3 entry daha
  • çöp evlerde yaşayanlar da böyle başlıyor herhalde ya.

    evden çıkmasına karar verdiğim şeyleri ayıklamakla uğraştım nihayet. epey bir şey çıktı.

    son uğraşım o oldu.

    dolu dolu bir sürü poşet var. kılık kıyafet örtü alez kıl tüy. bunlar çıkacak. uğraşmadım.
    cam kumbarasına götürülecek bi ton boş şişe var. uğraşmadım.
    terziye götürülecek kıyafetlerim, tamire bırakılacak çantalarım var. yığınla. uğraşmadım.
    aylar önce aldığım tül perde kanadı hala asılmamış duruyor. uğraşmadım.
    evin kapısının önündeki lamba yine aylardır yanmıyor, ampul patladı herhalde. uğraşmadım.
    zaten apartmanın kapısında da sorun var, bazen sıkışıyor ve apartmana giremiyorum. uğraşmadım.
    ha evin içine girsem o zaten ayrı dert, çünkü her tarafı bok götürüyor. bil bakalım ne yaptım. uğraşmadım.
    duş alırken su bazen o kadar azalıyor ki, ip gibi suyla kalıyorsun. bunun için ne yapmam gerekiyor bilmiyorum. sorun apartmanda mı bende mi onu bile bilmiyorum. çünkü bunu bilecek kadar bile uğraşmadım.
    bulaşık makinem ve derin donduruculu buzdolabım yok diye 1500 yıldır ağlıyorum. istesem alabilirim, ama ev çok dar ve bunları nereye koyacağımı bilmiyorum. ama istesem onu da bulabilirim. uğraşmadım.
    salonun tavanı bir ara su alıyordu. uğraşmazdım. ama neyse ki benim değil apartmanın sorunuydu, benim yerime uğraşan oldu, o iş halloldu. ama o sızıntı yüzünden kabaran duvarı yeniden boyatmakla uğraşmadım.
    yine salondaki perdelerimin boyu uzun, yerleri süpürüyor. uğraşmadım.
    duvarlarımın boş olmasından gerçekten hoşlanmıyorum. ama doldurmak için uğraşmadım.
    bisiklet sürmeyi 100 yaşında yeni öğrendim ve çok sevdim. ama korkumu yenip sahilde o kadar insanın içinde sürebilecek kadar uğraşmadım.
    en son işte kahve makinem bozulmuş biraz önce fark ettim. ben de 32 yılın dagny'siysem, biliyorum, uğraşmayacağım.

    evde kendi kendime kaldığımda yüzleştiğim hiçbir şeyle uğraşmadım.

    müvekkil geleceği zaman dolabın önünde bir saat geçirip ne giyeceğime karar vermekle çok uğraştım ama.
    beklenen kararları almak için o kadar uğraştım ki, memurlar artık "avukat hanım allah aşkına gelmeyin artık ya vallahi bizden çok çalışıyorsunuz" dediler en son.
    konuya öyle bir yerden yaklaşayım ki insanlar bana dertlerini anlattıklarında biraz olsun hafifleyebilsinler diyerek, o yeri bulmak için çok uğraştım.
    bu her zaman profesyonel bir uğraş değildi, temel olarak eşim dostum için uğraştım, elbette iş hayatında da işime yaradı.
    seyahat edebilen biri olmak için çok uğraştım; yediğimin içtiğimin hesabını yapmakla, indirim kovalamakla, fayda maliyet analiziyle... bunların her biriyle çok uğraştım. borçlu kalmamakla. ve kimseden alacaklı da olmamakla.
    bütün gün adliyede koşturduktan sonra ofise gelip altı üstü bir evrakı dosyaya koyacak, ajandaya duruşma günü yazacak halimin kalmamış olmasıyla.

    bunlarla hala uğraşıyorum. sorun da değil, ben bunlarla var oluyorum, hiçbirine yönelmiş bir kabullenememe halim yok.

    ama işte dönüp eve gelince, yok olmuyor.

    muhatap olduğun en ters hakime talep kabul ettirmek mi yoksa şu kahve makinesinin tamiri için firmayı aramak mı diye sorsan, oturur dilekçe yazmaya başlarım.

    "öyle bir insanım biliyor musunuz" dfhahdhahd aferin çok doğru düşünmüşsün.
hesabın var mı? giriş yap