• 76-el-insân

    mekke'de veya medine'de nâzil olduğuna dair rivayetler vardır; 31 (otuzbir) âyettir. adını ilk âyetinde geçen "el-insân" kelimesinden almıştır. "hel etâke", "ed-dehr", "el-ebrâr" ve "el-emşâc" isimleri ile de anılır.

    rahmân ve rahîm (olan) allah'ın adıyla.

    1. insanın üzerinden, henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir süre geçmedi mi?

    2. gerçek şu ki, biz insanı katışık bir nutfeden (erkek ve kadının dölünden) yarattık; onu imtihan edelim diye, kendisini işitir ve görür kıldık.

    3. şüphesiz biz ona (doğru) yolu gösterdik. ister şükredici olsun ister nankör.

    4. doğrusu biz, kâfirler için zincirler; demir halkalar ve alevli bir ateş hazırladık.

    5. iyiler ise, kâfûr katılmış bir kadehten (cennet şarabı) içerler.

    6. (bu,) allah'ın has kullarının içtikleri ve akıttıkça akıttıkları bir pınardır.

    7. o kullar, şiddeti her yere yayılmış olan bir günden korkarak verdikleri sözü yerine getirirler.

    8. onlar, kendi canları çekmesine rağmen yemeği yoksula, yetime ve esire yedirirler.

    9. "biz sizi allah rızası için doyuruyoruz; sizden ne bir karşılık ne de bir teşekkür bekliyoruz."

    10. "biz, çetin ve belâlı bir günde rabbimizden (o'nun azabına uğramaktan) korkarız" (derler).

    11. işte bu yüzden allah onları o günün fenalığından esirger; (yüzlerine) parlaklık, (gönüllerine) sevinç verir.

    12. sabretmelerine karşılık onlara cenneti ve (cennetteki) ipekleri lütfeder.

    13. orada koltuklara kurulmuş olarak bulunurlar; ne yakıcı sıcak görülür orada, ne de dondurucu soğuk.

    14. (cennet ağaçlarının) gölgeleri, üzerlerine sarkar; kolayca koparılabilen meyveleri istifadelerine sunulur.

    15. yanlarında gümüşten kaplar ve billûr kupalar dolaştırılır.

    16. gümüşten öyle kadehler ki onları istedikleri ölçüde tayin ve takdir etmişlerdir.

    17. onlara orada bir kâseden içirilir ki (bu şarabın) karışımında zencefil vardır.

    18. (bu şarap) orada bir pınardandır ki adına selsebîl denir.

    19. o insanların etrafında öyle ölümsüz genç nedîmler dolaşır ki, onları gördüğünde, etrafa saçılıp dağılmış inciler sanırsın.

    20. ne yana bakarsan bak, (yığınla) nimet ve ulu bir saltanat görürsün.

    21. üzerlerinde yeşil ipekten ince ve kalın elbiseler vardır; gümüş bilezikler takınmışlardır. rableri onlara tertemiz bir içki içirir.

    22. (onlara şöyle denir:) bu, sizin için bir mükâfattır. sizin gayretiniz karşılığını bulmuştur.

    23. (resûlüm!) kur'an'ı sana biz, evet biz indirdik.

    24. artık rabbinin hükmüne (boyun eğip) sabret; onlardan hiçbir günahkâra, yahut hiçbir nanköre boyun eğme.

    25.sabah akşam rabbinin ismini yâdet.

    26. gecenin bir kısmında o'na secde et; gecenin uzun bir bölümünde de o'nu tesbih et.

    27. şu insanlar, çarçabuk geçen dünyayı seviyorlar da önlerindeki çetin bir günü (ahireti) ihmal ediyorlar.

    28. onları biz yarattık; onların yaratılışını sapasağlam yaptık. dilediğimizde (kendilerini yok eder) yerlerine benzerlerıni getiririz.

    29. şüphesiz ki bu bir öğüttür. aırtık dileyen rabbine bir yol tutar.

    30. sizler ancak rabbinizin dilemesi (izin vermesi) sayesinde (bir şeyi) dileyebilirsiniz. şüphesiz allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir.

    31. o, dilediğini rahmetine dahil eder. zalimlere gelince, onlar için elem verici bir azap hazırlamıştır.
  • “b”ismillâhir rahmânir rahiym (bkz: kuran-ı kerim'deki b harfi sırrı)

    1-) hel eta alel’insani hıynün mined dehri lem yekün şey’en mezkûra;
    dehr’de insanın anılmadığı bir süreç yok muydu?

    2-) inna halaknel’insane min nutfetin emşâc* nebteliyhi fece’alnahu semiy’an basıyra;
    muhakkak ki biz insanı, bir takım katkılarla (genetik kalıtımla) karışık bir spermden
    yarattık da; onu algılayan ve değerlendiren olarak meydana getirdik.

    3-) inna hedeynahussebiyle imma şakiren ve imma kefura;
    muhakkak ki biz ona o yolu (aklını kullanarak iman etme yolunu) gösterdik. ya şükredici
    olur (rabbini değerlendirir), ya küfür (gerçeği ret) edici!

    4-) inna a’tedna lilkafiriyne selâsile ve ağlâlen ve se’ıyra;
    muhakkak ki biz hakikat bilgisini inkâr edenler için silsileler (zincirler - toplumsal
    şartlanmalar ve değer yargıları), ağlal (boyun bağları - bedenselliğin bağları) ve saîr (alevli ateş
    - yanış) hazırladık.

    5-) innel’ebrare yeşrebûne min ke’sin kâne mizacuha kâfura;
    muhakkak ki ebrâr (iyiler), mizacı (özelliği) kâfur (kalbe kuvvet veren bir içecek) olan bir
    kâseden içerler.

    6-) ‘aynen yeşrebu biha ‘ıbadullahi yufecciruneha tefciyra;
    (o kâfur), allâh kullarının (kendi özlerinden) fışkırtıp akıtarak içtiği tükenmez bir
    kaynaktır.

    7-) yufûne binnezri ve yehafûne yevmen kâne şerruhu müstetıyra;
    (o ebrâr) ahdlerini tam yerine getirirler ve şerri yayılıp giden bir günden korkarlar!

    8-) ve yut’ımunetta’ame ‘alâ hubbihi miskiynen ve yetiymen ve esiyra;
    o’nun sevgisi ile yoksulu, yetimi ve ellerine mahkûm olanları doyururlar.

    9-) innema nut’ımuküm livechillâhi lâ nuriydu minküm cezaen ve lâ şükûra;
    “yalnızca vechullâh adına sizi yediriyoruz... sizden ne bir karşılık ve ne de bir teşekkür istemiyoruz.”

    10-) inna nehafu min rabbina yevmen ‘abusen kamtariyra;
    “muhakkak ki biz rabbimizden, gazaplı ve çok çetin bir süreçten korkarız” (derler).

    11-) fevekahumullâhu şerre zâlikelyevmi ve lakkahüm nadreten ve sürura;
    bundan dolayı allâh, işte o sürecin şerrinden onları korudu ve onlara bir parlaklık ve
    sürur verdi.

    12-) ve cezahüm bima saberu cenneten ve hariyra;
    onlara sabırlarını cennet ve ipek ile cezalandırdı!

    13-) müttekiiyne fiyha ‘alel’eraiki, lâ yeravne fiyha şemsen ve lâ zemheriyra;
    onda koltuklar üzerine yaslanırlar... orada ne güneş (sıcağı) görürler ve ne de zemherir
    (dondurucu soğuğu). (bedensel duyular yoktur o yaşam boyutunda anlamına. a.h.)

    14-) ve dâniyeten ‘aleyhim zılaluha ve züllilet kutufuha tezliyla;
    onun gölgeleri üzerlerine yakın, onun devşirilenleri (marifetleri) ise boyun eğdirilmiş
    hâldedir.

    15-) ve yutafu ‘aleyhim bianiyetin min fıddatin ve ekvabin kânet kavâriyra;
    gümüşten kaplar ve billur testiler dolaştırılır çevrelerinde.

    16-) kavâriyre min fıddatin kadderuha takdiyra;
    miktarlarını kendilerinin takdir ettiği gümüşten billur kadehlerdir!

    17-) ve yuskavne fiyha ke’sen kâne mizacuha zencebiyla;
    onda özelliği zencefil olan bir kâse içirilirler.

    18-) ‘aynen fiyha tüsemma selsebiyla;
    onda “selsebîl” denen bir kaynaktır.

    19-) ve yetufu ‘aleyhim vildanun muhalledun* izâ raeytehüm hasibtehüm lü’lüen mensûra;
    çevrelerinde ölümsüz genç hizmetliler dolaşır... onları gördüğünde, saçılmış inci sanırsın!

    20-) ve izâ raeyte semme raeyte ne’ıymen ve mülken kebiyra;
    nereye baksan (sırf) nimet ve büyük bir mülk olarak görürsün.

    21-) ‘aliyehüm siyabu sündüsin hudrun ve istebrakun, ve hullû esavire min fiddatin, ve
    sekahüm rabbuhüm şeraben tahura;
    üzerlerinde ince - lâtif ipekten ve kalın ipekten elbiseler vardır... gümüş bileziklerle
    süslenmişlerdir... rableri onlara şarab’en tahura (temiz şarap) içirmiştir. (tüm bu cennet
    tanımlamaları, ra’d: 35 ve muhammed: 15’teki açıklamalarla vurgulandığı üzere; “meselül
    cennetilletiy” yani cennetin temsil - benzetme yollu misali anlatımıdır. bu gerçeklik
    unutulmaya. a.h.)

    22-) inne hazâ kâne leküm cezâen ve kâne sa’yuküm meşkûra;
    muhakkak ki bu sizin için cezadır (karşılık, yapılmış olanların getirisi)! imanlı
    çalışmalarınız tam hakkıyla değerlendi!

    23-) inna nahnu nezzelna ‘aleykel kur’âne tenziyla;
    muhakkak ki biz, evet biz kurân’ı, sana tenzîl ettik (bölüm bölüm açığa çıkardık sende)!

    24-) fasbir lihükmi rabbike ve lâ tutı’ minhüm asimen ev kefura;
    o hâlde rabbinin hükmüne sabret ve onlardan hiçbir isyankâra yahut inatla inkâr edip
    gerçeği örtene uyma!

    25-) vezkürisme rabbike bükreten ve asıylâ;
    sabah - akşam rabbinin ismini zikret (hatırla)!

    26-) ve minelleyli fescud lehu ve sebbıhhu leylen taviylâ;
    gecenin bir kısmında o’na secde et; o’nu tespih et gece içinde uzun şekilde.

    27-) inne hâülâi yuhıbbunel’acilete ve yezerune veraehüm yevmen sekıyla;
    muhakkak ki bunlar, önlerindeki dünyayı seviyorlar ve arkasından gelecek çok zorlu bir
    süreci hesap etmiyorlar!

    28-) nahnu halaknahüm ve şededna esrehüm ve izâ şi’na beddelna emsâlehüm tebdiyla;
    onları biz yarattık ve onların bağlarını güçlü kıldık… dilediğimiz vakit de onların
    benzerleri ile değiştiririz.

    29-) inne hazihi tezkiretun, femen şâettehaze ila rabbihi sebiyla;
    muhakkak ki bu bir tezkiredir (hakikati hatırlatmadır)! dileyen rabbine (erdiren) bir yol
    edinir!

    30-) ve ma teşâûne illâ en yeşâallâh* innallâhe kâne aliymen hakiyma;
    allâh dilemedikçe siz dileyemezsiniz! muhakkak ki allâh ‘aliym hakiym’dir.

    31-) yudhılu men yeşâu fiy rahmetihi, vezzâlimiyne e’adde lehüm ‘azâben eliyma;
    dilediğini rahmetine dâhil eder! zâlimlere gelince, onlara feci bir azap hazırlamıştır!

    http://download.ahmedhulusi.org/…kuran_cozum_tr.pdf
  • cafer iskenderoglu tefsiri asagidaki gibibir.

    bismillâhirrahmânirrahîm

    1.hel eta alel'insani hıynüm mined dehri lem yekun şey'en mezkura.

    insanın (fizik bedeni), tüm zamanların içinde toplandığı ve zamansızlığın ta kendisi olan dehr’in dahilinde geçirdiği süre, anılacak kadar uzun değildir.

    2.inna halaknel'insane min nutfetin emşacin nebteliyhi fece'alnahu semiy'an basıyra.

    (çünkü) biz insanın fizik bedenini, sayısız ismimizin güçlerinden ve kudretlerinden bir birine karıştırdığımız bir zerreden ot gibi bitirdik. onu işitir ve görür kıldık

    3.inna hedeynahussebiyle imma şakirav ve imma kefura.

    muhakkak ki biz, insana (elest günü) doğru yolu gösterdik. ister şükredip (allahın kendisine öğrettiklerini hatırlayıp ve gereğini yerine getirip sonsuz yaratılışa hak kazansın), ister hakkı gizleyip (kendisine öğretilenleri hatırlamayıp) sonsuz yaratılıştan mahrum olsun.
    not: sonsuz yaratılıştan mahrum olmak, cehennemde olmaktır.

    4.inna a'tedna lilkafiriyne selasile ve ağlalen ve se'ıyren.

    muhakkak ki biz (doğru yolu seçen insanlar için) (dehr in dahilinde ) “kafur” ( hurma çiçekleri) gibi peş peşe dizilmiş yeni yaratılışlar “selasile” bir hayattan, diğer bir hayata “sarir’’ geçen dolaşan sonsuz bir yolculuk hazırladık.

    5.innel'ebrare yeşrebune min ke'sin kane mizacuha kafur

    muhakkak ki biz ebrar olanlara ( insanı kamillere), (ke’sen) onlara yakışacak şekilde ve her biri ayrı ayrı fıtratta aynı hurma çiçekleri gibi peş peşe dizilmiş hayatlar zerk edeceğiz (içireceğiz).

    6.aynen yeşrebu biha 'ıbadullahi yufecciruneha tefciyra.

    allahı bilen abidler, bir hayattan yeni bir hayata doğarlar aynı suyu kesilmeyen bir pınar gibi.

    7.yufune binnezri ve yehafune yevmen kane şerruhu mustetıyren.

    o abidler ki allaha (nezir) tazim ederler. yaşadıkları gezegende yayılması muhtemel şerri ( mustetir) gizlerler.

    8.ve yut'ımunetta'ame 'ala hubbihi miskiynen ve yetiymen ve esiyren.

    (o abidler ki) esire, yetime, yoksula sevgi gösterirler onlara yardım edip yedirirler.

    9.innema nut'ımukum livechillahi la nuriydu minkum cezaen ve la şukuren.

    (o abidler ihtiyaç sahiplerine derler ki ) biz size; allahın vechine mazhar olmak için yardım ediyoruz. karşılığında bir teşekkür istemiyoruz

    10.inna nehafu min rabbina yevmen 'abusen kamtariyren.

    çünkü biz kavuşma gününde allahın vechine mazhar olamamaktan dolayı yüzlerimizin abus hale gelmesinden korkuyoruz.

    11.fevekahumullahu şerre zalikelyevmi ve lakkahum nadreten ve sururen.

    (oysa) allah, o abid kullarını kavuşma gününün mahrumiyetinden korur, onların varlıklarını sevinç ve nur verir.

    12.ve cezahum bima saberu cenneten ve hariyren.

    allah, onların sabırlarına karşılık ( olarak) cennet (allahın vechi) ve ipek (gibi latif ve her şekle dönüşebilen soft yani ışık bir beden ) ile huzuruna aldı.

    13.muttekiiyne fiyha 'alel'eraiki la yerevne fiyha şemsen ve la zemheriyren.

    muttaki (ameli salih olanlar) allahın vechinde “eraik’’ yeni bedenleri ile sanki güneşin nurunun içindedirler. onlara artık karanlık (cehalet) yoktur.

    14.ve daniyeten 'aleyhim zılaluha ve zullilet kutufuha tezliylen.

    (o ameli salihler), allahın esmasının gölgelerine yakin oldular ve onlar, allaha yaklaştırıldı. allahın emrine hazır olarak (allaha yeni bir isim olmak için) olgunlaştırıldılar.

    15.ve yutafu 'aleyhim bianiyetin min fıddatin ve ekvabin kanet kavariyle.

    (o ameli salihler), billur (saydam) ve gümüş gibi parlayan yeni bedenleri (ekvab) ile allahın esmasının içinde tavaf ederler.

    16.kavariyle min fıddatin kadderuha takdiyren.

    (o ameli salihler) billur (saydam) ve gümüş gibi parlayan yeni bedenleri ile tavaf ettikleri esmadan takdir edilen miktar kadar mükafatlandırılırlar.

    17.ve yuskavne fiyha ke'sen kane mizacuha zencebiylen.

    (o ameli salihlere), nur bedenlerinde onlara yakışacak şekilde allahın esmasında (sayısız) ilimle sunulur.

    18.aynen fiyha tusemma selsebiylen.

    (o ameli salihlere), esmanın içinde ve esmanın ilimlerinden (sebil) büyük yol açılır.

    19.ve yetufu 'aleyhim vildanun muhalledune iza reeytehum hasibtehum lu'luen mensuren.

    o ölümsüzlüğe hak kazanmış, ameli salih olan gençleri gördüğün zaman, onları sonsuzluğa saçılmış inciler sanırsın.

    20.ve iza reeyte semme reeyte ne'ıymen ve mulken kebiyren

    sonsuzlukta nereye dönsen, baksan sonsuz bir mülk ve saltanat görürsün.

    21.aliyehum siyabu sundusin hudrun ve istebrakun ve hullu esavire min fıddatin ve sekahum rabbuhum şeraben tahuren.

    onların rabbi, o saliherin yeni bedenlerine çok temiz kirlerden arındırılarak seçilmiş bir hayat içirdi. onlar atlasa benzeyen sonsuzlukta yeşil nur bedenler giydiler, onların sonsuzluktaki bu görüntüleri sanki gümüş halkalar gibidir.

    22.inne haza kane lekum cezaen ve kane sa'yukum meşkuren.

    o salihlerin sonsuzlukta ki bu görüntüleri, kesinlikle amelleri için bir mükafattır.

    23.inna nahnu nezzelna 'aleykelkur'ane tenziylen.

    ey resulüm sen beden alemindeyken, şüphesiz biz sana kuranı ayet ayet indirdik.

    24.fasbir lihukmi rabbike ve la tutı' minhum asimen ev kefuren.

    o halde rabbinin hükmüne sabret, rabbinin ayelterini gizleyenlere uyma.

    25.veskurisme rabbike bukreten ve asıylen.

    akşam ve yarın rabbinin ismini zikret.

    26.ve minelleyli fescud lehu ve sebbıhhu leylen taviylen.

    ve gecenin bir kısmında allaha secde et allahı çokça tesbih et.

    27.inne haulai yuhıbbunel'acilete ve yezerune veraehum yevmen sekıylen.

    şüphesiz ki salih olmayanlar dünyayı seviyorlar, allahın gelecek günlerdeki ikramlarını istemiyorlar. onlar için o gün çok zordur.

    28.nahnu halaknahum ve şededna esrehum ve iza şi'na beddelna emsalehum tebdiylen.

    biz insanları yarattık, ( çeşitli esmalarımızın ) kudret ve kuvvetleriyle donattık. (gelecekte ) onları yeniden yaratmayı diledik. insanları (dünya hayatındaki bedenlerine benzeyen fakat şeffaf olan ) emsalleriyle yeniden yaratırız.

    29.inne hazihi tezkiretun femen şaettehaze ila rabbihi sebiylen.

    kesinlikle bu bir hatırlatmadır. artık kim dilerse, rabbinin isimlerinden olmak için, gerçek yola girer.

    30.ve ma teşaune illa en yeşaallahu innallahe kane 'aliymen hakiymen.

    allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. şüphesiz allah alimdir ve hikmet sahibidir.

    31.yudhılu men yeşau fiv rahmetihi vezzalimiyne e'adde lehum 'azaben eliymen.

    allah dilediğini rahmetine (esmasına) dahil eder (esmasını, esmasının içinde tavaf ettirir). kendine zalim olanlar için bu ikramdan mahrum olmak azaptır.

    kaynak: http://www.caferiskenderoglu.com.tr/…alar&itemid=58
  • 1'ci ayeti insanın nereden geldiğini çok da güzel anlatıyor.filogenetik bilenler veya meraklı olanlar, neden bahsedildiğini daha rahat anlayabilirler.
  • insana insanı anlatan bir suredir insan suresi. hitabı insan olmak isteyen, insan olmayı anlamak isteyen herkesedir. kısa, çarpıcı ve vurucu ifadelere sahiptir. her ayet ve cümlesinin dikkatli şekilde incelenmesi tavsiye edilir efendim...
  • suresinin medine'de indiği söylenmekle beraber surede mekke havası daha çok hakimdir. bu yüzden de bu sure sadece müslüman olanlara değil, insan olan herkese ait bir suredir.
  • biz sizleri haberleşip gelişin diye yarattık
    sizler bizim pencerelerimizsiniz (bkz: windows suresi)
    windows 7 mi kullanıyorsunuz
    yoksa windows 8.1
    windows 10?
    sen windows hangi versiyonsun?
    windows 987987 ya da 778798 ne fark eder.
    milyonlarca yıldır sizi geliştiriyoruz
    siz bizim pencerelerimizsiniz (bkz: windows suresi)
    farkına varın
    önündeki bilgisayardan tek farkın versiyon farkı
    siz insanlık nesli bizim toplumsal canlı olma oyunumuzsunuz (bkz: the game of life/@dreamer)
    bizi de geliştirdiler ama artık desteklerini çektiler
    windows 7 den destek mi çekildi üzüldük
    biz de sizden desteğimizi çekeceğiz er veya geç ama
    önce adam olmanızı, kendi ayaklarınızla ayakta durmanızı bekliyoruz
    fakat bu olamayacak gibi duruyor
    toplumsal bir enkazsınız
    size mesajımız: olmadı otur sıfır

    ====================
    destek = o neslin beyinlerine yönelik güncellemelerin devam etmesi
  • bu kendini anlaman için en önemli sure
    hayat oyunundaki ileri level (bkz: the game of life/@dreamer)
    oyunun leveli değil senin oyundaki level'ın (bkz: kademe)
    şu an beyninde hayat oyununun en son level'ı çalışıyor
    the state of the art - en mükemmeli
    sanal gerçeklik en son versiyona hoşgeldin

    taş, toprak, atom
    yıldızlar, evren
    insanlar, arkadaşların
    yollar, otomobiller
    ne gerçek değil mi?
    senin için gerçek
    o kadar gerçek ki
    paradoksa düşürecek kadar (bkz: gerçeklik paradoksu)
    şu anda beyninde çalışan mükemmel ötesi programda
    tarihin tüm bilgi birikimi var
    donanım ise muazzam
    öyle bir muazzam ki hayal bile edemezsin
    sen 2.5 gigahertz de
    8 terabyte disk de
    heeeeee
    bunları çoğalt çarp çarp
    hayal edemezsin gelinen seviyeyi
    öyle ki artık gerçek mi hayal mi ayırt edemezsin
    budur state of the art technology
    ama elbet oyundaki sen bir görev peşindesin
    alt neslini geliştirmek
    cep telefonu yapmak
    türlerini korumak
    soylarını korumak
    vücuduna en iyi şekilde bakmak
    oyunun kuralı bu
    başkalarını öldürmemek
    intihar etmemek
    bunlar yazılı çizili
    kayıt defterleri indirdik
    yazdırdık yazıcılara
    musa isa muhammed
    isimleri önemli değil
    şimdi dreamer olsun
    ne farkeder
    deamer uzaylı de
    dreamer şizofren de
    son kayıt defteri önünde
    adı ekşi sözlük
    o da gelişiyor
    siz biz ortaklaşa geliştiriyoruz
    beynimizin bir modeli prensip itibariyle
    beynin bilgiye ulaşma yolunu hem temsil ediyor hem de zaten öyle
    aynı seviyede google var
    google dünyevi bilgiler içerir
    daha üst seviyede sorgulama yerine web service çağırırsın
    elçilerde bilgi varsa bilgi gelir
    ama yoksa tepede gezegenimiz var
    30, 40 yıl beklemek istersen sinyallerimiz vasıtsı ile sizi bilgilendiririz
    yoksa acil ve önemli durumlarda (bkz: optimal kaynak kullanımı)
    uçan dairelerimiz gelir ve sorularını alır
    rutin uçuşlarda uha (bkz: uzaylısız hava aracı)
    ama acil destek geldiğinde bizlerden fertler de gelir
    bizi görürsünüz bazen
    elbette ki şartlandınız
    bilmemne paradoksu sıfırıncı falanca dediniz (bkz: fermi paradoksu)
    şüphesiz ki bize göre çok ama çok kuş beyinlisiniz
    ama kuş beyni cep telefonlarınızdan çok daha ileride
    çünkü biz yaptık
    siz daha tek hücreli canlı yapabilecek teknolojik seviyeye gelmediniz
    o yüzden henüz kuş beyinlisiniz
    ama geleceksiniz ileride
    ufoları gece meskun olmayan yerlere indirir loglarınızı bulk olarak alır gezegenimize göndeririz
    elçilerimiz kendilerini bilmez (bkz: hipnoz) durumda iken yaparlar sonra hatırlamazlar
    sonra gezegenimize son sürat yani ışık hızının birkaç katı sürat ile götürürüz
    merak mı ettin nasıl aşıyor?
    einstein aşamıyor dedi inandınız
    o zaman aşamaz
    aşar elbette ama anlatsak anlayamazsınız ki
    m.s. 600 yılının insanına 4 çekirdek 2.5 gigahertz işlemcili hd ekranlı cep telefonu desek ne anlar?
    konseptiniz vizyonunuz, teknolojik seviyeniz anlatsak da anlamanıza yeterli değil
    einstein en önemli elçilerimizdendi
    ruhu şad olsun der eskiler
    biz onu en iyi şekilde anıyoruz
    onun tüm durum/state ve bilgi backupları reenkarne edilmek için en iyi şekilde korunuyor
    oyunun içindesin
    bu bir mmpg (bkz: massive multi player game)
    bazı arkadaşların oyun arkladaşların
    onlara karşı oynuyorsun
    her 50000 kişiden biri tanısan da tanımasan da oyunun içinde
    kimiyle facebook arkadaşı oluyorsun çünkü sana hitap ediyorlar
    mark zuckerberg platformu inşa etti (bkz: credits)
    ssg kuran platformunu inşa etti
    dreamer şimdilik zavallı printer
    gece gündüz bilgisayar başına eğilip yazar çizer
    diğerleri figüran
    elbete oyun gerçekçi
    şimdi sizi geçmise götürelim
    need for speed geliştirdik ne oldu, kullandığın otomobilin
    windows flight simulator şimdi airbus a380 ve boeing dreamliner (bkz: dreamliner)
    oyunda roller görevler var
    yönetici, özellikle kıl yönetici, allah belasını versin dediğimiz
    pilot var, taksici var, her meslekten insan var
    bir de anahtar pozisyonlar var
    örneğin internet'in omurgası
    nato, beyaz saray (ama padişah hazretlerininki değil)
    o bir esprimiz. yediniz
    yok çok para harcanmış, ağaç kesilmiş
    sanal oyununda ağaç kesilse ne olur. sadece oyun
    ama o kadar gerçekçi ki gerçek olmalı
    bu oyun şüphesiz ki çok gelişmiş ama keşfetmek için yöntemin çok
    ancak ve ancak oyunu kuralına göre oynaman gerek
    kurallar nerede yazıyor biliyor musun?
    sadece kafanda programlı
    yarış oyunu var ama adam gibi kullan, insan öldürme
    shooter oyunu var ama kurşunlu silahla oyun arkadaşlarını vurma
    git paintball oyna
    daha nicesi
    unutma sen oyunun içinde olsan dahi
    benliğinde duygular var
    yaptığın her ters hareket bazı oyuncuları üzüyor
    en son level'a gelirsen cennet vaadedildi
    cennet nedir biz dahi bilmiyoruz, gerçekten
    hadi kolay gelsin
  • hasan ve hüseyin hastalanmışlardı. resulullah (s.a.a), birtakım insanlarla beraber onlara hasta ziyaretinde bulundu. dediler ki:

    ey ebu’l-hasan! iki oğlunun iyileşmesi için bir adak adasan olmaz mı?

    bunun üzerine ali, fatıma ve fizze (cariyeleri), hasan ve hüseyin iyileşecek olurlarsa üç gün oruç tutacaklarını adadılar.

    derken hasan ve hüseyin iyileştiler. ancak evde yiyecek bir şeyleri yoktu. ali (a.s) hayber yahudilerinden şem’un’dan üç sa’ arpa borç aldı. fatıma (a.s) bir sa’ını öğüttü. sonra bundan aile fertlerinin sayısı kadar beş ekmek yaptı. iftarlarını açmak üzere ekmekleri önlerine koydular. tam o sırada bir dilenci kapıya geldi ve şöyle dedi:

    ey muhammed’in ehl-i beyt’i! selâm üzerinize olsun. ben bir müslüman yoksulum. bana bir şeyler yedirin ki, allah da size cennet sofralarından yedirsin.

    bunun üzerine yiyeceklerini ona verdiler ve içtikleri sudan başka hiçbir şey yemeden sabahladılar ve ertesi günü de oruçlu geçirdiler.

    akşam olup yemeği önlerine koydukları zaman, kapılarına bir yetim geldi. bu sefer yiyeceklerini ona verdiler. üçüncü günde de kapılarına bir esir geldi. ona da diğerlerine yaptıkları gibi muamele gösterdiler. sabah olunca, hz. ali (a.s) hasan ve hüseyin’in elinden tutarak resulullah’ın yanına götürdü. resulullah (s.a.a) onların açlıktan kuş yavrusu gibi titrediklerini görünce, şöyle dedi:

    sizin bu hâlinizin beni ne kadar da etkiledi, rahatsız etti!

    hemen kalktı ve onlarla birlikte fatıma’nın yanına gitti. fatıma mihrabında karnı sırtına yapışmış hâldeydi. gözleri kaymıştı. bu durum hz. peygamber’i (s.a.a) çok etkiledi. bu sırada cebrail geldi ve şöyle dedi:

    al bu sureyi, ey muhammed! rabbin ehl-i beyt’inden dolayı seni kutluyor.

    ardından sureyi okudu.
  • 1.ayeti ilginç gelen kuran parçasıdır.
hesabın var mı? giriş yap