• taylor'in koko olani..
  • kanserli olup olmadığı merak konusu olan bir gırtalaktan çıkartır sesini.

    ilk dinlenildiğinde rahatsız eder adamı.
    alıştıktan sonra da hastası, bağımlısı yapar insanı.

    bu teyzeyi birçok filmde görmek mümkündür.

    akla ilk geleni kuşkusuz blues brothers 2000.
  • tam anlamıyla blues söyleyen hatunlardan biri. sesi çok çok çok özel değildir ama şarkıları iyi yorumlar. efes pilsen blues festivaline gelmişliği vardır. hatta bu sebepten efes pilsenin sponsorluğunda bir albümü yayınlanmıştır. türkçe cd fiyatına bulunabilir piyasada.
  • bir kez grammy ve 21 kez blues dünyasının en önemli ödülü olan w c handy ödülü'nü kazandı. taylor'ın adı ikinci dünya savaşı sonrasında chicago blues ile özdeşleşti.

    kaynağı hatırlamıyorum ama elimde onunla ilgili şöyle bir bilgi bulunmakta..

    koko, hayatının ilk yıllarını benzeri bütün siyahlar gibi büyük yoksulluklar içinde geçirdi. okul diye bildiği ilk yer, bir kiliseydi. muhteşem sesi ilk kez kilise korosunda duyuldu. koko'nun babası büyük bir çiftlikte, pamuk tarlalarında çalışıyordu. ailesi bütün yıl çalışmak zorundaydı, yılda bir kez küçük miktarda bir para alıyorlardı. bunun yanında kazanç olarak onlara bir miktar erzak veriliyordu. koko'nun çocukluğu, kardeşlerinin, atalarının şarkılarının ışığıyla aydınlandı. koko'nun dört kardeşi de müzik severdi. kardeşler, bir radyonun başında oturup müzik dinliyorlardı.

    taylor, annesini dört, babasını on bir yaşında kaybetti. öğrenim hayatına zorunlu olarak ara verdi ve çocuk yaşta çalışmaya başladı.

    koko'nun hayatı 1953 yılında bir kamyon şoförüyle birlikte kuzey'e gitmesiyle birlikte dğeişti. aynı yıl kendisinden 12 yaş büyük olan bu adamla, robert "pops" taylor'la evlendi. koko'nun ilk önemli işi kuzeydeki banliyölerdeki zenginlerin evlerine temizliğe gitmek oldu. günlüğü beş dolardan çalışıyordu. kocası da mezbahada işe girdi. ama çiftin müzikle ilgisi açıktı. boş zamanlarda pops gitar çalıyor, koko da şarkı söylüyordu. akşamları siyahların biraraya geldiği barlara gidiyor, orada sahne alan sanatçılara eşlik ediyorlardı. koko'nun sahnede söylediği ilk şarkı tina turner'ın i idolize you'su oldu.

    mütevazi yıldız

    1963'te koko'nun karşısına chess plakçılık'tan willie dixon çıktı. dixon, koko taylor'daki yeteneği gördü ve ona albüm yapma fırsatını tanıtı. 1965'te koko, "wang dang doodle" adlı parçayı kaydetti. single kısa sürede üşle çapında bir hit oldu. bütün siyah radyo istasyonlarında 1960'lar boyunca çalındı. taylor da jimmy reed ile o konserler vermeye başladı. 1967'de folk blues festival kapsamında bir avrupa turnesine çıktı. avrupalı blues dinleyicileri de bu heyecan dolu, duygulu kadına hayran oldular. o tarihten sonra, koko, sık sık avrupalı dinlieyicilerini ziyaret etti ve turne programlarından avrupa kentlerini eksik etmedi.

    willie dixon, koko'nun sadece bir yorumcu olarak kalmasını istemiyordu. onu kendi şarkılarını yazmak üzere cesaretlendirdi. koko ilk şarkısı "what kind of man is this?"i eşi, destekçisi, yapımcısı olan pops'a armağan etti. o sırada ilk çocuğuna hamileydi.

    kendi ayaklarının üzerinde

    1972 yılında kendi grubu blues machine'i kuran taylor geleneksel mississippi şarkılarını söyleyen tek kadın yorumcu olarak öne çıktı. bu dönemde çalışmalarıyla onlarca ödül aldı.

    1980'lerde evinin arka bahçesinde dinleyicileri için barbekü partileri vermeye başladı. hayat dolu, sıcak kanlı bir insan olduğu için, herkes ona kolayca bağlanıyordu. ancak, hayatı zorluklarla doluydu. 1988'de turne otobüsü kaza yapınca, ağır yaralandı. bir yıl sonra, bu kazadan doğan rahatsızlıklar yüzünden eşi pops taylor hayata gözlerini yumdu.

    1990 yılında koko, david lynch'in vahşi duygular filminde küçük bir rol üstlendi. daha sonra blues brother 2000 filminde de küçük bir rolde izleyecektik kendisini. 1996 yılında tekrardan evlendi. şu an hala müzikle içiçe yaşıyor ve fırsat buldukça dinleyicilerinin karşısına çıkıyor. "buralarda kadın olmak zor" demişti bir söyleşisinde. biraz belki billie holiday gibi meslektaşlarını da anımsamıştı belki. ama neyse ki, koko billie'den daha uzun kalıyor yanımızda. onun varlığını ve kendi varlığımızı kutlamak içinse, güzelim şarkılarından birine kulak vermek yeterli.
  • (bkz: coco montoya)
  • 1998'in en iyi chicagoan'larindan biri secilmi$ligi vardir..
  • suçlayan ağır bir vibrato alto gırtlağıyla howlin wolf'un baritone homurtusunun kadın karşılığı

    hoş bir söyleşi için:
    http://www.gritz.net/inner_views/koko_taylor.html
    bir başkası için:
    http://musictoears.com/koko.html
    biyografi ve söyleşi:
    http://titan.iwu.edu/~jplath/taylor.html
    bir başka biyografi:
    http://musicbase.h1.ru/ppb/ppb3/bio_340.htm
  • bluesda bir kadın dev olan koko'nun efes pilsen festivalinden kalma cok guzel bir cd si vardır. tezgahlarda ucuza bulabilirsiniz. istiklalde fitaş sinemasının girişine sol tarafına bakın.
  • (bkz: big boss man)ni pek bi güzel söyler.
  • blues' un mükemmel kadın sesi. come to mama, what kind of man is this, born under a bad sign, şarkılarını dinlemeniz size 60 ların heyecanını katacaktır.
hesabın var mı? giriş yap