eskiden
-
"gecmi$ zamanda" anlaminda kullanilan sozcuk (bkz: eskiden boyle miydi)(bkz: eskiden buralari elma bahcesiydi)(bkz: eski)
-
eskiden
çember çevrilir,
su musluktan içilir
agaçlara tirmanilirdi
bebekler bezden
silahlar tahtadan
resimler kömür karasindan yapilirdi
kizlara ninelerinin, erkeklere dedelerinin
isimleri konulur
saatli maarif okunurdu
komsuda pisen
bize de piser
bizde pisen komsuya düserdi
geceler ayaz
sokaklar karanlik
yildizlar parlak olurdu
tursu, salça, manti
evde yapilir
karpuz kuyuda sogutulurdu
erik agacinin çiçegi
pencere camimiza yaslanir
güz yapraklari bahçemize düserdi
kardan adam yapilir
evlerde soba yakilir
kis gecelerinde masal anlatilirdi
merdiven çikilir
aidat ödenmez
yönetici seçilmezdi
evler badanali
sokaklar lambasiz
mahalleler bekçili olurdu
ajans radyodan dinlenir
çizgili roman okunur
defterlere kenar süsü yapilirdi
hayat
arkasi yarin gibiydi
kesintisizdi
her gün yasanacak bir sey vardi
herkes kendi düsünü kurar
kendi hayatini oynardi
simdi
hayat tek perdelik bir oyun
stand-up bir yalnizlik gibi
simdi
herkes
yogun
yorgun
ve
tek basina
can dündar
(bkz: tek basina) -
ne güzel insanlar vardı eskiden.
çocukluğumuzu kaplamışlardı.
bize masal anlatırlardı
cinlerden, perilerden.
büyükanneler, büyükbabalar vardı.
o zaman hepsi uzaktı ölümden.
hem sevindirir hem korkuturlardı.
acı hikâyeleri bile tatlı tatlı başlardı.
demek bunun için gittiler hikâyelerden.
ne güzel insanlar vardı eskiden.
ne güzel şarkılar vardı eskiden.
gençliğimizi donatırlardı.
hep iyi şeyler hatırlatırlardı
geçip gitmiş devirlerden.
sevgi ve ümid yaratırlardı.
o zaman her şey uzaktı ölümden.
yanık şarkılar bile neşeli başlardı.
ister istemez saadet taşardı
gamsız günlerimizden.
ne güzel zamanlar vardı eskiden.
ne güzel şarkılar vardı eskiden.
hayal içinde yaşatırlardı.
güldürür ağlatırlardı
duymadan biz, düşünmeden.
her an bir asır kadardı.
o zaman herkes uzaktı ölümden.
candan sevdiklerimiz vardı.
hepsi başka güzeldi, bizi tanımazlardı.
bütün yollarımız geçerdi gül bahçelerinden.
ne güzel zamanlar vardı eskiden.
--- özdemir asaf ---
"bir kapi onunde", adam yayinlari, 12.b., istanbul-ağustos 1996 -
(bkz: kemalettin tuğcu)
(bkz: minti)
(bkz: clementine)
(bkz: misket)
(bkz: barış manço)
(bkz: pembo)
(bkz: gırgır)
(bkz: tipitip)
(bkz: kemal sunal)
(bkz: uçurtma)
(bkz: adile naşit)
(bkz: komşu)
(bkz: insan)
'o vakitler sanki istanbul'da yıkılmak üzere birbirlerine yaslanan ahşap evler de vardı.. o vakitler sanki insanlar daha tahammül severlerdi' -
-
"su içerdik testiden" diye devam eden bir halk geyiği de vardır...
-
-
eskiden
babalar çocuklarını sadece uyurken severlerdi.
çocuklar babalarına "siz" diye hitap ederlerdi.
alkışlamak, daha doğrusu el çırpmak diye birşey bilinmezdi. alkışlamak hayır duası etmek anlamına gelirdi. [tersi için (bkz: kargamak)]
sevgi, "seni seviyorum", "senden hoşlanıyorum" şeklinde eylemli önermelerle değil "canım", "sevgilim", "sultanım" gibi hitap sözcükleriyle ifade edilirdi.
dudaktan öpüşmenin özel, romantik bir anlamı yoktu.
erkekler özellikle kentsoylu erkekler asla kalkıp oynamazdı. kalkıp oynamak hakir görülürdü. halk oyunları sadece köylerde oynanırdı.
herşey ciddiyet içinde yapılır, cemiyet içinde uluorta, gülmek, gülüşmek ayıp sayılırdı.
çoğu gece insanl birbirlerine misafir olur, birbirleriyle sohbet ederek, bilmeceler, fıkralar anlatarak zaman geçirirlerdi.
yemek duası hristiyanlar gibi yemekten önce değil yemekten sonra yapılırdı.
yemek yerken asla konuşulmaz, ne konuşulacaksa yemekten sonrasına saklanırdı. -
yasi büyük olanlarin yasi kücük olanlara "bir cok seyin daha iyi oldugu zaman" i isaret etmek icin kullandiklari kelime. trend "simdiki zaman" aleyhinedir.
-
gündelik hayatta "benim çocukluğum" zamanına tekabül eden zaman zarfı.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap