinden geliyor. bokluklar olacak. cekseniz de olacak, cekmeseniz de olacak. sunu bilin. kirk yasiniza gelip hala solucan gibi ana babanizin etegine saklanmayin. cocuklugunuza degil ebenizin amina inseniz, hayati kontrol altinda tutamazsiniz.
hesabın var mı? giriş yap