• "kötü", hatta abartılı sayılamayacak bir yorumla "oldukça kötü" bir oyun olmuş. sahne kullanımındaki ilginçlikler dışında hoş gözüken hiçbir şey yok neredeyse. öncelikle, senaryo çok zayıf. raşit çelikezer'in kitaplaştırdığı metin, belki de senaryoya göre farklıdır ve fena değildir; ama oyundaki metin, gerçekten de vasatın çok altında. öykü, metaforlarla örülmeye çalışılmış; ama bu metaforlar öylesine didaktik ki, mesajlar, olacak o kadar'ın "sorun budur; mesaj da budur" kıvamına takılıp kalıyor adeta. üstüne de, karakterlerin cılız yapısını, anlatımdaki "klişe gibi gözükmeyen klişe"leri ve oyuncuların kötü performanslarını ekleyince, "kötü" dememek mümkün olamıyor.

    oyundaki temel sorunun, öyküdeki yetersizliğin altında yattığını düşünüyorum. hatta, oyuncuların kötü performanslarının da bu soruna bağlı olduğu hissiyatına kapılıyorum. oyun, sabun köpüğü olmak ile mesaj kaygılı olmak arasında sıkışmış kalmış. sadece sabun köpüğü bir oyun olsaydı, belki de keyifli bir eser olarak hatırlanacaktı; ama bu haliyle, "bir tiyatro oyununu kötü yapan özellikler neler olabilir?" sorusuna örnek gösterilecek şekilde kalmış maalesef. sahnenin üç boyutlu kullanılması ise, oyunun "elle tutulur" denebilecek tek hoşluğu olarak göze çarpıyor.

    oyunu yerden yere vuruyor olmamın getirdiği çağrışımla bir parantez açayım; insanların, beğenmedikleri eserlere "kötüydü" deme yanlışına çoğunlukla düştüklerini fark eden biri olarak, öznel bakmadan, dolayısıyla kişisel beğenilerimi yansıtmadan yorum yapmaya çalışıyorum. haliyle de, beğenmediğim için bu oyuna "kötü" demiyorum; oyun kötü olduğu için "beğenmedim" diyorum. bu durumda, "kötü kavramının göreceli olması" gibi ayrı bir parantez açmak gerekiyor. o paranteze değinerek şunu diyeyim; üstteki paragraflarda ortaya koyduğum gerekçeler sebebiyle, birçok tiyatroseverin "kötü" olarak nitelendireceği bir oyun olduğunun altını çiziyorum. "güzel olmuş" diyenler olabilir elbette; lâkin bu durumda da, "istisnalar kaideyi bozmaz" sözüne sığınıyorum.
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap