• oruc ibadetinin yaz aylarinda kuzey ya da guney kutup bolgelerinde gerceklestirilmesinin mumkun olmamasi nedeniyle buralarda yasayan muslumanlari ibadetsiz birakan sorunsal. teknik acidan olay oldukca basit. kuzey kutup dairesinde yani 66inci paralelin kuzeyinde 20 saati asan gun uzunluklari oruc ibadetinin gerceklesmesine engel teskil eder (insan fizyolojisi geregi) ve bu bolgelerde yasayan muslumanlar dinlerinin bes sartindan birini yerine getirememenin uzuntusunu yasarlar. ya da yasiyorlardi ki, bir grup ulema bu soruna bir cozum onerdi. bu cozume gelmeden ortadaki ciddi problemi ortaya koyalim. oruc ibadetinin cikis noktasi her ne olursa olsun, kural konurken belli bir cografya bilgisi ya ihmal edilmis, ya gormezden gelinmis, ya da belli bir bolgeye odaklanilmis. mantiken dusununce, gucu sinirsiz olan tanrinin boyle ucuz bir hata yapmasi olasiligini dusunmek bile komik. lakin, henuz saat kavraminin olmadigi, takvimin aya gore duzenlendigi ve insanoglunun dunyanin duzlugunden henuz herhangi bir suphe duymadigi bir devirde insan tarafindan yapilmasi gayet dogal olan bir hata bu. butun bunlar bana bu ibadetin insan eliyle konulmus ya da modifiye edilmis bir kural oldugunu dusundurtuyor.

    gelelim ulemanin bu bug icin onerdigi fixe. scholarlarimiz "allah kuluna tasiyamacagi yuk yuklemez" dusturunu baz alip gayet humanist bir sekilde sunu demistir: "iki sansin var. a) eger ekstrem paralellerde yasiyorsan, kokenin hangi ulkedense oranin saatlerini baz alarak oruc tut. b) eger ekstrem paralellerdeki ulkelerden birinin yerlisiysen oraya en yakin "oruc tutulabilir" gunduz suresi olan ulkenin saatlerini baz alarak ibadetini yap". ilk oneri fazlasiyla arkaik. kuresellesen dunyayi tamamen gozardi etmis bir oneri. sadece kuzey ulkelerinde yasayan gocmenleri ilgilendirir. pratik olarak onlarin isine yarar da. lakin butun insanliga "dogru yol" olarak sunulmus bir dinin onemli bir ibadetinin boyle zayif bir duzeltmeyle mesrulugunu surdurmesi cok zor olurdu. zaten degerli bilginler de bunun farkina varmislar ki ikinci oneriyi ortaya atmislar. eger yedi gobek alaskaliysan ve bir sekilde (internet, gocmen bir muslumandan etkilenme, 'vahiy' inmesi vs...) musluman olmaya karar vermissen, edmontonin gunes dogus batis saatlerini dikkate alarak ibadetini yapabilirsin. yahut vancouverin. buradaki tuhaflik da referans alacagim sehrin seciminin muglakligi. saglam bir temele oturmuyor kural gene.

    tabi dini butun dostlar bunun onemsenmemesi gereken bir ayrinti oldugunu dusunuyorlardir muhtemelen. hatta ibadetin sekilden ibaret olmadigini, o yuzden onemsiz bir "bug" oldugunu iddia edenler de olacaktir. ama ayni toleransi oruc sirasinda susuzluguna yenik dusup bir yudum su icen (gayet sekilsel bir hareket) muminden esirgiyor bu inanc. kaldi ki ibadetin senin ruh haline olan pozitif etkisi onun mantigini sorgulamamiza bir engel degil. oruc ibadetlerin belki de en fazla ragbet goreni. bunda diger ibadetlere gore yapilabilir (tabi ekvatora yakin ulkelerde) olmasinin etkisi fazla. bir diger sebep de sosyal bir aktivite olmasi. halkanin icinde olma isteginin agir basmasi vs... yiyecege erisimi kisitli olan insanlarla empati kurmanin ne zarari olabilir ki diyen arkadaslara ise cevabim sudur: ramazan'da diger aylara gore tukettigin ekstra miktari somali'deki cocuklara gondersen, empati kurmak gibi insulanin sana bah$ettigi pasif bir bili$sel aktivite yerine fonksiyonel bir is yapmis olursun.

    diyecegim odur ki, kopernikten beri suregelen pozitif bilim anlayisinin bize ogrettigi cok sey var. o yuzden 600lerde getirilmis bir kuralin gecerliligini surdurmesi icin cok da yaratici ya da ikna edici olmayan cozumler sunmak mantikli degil ve yeni durum bilgiye ulasimin bu kadar kolay oldugu bir donemde kalici bir temele mumkun degil oturmaz.
  • osmanlı zamanında düzenlenen takvim gereği, saatlerin ibadet vakitlerine uyarlanmasında imsak ve yatsı vakitlerinde güneşin ufka uzaklığının 21 derece olarak hesaplanması sonucu doğan paradoks.

    sonraları ülkelere ayrılan islam dünyası bu ilkeyi benimsedi. diyanet 1981 yılında bu 21 derecelik açıyı 17 ye indirse de buda çözüm olmadı. hatta günümüzde hakikat ve türkiye gazetesi takvimleri halen imsak ve yatsı vakitlerinde 21 derecelik açıyı kullanırlar buda türkiye için imsakın 15 dakika daha önce yatsının da bir o kadar daha sonra demektir. bu şekilde hesaplandığında belli enlemlerin üzerinde belli tarihlerde vakitlerin tayini error vermektedir. çünki belli tarihler arasında o enlemlerde güneş ufkun altına 21 derece inmemektedir.bu takvimleri basanlar madem vakit yok o zaman o namazda yoktur diyerek akıllara zarar fetvalar verebilmektedir.
    örnek verelim sabah imsak vakti doğu ufkuna bakıldığında aydınlık göremezsiniz aydınlık ancak 30 dakikanın biraz üstü zaman sonrası görülmeye başlayacaktır. kuranda orucun başlangıç saati olarak ta siyah iplik beyaz iplik ayrımından bahsedilmekte. kuran bu durumda temel alınacaksa doğu ufkuna ilk aydınlığın düştüğü zaman orucun başlama anı olacaktır ki bu zamanda şimdiki imsak vaktinin yarım saat sonrasıdır. (isteyen gözlem yapabilir) bu da astronomik olarak güneşin ufka 10 derece yaklaştığı anı göstermektedir. eğer vakitler buna göre hesaplanırsa belli enlemlerde ki sıkıntı giderilmiş olacaktır.
  • basit bir google araması ile sorun olmaktan çıkacak olan sorunsal.
    basit bir google aramasını yapabildiğin zaman elbette. googledan önce de kutuplarda müslüman yaşamasın canım, ne işi var orada?

    zira zuhruf der ki;

    2. apaçık kitab'a andolsun ki ,
    3. biz, anlayıp düşünmeniz için onu arapça bir kur'an kıldık.

    demek ki arabistan'da yaşamalısın, kutupta ne işin var?

    not: basit bir google araması sonucu
  • gecen sene tam bu vakitler kuzey kutup dairesine oldukca yakin bir yerdeydim(gunes neredeyse hic batmiyordu). merak ettim arstirdigimda buldugum sonuc su oldu:

    gunesin tam olarak battigi en dusuk paralel dairesine gore zaman cizelgesi olusturulmasi ve orucun bu vakte gore yerine getirilmesi(bir takim ulema bunu kabul etmemekte). bu haliyle bile 20-21 saate yakin oruc suresi olusuyordu. bu sadece oruc icin gecerli sanirim, cunku ayni yerde yatsi namazi vakti girmedigi icin yatsi namazinin kilinmadigini biliyorum.

    not: fetva iceren bir bilgi degildir.
  • kutuplarda yasayanlar icin gun isiginin bir anlami ve onemi yoktur cunku topraktan verim almazlar ve gunes isinmalarini saglamaz, gece donemi geldiginde ise disarda olmak olumcul oldugundan ay i da onemsemezler...tahminimce en onemli sey balik tutmaktir ve orada hayatin devamini saglayan sey denizdir o yuzden denizin yukselmesiyle oruca baslayip alcalmasi ile iftar yaparak cozulebilecek paradoks.
  • mutlak doğru'nun bulunduğuna inandıkları kitabı es geçip, sırf inançlarını meşru kılmak için götten çözüm üretenleri gösteren paradoks. yok en yakın paralele göre oruç tutulmalıymış, yok yerel ülkesine göre oruç tutulmalıymış (ve en komiği) yok denizin yükselip alçalmasına göre oruç tutulmalıymış... ulan kuran'da yazmıyor mu ""güneş doğarken" başla oruç tutmaya; "güneş batınca" aç orucunu diye.. daha neyi modifiye ediyorsunuz? daha neyi konuşuyoruz? kutuplar, bana göre islam'ın bittiği yerdir hocam, açık ve net...
  • tüm alemlere ve tüm zamanlara indirildiği argümanı ile belki de gelmiş geçmiş en büyük iddiayı ortaya koyan siyasi ve ekonomik hareketin iddiasının boşa çıktığını gösteren paradoks... aslında hareketin paradokslardan sadece biri. zira, daha bir sürü hukuk kuralı da yazılı olduğu halde, bu hareketin "inananları" bir türlü aymıyorlar, ayamıyorlar.

    çünkü, bu coğrafya'da bir newton varolmadı, fiziğin temel prensiplerinin matematikle anlatılması -nedense ve hala- bu insanların gökten indiği varsayılan metinlerin pek ala da insan eseri olduğunu anlamalarına yetmedi.

    yetmemiş gibi bir laikçidir tutturmuş gidiyorlar. hoş, kozmos herkese binikiyüz gram civarı beyin vermiş, ama kendileri namazda parmağın yere nasıl deyeceğini dahi yazan ibadet kuralları varken oruçta niye bu yoktur sorgulamazlar... çok da doğal, çünkü çölde dünya düz gözükür. diğer yandan, bir tutam saç için kıyameti koparıp bu kitabın her emri uygulanmalı diyenler, aynı kitaptaki miras hukukunu da es geçerler.

    dünyanın düz ve evrenin merkezi olmadığı bilimin ilerlemesi ile ispatlıyken, bir hukuk kuralının tüm alemler ve tüm zamanlar için geçerli olmadığı da aşikardır.

    paradoks mu? evet. komik mi? hayır hiç değil, aslında alabildiğine trajik. değiştirebilir miyiz? zannetmiyorum. sosyal evrim -maalesef- gerekeni yapacak, o zamana kadar da bu arkadaşlar sana bana kafir deyip bu açık delilleri iddia edilen düzenin tanrısının bir sınaması olduğunu tekrar edip duracaklar.

    işbu görüşler bir yaradan olmadığı anlamına gelmez.
  • vikingler müslüman olsaydı evelallah 3 gün aralıksız oruç tutarlardı, çünkü onlar viking.
    böyle de aşar elin viking'i olayı... paradoks maradoks dinlemez sallayıverir baltayı.
  • hikayenin özü şu mekke ekvatoral kuşağın içinde kalıyor. dolayısıyla gece-gündüz süresi çok fark etmiyor. dünyanın eksen eğikliği ve yuvarlak yapısı nedeniyle güneşin hareketlerinin her yerde aynı olamayacağı düşünülmemiş. halbuki ay takvimine göre amel edilen islam inanlıları üzerinde kuzeye gittikçe gece-gündüz süre farklılıkları dolayısıyla sorun oluşuyor. güneş takvimi kullanılsa idi bu sefer coğrafi farklılıklar kesin durumlar oluşturacağı için durum daha ilginç olacaktı. sürekli 21-22 saat oruç tutulan yerler veya sürekli 2-3 saat oruç tutulan yerler olacaktı. bu haliyle hiç değilse 30 yıllık bir döngü çerçevesinde eşitlik sağlanmış oluyor.` :swh`

    bu allah'ın alim sıfatının tecelli etmemesiyle ilintili bir durum değildir. var olan hiçbir takvim dünyanın her yerinde mantıklı oruç ve namaz vakitleri oluşturamaz. vakitler güneşin hareketlerine göre belirlendiği sürece her zaman sapmalar olacaktır.
  • kuzeydeki eskimo'ya, doğudaki pigme'ye, güneydeki aborjin'e, batıdaki kızılderili'ye...vb deve üzerinden, hurma üzerinden hayatın sırrını veremezsin.
    (bkz: lingo lingo şişeler)

    tarihsel olduğu zaten tartışılmaz bir gerçek, yerel olması konusunda da şüpheleri olanlar var, ben size kesin kanıtı sunayım:

    kuran'da anlatılan oruç; güneş'in doğumundan batımına kadar olan sürede yemek yemeyip nefsi terbiye ederek sevaba girmektir. güneş battığında ise yemek artık serbesttir, tekrar doğana kadar. tüm ülkelerde iftar-sahur saatleri güneş'in doğuş ve batış saatlerine göre ayrılır.

    şimdi düşünün ki ben faroe adaları'nda yaşayan bir müslümanım (gülmeyin lan orası da ülke) ve oruç tutacağım. diyelim ki ramazan yaz ayına denk geldi. benim ülkemde 22 saat gündüz 2 saat gece olur. yani 22 saat bana yemek de su da yok. gominislerin yaptığı ölüm orucundan farksız. şimdi bir de kışa denk geldiğini düşünelim; 22 saat gece 2 saat gündüz. yani günde sadece 2 saat yemek yasak. lan ben onu normal günlerde de yapıyorum?! oruç amacına ulaştı mı? ulaşmadı. demek ki kuran, indirildiği (yazıldığı) yerin koşullarına göre yazılmış.

    kuran'ın tarihsel bir kitap olduğunu zaten biliyorduk, bu entari vesilesiyle yerel de olduğunu öğrendik.

    ahzab 53 (diyanet meali) ey iman edenler! yemek için çağrılmaksızın ve yemeğin pişmesini beklemeksizin (vakitli vakitsiz) peygamber’in evlerine girmeyin, çağrıldığınız zaman girin. yemeği yiyince de hemen dağılın. sohbet için beklemeyin. çünkü bu davranışınız peygamber’i rahatsız etmekte, fakat o sizden de çekinmektedir. allah ise gerçeği söylemekten çekinmez. peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. böyle davranmanız hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temizdir. allah’ın resûlüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra hanımlarını nikâhlamanız ebediyyen söz konusu olamaz. çünkü bu, allah katında büyük bir günahtır.

    (bkz: hem yerel hem özel)
hesabın var mı? giriş yap