• (bkz: #10884006)
  • murat sertoğlu'nun bir romanı.
  • başrolünü turan seyfioğlu'nun oynadığı, lütfi ö. akad'ın yönettiği 1954 yapımı türk film. film güçlü bir oyuncu kadrosuna sahip. filmde eşref vural, sadettin erbil, atıf kaptan, rıza tüzün, mahir özerdem, hasan ceylan, nubar terziyan rol almakta.

    turan seyfioğlu filmde birbirine ikizi kadar benzeyen bir türk casusu bulgar sadık'ı ve meşrutiyet komitası adına cinayetler işleyen boris daskolof'u oynamıştır. aynı senaryo daha sonra 1969 yapımı cüneyt arkın'ın başrolünü oynadığı osmanlı kartalı ismiyle çekilmiştir.
  • 1913, bulgaristan’ın başkenti sofya’dayız. fethi (okyar) bey büyükelçimiz, binbaşı mustafa kemal (atatürk) ise ateşemiliterimiz. o günlerde bulgaristan’da 2 büyük komite varlık göstermektedir, biri makedonya ihtilal komitesi, diğeri trakya komitesi. birincisi dost ikincisi düşman. bir gün türk dostu avukat açkof, binbaşı mustafa kemal’i ziyarete gelir. haberler iyi değildir, filibe’den alınan mektupta trakya komitesi’nin mustafa kemal’e suikast hazırlığı içinde olduğu, tetikçilerin sofya’ya gönderildiği, an meselesi teşkil ettiği anlatılmaktadır.

    m.kemal bey her ne kadar soğukkanlı olsa da artık can pazarı başlamıştır. eve gidip gelirken sokak köşelerini açıktan dolaşmakta, cebindeki tabancasını terlemiş avuçlarında sıkarcasına taşımaktadır. komiteciliğin suikast usulleri belliydi çünkü, nereden ve nasıl geleceği meçhul.. evini gözetleyen gölgelerden iyice sıtkı sıyrılan mustafa kemal konuyu büyükelçi fethi bey’e açar. fethi bey sakindir, “dur sen” der. “bak ben onlara ne oyun edeceğim” mustafa kemal sorar, “ne yapacaksın?”
    -babıali’ye bildireceğim.

    birkaç gün sonra filibe’deki balkan gazetesi’nin kapısından içeriye azrail’den iki dakika sonra doğmuş suratlı bir adam girer. pos bıyıklı, türkçeyi bulgar aksanıyla konuşan adam, “baş yazar ethem ruhi bey’i arıyorum” der, “ben sadık. istanbul’dan gönderildim” ve cebinden bir mektup çıkarıp uzatır. “cemal bey bunu size gönderdi. ruhi mektubu açar, okurken sırtından bir ürperti geçer: “suikast haberi ciddiye alındı. size meşhur bulgar sadık’ı gönderiyoruz, trakya komitesi’nin iki lideri de öldürülecektir. sadık’a yardımcı olunması...” mektubun içeriğine vakıf olan ethem ruhi bey, bulgar sadık’ın kısa sorularına cevap verir, gereken bilgilerin sağlanması için elinden geleni yapar. akabinde sadık bir gölge gibi ortalıktan kaybolur. izi tozu yitmiştir. ruhi bey günlerce arar durur ama nafile.

    cemal bey’in mektubunu getirdikten bir hafta sonra bulgar sadık tekrar ortaya çıkar. gazetenin yazıhanesine gelmiştir. ruhi bey’in soru sormasına fırsat vermeden lafa girer: “beyim benim işim tamam. hakkınızı helal edin” helalleşirler ve sadık geldiği gibi sessizce çıkıp gider. sadık’ın istanbul’a dönmesinden sadece birkaç gün sonra bulgar ve türk gazeteleri sarsıcı bir gelişmeyi duyurmaktadırlar: “trakya komitesi’nin iki lideri, dilenci kılığına girmiş meçhul bir suikastçı tarafından öldürüldü” sadık, göçmen dilenci kılığında bulgar kalabalığına karışmış, trakya göçmenleriyle oturup kalkmış ve komite liderlerinin izini bulmuştur. kökeni bulgar olduğu ve sonradan müslümanlığı seçtiği için hiç zorlanmamış, gölge gibi süzülüp gölge gibi temizliğini yapıp topuklamıştır.

    ittihat ve terakki cemiyeti’nin adı sanı pek bilinmeyen ama en iş görür fedailerinden olan bulgar sadık işte böyle bir durumda atatürk’ün canını kurtarmış ve belki de bilmeyerek tarihin ivmesini belirlemiştir. bulgar sadık, milli mücadele’ye de bilfiil iştirak etmiştir. inönü muharebeleri’nde donan ayak parmakları yüzünden rahatsızlanır. sakarya muharebeleri’nde hastalığı ilerler ve sakat kalır, bu yüzden emekli edilir.

    alıntıladığım adres. hesap gizli fakat kaynağı belirtmeden intihal yapmayalım.
  • yazar murat sertoğlu'nun yarı kurgu yarı biyografik romanı.
    bulgar ordusu mensubu iken kaderin cilvesiyle türk devleti'nin hizmetine giren asıl adı stoyan olan sadık isimli osmanlı casusu'nun anılarını anlatır. heyecanlı bir casus-aksiyon romanı tadında ilerleyen biyografi tatlı bir hamasi anlatıma dönüşmekten kurtulamaz.
hesabın var mı? giriş yap