• neredeyse iki yıldır yoktu ortalarda*. geçen gün uzaktan gördüm, sokağın köşesindeydi gene elinde galonluk mutuğuyla. bu sefer kesin soracaktım babaya nereden alıyor onları diye. beni görmesine izin vermeden ağır ağır yaklaştım yanına. tam elimi omzuna koyacakken, "türkiye cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır!" diye bağırarak dönmesin mi bana. "ne diyorsun sen baba?" dememe kalmadan bu kez daha aşağı perdeden sürdürdü konuşmasını, o tok sesiyle :

    - türkiye cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. hiç kimsenin gücü yetmez bu cumhuriyeti yıkmaya! tarafçıların vakitçilerin, yanlış cumhuriyetçilerin ikinci cumhuriyetçilerin alayının da hevesleri kursaklarında kalacak, topu da avuçlarını yalayacak bak göreceksin. niye biliyor musun? onlar bu cumhuriyeti yıkamadan, üç beş yıla, küresel ısınma yüzünden yeryüzü kendi kendini yıkıp yok edecek de ondan. o iş de soyu batasıca aşağılık insanoğlunun yüzünden olacak ya, ben iple çekiyorum o günleri. işte şu kuşağımdaki iple hem de... dünyanın köküne kibrit suyu!

    - ee baba, senin ipin kuşağına denk tabi, deyince hışımla baktı yüzüme :

    - yürü git oradan, diye azarlayıp beni, sonra bana dememiş gibi kendi gitti sallana sallana. giderken :

    - doğrulamaz olaymış o gözünü sevdiğimin homo erektusu! demez mi bir de. deli bu deli, kesin deli. ağzını da bozdu ayaküstü. ne o öyle homo momo. sen yaşına dua et babalık! iyi de bak yine soramadım nereden buluyor o mutukları diye. tımarhanede mi dağıtıyorlar nedir.
  • kahveden çıkmış yürüyorum geç sağat. zaten yanıkta dökülmüşüm bütün paramı, canım çok sıkkın. kafa desen binbeşyüz... tek isteğim kendimi yatağa atıp zıbarmak. döndüm yokuştan yukarı, tam rahim ağbinin yedi aydır kapalı duran tamirhanesinin önünden geçerken çıkmazın köşesinden fırladı önüme, daha hık mık diyemeden kolumdan çekip sokuverdi beni sokağa. hemen tanıdım tanımasına ya, bir an için yüreğime indi tinerciler kesecekler diye :

    - baba ne yapıyorsun, ödüm koptu yahu!

    - otur bakayım şuraya, dedi sert sert. bir elinde el kadar bir kitap, ötekinde koca mutuk şişesi, yüzü çıkmazın sonundaki lambadan yansıyan ışığın gölgesinde koyu mu koyu, başladı okumaya :

    - öğreten ve gösteren çok değerli dostum murat katoğlu'nun adıyla başlarım. (1) arabesk, 3/4'lük tempoya saray müziği bestelemektir. (2) yozlaşmış bir arap müziğini anadolu kültürü diye savunabilmek, o müzikle örovizyon kazanıldığı için gurur duymaktır. (3) "gurur"la "onur"u karıştırmaktır. (4) sezen aksu'nun sesi, ajda pekkan'ın yüzü, zeki müren'in dili, candan erçetin'in gırtlağıdır; duman denilen gruptur. (5-6) sunay akın'dır, yılmaz erdoğan'dır; selim ileri'dir. (7) ey insanlar, "günseli kato" ne demektir? (8) arabesk, tanışır tanışmaz senli benli olmaktır. (9) tanımadığın erkeğe "bay" diyeceğine "ağbi" "dayı", tanımadığın kadına "bayan" diyeceğine "abla" "yenge" demektir. (10) "bayan" demeyi öğrenememektir. (11) .................... (12) .................... (13) .................... geçirmektir. (14) peruk geçirilmiş ya da geçirilmemiş türbanı "özgürlük" adı altında savunan kadının içine düştüğü durumdur. (15) arabesk, "blueberry"li kefirdir, misvaklı diş macunudur. (16) megafondan bağırta bağırta ezan okumaktır, yetmiş megafonlu kocatepe camisidir, yeraltı camileridir. (17) ezan okuyan dijital sağattır arabesk. (18) turkuvaz renkli türk ulusal futbol takımının formasıdır. (19) türk-islam kargaşasıdır, imamdan başbakan çıkartmaktır. (20) kendi içinden çıkan, kendi seçtiği başbakanı eleştirememektir. (21-22) yüzde yirmi beş oy alıp, yüzde yetmişle iktidar olabilmektir; alışmaktır, alışabilmektir. (23) arabesk, batıya gidebilmek için, yönünü doğuya çevirmiş o batasıca geminin güvertesinde yürümek zorunda bırakılmak demektir, karaya ulaşamamaktır. (24) .................... (25) .................... (26) menderes'tir, demirel'dir, özal'dır, çiller'dir, gökçek'tir. (27) gümüş yüzüklü sağ ele çaktırmadan bırakılan yemyeşil amarıkan liralarıyla kurulan bembeyaz televizyon kanallarıdır. (28) park düzenlerken ağaç kesmektir, düzenlenen parka iftar çadırı kurmaktır. (29) arabesk, "türkiye'nin yüzde doksan dokuzu müslümandır." derken öte yandan da türklüğe söven müslümanın tutarsızlığıdır. (30) "braveheart" dediğiniz filimi on kez yirmi kez ayıla bayıla izleyip de beri yandan "şu çılgın türkler"e "hamasi" diyebilmektir. (31) holivut filimi izler gibi ağızda sakızla tiyatro izleyebilmektir. (32) .................... (33) .................... (34) .................... (35) .................... (36) arabesk osmanlıcadır, osmanlıca da arabesk. (37) "anlı şanlı osmanlı" edebiyatı yapıp osmanlı'dan kalma konakları yaktıktan sonra küllerinin üstüne otopark betonu dökmektir. (38) oruç tutan otopark mafyasıdır. (39) "kültür başkenti istanbul"un taklit selimiye camisidir arabesk, "kanalistanbul"dur. (40) çok kültürlülük yalanıyla süslenmiş kültürsüzlüktür. (41) şüphe yok ki, en çirkin girişik bezemedir arabesk. (42) de ki, araplar bile bu kadar arabesk değildir. (43) ............................................................................................................................

    gözlerim kapalı, kafam uğulduyor. ne kadar sürdü sessizlik bilemiyorum. aralarda içim de geçmiş anlaşılan. korkarak açtım gözlerimi. sokak lambasının soluk ışığı gözümü alıyor, ağladı ağlayacak gibiyim. yok, gitmiş. ne okudu ne dedi şimdi bu? allahım nereden bulaştım ben bu deliye? ne günah işledim de başıma sardın bu herifi? kafasında kırılsın, eksik olsun şarabı da mutuğu da! ne arabeski ya!
hesabın var mı? giriş yap