• lhc'deki "süpersimetri bulamadık hacı.."* olaylarına rağmen üzerinde kafa yorulmaya devam edilen sicim teorisi konularından. diyor ki tüm evren kozmolojik ufuk içerisinde boyanmış bir bilgi ağından ibaret. çok kaba oldu di mi, o zaman wiki var: http://en.wikipedia.org/wiki/holographic_principle
  • evrendeki her madde, her parçacık, her dalga bilgi, yani enformasyon taşır. bir yerde ne kadar çok madde varsa, o kadar çok bilgi vardır, dolayısıyla entropi o kadar yüksektir.

    bir miktar hacmin içerisindeki bilgi miktarı, o hacme tanımlanan toplam bilgi miktarını geçemez.
  • teoriktir, gözlemlenmiş bir bulgusu yoktur. hatta öyle ki, tamamen teorik olan hawking radyasyonunun yorumlanmasından türetilmiştir. yani baya bir long shot bu hede.

    çıkış noktası kısaca hawking radyasyonunun, bilginin yok olması argümanına karşı türetilmiştir.

    hawking ışıması sırasında simetrik sanal parçacıklardan biri olay ufkunun dışına kaçarken diğeri karadeliğe çekilir. bu sırada bu sanal parçacığa ait bilgi tamamen yok olur diye düşünülüyor.

    bu noktada kendi öngörümü söylemezsem kafayı yerim. neden karadeliğe çekilen parçacığın bilgisi yok olsun? belki de bu simetrik sanal parçacıklar hiçlikten ortaya çıkarken "dolanık" durumdadır (bkz: kuantum dolanıklığı). bu durumda karadeliğe çekilen parçacığın bilgisi evrenin bu tarafında var olan parçacıkta bulunmaya devam eder. böylece holografik prensibin varlığına gerek kalmaz.

    bunu buraya kişisel bir ego mastürbasyonu olarak yazıyorum. birgün bu fikirle birisi ortaya çıkarsa, hahayt ben demiştim demek için kayıt altına alıyorum. evet.
  • leonard susskind'in gerard 't hooft ve juan martín maldecana'ya ait teoremler uzerine ve kismen onlarla birlikte gelistirdigi prensip. kara deliklerin bazi ozelliklerinin termodinamik yasalarina benzerliginden yola cikilarak olusturulmustur.

    bir karadeligi, gecmisinde icine dusen her sey dahil, tanimlamak icin gerekli tum bilginin yuzeyine (event horizon) sigacagini soyler. kara delige yeni bilgi eklendikce, yeni seyleri yuttukca, sezgilerimizin tersine hacmi degil, yuzeyi o oranda buyur.

    kara deliklerin yapisinin boyle oldugunu kanitlamaz, sadece matematiksel bir cikarimdir. o nedenle hologram demistir. hologram'in gercegin yansimasi oldugu gibi.

    ayrica, beyaz cuceleri ve notron yildizlarini denge halinde tutup kara delige donusmesini engelleyen degeneracy pressure gibi, bu prensibin de planck mertebesinde, kara deliklerin tekillige (singularity) cokmesinin engellenmesiyle ilgili oldugu ortaya atilmistir.

    bu nedenlerle cok onemli ve belki de tarihi bir bulus olabilir. cunku einstein'in kuramlarina gore bir karadelik olustuktan sonra, onu olusturan maddenin noktasal ve sonsuz yogunluklu bir tekillige donusmesi kacinilmazdir. bu da bildigimiz anlamda fizik ve matematigin kara delikler icin calismaz hale gelmesine yol acar.

    hologram prensibi, kuantum teorileriyle einsten'in kuramlari arasindaki empedansi ortadan kaldirmak icin uzerinde yillardir calisilan grand unification theory yolunda onemli bir adimdir.

    susskind'in kendi agzindan dinlemek icin: https://m.youtube.com/watch?v=2dil3hfh9ty
  • kendisinden kaynaklı olayları anlaması zor, açıklaması anlamasından da zor bir prensip. yine de bir şeyler karalayacak olursak bu prensip kuantum dalgalanmalarıyla ilişkili olup kuantum kütleçekimi teorisinin de bir özelliği olarak karşımıza çıkar. içerisinde kütleçekiminin nasıl çalıştığı bilgisini de taşır. buna göre kütleçekimi bir kuvvet değil atom altı parçacıkların olasılıksal olarak konum değişimlerinden doğan bir illüzyon. alt boyutlarda gerçekleşen bir takım olayların bizim boyutumuzdaki yansıması kütleçekim oluyor. bu prensipten kaynaklanan kütleçekiminin özü tanımlamasında da haliyle kuvvet, alan veya uzay-zaman eğriliği gibi kavramlar yok. özde tamamen hacimlerin iki boyutlu yüzeylerine işlenmiş bilgi desenleri mevcut ve bu desenler kütleçekimi de dahil bizim gerçeklik dediğimiz evreni oluşturuyor.

    belki de bu holografik evrenin ve membranların ötesinde zaman ve mekandan münezzeh çok zeki bir coder velet var. yani ihtimali sıfır değil sonuçta. şu kadarcık ihtimalle de olsa ellerini birleştirdiğinde veya gökyüzüne açtığında aslında yüksek boyutta yaşayan sivilceli bir ergene tapınıyor olabilirsin. sağ eliyle arada sana ve evrenine dokunuyor falan. inançlılar ve hayatta anlam arayanlar için büyük travma. çok büyük.
hesabın var mı? giriş yap