hesabın var mı? giriş yap

  • aslen "repurchase agreement"..icerigine gelince, repo, bir kisi/kurumun diger baska bir kisi/kuruma bir menkul degeri belli bir fiyata satarak daha ileri bir tarihte yine belli bir fiyattan geri satin alacagina dair yapilan anlasmadir..genelde repolar gecelik yapilir, yani satis bir gun yapilir ve ertesi gun geri cevirilir..vadeli repolar ise bir ay veya daha uzun vadeli olabilir.
    aslinda repo esasen bir teminatli borc seklidir..menkul degeri alan kisi satan kisiye fon saglamis olur ve menkul degeri de bir teminat olarak elinde tutar..satis ve alim fiyatinin arasindaki fark da borca uygulanan faizi temsil eder..

  • yemin ediyorum bunu bulduğumdan beri hayatım kolaylaştı.

    dişi ile bırbırbır bişi tartışıyorum misal, hali ile dişi dişi konuşuyor, öle olmaz, bu şöle gelmez derken bakıyorum olacak gibi değil.

    - diyorum ki, 8 numara çok gidiyor, imalat talebini konvansiyonel açmayalım, sadece 8 numara için açalım.
    - iyi de, bütün parçadan 4 tane 8 numara, 4 tane 7 numara kesince kalnanından 2 tane 6 numara, 3 tane 5 numara çıkıyor. büyük parçadan sadece 8 numara kesersek 6 tane 8 numara çıkar, kalanı ziyan olur.
    - e ama 5 numara nerdeyse hiç gitmiyor.
    - olsun, diğer numaralardan çıkarıyor onu mağazalar, tek tük satıyor zaten, artanları da seri sonu deyip maliyetine veriyorlar.
    - e 5 numara hiç üretmesek hiç?
    - birincisi 5 numara isteyen müşteri var, onu terk etmiş oluruz, ikincisi 5 numara yapmazsak 5 numaranın malzemesi zaten ziyan olacak.
    - 5 numaranın malzemesi ile de 8 numara yapalım diyorum işte.
    - miktar olarak aslında 5 tane 8 numara çıkaracak malzemeden şekil nedeni ile 1 tane 8 numara çıkıyor. yazık değil mi?
    - e ama 5 numara zaten satılmıyor, 5 numara yapmak da yazık.
    - 5 numaralar az da olsa satılıyor, kalanlar seri sonu ile en azından malzeme bedelini kurtarıyor. diğer numaralar kadar olmasa da kar bile ettiriyor yani.
    - ama onla da 8 numara yapsak, hemen satılacak, o da kar ettirecek.
    - ettirecek ama ne kadar ettirecek, eksik üretilen 5 tane 5 numaranın açığını kapatmıyor ki.
    - e ama 5 numara satılmıyor diyorum ya.
    - ya bak, mağazalar bunun hesabını yapmışlar zaten, çok üretilen numaradan yapıp ziyan olan malzemenin bedelini tane başına ekleyince tüm fiyatlar yükseliyor, satış adetleri düşüyor, onun yerine ziyansız imalat yapıp düşük adet bedeli ile çok satış yapıp, satılmayan ürünleri seri sonunda maliyetine vermek daha karlı ki mağazalar da bu şekilde istiyor.
    - ama 5 numara artıyor hep.
    - ... ya o diil de, ne dicem, kilo mu aldın sen?
    - neh? kilo mu almışım?! almadım ya? almış mıyım?
    - ya emin olamadım gerçi. biraz almışsın sanki ama, kıyafetten mi yoksa be?
    - kıyafettendir kıyafetten. sanmıyorum aldıımı. almamışımdır.
    - dur bi dik dur bakim, yok ya almamışsın, bana öle gelmiş. bol ya kıyafetin biraz. ondandır.
    - di mi? almamış olmam lazım zaten. dikkat ediyorum.
    - talebi ben konvansiyonel açıyorum.
    - tamam aç sen. ben gelcem şimdi.

    ayna aramaya gider.

  • eski bir hocam şöyle derdi;

    evlenmeyi düşündüğün kadınla evlenmeden önce muhakkak bir kaç gün bile olsa aynı evde yaşa, sabah kalktığında neye benzediğini gör, o gördüğün şeyi sevip sevmediğini sorgula, zira senin aşık olduğun şey bir sinema perdesinden ibaret olabilir.

    hocamın şu an 5. evliliğini yaptığını hesaba katmazsak, ben onun bu görüşüne katılıyorum.

  • akp izmir mitingine katilacaklar icin :
    -saat kulesini görün
    -kemeralti'ni mutlaka ziyaret edin
    -kumru yemeden dönmeyin
    -pasaport'ta cay icin

  • tam kelimeleri hatırlayamıyorum. önünden tempolu yürüyüşle geçilen bir marketin dışarı yerleştirilmiş sebze kasaları arasında alışverişe gelmiş ilkokulun ilk sınıflarında olması gereken pek efendi, büyümüş de küçülmüş bir bey. üniversite çağlarında olması gereken başka bir efendi genç de market görevlisi. aralarındaki diyalog kendi karanlığıma gömülmüş giderken yakaladı ve gülümsetti beni:

    küçük bey: biliyorsunuz, eğer yeterli olmazsa beni tekrar markete gönderecekler.

    görevli genç: o yönden haklısınız tabii ama sanırım bu kadarı yeterlidir aileniz için.

    şu nezaketin birazını hayatımıza yedirebilseydik bu diyalog belki böyle şaşırtıcı ve gülümsetici olmayacaktı. akşam akşam zamanda yolculuk yapmış gibi hissetmeyecektim.

  • yenikapı-hacıosman metro seferini yapan belirli bir makinistin (7.50 civarında yenikapı'dan yola çıkan treni kullanan kişi oluyor, artık sesinden tanıyoruz) her sabah hareket etmeden önce sevgi dolu bir sesle "sevgili yolcularım, hepinize çok güzel bir gün diliyorum" diye anons yapması, beş karış suratlı metro ahalisinde tebessüm oluşturması.