• çıkarıp masaya vurmuş tarzında açıklama. erdil yaşaroğlu ve selçuk erdem'den ziyade serkan yılmaz'a inanırım. umut sarıkaya'nın da bu şirketleşen mizah dergilerinden kopup niye tek tabanca takıldığını gösteren bir açıklama ayrıca.
  • penguen dergisi'nin kapanacak olması hakkında arka plandaki gerçekleri açıklayan yazıdır.

    https://twitter.com/…rkan/status/860990728243220480

    serkan yılmaz'ı twitter ve instagram üzerinden takip ediyorum. içi dışı bir kendi halinde birisi. umarım bu yazı nedeniyle sözleşmeler üzerinden tahakküm altına alınmaz. kamuoyunun gerçekleri görmesi açısından önemli bir yazı.

    edit: serkan altuniğne bu açıklamaya cevap olarak şöyle bir açıklama yapmış.
    https://mobile.twitter.com/…atus/861151990239440897

    ancak bu üstünkörü bir açıklama olmuş. şevki sayışman'ın tazminatsız olarak neden kovulduğu, çizerlere nasıl bir telif anlaşması imzalattırıldığı (uzaydaki haklardan telif almak !?), dava açarak tazminatlarını alanlar vs. gibi önemli konular geçiştirilmiş.

    edit2: yılmaz aslantürk de bugün verdiği bir röportajda kendisinden ve uykusuz dergisinden bahsetmiş.

    http://www.birgun.net/…r-ki-niyet-olsun-158435.html

    mizah dergilerinin bulunduğu durum hakkında fikir verebilecek bir röportaj.

    edit 3: serkan yılmaz, serkan altuniğne'nin twitter açıklamasının altına cevap olarak yazdıklarının gerçeği yansıtmadığını zamanında hep birlikte greve gitmenin dahi konuşulduğunu yazmış.

    https://twitter.com/…rkan/status/861152994657804288

    edit 4: penguen dergisi instagram hesabından açıklama yapmış.

    https://www.instagram.com/p/btyzcbjl_li/
  • kaligraf şevki abiyi tazminatsız işten çıkardıklarını bilsek, tepkimizi daha önce koyar, evimize sokmazdık bu dergiyi. onca kez çizdiniz, bize sevdirdiniz bu adamı, ne yapmış olabilir de bir mizah dergisine yakışmayacak hareketleri nedeniyle işten çıkarılmış olabilir.

    serkan yılmaz ın söyledikleri doğruysa biz uzun zamandır penguen belgeseli izleyip uyutuluyormuşuz haberimiz yokmuş
  • bu isyan ateşinin tek bir çatı altında toplanarak yangına dönüşmesini dilediğimdir.

    madem ki bir isyanı başlattın sevgili serkan o halde topla tüm eskileri ve yahut ateşli yenileri '' her şeye rağmen her şekilde '' diyerek yeni bir çatı altında, bu sefer '' yine '' eskisi gibi kendiniz gibi davranarak çizmeye devam edin.

    emin olun ki sizleri asla yalnız bırakmayız...

    bizleri sizsiz bırakmayın...
  • vaay amk ya!!!

    bizi resmen salak yerine koymuşlar lan?

    allahtan serkan gibi insanlar var.

    canını yerim serkan!
  • öncelikle bu başlık "serkan yılmaz 100 üzerinden kaç puanlık midesiz" gibi bir temaya sahip değil, doğrudan penguen'in kapanışıyla ve son zamanlardaki durumuyla alakalı. onun farkına varmak, algı yönetimini başka başlıkta yapmak gerek.

    (bkz: serkan yılmaz)

    gelelim penguen'e;

    leman ilk aldığım dergiydi. o sıralarda penguen kurulmuştu zaten. birkaç sayı adı var diye leman almaya devam etmiş, bir gün bayide kapağı ile beni tavlayan penguen'e yönelmiştim. bozuk param yetmediği için sadece penguen aldığım o gün bu dergiyle yıllarca sürecek okuyucu ilişkimi başlattığım gündü. ortaokul bitiyor, liseye başlıyorum; penguen'e çizimler götürüyorum ama yetersiz buluyorlar. dergiyi okumaya devam ediyorum. gidip tanışıyorum, eğlenceli ve farklı adamlar. ofisleri harika. ortamları süper. dergi muhteşem.

    lise son, özer ile tanışıyorum. o zamana kadar deli bir selçukerdem hayranıyken birdenbire özer sevdası başlatıyorum içimde.

    (bkz: araba sevdası)

    penguen o yıl zirvede, piyasada uykusuz falan satılsa da aşırı popüler bir dergiye dönüşüyor. kapaklar efsane. uykusuz bu kadar sert kapak çıkmıyor.

    selçukerdem ayda bir kere hastalanıyor, köşesine eski işlerden koyuluyor. (beni gnu/linux ile tanıştıran ve 8 yıl debian kullanmama yol açan kişidir. o macbook'u hiç satın almayacaktın selçukerdem, bu olaylar o gün başladı...)

    üniversite başlıyor, deli gibi penguen okuyorum hala. millet umut sarıkaya ile mutsuzluk tanımlarının dibine dibine vuruyor ben azınlık hissiyle penguen okuyorum.

    gezi patlak veriyor, bir dünya olay. penguen sosyal medyada da büyüyor, tv kanallarına çıkıyor devamlı. selçukerdem ve erdil her hafta bir programdalar. memleketin tamamının tanıdığı altın bir çağ yaşıyorlar. yaşlı amca bir gün bayiden benimle penguen alıyor. şok geçiriyorum. muhalif sese destek her yaştan.

    erdil reklamlarda oynuyor, selçukerdem sosyal medyadan terapi defteri'ni pompalıyor.

    dergiye saçma sapan isimler alınıyor, eski tadı yok artık. erdil ve selçukerdem özel hayatlarında paranın yolunu bulmuşlar, köşeleri özensiz ve popülist. selçukerdem arada bir kapağa el atıyor, hevesle alıyorum o sayıyı ama köşesi yine hayal kırıklığı. tekrara bile düşemiyor o kadar kötü ve özensiz. çizgiler güzel ama kurgu hep aşırı basit, baloncuklar 3-5 yaş arası.

    erdil'e zaten lafım yok, kendini ilk bozanlar listesinde birinci.

    sonra dergi formatı değişiyor ve deli gibi zam geliyor. ot, kafa vb dergilere karşı bir hamle bu. dergi iyice berbat ediliyor. isim yapmış yazarlar geliyor ve dergi kendi kitlesini hızla kaybediyor. o yazarlara kim bilir nasıl bir telif ödediler, içim yanıyor.

    üstelik ne ece temelkuran ne de ahmet ümit okuyucu kazandırabiliyor dergiye. hep gelip geçen bir kitle, toplu bir okuyucu akını olmuyor hiçbir zaman.

    istediğim çizerleri takip edebilmek için daha fazla para ödemek zorunda kalıyorum çünkü yeni yazarların da parasını yatırmak zorundalar ama bu iki ismi de okumuyorum. inatla, sevmediğim için değil! lütfen siktirip gidiniz efendim bu dergiden.

    dergi dijitalde de çıkıyor, destek için yıllık abonesi oluyorum. çat diye kredi kartından çekiyorlar parayı. sırf sevdiğim bir dergi diye.

    özer ayrılıyor, bayiye gidip dergiyi bir daha almıyorum. tablete düşen yeni sayıları indirmiyorum bile, öylece duruyorlar. son sayıları da almayacağım.

    benim bu sıraladığım olayları bütün okurlarınıza yaşattınız. amatör gününe gelen ne çocuklar vardı, hiçbirine dergide yer vermeyip saçma sapan isimlere köşe yaptırdınız.

    kapitalizmin değişim aşkına ayak uydurup bir kültürün formatını rötuşladınız.

    her şey dijitalleştiği için geleneksel ekolden gelen adamı saçma sapan sebeplerle işinden etmişsiniz. üstelik hakkını da ödemeyerek. biz daha yeni öğreniyoruz. istiklal'deki asansöründe bok bile görülmüş binanızdan plazaya güvenlik adı altında taşınmasını biliyorsunuz ama... plaza mizahına ne de hevesliymişsiniz.

    tayyipler alemi kapağına aşıktım ben. çizime değil bu kapağın öyküsüne. çoğu kişi bilmez; bu kapağın yapılma sebebi recep tayyip erdoğan'ın kendisini kedi şeklinde çizen musa kart'a dava açmasıdır. bu olayın ardından penguen çok taşaklı davranıp bu kapakla çıkmıştı bayilere. böyle güzel bir dergiyi bu hale getiren hangi ortaklarsa, yazıklar olsun. derginin ekmeğini yiyen ortaklar kendi özel hayatlarında dergi dışında da gelir sahibi oldukları için keyifleri yerinde. demek ki televizyona çıkmak, gazetelere çıkmak karikatüristlere göre değil, insanı bozuyormuş. karikatüristin şöhreti okuyucularıyla sınırlı kalmalıymış.

    rahat olun size bu reklam sektöründen çok iş gelir illa adresiniz plaza olmak zorunda değil abiler.

    (bkz: yiğit özgür)
  • benim anlamadığım, bu kadar açık olan ve serkan yılmaz 'ın açıklama yapmasına bile gerek olmayacak kadar açık olan birseyi insanların anlamakta zorlanıp penguen almaya koşmalarıydı.
    90 lardan beri kaç defa bölündü kaç defa kapandı yenisi açıldı bu dergilerin. kaç tanesi gerçekten maddi sorunlar sebebiyle battı? insanlar neden gerçek olamayacak kadar salakça şeylere inanıp harekete geçiyor sürü halinde, ben buna takılmış durumdayım.
  • (bkz: penguen app gelirinin çizerlere gitmeyecek olması)

    tepkilerin bir kısmını da buraya alabilir miyiz? günler sonra serkan yılmazın açıklaması unutulur gider belki ama [(bkz: penguen app gelirinin cizerlere gitmeyecek olmasi)buraya] bakarlar.
  • dergi kapanmasaydı bu kadar saydırdığın ve beğenmediğin adamla çalışmaya devam edecektin ama işin ucu sana dokununca nasıl da bağırmaya başladın değil mi?. keşke şu tepkinizi kaligraf şevki abiyi kovarlarken de verseydiniz.
  • sosyal medyayı yakından takip eden biri değilim. serkan yılmaz'ın açıklamasını okuduktan sonra twitter hesabında ilerlemeye başladım.

    3 saat falan oldu heralde, adamın stopmotion videolarını, enteresan icatlarını, mozaikten minimal mona lisa çalışmasını, küçük mont dikmesini, joker rolü verdiği kemal sunal heykelini falan izledim durdum, kopamadım. hepsinin özeti ise şu: bu adam sanatından başka hiçbir şeyle ilgilenmeyen, ilgilenmek de istemeyen biri. çok güzel bir kafa. neticede kimse beni bu adamın hesap kitap yapacak, sinsi bir tip olduğuna inandıramaz. serkan altuniğne, sen haksızsın.
hesabın var mı? giriş yap