aşık
-
tanım: sevdalı, karasevdalı, zevde.
kavuşamayan aşık oluyor, sevişemeyen şair-yazar.
aşık olunca görürüm sen beni-
***
gün battı
aşıklar malı tokata kapattı
kontaş yattı
yattığı yerden tüfek attı
arife tarif gerekmez; kendisi, içgüdüsel bulur.
aşığa yol gerekmez; tam onda değil bir başkasında kavrulur da gene ona uçar.
sevmek öngörülüp belirlenebiliyor olsaydı, aşıkları görücü usulü tanıştırırdık.
padişah fermanı: birbirine boş olmayan dargınlar, yani ilişkide ama küs olanlar en yetkin aşıklardan daha fazla birbiriyle dolu olacak, küslüklerinde. (bkz: ilişkiler/@ibisile)
usta bunlar sevişmeyen karıkoca değil mi? koca uzun seferlerden eve dönmeyen gemici? karı kocasına hala aşık değil mi? dokunduğunda tir tir titremez miydi? uğruna genç hatta kız kurusu dulluğu yüklenmedi mi?
fark var olmaya vardır, ama dostluk (en azından arkadaşlıktan yüksek rütbeli olmak üzere) ile aşk aynı kabileden veya aileden sayılırlar. bu dünya yaşamında kendini tanımak, evreni, zamanı, toplumu, karşı cinsi anlamak gibi başlıca büyük ünitelere en fazla aydınlanma katan eğiten deneyim aşktır demeliyim. onun altına aile, arkadaş, dost, düşman, eş, sevgili sıralanacak olsa muhtemelen şöyle olacak: eş, sevgili aşıktan ayrı ele alınabiliyorsa, ikinci sıraya bunlar yerleşmiyor, aile veya dost arkadaş da gelmiyor. aşk/aşıktan sonra en önemli ikinci aydınlatıcı, düşman/hasım. en az çiziği olan, en iyi gösteren aynalardan biri olarak. düşmandan sonra çıplak bilgi içerdiğinden sevgili ve eş grubu geliyor. yatılmayanlardan dost ve arkadaş, yanılmış olmayayım ailenin hemen üstünde veya bir gerisinde yer alabilir. benim için ayrıntıya girer. (bkz: aşkın ve dostluğun ayrımı yoktur/@ibisile)
tek bir an her şeyi kurtarabilir. bizim tüm sevişmemiz tek sevişmeden ibaret kalsa da bizi kurtarır. tek etkili anın çimentosu, dolgusu olan acılı veya boş görülen anlar da kutsaldır. aynı mem u zin'in kavuşmalarını önleyen, mezarı aşık olan ikisinin arasında olan bekir'in de kutsal olması gibi.
insan kişiye olanın ötesinde gruba da aktarım geliştiriyor. yatılı büyüyen çocukların hem herkesi tanıması, hem de genel yatılı güruhunu anababası gibi aziz tutması bu tip bir şey. artı varlık yalıtımı içinde her birerimiz tanrı, mutlak yetkili, veya alçakgönüllüce gezegen veya adayız. yalnız, arada laf atabilen, haberleşebilen, uzaktan destek olabilen yalnızlar. sevgili ve eşler yakından değil uzaktan destektir, uzaktan aynadır. daha ötekiler daha da uzaktan destek/köstek aynaları, referansları. aşık çiftimiz kadar iyi iş görebilecek tek merci düşman veya nefretliklerimiz. benim bir yitiğime (yani bende olana) sahip olmayan hiç kimseden nefret edemem. hiç. ve bizden bir parça taşımayan hiç kimseyi de beğenemeyiz, hayran olamayız. ötekinin kurduğu denge. bu bilgileri bilmek gerekmez, bu bilgiler işler. bedenimizin işlerliği gibi. bu bilgilere direnebilir, ihanet edebiliriz, sürekli baş eğemeyiz; o zaman işimiz dallanır budaklanır. attığımız bumerang gibi, bize döner (bazen kaş yarar). yaşamda başka ne öz-asıl işimiz var? bakıcaz görücez, uyuycaz, uyanıcaz. başımıza kısmet vurursa tanrı vergisini kullanıp gelir vergisini, zorunluluklarını ödüycez. önemli bir ilke; inanç deneyimin yerini tutmaz ve aşamaz. deneyimlenmedikler boş ağırlık çöp. çiğ süt emdiğimizden sık sık onu da yapıcaz. çocuk oyunu ve kumdan kaleler gibi.
sürüp giden ilişkide, dışarıda işi gücü olan kaçandır, sevmeyendir, daha doğrusu sevilen. işsiz güçsüz olan, yeterli oyalantısız bekleyen, aşıktır, yakınmacıdır.
"- ben kocasıyım, aşığı değil.
- bu sadece biri olup diğeri olamayacağın anlamına mı geliyor?
....
- doğru zamanda yanlış şeyleri söyleyeceğin garanti!" peter greenaway - the cook the thief his wife and her lover
"aşık* ne demiş? 'on birinde bir yar sevdim / yeni açmış güle benzer,' demiş. doğru söylemiş. mücerrep bir iş güle benzer beyim... koklamazsın ki solmaya... ipe sarıp kuşağına sokasın gelir. biz, bunu besleyip büyüttük. rum sürgününden elime geçirmiştim." kemal tahir - karılar koğuşu
"aşk altın değildir, saklanmaz. aşığın bütün sırları meydandadır..." mevlana
[ister zahit ol, ister kötü kişi... canını terk ettin mi, aşıksın.
gönlün canına düşmandır... canını terk et, at yola... canını attın mı, yol biter.
yol bağı candır; ver canını... ondan sonra perdeyi kaldır, sevgilinin yüzünü gör!
sana imandan çık derlerse... candan vazgeç diye hitap gelirse
bunu da ver, onu da... imandan vazgeç, canını feda et!
inkar eden, bu olmayacak şey... böyle şey caiz değil derse, de ki: aşk küfürden de yücedir, imandan da!
aşkın küfürle, imanla ne işi var? aşıkların bir an bile olsa canla uğraşmak işleri mi?
aşık, bütün harmanı ateşe verir... başına testereyi korlar, sabreder, tenini biçtirir!
aşka dert ve gönül kanı gerek... aşkın hikayesi bile müşkül olmalı!
saki, kadehe ciğer kanını dök! derdin yoksa, bizden ödünç al!
aşka perdeleri yırtan bir dert gerek... gah canın perdesini yırtmalı, gah dikip perde altında gizlemeli!
aşkın bir zerresi, bütün alemden iyidir... derdin bir zerresi, bütün aşıklardan iyi!
aşk, daima kainatın içidir, ama dertsiz aşk, tam aşk değildir.
meleklerde aşk vardır, dert yok... dert adamdan başka bir mahlukta bulunmaz.
aşkın kafirliğe yakınlığı var... kafirlikse yoksulluğun içyüzü!
yola ayak basan, bu yolda ayak direyen, küfürden de geçer, islamdan da!] feridüddin attar - mantıku't-tayr
[şeyh dedi ki: "bundan daha artık pişmanlık mı olur... neden bundan önce aşık olmamışım ki?"] feridüddin attar - mantıku't-tayr
[aşk bir adamın adını sanını kötüye çıkarıyorsa, süprüntücülükle, hacamatçılıkla şöhret bulmaktan daha iyi ya gene. nihayet, aşık diyecekler!] feridüddin attar - mantıku't-tayr
[herkes namaza, niyaza koyulsaydı; aşıklığın, hikmetine sığmaması lazım gelirdi.] feridüddin attar - mantıku't-tayr
[eğer hakikaten aşık olsaydı, hakikaten aşk eri bulunsaydı, burada başının kesilmesini kabul ederdi.
başı sevgiliden daha iyi olan adamın, aşk davasına kalkışması ayıptır, günahtır!] feridüddin attar - mantıku't-tayr
[bekçinin işi gücü uykusuzluktur; aşıklarda yüz suyu, şeref ve yücelik bulunmaz!] feridüddin attar - mantıku't-tayr
[dil kılıcının gevheri, ancak sükuttur. bir an bile bundan başka bir şey olmasına imkan yoktur.
süsenin de on taneden fazla dili var; ama yine de susmakta; susmaya aşık olmuş sanki!] feridüddin atttar - mantıku't-tayr
[iskender din yolunda ölünce, arestatalis dedi ki: "ey din padişahı,"
...
aşıkların arasında öyle kuşlar vardır ki, ecelden önce kafesten kurtulmuşlardır.] feridüddin attar - mantıku't-tayr
"bilgisizi bedeniyle uğraşır
bilgilisi sözcüklerle oynar
aşığın işiyse kendini yok etmek" urfi (ö. 1591)
(ilk giri tarihi: 2.6.2015)
(bkz: aşıklar/@ibisile), aşığım/@ibisile
(bkz: aşk/@ibisile), eşk
(bkz: maşuk), muaşaka
(bkz: aşık kemiği), aşık oyunu, aşık atmak
(bkz: tutkun), tutulmuş, meftun, dildade
(bkz: sevit)
(bkz: aşık olmak/@ibisile)
(bkz: sırılsıkşam aşık olmak/@ibisile)
(bkz: aşıka bağdat sorulmaz)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap