25792 entry daha
  • başkent olma hakkını güzelliğinle, görkeminle, ya da coğrafi bereketinle almadın. emekle, gayretle, fedakarlıkla, mücadeleyle, inançla aldın. dünyada senin kadar başkent olmayı "hak etmiş" şehir var mıdır bilmiyorum.
    senin içinde doğup büyümeyen sana güzel demez biliyorum. ama sen benim güzel şehrimsin ankaram.

    16.yüzyılda 1000 nüfuslu zengin bir tüccar kenti olduğunu pek de bilmezler. evliya çelebi anlatır, senin nasıl tertemiz bir yer olduğunu, zincirli kapılı kocaman bedestenini, beyaz taşlı ara sokaklarını, çeşmelerini, her evde ikişer üçer sof tezgahlarını, sof ipliğini sana veren, dağlarda pırnak otu yediği için tüyleri bembeyaz olan o keçileri...bilgelerini, şairlerini...
    ahilik geleneğini sonra...

    celali isyanlarda başlayıp, veba salgını, çekirge istilasından tut kuraklığa kadar seni yerden yere vuran 17.yüzyıl lanetini... ve en son 1917'deki büyük yangını.

    mustafa kemal paşa'yı 1919'un aralık ayında namazgah tepesinde karşıladığında değişir kaderin ankaram. kızılca gün, seni aydınlığa götürür.

    detayları yine bilmezler, o kupkuru, ağaçsız tozlu şehrin "evlerinde" cepheden gelen yaralı askerlerin yattığını, sökülüp süngü yapılan pencere demirlerini, meclis binasının kiremitlerini kendi evinden söküp bağışladığını bilmezler. cumhuriyet'in ilk üniversitelerinin temelinin senin içinde, hem de savaş tüm hızıyla sürerken nasıl atıldığını da pek bilmezler.
  • 1 ay sonra bulunmam gerekecek şehirdir.
    ankara’nın ruhsuz binalarını, kalabalık yollarını, nefes alınamayan avm’lerini özlemiyorum elbette. benim için bazı ilkleri yaşatan mekanlarını ve sokaklarını seviyorum. kuğulu park ve tunalı hilmi caddesinin o unutamadığım anıları olmasa beş para etmeyen puslu bir şehirdir benim için.
  • havalar guzel gidiyor ama yagmura hasret kaldik.
  • bomboş bir şehir.
    sosyal insanı ya alkolik ya asosyal yapar, hiç olmadı işkolik yapar.
    karı dırdırı yüzünden eve gitmeyen adamlar gibi şehiri görmemek için işten çıkasınız gelmez. öyle bir şehir.

    burada insanların övdükleri yerlerin çoğu gelen müşterileri kazıklamak için açılmış mafyaların işlettiği dandik yiyecekleri veya içecekleri 5 katına kitleyen mekanlardır.

    sigara dumanından içinde duramayacağınız bayat balık satan mekanlar mezeleri çok güzel diye övülür. neden? başka çareniz yok da ondan. övmeyip ne yapacaksın.

    eğer arabanız yoksa çoğu yere ulaşmak bir tür işkencedir. sürekli aktarma yapmanız, kızılaya falan uğramanız gerekir. yanlışlıkla gittiğiniz yerden biraz geç çıktınız diyelim, 22-22:30 sonrası taksiye binip gideceğiniz yere göre taksiye güzel bir haraç vermelisiniz.
    arabayla 20-25dk sürecek yol aktarmalarla beklemelerle ter kokularıyla 1.5 saate çıkarsa ne kolay geldim bu gün alla alla dersiniz çünkü o yol bitmez genelde.

    burayı sürekli övenler çankırı, yozgat, konya veya daha da beter köyden evrilmiş kasabamsılardan öğrenci olarak gelmiş veya oralarda iş bulamadığı için bir şekilde tanıdık manıdık gelip pursuklar, keçiören, sincan gibi amerika'da olsak ghetto sayılacak yerlere yerleşmiş insanların çocuklarıdır.
    hayatında bir kere normal ve düzgün bir şehirde 10 günden fazla zaman geçiren bir insanın bu şehri beğenmesi çok mümkün değildir çünkü.

    sonuç olarak, bir tür geçiş şehridir ankara. geçmeyi başarabilenler normal insan olur. bu grilik içerisinde renk gördüğüne kendini ikna edebilenler "angaralı" olur ve cehenneme alıştıktan sonra zebani olmaya yükseltilmiş ruhlar gibi insanlara bu etiketi satmaya çalışır.
  • 12 sene oldu geleli. insanları sokakta, ticarette, eğlencede, gezmede tozmada genellikle güleç ve saygılılar. tam bir hanımefendi ve beyefendiler. bu insanlar ne zamanki araçlarının şoför koltuğuna oturuyorlar, yukarıda yazdıklarımın tam tersi bir insana dönüşüyorlar. sinyal yok, yol verme yok, ışıkta bekleme yok, bütün yollar kendisi için ve trafikte sanki sadece kendisi var. böyle olmasının sebebini de şöyle yorumluyorum. ankara insanı arabasını canından çok seviyor. bütün dünya bir yana arabası bir yana. onun arabası kural tanımaz. bütün yollar ve kavşaklar onun arabası için yapılmıştır. işte bu araçlardan şu an trafikte nerden baksanız beş yüz bin adet bir yerlere gitmeye çalışıyor. gelecekte şoförsüz araçlar hayatımıza girerse o zaman tadından yenmez bir şehir olur. o kadar söylüyorum.
  • sokak fotografciliginin kisir olmasi disinda herhangi bir eksigi olmayan sehir. kucuk bir anadolu sehrinde dahi an icinde cokca hikaye bulabiliyorken ne hikmetse ankara'mda bir sey bulamiyorum.
  • ankara her zaman baskadir. ıstanbul'la kiyaslanan yorumlari okumadan direk geciyorum.
  • yağdı yağacak şu an. öyle bir grilik
  • memleket
  • özlenilecek, seyahat için tercih edilecek bir şehir değil. atamı ziyaret etmek için gittiğim şehirdir.
347 entry daha
hesabın var mı? giriş yap