• ali ismail her aklıma gelince boktan bir ülkede yaşayan, bombok insanlar olduğumuz aklıma geliyor.

    belki de hayatında ilk defa bir eyleme katılmıştı, belki de bizim gibi garip bir çekingenlikle/acemilikle slogan attı. sonra hiçbir nedeni olmadan, hiçbir kişisel sebep olmadan birkaç itoğlu it, neden bile yaptıklarını bilmeden; sadece içlerindeki köpeklik hissi ile it gibi saldırdılar. 19 yaşında bir oğlan; ulan ne yapacaktı da döve döve öldürdünüz gencecik adamı? ülkeyi mi yıkacaktı lan? tek başına, kaçmaya çalışan cılız bir çocuk. döve döve öldürüldü. neden?
  • dün gece seni rüyamda gördüm. ne zaman seni görsem tüylerim diken diken oluyor hala.

    4-5 sene önce metrobüste bir çocukla tanışmıştım. eskişehir'de yaşıyordu. 'abi burada nasıl yaşıyorsunuz ya' dediğini hatırlıyorum. sonra da 'eskişehir gibisi mi var mı? orada evlenip, orada çocuk sahip olup, orada yetiştirmeyi düşünüyorum çocukları' demişti. ne tipi aklımda, ne konuşması, ne boyu. ama yaşlarımız aynıydı, yani sen yaşıyor olsaydın şimdi... çok sevmiştim ben o çocuğu. senin yerinde ben de olabilirdim, çok sevdiğim insanlar da olabilirdi. hepimiz olabilirdik. ben senin içini dışını biliyorum.

    dün gece bir bahçede dimdik ayakta hareketsiz bir şekilde duruyordun, gözlerin açıktı. yoldan geçerken seni farkettim. bu görüntü asla aklımdan çıkmayacak. saatlerce ağladım sana bakarak, sonra sen kayboldun. ağladığımla kaldım.

    bu sikik düzen değişir mi bilinmez ama olduğun yerde umarım mutlusundur.

    belki seninle önceden tanışmış olan, canı gibi gören ebedi dostun.
  • hala aklıma geliyor ara sıra, üzülüyorum. anı defteri gibi de yazmak istemiyorum. bu ülkede yasamaktan utanç duyuyorum bazen, nefesim daralıyor. belki de iyi yerdesin ali, kim bilir. buralar hala kirli, bıraktığın gibi aynen.
  • fotoğrafının kullanıldığı sınav sorusuna diyecek söz bulunamayandır
  • fotoğraflarını her gördüğümde ağlayacak gibi olduğum yaşıtım. seni tanımıyorum ama, çok üzülüyorum be ali.
  • unutursak kalbimiz kurusun
  • 9 soruda ali ismail korkmaz davası
    ---

    1- ali ismail korkmaz nasıl öldürüldü?

    eskişehir’deki gezi eylemlerine katılan korkmaz, 2 haziran 2013 geceyarası polisten kaçarken yunus emre caddesi’ndeki sanayi sokak’a girdi. buradaki harman ekmek fırını önünde bekleşen eli sopalı esnaf ve sivil polisler tarafından dövüldü.

    http://i.imgur.com/prtmfmw.jpg

    özellikle başına ağır darbeler alan ali ismail korkmaz, daha sonra yunus emre devlet hastanesi’ne gitti. dr. hasan gülcü, çekilen tomografinin ardından korkmaz’ı beyin cerrahisi yerine ortopedi servisine yönlendirip sonrasında da evine yolladı.

    ali ismail, aynı gün odunpazarı polis merkezi’ne gidip ifade verdi. 3 haziran 2013’te saat 19:41’de tutanaklara geçen anlatımları, son tanıklığı oldu. ifade sırasında hatırlama ve konuşmada güçlük çeken ali ismail ifadeden sonra eskişehir devlet hastanesi’ne gitti.

    kontrolde, beyin kanaması geçirdiği saptanınca acil olarak osmangazi üniversitesi tıp fakültesi’ne gönderildi. ertesi gün ameliyata alındı. 37 gün boyunca komada kalan korkmaz’ın 10 temmuz 2013’te ölüm haberi geldi.

    2- dövülme anının görüntüleri nasıl ortaya çıktı?

    yanıtı bizzat o görüntüleri ortaya çıkaran radikal muhabiri ismail saymaz'dan dinleyelim: “polis, ismail’in hastaneye kaldırıldığı gün, dövüldüğü sokak ve civardaki 30 kameranın görüntülerini topladı. kameraların 16’sı bozuk çıktı.

    iki kamera kritikti. ilki sokağa bakan beşik otel’in kamerası. bu kamerada 20 dakikalık bir bölüm ve ve ismail’in saldırıya uğradıktan sonra sokaktan çıkarkenki 76 saniyelik bölüm ‘kayıp’tı. otel sahibi erdoğan gözseçen, söz konusu ‘kayıp’ bölümleri o sırada ‘şalterin kapalı olmasına’ bağladı. ancak aynı görüntülerde, iki sivil polisin otele giriş görüntülerinin bulunması, kamereların bu iki polis tarafından kapattırılmış olabileceği kuşkusunu doğurdu.

    2’nci kritik kamera harman fırını’nın kamerasıydı. sahibi ismail koyuncu, ilk gün polise kameranın bozuk olduğunu, çalışmadığını söyledi. polis ertesi gün tekrar gidip kameraya el koydu. incelemede, kameranın polisin harman fırın’a gittiği ilk gün formatlandığı, bazı görüntülerin silindiği ortaya çıktı. bunun üzerine kamera, korkmaz’ın avukatlarının da devreye girmesiyle eskişehir üniversitesi’nde görevli bir bilirkişiye götürüldü. ancak sonuç alınamadı.

    savcı hakan ali erkan kamerayı bir de jandarma kriminal dairesi’ne gönderdi. uzmanlar, kameradaki görüntüleri kurtarmayı başarıp olduğu gibi savcıya iade etti.”

    3- yargılananlar kim?

    görüntülere göre korkmaz’ı öldüresiye dövenler arasında ismail koyuncu’nun yanısıra akrabaları ramazan koyuncu, muhammet vatansever ve ebubekir harlar ve polis mevlüt saldoğan’ın bulunduğu saptandı. beşi de tutuklandı. olay yerinde bulunan polis memurları şaban gökpınar, hüseyin engin ve yalçın akbulut’un tutuksuz yargılanmasına karar verildi. bu sanıklar ana davada tck 81/1, yani ‘kasten adam öldürme’ suçundan yargılanıyor.

    savcı erkan ayrıca dr. hasan gülcü’ye de uzman doktorun tavsiyesine rağmen korkmaz’ı beyin cerrahisi yerine ortopedi polikliniğe yönlendirdiği için ‘taksirle ölüme sebebiyet verme’ suçundan, hastanede ali ismail korkmaz’ın ifadesini almayıp kendisini karakola yönlendiren polis memuru vedat esen’e de ‘görevini kötüye kullanma’ suçundan dava açtı. erkan, 18 temmuz’da görevini bir başka savcıya, hasan gönen’e devretti.

    öte yandan 7 temmuz 2014’te dr. hasan gölcü hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi ve kendisi suçsuz bulundu. korkmaz ailesi’nin avukatlarının yaptığı itiraz da reddedilince yargısal süreç kapanmış oldu.

    4- dava neden kayseri’ye alındı?

    ana davanın sanıkları 20 kasım’da eskişehir’deki ilk duruşmada yargılanmaya başlanacaktı. fakat davanın görüleceği şehir değişti. valilik ve cumhuriyet başsavcılığı davanın eskişehir’de görülmesinin ‘güvenlik açısından tehlikeli’ olduğu yönünde görüş bildirince ana dava kayseri’ye alındı. tanıkların eskişehir ve ankara’da, korkmaz ailesinin ise hatay’da ifade vermesi kararlaştırıldı. böylece dava dört şehre bölünmüş oldu.

    işin ilginç yanı şu ki eskişehir bu tür davalarda özellikle tercih edilen bir şehirdi. uğur kaymaz, bahtiyar aydın, çoban vezir tekçe, şerzan kurt davaları gibi birçok gerilimli davanın eskişehir’de görülmesi uygun bulunmuştu.

    5- tanıkların dinlenmesi niye ertelendi?

    avanın dörde bölünmesinin ardından 6 ocak 2014’te eskişehir’deki tanıkların dinlenilmesine karar verildi. sanıkların yüzüne karşı iddianame okunmadan tanıkların ifadelerinin alınmasına geçilmek istenmesi korkmaz ailesi ve avukatlarınca tepkiyle karşılandı. avukat, ömer kavili bu durumun ‘hukuk ihlali’ tehlikesini oluşturacağını öne sürerek duruşmanın, ifade alma işlemine geçilmeden ertelenmesini istedi. bunun üzerine tanıkların dinleneceği duruşma 28 şubat 2014’e ertelendi. tanıklar, 28 şubat’ta eskişehir’de ve 13 mayıs’ta kayseri’de görülen duruşmalarda dinlendi.

    6- adli tıp ne dedi?

    mahkeme korkmaz’ın ölümüne hangi yaranın veya darbenin sebebiyet verdiğinin, kalp rahatsızlığı nedeniyle kullandığı ilaçların ölümüne etki edip etmediğinin araştırılmasını talep etti. adli tıp kurumu tarafından hazırlanıp mahkemeye iletilen raporda dayakla ölüm arasında illiyet bağı tespit edildi. boyun ve yüzdeki kemik kırıklarının beyin kanamasına ve ölüme yol açtığı belirtildi. raporda korkmaz’ın kullandığı ilaçların beyin kanamasını hızlandırdığı da kaydedildi.

    7- savunma makamı ne diyor?

    sanıkların avukatı selamet şen, olayda ‘kasten adam öldürme suçu olmadığı’ görüşünü savunuyor. şen’e göre sanıklar ‘kasten adam öldürme’ suçundan değil, 87/4 maddesi gereğince neticesi sebebiyle ‘ağır yaralama’ suçundan yargılanmalı.

    dönemin adalet bakanı sadullah ergin, bu davaya katılmaya hazırlanan ailenin avukatlarının ‘örgüt bağlantılı’ olduğunu öne sürdü.

    ali ismail korkmaz’ın dövülme görüntüleri ortaya çıkmadan önce de eskişehir valisi güngör azim tuna, korkmaz’ı polisin değil arkadaşlarının dövdüğünü söylemişti.

    8- korkmaz ailesi ne düşünüyor?

    korkmaz ailesi adil bir yargılama olacağına inanmıyor.

    birgün’den abdurrahman uyan’a konuşan anne emel korkmaz, “ali ismail’den, eskişehir’den, halkımızdan korktukları için davayı kayseri’ye aldılar. pek inanmıyorum adil bir yargılama olacağına. ne olursa olsun, hiçbir şey ali ismail’i geri getirmeyecek. ama allah’tan tek bir dileğim var; oğlumu darp edenler, ‘bu emri ben verdim’ diyenler ‘neden bu canlara kıydık’ diyerek vicdan azabı içinde yaşasınlar diliyorum” dedi. (bkz: polise talimatı ben verdim)

    ağabey, avukat gürkan korkmaz ise “eskişehir’de genci, yaşlısı, akademisyeni, esnafına kadar herkes duyarlıydı ve bu duyarlılık onları korkuttu bu yüzden davayı kayseri’ye aldılar. ayrıca orada kasten adam öldürme var. tasarlayarak işkence söz konusu. birden fazla kişiyle yapılmış. sopayla, copla… ama hiçbir ağırlaştırıcı nitelikte hal yok iddianamede” dedi.

    9- dava sürecinde şimdiye kadar neler yaşandı?

    2 haziran 2013'te sokak ortasında ölesiyle dövüldükten sonra komaya giren ve 10 temmuz 2013'te hayatını kaybeden ali ismail korkmaz’ın cinayetiyle ilgili ana davada dördü esnaf, dördü polis sekiz kişi yargılanıyor. polis mevlüt saldoğan’la birlikte fırıncı ismail koyuncu ve akrabaları ramazan koyuncu, muhammet vatansever, ebubekir harlar ilk duruşma öncesinde tutuklanmış, diğer polis memurları şaban gökpınar, hüseyin engin ve yalçın akbulut’un tutuksuz yargılanmasına karar verilmişti.

    12 mayıs’ta görülen ikinci duruşmada mahkeme tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamına karar verirken, savcı ve avukatların tutuklanmasını talep ettiği ve ali ismail korkmaz’ı dövenler arasında olduğuna dair kanıtlar bulunan polis yalçın akbulut ve diğer sanıkların ise tutuksuz yargılanmasının devam etmesine karar verildi.

    davanın 14 temmuz’da kayseri’de görülen 3’üncü duruşmasında, tib’den gelen kayıtlarla hazırlanan bilirkişi raporunda sanıkların birbirleriyle yaptıkları görüşmeler tek tek sayıldı. okunan hts bilirkişi raporuna göre tüm sanıkların ortak telefon görüşmesi mevcut.

    sanık avukatları bu duruşmada da kamera görüntülerindeki kişinin ali ismail korkmaz olmadığını, korkmaz’ın ölüm sebebinin ise ‘merdivenden düşme’ olduğu iddiasını sürdürdü.

    tutuksuz yargılanan sanıklar şaban gökpınar, yalçın akbulut ve hüseyin engin’in tutuklanması talebini reddeden mahkeme, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına hükmetti.

    tübitak raporu nihayet dava dosyasına girdi

    sanık avukatlarının görüntülere de yansıyan; o gece dövdükleri kişinin ali ismail korkmaz olmadığını iddia etmesi üzerine görüntüler tübitak’a gönderilmiş ve dövülen şahsın ali ismail korkmaz olup olmadığının tespit edilmesi istenmişti.

    12 ağustos tarihinde dava dosyasına girebilen tübitak raporunda, ali ismail’i döven kişilerin yargılanan sanıklar olduğu tespit edilirken, olay yerindeki kameralara ‘dışarıdan’ müdahale edildiği belirtildi.

    ali ismail korkmaz’ın dövülme anına ait görüntüler fırın sahibi ve bilirkişi serkan uğurluoğlu’nun da görüntüleri tarafından silinmiş fakat jandarma kriminal dairesi’nin çalışmaları sonucunda kurtarılmıştı.

    skandallar bitmiyor

    ikinci duruşmadan bu yana davayla ilgili skandallar da devam ederken, dr. hasan gölcü’nün dosyasının kapatılmasının yanı sıra ali ismail korkmaz’a son tekmeyi atan sanık polis mevlüt saldoğan’ın tekme attığı ayağı için ‘sağ ayak bileğinde çatlak’ iddiasıyla rapor aldığı ve eylemcilerden şikayetçi olduğu ortaya çıktı.

    mevlüt saldoğan’la ilgili gelişmeler bunlarla da bitmezken, ayrıca sanık polisin telefonundan akp batman milletvekili ziver özdemir’le de görüşme yapıldığı ortaya çıktı. özdemir, “olayın ardından polis değil, kızı bana ulaştı” dese de tib kayıtlarına göre ilk aramayı yapan tarafın saldoğan değil, akp milletvekili olduğu belirtilmişti.

    sanıklar görüntülerde olduğunu kabul etti

    davanın kayseri’de görülen 4’üncü duruşmasında, tübitak’ın iyileştirdiği ve incelediği darp anına dair kamera kayıtları izlenildi. sanıklara heyet, tek tek görüntülerdeki kişilerin onlar olup olmadığını sordu. sanıklar, oldukça net olan görüntülerde yer aldıklarını hüseyin engin dışında kabul etmek zorunda kaldı.

    savcının mütalaa için ek süre isteği dava 26 kasım’a ertelenerek kabul edildi. öte yandan ailenin avukatlarının ısrarla dile getirdiği yalçın akbulut’un tutuklu yargılanması talebi kabul edilmedi, diğer tutuklu sanıkların tutukluluk halleri devam edecek.

    sadece ‘son tekme’ye müebbet istendi

    davanın beşinci duruşmasında savcı esas hakkındaki mütalaasında sadece ali ismail’e son tekmeyi atan polis mevlüt saldoğan hakkında ‘kasten öldürme’ suçlamasıyla müebbet hapis isterken, siviller ismail koyuncu, ramazan koyuncu, ebubekir harlar, muhammet vatansever’in ‘nitelikli yaralama’dan, polis yalçın akbulut’un ‘kasten yaralama’dan cezalandırılmasını talep etti.

    savcı, polis sanıklar şaban gökpınar ve hüseyin engin hakkında ise beraat istedi.

    ali ismail’e son tekmeyi atan ve hakkında müebbet istenen mevlüt saldoğan kendini, “bugün bu ülkenin sayın cumhurbaşkanı, başbakanı gezi’nin bir darbe girişimi oldugunu söylüyor. ben bu darbeyi bastırmakla görevliydim” sözleriyle savundu.

    saldoğan’ın avukatı mutlu karayılan da müvekkilinin verilen emri yerine getirdiğini belirterek “içişleri bakanı, vali ve eskişehir tem müdürü de davaya dahil edilsin ve ifadeleri alınsın” dedi.

    soruşturmanın genişletilmesi talebini reddeden mahkeme, taraflara esas hakkındaki beyanları için ek süre verirken, duruşmayı 26 aralık’a erteledi.

    26 aralık kayseri’de görülen ve kararın çıkacağı tahmin edilen altıncı duruşmaya sanık polis mevlüt saldoğan ve avukatının mazeret bildirerek katılmaması nedeniyle dava 21 ocak 2015’e ertelendi. dosyanın baş zanlısı saldoğan’ın yine duruşmaya katılmaması halinde telekonferans yöntemiyle son sözünün alınması için gerekli sistemin hazır olduğu ve kendisine bildirildiği öğrenildi.

    ---
    (alıntı: diken.com.tr / 21.01.2015)
    (bkz: burak şahin)
  • ben şimdi bu çocuğun yine fotoğrafıyla karşılaştım. bir şekilde bir yerlerden çıkıyor.
    bu çocuk öl-dü-rül-dü ya! gözleri ışıl ışıl, güzelim, aydınlık bir yüz. döve döve, sıkıştırıp bir sokakta, el birliğiyle, doktoruyla, emri vereniyle öldürdüler bu çocuğu. biz de bu topraklarda yaşıyoruz işte, buna yaşamak denirse...

    durup durup ansızın çıkıyor fotoğrafı bir yerlerden. çıksın tabii hep. unutmayalım hiç. ama çocuk öldü. birlik olup, ali ismail'i öldürdüler. tekrarlıyorum kendime; yine de inanasım gelmiyor. o kadar güzel bakan, güzelim yüzlü bir çocuk öldürülmüş olabilir mi hiç?
  • ismail saymaz'ın ali ismail emri kim verdi kitabı 8 mayıs'ta kitabevlerindeymiş!
  • ailesine sabır diliyorum, benim bile aklımdan çıkmıyor onlar ne yapsın. bu memlekette üç tane bir halt olamamış adam yanyana geldi mi her istediklerini yapabileceklerini düşünüyorlar. cahil insanın yaşadığını hissetmek için bu tarz vahşiliğe meyli var.

    bu karanlık sadece kardeşim alinin başını yakmadı yani anlayacağınız. bugün sevgilinizle el ele yürüyün mutlaka duvar dibine pusmuş üç beş çakalın tacizine maruz kalırsınız. saçınız uzundur küpe takıyorsunuzdur bu herifler size laf atacak cesareti bulurlar.

    kendi inançlarını, değer yargılarını, partizanlıklarını, taraftarlıklarını mutlak doğru kabul edip sizi yok etmek için bahane edebilirler. bahane edebilirler diyorum çünkü asıl sebep kesinlikle ideolojik değil. asıl sebep bu şuursuz pisliklerin yetersizliklerinden dolayı yaşayamadıkları hayatın acısını sizden çıkarmak istemeleridir. iki kelimeyi bir araya getirip konuşacak medeniyetten yoksun olduklarından kadınlara yaklaşamazlar, yaklaşana düşman olurlar. hissettikleri gibi özgürce giyinmek, dolaşmak isterler racona terstir yapamazlar, yapana düşman olurlar. iyi bir işte çalışmak isterler okul zor gelir okuldan kaçarlar, okuyup didinip bir yere gelene düşman olurlar. kızlı erkekli özgürce eğlenmek isterler, günahtır ahlaksızlıktır eğlenen kadın hafif meşreptir yapamazlar, yapana düşman olurlar.

    yani bu çöp yığınları her neyi isteyip yapamıyorsa onu yapanı yok etmek isterler. daha iyi yaşamak için ne yapmalıyım diye düşünüp gerçekten çabalamak zor olduğundan herkesi kendileri gibi yaşamaya mahkum etmek isterler.

    üç kuruş maaşla sefalet içinde 5 çocuk yapan ailesine laf edemez, gider çocuğum iyi eğitim alsın diye dişinden tırnağından arttıran emekçi ailenin aydınlık çocuğunu katlederler. bu şerefsizler yaşadıkları boktan hayatın sorumluluğunu her nasılsa kendilerinde, ailelerinde yahut devlette aramak yerine iyi eğitimli sorgulayan özgür bireylerde ararlar.

    üç çocuk yapın diyen hükümete "biz zor hayatta kalıyoruz hangi güvenceyle ben yeni insanların sorumluluğunu alayım dangoz!" diyemezler. tavşan gibi üreyip, hıyar gibi yaşamayı "allah kısmetini verir" bahanesiyle normalleştirirler. allah kısmetini vermediğinde de sersefil sokaklarda ona buna musallat olurlar. verilmeyen kısmetin hesabını allahtan yahut ailesinden yahut hükümetten sormaz sana bana eziyet olurlar.

    bu pislikler böyledir ali.
    seni onlar gibi olmadığın için dövdüler, öldürdüler.
    gerisi bahane, gerisi boş laf.
hesabın var mı? giriş yap