• insanı yaşadığı şehire yabancılaştıran, yaşadıktan sonra açık şehirde* tek başına yürürken sürekli arkanızda ve yakın çevrenizde bulunan yabancıları kontrol etme paranoyası doğuran, güvensizlik hissini bünyeye sıkıca kaynaştıran anılardır.
    bu anıları anlatabilenler şanslı sayılabilirler, zira kapkaççının insafına, sizin şansınıza ve olay yaşanırken verdiğiniz anlık kararlara göre yaşamınızdaki son anı olma ihtimalleri büyüktür.maçlarda bıçaklanma, cep telefonu için trenden atılma, tinerciler tarafından tartaklanma gibi olayların yazılı ve görsel basında normalleştirilmesinin ve büyük şehirde yaşamanın parçalarından biri olarak gösterilmesinin anlamsızlığı, yavaş yavaş tırmanan şiddetle iç içe geçmiş yaşamlarımızda kişiselleşmedikçe anlam kazanmaz.

    örnek vermek gerekirse :
    günlerden bir gün taksim gümüşsuyunda sabah 6 civarı otobüsten inerken herşey normal başlamıştı.kahvaltı yapmak üzere istiklal caddesindeki sütiş e gelmek üzereyken telefonla konuşuyordum.birden sırtıma dayanmış bir dizle beraber telefonu tutan sol kolum 360 derce döndü ve havada ters takla atarak yere düştüm.omzumdaki laptop ve sırt çantası da cep telefonuyla beraber yere düştü.olayın anlamsızlığı uyku sesemliğiyle birleşerek tesadüfen rastlamış arkadaşlardan birinin şakası olduğunu düşünürken tiner kokan 3 kişinin yere düşenleri paylaştığını gördüm.benim de beklemediğim ani bir refleksle yumruk attığım 2 kişiden çanta ve laptop ı kurtarıp istiklal caddesine fırlattım ve kendimi cep telefonunu alıp koşmaya başlayan 3 tinercinin arkasından koşarken buldum.çok film izlemenin getirdiği psikoloji ve anlık ani adrenalin artışıyla sütiş in önünden tepebaşına kadar vatandaşlarla 2-3 m arayla koşarken sağda park edilmiş polis otosu hızımı kesti.hemen arabaya yanaşıp olayı anlatıp arabayla gaspçıları takip etmeyi planlarken polisin "get taksim karakoluna yazılı dilekçeyle başvur" dediğini, kulaklarıma inanamasam da duydum.
    o sırada tinerciler çoktan mesafeyi açmışlardı ve durmanın etkisiyle açılan bilincim sol kolumun normal durmadığını ısrarla hatirlatiyordu.kırılan sol kolumu tutarak istiklal caddesine fırlattığım laptop ve sırt çantasının akıbetini düşünürken geri dönmeye başladım.10 dakikada koştuğum mesafeyi 40 dakikayı aşkın bir süree geri döndüm ve şaşkınlık içerisinde 2 hayırsever vatandaşın yerdeki malzemelerin başında nöbet tutuğunu gördüm.sabah olmasına ve etrafta bir çok insan olmasına rağmen olay sırasında kimsenin müdahale etmemesi beni şaşırtmamıştı.eşyaları toparlayıp karakola bıraktım ve kolumu alçıya aldırmak üzere taksim ilk yardım hastahanesine gittim.günün geri kalanı karakolda fotoğraflara bakmakla geçti tüm fotoğrafladaki tipler klonlanmışcasına birbirine benzediğinden sonuçsuz kaldı.
    bir hafta sonra benim kapkaççıları televizyonda teşhis edip bir sat komandosunu bıçaklayıp öldürdüklerini gördüğümde yaşadığım olayın ciddiyetini ve olay sırasında verdiğim tepki ve kararların anlamsızlığını anladım.
  • genelde üçüncü kişilerde manevi, kapkaç mağdurunda (veya mağduresinde), hem maddi hem de manevi hasarlar bırakan anılardır. gereksizdir... unutmaya çalışmak lazımdır.
  • toplu tasima aracina binecegim esnada fermuarini actigim cantamdan, kasla goz arasinda portfoyum calinmisti. biletimi atip yerime oturdugumda hemen farkettim, ancak is isten gecmisti.
    birkac gun sonra, te anasinin nikahinda bir semtten bir taksici arayip cuzdaniniz bende, gelip alin dedi.
    bindim gittim, duraga vardim, aldim cuzdani.
    icinde gunluk harcligim (bekledigim uzere) olmadigi gibi, gizli bolmede sakladigim 100 dolaresim de yoktu.
    isin ilginc yani; yeni cektirdigim 12 adet vesikalik fotografim da yoktu.
    bos cuzdani aldim, sinirden aglaya aglaya eve dondum.
    paraya degil, fotograflarin alinmasina cok icerledim.
hesabın var mı? giriş yap